Gözün Yaratılışı

Gözün Yaratılışı

Bu sitenin birçok bölümünde gözün yapısından, birbirleriyle uyum içinde çalışan bölümlerden, her bölümün ne kadar özel bir yapıya ve göreve sahip olduğundan, beynin görmedeki rolünden, kurulu bir sistemin mükemmelliğinden ve kusursuzluğundan bahsedildi. Gerek parça parça ele alındığında, gerek bir bütün olarak düşünüldüğünde gözün ne kadar büyük bir mucize olduğuna değinildi. Buraya kadar hep mevcut bir sistemin işleyişi üzerinde duruldu. Bu bölümde ise gözün çalışması veya gözü oluşturan yapıları değil, bizzat gözün varlığı hakkında büyük bir mucizeyi inceleyeceğiz.

İnsan hayatı boyunca birçok gözle muhatap olur. Aynaya baktığında gördüğü kendi gözleri, anne babasının, kardeşlerinin, arkadaşlarının, eşinin gözleri... Peki bu gözlerin hepsi aynı mükemmellikte olacak şekilde nasıl oluştular?Sizin, 'ben' diye nitelendirdiğiniz varlık, yani kendiniz ise, gözle görülemeyecek kadar küçük tek bir hücreden oluşuyordunuz. Derken bölündünüz iki hücre oldunuz, yine bölündünüz dört yeni hücre oldunuz. Bu bölünme milyonlarca kere tekrarlandı ve parmak büyüklüğünde bir et topu oldunuz. Derken bu etin üzerinde iki küçük siyah leke belirdi. Günler geçtikçe bu lekeler bir çukur oldu ve içinde eşsiz bir organ oluşmaya başladı. Bu çukurun içinde göz bebeğiniz, merceğiniz, korneanız, retinanız, göz akınız, irisiniz, üzerinde göz kapaklarınız, altında göz pınarlarınız, içinde besin taşıyan bir sıvı, bu sıvıyı üreten pınarlar, gerekli her noktaya kan götüren milyarlarca kılcal damarınız bir uyum içinde yoktan var oldu. Bir süre sonra bu yazıyı okumanızı sağlayan gözlerinizin yaratılması tamamlandı ve doğum sonrasında dünyaya gözlerinizi açtınız.