Avını Sokması

Avını Sokması

Isı, gaz, nem veya kimyasal salgı uyarılarından birini algılayan sivrisinek hemen avına yönelir. Sivrisinek avının üzerine o kadar yumuşak konar ki, bu çoğu zaman hissedilmez bile. Daha sonra ağız bölgesinde bulunan bir çift alet yardımıyla, delmek için en uygun olan noktayı bulur. Bu aletlere "palpi" denir.
İlk delme işlemi alt ve üst çene tarafından yapılır. Hortumun içinde bulunan 4 kesici bıçak deriyi derinlemesine keser. Sıcaklık, koku, tat ve dokunma duyu organları, deri altındaki kılcal damarların sık olduğu yerleri saptamada önemli rol oynar. Birkaç denemeden sonra sivrisinek damarı bulur.
Sivrisinek açtığı delikten içeri uzattığı tüp yardımıyla kanı emer. Bu tüp sayesinde küçük bir kan damarına girip, kanı doğrudan buradan içebilir. Ya da deriyi kestiğinde çevredeki dokularda biriken kanı emer.
Çoğu kez delici iğneler deriye dikine girer. Sivrisineğin iğnesinin en önemli özelliği belirli bir derinlikte eğilebilmesidir. Bu muhteşem özelliği sayesinde iğne deri altında kolaylıkla hareket eder, hatta derinin yüzeyine paralel uzanacak hale bile gelebilir. Böylece iğnesini damarca en zengin bölgeye ulaştırır.
Ancak burada sivrisineği bekleyen önemli bir sorun vardır. Sivrisinek bir insanı ısırdığı anda, insan vücudunda bulunan bir tür savunma sistemi devreye girer. Vücuda mikropların girmesini engellemek ve kanı durdurmak için gerekli olan enzim, yara bölgesine salgılanmaya başlar. Bu enzim kanın pıhtılaşmasını sağlar. Kanda pıhtılaşmanın başlaması ise, sivrisineğin kan emişini imkansız hale getirecektir. (Pıhtılaşma, özetle plazma proteinlerinden biri olan fibrinojenin fibrin haline dönüşmesidir.)

Fakat sivrisinek bunu biliyormuşçasına hareket eder ve kesici bıçaklarından birisinin içinden yaraya, pıhtılaşmayı engelleyen bir salgı enjekte eder. Bu salgı "anti coagulant" (pıhtılaşma engelleyici) özellikte bir enzim içerir. Böylece kandaki enzim etkisiz hale getirilir ve pıhtılaşma durur.
Dahası bu salgı sayesinde sivrisinek avına lokal anestezi yapar. Kestiği bölgeyi uyuşturur. Bu sayede av, derisinin kesildiğinin ve kanının emildiğinin farkına varmaz. Deride alerjik reaksiyona, dolayısıyla da kaşınmaya neden olan şey de işte bu salgıdır.
Bütün bu anlatılanlar saniyelerle ifade edilebilecek bir zaman diliminde olup biterken, insan kendisini bir sivrisineğin soktuğunun farkına bile varmaz.
Bir dişi ortalama olarak bir seferde 2,8 miligram kan emer ve bu yaklaşık 2,5 dakika kadar sürer. Emme işleminin tamamlanması ile kan, sindirim sisteminin ön kısmında bulunan emme pompaları sayesinde orta bağırsağa gönderilir. Karın kısmı sindirim sistemine kadar kanla dolar. Kanı sindirme işlemi ortalama 34 gün sürer, ondan sonra emme işlemi tekrarlanır.
Tüm bu işlem üzerinde biraz durup düşünmek ise, bizi çok önemli bazı sonuçlara ulaştırır.

1) Sivrisinek 6 bıçaktan oluşan kesme sistemiyle deriyi deler. Kesme işlemi sürerken, bıçaklardan birinin içinden yaraya akıtılan salgı dokuları uyuşturur ve ısırılan canlı, kanının emildiğinin farkına bile varmaz. Bu salgı aynı zamanda da kanın pıhtılaşmasını engelleyerek, emme işleminin devam etmesini sağlar.
2) Kan emmeye devam eden sivrisineğin karnı zamanla kan dolmaya başlar.
3) Sonunda sivrisineğin karnı kendi ağırlığından daha fazla kanla dolar.

Sivrisinek ihtiyacı olan kana ulaşabilmek için yalnızca üstün algılama sistemlerine, kesme ve emme mekanizmalarına değil, kimya bilgisine de sahiptir. Çünkü sivrisinek, yukarıda belirtildiği gibi, kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir salgı kullanmaktadır. Hem de hiç tanımadığı, bilmediği bir vücudun savunma sisteminde yer alan bir enzime karşı. Dahası bu salgı, sivrisineğin bir cerrah gibi kestiği canlı dokuları uyuşturma özelliğine de sahiptir.

Bu bilgiden sonra şu soruları sormak kaçınılmazdır:

◉ Kanın pıhtılaşma gibi bir özelliği olduğunu sivrisinek nereden bilmektedir?
◉ Kestiği dokunun canlı olduğunu, bu işlemin avına acı vereceğini nasıl öğrenmiş ve bu probleme karşı nasıl olup da bir uyuşturma tekniği geliştirmiştir?
◉ Ameliyat öncesinde lokal anestezi yapmak insanoğlunun tıp bilimi yardımıyla geliştirdiği bir tekniktir. Sivrisinek bu ilme nasıl vakıf olmuştur?
◉ Bu sıvıların laboratuvar şartlarında bile sentezlenmesi son derece güçken, sivrisinek bu sıvıya nasıl sahip olmuştur?
◉ Uyuşturan ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen bu sıvının, deriyi delecek olan kesici bıçakların içinde bulunuyor olması nasıl açıklanır?
◉ 1 cm'lik bir canlının 0.1 cm uzunluğunda, yaklaşık 0.01 cm çapındaki borusunun içinde oldukça üstün bir mekanizmanın yerleştirilmiş olması, üstelik şimdiye kadar var olan bütün sivrisineklerde istisnasız bu sistemlerin ve bilgilerin var olması nasıl açıklanabilir?

Kuşkusuz cevap ortadadır: Sivrisineğin insan vücudundaki kanın kimyasal bileşimi hakkında bilgi sahibi olması ve sonra da bu bilgiyi değerlendirerek kendi bedeninde çözümler geliştirmesi söz konusu dahi olamaz. Açıktır ki, sivrisinekteki salgı ve bu salgıyı canlıların damarlarına enjekte edebilmesini sağlayan sistem, hem insanın hem de sivrisineğin anatomisini en ince ayrıntısına kadar bilen ve bunlara hakim olan tek bir Yaratıcının yaratmasıyla var olmuştur.
Kuran'da, Rabbimizin "Alemlerin Rabbi" olduğu bildirilir. "alem" çoğul bir kelimedir ve "farklı dünyalar, farklı boyutlar ya da farklı düzen ve sistemler" gibi anlamlara gelir. "Rab" kelimesi ise, "eğiten, yetiştiren, düzenleyen, hüküm koyan, sahip" olan gibi anlamlar taşır. Sivrisineğin insan bedeninde gerçekleştirdiği inanılması zor "operasyon" da, kendi içinde küçük bir alemdir. Bizim ayrıntılarının farkında olmadığımız ve ancak bilimin gelişmesiyle birlikte yeni yeni keşfettiğimiz bu alemdeki üstün "yaratılışın sahibi "Rabbimiz olan Allah'tır.
Bu küçücük hayvana bile kolaylıkla mağlup olan insana düşen görev ise, Allah'ın farklı alemlerde yarattığı delilleri görmeye çalışmak, Rabbimizin kudretini hakkıyla takdir etmektir. Ayetlerde Allah, insanları bu konu üzerinde düşünmeye şöyle çağırır:

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız hepsi bunun için biraraya gelseler dahi gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir. (Hac Suresi, 7374)