Bambu Sivrisineği

Bambu Sivrisineği

"Leicester sivrisineği" yumurtalarını bambu saplarının deliklerine bırakır. Bambu saplarının içi güvenli olduğu kadar, larvaların ihtiyaçlarına da cevap verebilecek bir ortamdır.

Bu sivrisinek türü de yumurtalarını bırakırken tıpkı diğer sivrisinekler gibi kendisine özgü akılcı bir yol izler. Leicester arka bacaklarını bambu saplarındaki deliklerden, içeride birikmiş suya sokar, yumurtalar bu sayede suya güvenle düşer ve gelişimlerini burada sürdürürler.İlk yağmurlarla birlikte yumurtalar kuluçka dönemine girerler. Yumurtlamayı takip eden 23 gün içinde kuluçka dönemi biter ve kurtçuklar çıkmaya başlar. Yumurtanın içinden bu kurtçukların olgunlaşarak çıkmaları hemen hemen aynı dakikalar içinde olur. Bir dakika içinde bütün kurtçuklar suda gezmeye başlarlar. Bunlar hiç durmadan ne bulurlarsa yiyerek müthiş bir süratle büyürler.Acaba bu sivrisinek türü yavruları için en güvenli ortamın bambu sapları olduğunu nasıl tespit etmiştir? Peki tüm Leicester nesilleri bu yöntemi izlemeyi hiç istisnasız nasıl akletmişlerdir? Larvalarını böyle korumaya toplu nasıl karar vermişlerdir? Peki sonra bu emir nesilden nesile; doğan her dişi sivrisineğe nasıl ulaştırılmıştır?Görüldüğü gibi bu tip sorular her aşamada kaçınılmaz olarak insanın karşısına çıkar. Bu soruların cevapları normal ve vicdanlı bir insanı tek noktaya yani yaratılış gerçeğine götürür. Dünyanın herhangi bir köşesindeki herhangi bir bambu sapının içindeki bir su birikintisinde, bilmediğimiz, aklımıza dahi gelmeyen bir hayat vardır ve bu hayat son derece kusursuz bir biçimde yaratılmıştır. Ayrıca bu kusursuz yaratılış sadece bambuların içinde değil evrenin her köşesinde başba başka canlılarla karşımıza tüm güzelliğiyle çıkmaktadır.Allah bir ayette yarattıkları üzerinde düşünmenin önemine şöyle dikkat çekmektedir:

Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, (ve) her canlıyı orada üretipyaymasında düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler (deliller) vardır. (Bakara Suresi, 164)
Buraya kadar bazı sivrisinek türlerinin davranışları üzerinden pek çok harika duruma şahit olduk. Bir canlının vücudunun nasıl bir anatomiye sahip olacağını onun genleri yani DNA dizilimi belirler. Ancak genler sadece projedir. DNA'yı bir arabanın mekanik projesine benzetebiliriz. Bilindiği gibi fabrikalarda mühendisler ve makinalar, üretimi ilgili projeye göre gerçekleştirirler. Fakat aynı arabanın trafikteki kullanımı çok ayrı bir konudur. Yani bir araç motorunu dizayn eden mühendis aynı zamanda o aracı en iyi sürebilen kişi demek değildir. Nitekim yarış arabalarını kullanan pilotlar ayrı, bu araçların teknisyenleri, mühendisleri ayrı.kişilerdir. Şimdi gelelim sivrisineğe... Küçücük sinir sistemi ve beyniyle sivrisineğin hem mükemmel bir pilot, hem mükemmel bir mühendis hem de gelecek nesil için ortam koşullarının nasıl olacağını önceden bilip ona göre kapsamlı hazırlık yapan bir canlı olduğunu kabul etmek son derece akıl dışı olacaktır. Sivrisineğin tüm bunları bilemeyeceği ortadadır. Sivrisinek de diğer canlılarda olduğu gibi Allah'ın sevk ve idaresi ile yaşamaktadır. Bu muazzam durum karşısında Darwin de şaşkınlığını gizleyememektedir :'İçgüdüler Doğal Seçmeyle kazanılabilir ve değişikliğe uğrayabilir mi? Arıyı büyük matematikçilerin buluşlarını çok önceden uyguladığı petek gözlerini yapmaya yönelten içgüdü için ne diyeceğiz?' 'İçgüdülerin birçoğu öylesine şaşırtıcıdır ki, onların gelişimi okura belki teorimi tümüyle yıkmaya yeter güçte görünecektir' 'Bir tek kuşakta alışkanlıkla birçok içgüdü edinildiğini ve sonra bunu izleyen kuşaklara soyaçekimle iletildiğini varsaymak ağır bir yanılgı olur. Bildiğimiz en şaşırtıcı içgüdüler, örneğin balarısının ve karıncaların birçoğunun içgüdüleri, alışkanlıkla kazanılmış olamaz'.  (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, Onur Yayınları , Beşinci Baskı , Ankara 1996, s.186, s.273, s.275)