Hz. İsa (as)'ın Öldüğünü İddia Edenler Zanda Bulunmaktadır

Hz. İsa (as)'ın Öldüğünü İddia Edenler Zanda Bulunmaktadır

İnkar edenler Hz. İsa'yı öldürmek istemişler, hatta -görünürde- bu planlarını gerçekleştirdiklerini sanacakları bir ortam da oluşmuş, ancak Allah onların bu hedeflerine ulaşmalarını engellemiştir. Hz. İsa (as)'ı öldürememişler ve asamamışlar, ancak onlara bir benzeri gösterilmiştir. Hz. İsa (as)'ı öldürdüğünü öne sürenlerin bu konudaki ithamları ise sadece zandan ibarettir. Taberi tefsirinde, inkar edenlerin bu konuda kesin bir bilgilerinin olmadığı şu şekilde açıklanır:

İsa hakkında ihtilafa düşen Yahudiler, onun öldürülüp öldürülmediğinden şüphe etmektedirler. Bu husustaki bilgileri sadece zanna uymaktan ibarettir. Öldürdükleri kimsenin Hz. İsa olup olmadığı hakkında pek bildikleri bir şey yoktur. Ancak öldürdükleri kişinin, öldürmek istedikleri Hz. İsa olduğunu zannetmektedirler. Kesin olarak onu öldürmediler... Hz. İsa (as)'ı kesin olarak öldürmediler, çünkü onun öldürülüşü hususunda zan ve şüphe içindedirler.29

İnkar edenlerin şüphe içinde kalmış olmaları, tuzaklarının hedefine ulaşmadığının önemli bir delilidir. Eğer kurdukları tuzak doğrultusunda gerçekten Hz. İsa (as)'ı öldürmüş olsalardı, bu konuda şüpheye düşecekleri bir durum olmaz, planlarının neticeye ulaştığından emin olurlardı. Ancak, kuşku duymaları olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalmış olduklarını göstermektedir. Bu konuyu şöyle bir örnekle düşünelim. Bir kişiyi öldürmek için ateş açan kimse, attığı kurşunla onun ölüp ölmediğini mutlaka bilir. Ya da idam edilen birisinin, asıldıktan sonra ölüp ölmediğinden şüphe edilmesi için sıra dışı bir durumun oluşması gerekir. Öldürmek için girişilen bir eylem neticesinde, sonuçtan kuşku duyuluyorsa, bu olağan bir durum değildir. Hz. İsa (as)'ı öldürmeye kalkışan kimseler de, eğer hedeflerine ulaşmış olsalardı bundan hiçbir kuşku duymaz, Hz. İsa (as)'ı kesin olarak öldürdüklerini söyleyebilirlerdi. Ancak Rabbimiz onların şüpheye düştüklerini, sadece tahminde bulunduklarını, bu konuda kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını haber vermektedir. Bu durum, Hz. İsa (as)'ın ölmediğini ve diri olarak Allah Katına yükseltildiğini gösteren delillerden biridir.

Hz. İsa'ya Kurulan Tuzağın Bozulması, Allah'ın Üstün Gücünün Bir Tecellisidir

Ayetlerde dikkat çekilen bir başka husus da, ayetin (Nisa Suresi, 158) son kısmında yer alan "Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir" ifadesidir. Bu ifadeyle Hz. İsa (as)'ın yaşadığı bu olayda, Allah'ın üstün gücünün tecelli ettiği olağanüstü bir durumun varlığına işaret ediliyor olması muhtemeldir. (En doğrusunu Allah bilir.)İslam alimleri de bu ayeti tefsir ederlerken, ayetin bu bölümüne dikkat çekmişlerdir. İslam alimleri, bu sözlerin Allah'ın güç ve hikmetini gösteren olağanüstü bir olay söz konusu olduğunda bildirildiğini belirterek, buradaki ifadelerin mucizevi bir duruma işaret ettiğini söylemişlerdir. Örneğin Fahruddin Razi, bu konuyu şu şekilde açıklamaktadır:

Allahu Teala ayetin sonunda, "Allah Aziz ve Hakim'dir" buyurmuştur. Buradaki izzetten maksat kudretinin, hikmetten maksat da ilminin kemali ve mükemmelliğidir. İşte böylece Cenab-ı Hak bu buyruğu ile Hz. İsa (as)'ın yükseltilmesinin, her ne kadar bir beşere imkansız dahi gelse, bunun Kendi kudretine ve hikmetine nispetle imkansız olmayacağına işaret etmiştir. Bunun bir benzeri de O'nun "... kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya kadar götüren O (Allah) münezzehtir." (İsra Suresi, 1) ayetidir. Çünkü İsra her ne kadar Hz. Muhammed (sav)'in kudretine nispetle imkansız ise de, Hak Subhanehu'nun kudretine nispetle çok kolay ve basittir.30

Mehmed Vehbi Efendi de, Rabbimiz'in ayetin sonunda, "Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir" şeklinde buyurmasının hikmetlerinden birini şöyle yorumlamaktadır:

Hz. İsa (as)'ın semaya refi bu ayetle sabittir ve semaya ref etmek, insanın kudretine nispetle mümkün değilse de, Allah-u Teala'nın kudretine ve hikmetine nazaran asla taazür (güç) olmadığını beyan (açıklamak) için Cenab-ı hak ayetin öncesinde Aziz ve Galip olduğuna ve kemal-i ilmine işaret için Hakim olduğunu ve Hz. İsa (as)'ı semaya refe kudret ve hikmetinin kafi bulunduğunu beyan buyurmuştur.31

Haseneyn Muhammed Mahluf da Hz. Muhammed (sav)'in miracını örnek göstererek, Hz. İsa (as)'ın diri olarak Allah Katına yükseltilmesinin Rabbimiz'in üstün gücünün ve kudretinin delillerinden biri olduğunu ifade etmiştir:

Peygamberimiz (sav) nasıl ruhu ve bedeniyle, uyanık halde iken miraca çıktı ise, Hz. İsa da aynı şekilde diri olarak semaya ref edilmiştir. Bunda bir gariplik söz konusu değildir. Bu tip durumlar, harika mucizeler arasındadır. Bu konuda herhangi bir kıyasa da gerek yoktur. Allah herşeye kadirdir...32

Diğer bazı İslam alimleri ise, Hz. İsa (as)'ın ölmediği ve öldürülmediği, Allah Katında diri olduğu konusundaki görüşlerini şu şekilde ifade etmektedirler:

Ömer Nasuhi Bilmen: Katil vukuuna (öldürme olayına) kat'i surette (kesin olarak) kail (inanmış) değildirler. Öyle zan ve tahminin bir kıymeti yoktur. Hakikati hali (gerçek bilgi); Cenabı Hak, Kuran-ı Kerim'inde serahaten (net olarak) beyan buyuruyor ki, o mübarek peygamberini kudreti ilahiyesiyle (İlahi kudretiyle) berhayat (canlı) olarak semaya kaldırmıştır. Kudreti ilahiyenin azametine ve kainatta tecelli eden milyonlarca bedayi-i hilkate (yaratılmışlara) bir nazarı intibah (kalp gözü) ile bakanlara göre bir peygamberi zişanın böyle ruhen ve cismen en yüksek makamlara yükseltilmesini istibada (uzak görmeye), tevile asla mahal (imkan) yoktur. 33Hasaneyn Muhammed Mahluf: Müslümanların inancı odur ki, Hz. İsa ne asılmıştır, ne de öldürülmüştür, bilakis ruhu ve bedeniyle diri olarak semaya yükselmiştir. Allah'ın izin verdiği sürece semada yaşamaya devam edecektir...34Zahid Kevseri: Yahudiler Hz. İsa (as)'ı bedenen öldürmeye niyet etmişler, Allah ise onların niyetlerini boşa çıkararak, Hz. İsa (as)'ın bedenini kurtarıp Kendi Katına çıkarmıştır. Burada Yahudilerin tekzip edilmesinin gerçekleşmesi için, ref'in maddi olması gerekmektedir.35Elmalılı Hamdi Yazır: ... Bu hususta, ihtilaf etmiş olanlar da muhakkak bundan dolayı şüphe içindedirler. Buna dair hiçbir ilimleri yoktur. Fakat zanna tabi olmuşlardır. Halbuki, biz Mesih'i öldürdük diyenler onu yakinen öldürmediler. Şu halde öldürme cinayetiyle övünmeleri de bir yalandır. Çünkü bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir. Onların ise öldürmeye teşebbüsten maksatları asla hasıl olmadı.36Kurtubi: Ayetin tefsiri şöyledir: "Ben seni, öldürmeden Kendime yükselteceğim, küfredenlerden temizleyeceğim, semadan indikten sonra öldüreceğim."37

29. Taberi Tefsiri, Cilt I, s. 42830. Fahruddin Razi, Mefatihu'l Gayb, Cilt XI, s. 102-10331. Mehmed Vehbi Efendi, Hulasatü'l Beyan, Cilt III, 110832. Haseneyn Muhammed Mahluf, Fetava Şerriye ve Buhusün İslamiyye, Kahire, 1971, Cilt I, s.92-9333. Ömer Nasuhi Bilmen, Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Cilt II, s. 70234. Haseneyn Muhammed Mahluf, Fetava Şer'iyye ve Buhusün İslamiyye, Kahire, 1971, I, s. 92-9335. Zahid Kevseri, Nazratün Abire, s. 32-3336. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Din Kuran Dili, Cilt III, s. 1516-151937. Kurtubi, el-Cami'li Ahkami'l Kuran, Kahire, 1967, Cilt IV, s. 99