10. Hz. Mehdi (As) 3 Görevi Birlikte Yapacaktır, Bediüzzaman Hazretleri, Hz. Mehdi (As)'In 3 Görevini Birden Yerine Getirmemiştir
MEHMET ALİ KAYA, "BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ, HZ. MEHDİ (AS)'IN ÜÇ VAZİFESİNİ BİRDEN YAPTI" DİYEREK YANILMAKTADIR:
Mehdi-i ahir zaman hem diyanet sahasında, hem siyaset alanında hem cihat ve hem de saltanat sahasında görevlidir ve bütün bu görevleri tek başına yapar... BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİ, BÜTÜN BU HİZMETLERİ HAYATINDA YAPMIŞ ve kendisinden sonra devam ettirmek için de Risale-i Nur eserlerinde esaslarını vazederek takipçilerinin tavizsiz şekilde yapmasını sağlamıştır... (Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 224)
Mehmet Ali Kaya kitabında açıkça Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin ahir zamanın Büyük Mehdisi olduğunu ve Hz. Mehdi (as)'ın üç büyük görevini hayattayken yerine getirdiğini, vefatından sonra ise Hz. Mehdi (as)'ın şahsı manevisi olarak Nur cemaatinin Hz. Mehdi (as)'ın görevlerini icra ettiğini iddia etmektedir.
Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur'da, Hz. Mehdi (as)'ı tanımamızı sağlayacak en önemli alametlerden birinin, 3 vazifeyi birden yerine getirmesi olduğunu söylemiştir:
Gerçi HER ASIRDA HİDAYET EDİCİ BİR NEVİ MEHDÎ VE MÜCEDDİD GELİYOR VE GELMİŞ. Fakat HER BİRİ ÜÇ VAZİFELERDEN BİRİSİNİ BİR CİHETTE YAPMASI İTİBARIYLA AHİR ZAMANIN BÜYÜK MEHDÎSİ UNVANINI ALMAMIŞLAR. (Emirdağ Lahikası, s. 260)
Yani Hz. Mehdi (as) 3 görevi birden yerine getiren; hem DÜNYANIN İMANINA VESİLE OLAN hem İTTİHADI İSLAM'I KURAN hem de İSLAM AHLAKININ DÜNYA HAKİMİYETİNİ SAĞLAYAN KİŞİ OLACAKTIR.
Oysa herkes; özellikle de Nur talebeleri ve Sayın Mehmet Ali Kaya bilmektedir ki, Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (as)'a ait olan bu görevlerin tamamını birden icra etmemiştir.
Hz. Mehdi (as)'ın 1. Vazifesi Darwinist materyalist felsefelerinin tam anlamıyla susturulmasıdır
"...Fen ve felsefenin tasallutiyle (tesiriyle) ve maddiyyun (maddecilik) ve tabiiyyun (Tabiatçılık inancının) beşer içinde intişar etmesiyle (yayılmasıyla) her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini (maddeci düşünceyi) TAM SUSTURACAK BİR TARZDA İMANI KURTARMAKTIR." (Beyanat ve Tenvirler, Sayfa 304)
Bediüzzaman Hazretleri'nin kendi döneminde de vefatından sonrasında da "ta Hicri 1400'lere kadar" hiçbir sahada materyalist ve Darwinist felsefeyi tam susturacak şekilde bir başarı sağlanamadı. Materyalist felsefe gücünü kaybetmedi. Darwinist felsefe gücünü kaybetmedi. Dünya üzerinde Darwinist ve materyalist felsefenin gerçek yüzlerinin görülmesi, Dünya üzerindeki yıkıcı etkilerinin kavranması ve bu felsefelerle ciddi anlamda mücadele edilmeye başlanması Bediüzzaman Hazretleri'nin vefatından sonra, taa Hicri 1400'ler itibariyle gerçekleşti. Üstadımız küfrün belini kırdı, ama küfrü tam anlamıyla etkisiz hale getirmedi. Bu görev Üstadımız'ın açıkça bildirdiği gibi "kendisinden sonra gelecek o zat yani Hz. Mehdi (as) tarafından" yerine getirilecektir. Hz. Mehdi (as) kitaplar, yazılar, belgeseller, internet siteleri gibi her türlü ilmi aracı kullanarak, itiraz edilmesi mümkün olmayan bilimsel delilleri ortaya koyarak Darwinist ve materyalist felsefeyi fikren tam olarak yerle bir edecektir. Hz. Mehdi (as) vesilesiyle Darwinizm ve materyalizmin izi dünyadan tam olarak silinecek, bunların sebep olduğu belalar ve fitneler de son bulacaktır.
Hz. Mehdi (as)'ın 2. Vazifesi: Kuran ahlakının dünyaya hakim olmasıdır
İkinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (asm) ünvanı ile seair-i İslamiyeyi (İslam ahlakının esaslarını) ihya etmektir. Alem-i İslam'ın vahdetini (İslam aleminin birliğini) nokta-i istinad edip (dayanak noktası yapıp) beşeriyeti maddi ve manevi tehlikelerden ve gadab-i İlahiden (Allah'ın azabından) kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinad ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır. (Emirdağ Lahikası, 259)
Mehmet Ali Kaya Hocamız'a ve Nur talebesi kardeşlerimize soruyoruz:
Üstadımız döneminde İslam alemi esaretten kurtuldu mu?
Üstadımız döneminde acıları, belalar, fitneler son buldu mu?
Üstadımız döneminde İslam ahlakı tüm dünyaya hakim oldu mu?
Elbette olmadı.
Bediüzzaman Hazretleri, insanların imanına vesile olacak iman hakikatlerini son derece derin ve hikmetli anlatımlarla anlatmış ve dünya çapında birçok insanın Allah'a iman etmesine vesile olmuştur. Ancak Üstadımız'ın vefatına kadar ki zaman içinde İslam ahlakının dünya hakimiyeti, İslam Birliği'nin kurulması, materyalizm ve Darwinizm taunlarının etkisini tamamen yitirmesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Aksine Üstadımız'ın vefat tarihine kadarki dönemlerde Darwinizm ve materyalizm insanlık üzerindeki şeytani etkisini artırarak sürdürmüş, insanlar geniş kitleler halinde bu inkarcı felsefelerin etkisine girmişlerdir. Darwinizm ve materyalizmin hızla güç kaybetmesi ancak Hz. Mehdi (as)'ın zuhur ettiği Hicri 1400 - Miladi 1980'ler itibariyle söz konusu olmaya başlamıştır.
Hz. Mehdi (as)'ın 3. Vazifesi: Dağınık haldeki İslam Aleminin bir araya getirilmesi ve İttihad-ı İslam'ın kurulması
Üçüncü Vazifesi: O zat, bütün ehl-i imanın manevi yardımlarıyla ve ittihad-ı İslam'ın muavenetiyle (desteğiyle) Müslümanların dayanmasıyla ve bütün ulema ve evliyanın ve bilhassa Al-i Beytin neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakar seyyidlerin iltihaklarıyla (katılımıyla) o vazife-i uzmayı (büyük görevi) yapmaya çalışır.(Emirdağ Lahikası, 260)
Mehmet Ali Kaya Hocamız'a ve Nur talebesi kardeşlerimize bir kez daha soruyoruz:
Bedüzzaman Hazretleri döneminde, İslam aleminin tamamı güçlü bir birlik oluşturacak şekilde bir araya gelmiş midir?
Üstadımız yaşarken, tüm mezhepler, tüm cemaatler, tüm Müslüman ülkeler bir lider etrafından toplanıp birleşmiş midir?
Üstadımız döneminde İttihad-ı İslam kurulmuş, gerçek İsevilerle Müslümanlar ittifak etmiş, tüm dünyaya sadece İslam ahlakı hakim olmuş mudur?
Elbette, hayır.
Üstadımız döneminde İslam alemi birleşmediği gibi bugün dahi İslam alemi dağınıktır. Son yıllarda ise, adım adım İttihad-ı İslam'ın geldiği, yaklaştığı görülmektedir. Bu da tüm dünyanın şu anda Hz. Mehdi (as)'ın zıl ve gölgesi altında olduğunun delillerinden biridir.
Nur talebesi kardeşlerimiz şunu kabul etmelidir ki; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri inşaAllah kendi döneminin müçtehidi ve mehdisidir. Ancak ahir zamanın büyük Mehdisi değildir. Ahir zamanın Büyük Mehdisi ise, bu üç büyük vazifeyi bir arada ve bizzat kendisi hayattayken, tam anlamıyla yerine getirecektir.