3. Bediüzzaman Hazretleri Hicri 13. Yüzyılın Müceddidir, Ama Ahir Zamanın En Büyük Müçtehidi Ve En Büyük Müceddidi Değildir
Bir çok Nur talebesinin sıkça dile getirdiği yanılgılardan biri de, Bediüzzaman Hazretleri'nin en büyük müçtehid ve en büyük müceddid olduğudur. Bediüzzaman Hazretleri çok büyük alim, çok değerli bir Müslümandır ve geçtiğimiz yüzyılın yani Hicri 1300'ün müceddidir. Ama ahir zamanın en büyük müçtehidi ve müceddidi sıfatlarını taşımamaktadır.
MEHMET ALİ KAYA'NIN BU KONUDAKİ YANLIŞ YORUMU:
"Bediüzzaman Said Nursi ve Kuran tefsiri olan Risale-i Nur, bu zamanın müceddidi ve ahir zamanın da en son ve en büyük mehdisidir.
Bediüzzaman, bu altı vasfı üzerinde bulunduran bir zat-ı nuranidir ve Ehl-i Beyt-i Nebevi'dendir. (Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 209; sf. 271)
Üstadımız Hz. Mehdi (as)'ın altı önemli vasfını şu şekilde açıklamaktadır:
Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD hem HAKİM hem MEHDİ hem mürşid hem kutb-u azam olarak BİR ZAT-I NURANİYİ GÖNDERECEK ve o zat da, ehli beyt-i Nebevi'den olacaktır. (Mektubat, s. 411-412)
HZ. MEHDİ (AS)'IN ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİNDEN BİRİ, DEVRİNDE MEZHEPLERİN KALKACAK OLMASIDIR
Hz. Mehdi (as) gelmiş geçmiş en büyük müçtehid olarak İslam ahlakını tüm dünyaya hakim edecek bir şahıstır. En büyük bir müçtehid olduğuna göre de onun hiçbir mezhebe ve mezhep imamına bağlı olmayacak bir şahıs olması gerekmektedir. Bu da onun tanınması için önemli bir alametidir. Mehdi (as)'ın "en büyük müçtehid ve en büyük müceddid olmasının" en önemli alametlerinden biri, onun devrinde mezheplerin kalkması, Mehdi (as)'ın mezhep imamlarına değil, Kuran'a ve İslam'ın Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan haline uymasıdır. Yani Mehdi (as) döneminde mezhepler olmayacak, İslam Resulullah (sav) devrinde olduğu gibi yaşanacaktır.
Hz. Mehdi (as), Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde açık bir şekilde bildirdiği gibi hiçbir tarikata dolayısıyla da hiçbir mezhebe ya da mürşide bağlı olmayacaktır:
İmam Hasan şöyle buyurmaktadır:
Meryem'in oğlu İsa (as)'ın onun arkasında namaz kılacağı Kaim (Hz. Mehdi (as)) hariç …. hepimizin boynunda biat sorumluluğu vardır. Yüce Allah, BOYNUNDA HİÇ BİR KİMSENİN BİAT SORUMLULUĞU OLMAMASI İÇİN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) DOĞUMUNU GİZLEYECEK VE GİZLİ OLMASINI EMREDECEKTİR. (Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:3 Sayfa:165)
Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi (as) da en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)
"Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde Muhyiddin Arabi el Endülüsi Hazretleri şöyle bildirmektedir:
... (Mehdi (as)) Dini, Peygamber (sav)'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. YERYÜZÜNDE MEZHEPLERİ KALDIRACAK. Halis hakiki dinden BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.186-187)
Yüzyılımızın en büyük Nakşibendi alimlerinden biri olan Hüseyin Hilmi Işık ise, Saadet-i Ebediye adlı eserinde Hz. Mehdi (as)'ın bu özelliğini şöyle haber vermiştir:
HAZRET-İ MEHDİ, AHİR ZAMANDA DÜNYAYA GELECEKTİR. Resullulah Efendimizin (sav) soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam'la buluşacak, MEZHEPLERİ KALDIRACAK, YALNIZ ONUN MEZHEBİ KALACAK. (H. Hilmi Işık, Saadeti Ebediye, s. 35)
Hadislerden ve İslam alimlerinin açıklamalarından net olarak görüldüğü gibi Mehdi (as)'ın en önemli alametlerinden biri, dini Peygamberimiz (sav) dönemindeki gibi yaşayacak olması ve mezhepleri kaldıracak olmasıdır. Yani Hz. Mehdi (as) geldiğinde 1400 yıldır İslam dinine dahil edilmiş tüm bidatları, yanlış uygulamaları, çelişkileri kaldıracaktır. Bu sebepledir ki Bediüzzaman Hazretleri Mehdi (as)'ın en büyük müçtehid ve en büyük müceddid olacağını söylemiştir.
Ancak Üstadımız hayatı boyunca İmam Şafii Hazretleri'ne tabi olmuştur ve Şafii mezhebine göre amel etmiştir.
"... Evvelâ: BEN ŞAFİÎ'YİM..." (Emirdağ Lahikası, s. 38)
"... Hem HUSUSÎ ŞAFİÎCE İBADETİME..."(Büyük Tarihçe-i Hayat, s. 202)
"... Yalnız bu kadar var. BEN ŞAFİÎYİM..." (Büyük Tarihçe-i Hayat, s. 206)
Hatta bizzat en yakın talebeleri de Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin Şafii olduğunu risalelerde belirtmişlerdir:
"...Üstadımızın ... ihtiyarlığında pek çok yardıma, hizmete, sohbete muhtaç olduğu bir vakitte bunun devam etmesi için, bir nevi hastalık hâleti verilmiş. Beş dakika konuşsa, şiddetli bir hararet başlıyor, sesi çıkmıyor. HATTÂ ŞÂFİÎ MEZHEBİNDE OLDUĞU İÇİN, NAMAZDA FATİHA'YI KENDİSİ İŞİTECEK DERECEDE OKUMASI LÂZIM GELİRKEN ,..." (Emirdağ Lahikası, s. 443)
"... hattâ camiime ve ibadetime tecavüz edildi. ŞÂFİÎLERCE, TESBİHAT İÇİNDE KELİME-İ TEVHİDİN TEKRARI SÜNNET İKEN, BANA TERK ETTİRİLMEYE ÇALIŞILDI..."(Mektubat, Sayfa 346)
Eğer bir kişi "Ben Şafiiyim" diyorsa o zaman "İmam Şafii Hazretleri'ne bağlı" anlamına gelir ve İmam Şafii Hazretleri'nin içtihatlarıyla İslam dinini yaşıyor demektir. Yani "Ben Hanefiyim, ben Malikiyim, ben Hanbeliyim ya da ben Şafiiyim" diyen bir kişinin aynı zamanda kendisinin müçtehid olması, dolayısıyla da Mehdi olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Çünkü bir mezhebe bağlanarak, İmam Ebu Hanife Hazretleri'ni, İmam bin Malik Enes Hazretleri'ni, İmam Ahmed bin Hanbel Hazretleri'ni ya da imam Şafi Hazretleri'ni müçtehid kabul etmiş ve ona bağlanmıştır.
Üstelik, bilindiği üzere İslam akaidine göre, mutlak bir müçtehid başka bir müçtehide uyamaz ve onu taklit edemez:
"Mutlak müçtehidin, başka bir müçtehidi taklit etmesi caiz değildir. Kendi içtihadına uyması lazımdır..."(Hulasat-üt-tahkik)
Eğer Üstadımız en büyük müçtehid ve en büyük müceddidse neden hayatı boyunca İmam Şafii'ye tabi olarak yaşamış ve Şafii mezhebine göre amel etmiştir?
Mutlak müçtehidin bir diğer müçtehide uyması caiz olmadığına göre, Üstadımız'ın İmam Şafii'ye uymuş olmasının açıklaması nedir?
Üstadımız Şafii mezhebine tabi olarak yaşamıştır çünkü kendisi en büyük müçtehid ve en büyük müceddid değildir, dolayısıyla ahir zamanın Büyük Mehdisi de değildir.
Ayrıca Bediüzzaman Hazretleri 23. Mektupta, Mehdi (as)'ın dört büyük mezhep imamından fazilet bakımından daha üstün olduğunu ifade eder:
Hem tarîkat şahlarının bir kısmı müçtehidlerdendir; onun için umum müçtehidîn aktabdan (kutuptan) daha efdaldir (değerlidir) denilmez. Fakat Eimme-i Erbaa (dört mezhep imamı), sahabeden ve Mehdi'den sonra en efdallerdir denilir. (Mektubat 23. Mektup sf 280)
Üstadımız'ın bu açıklamasına göre, Mehdi (as) İmam Ebu Hanife'den, İmam Şafii'den, İmam Maliki'den, İmam Hanbeli'den manen daha üstündür. Mehdi (as) mezhep imamlarından manen üstün olduğuna göre ve bazı kardeşlerimiz Üstadımız'ın Mehdi olduğunu iddia ettiğine göre, neden hala mezhep imamlarına uyuyor ve mezhep imamlarına göre amel ediyorlar? Madem bu kardeşlerimiz, Bediüzzaman Hazretleri'nin en büyük müçtehid ve en büyük müceddid olduğunu düşünüyor, Hanefi olan bir Nur talebesi neden hala İmam Hanefi'nin, Şafii olan İmam Şafii'nin, Maliki olan İmam Maliki'nin, Hanbeli olan İmam Hanbeli'nin içtihatlarına göre dini yaşıyor?
Bediüzzaman Hazretleri'nin en büyük müçtehid olduğu iddiası doğru olsa, bu durumda Nur talebesi kardeşlerimizin Hanefi, Hanbeli, Maliki veya Şafii mezhebine uymamaları gerekirdi. Kardeşlerimiz hala mezhep imamlarına göre amel ettiğine göre, Bediüzzaman Hazretleri'nin ahir zamanın büyük mehdisi olmadığını, en büyük müçtehid ve en büyük müceddid sıfatlarını taşımadığını kendileri de çok iyi bilmektedir. Üstadımız Hicri 13. yüzyılın müceddididir ve son bin yılın en kıymetli alimlerinden biridir, ancak ahir zamanın Büyük Mehdisi değildir.
Bu nedenle bazı Nur talebesi kardeşlerimizin Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'ne duydukları sevgi adına böyle mantık dışı açıklamalara girmemeleri çok önemlidir. Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (as)'ı kapsamlı olarak anlatmıştır. Bu anlatımları çok net ve açıktır. Bediüzzaman Hazretleri teville, çarpıtmalarla yorumlanacak şekilde değil, aksine çok düz ve açık olarak okunup anlaşılacak şekilde bir tanımlar yapmıştır. Unutulmamalıdır ki Mehdilik bir kaderdir. Allah kimin Hz. Mehdi (as) olduğunu sonsuz geçmişte belirlemiştir. O kişi vakti geldiğinde yine Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde görevini ifa edecektir. Bu kişi Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde detaylarıyla tarif ettiği özelliklere tam sahip bir kişi olacaktır. Ve bu, hiçbir zaman Bediüzzaman Hazretleri'nin değerini azaltacak bir durum olmayacaktır.
"Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin ihzar ediyoruz." Sikke-i Tasdik-i Gaybi, S. 189
"ÜSTAD, İMAM ŞAFİ HAZRETLERİ'NİN SEVAP ALMASI İÇİN EN BÜYÜK MÜÇTEHİDLİK GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ" DEMEK VİCDANA UYGUN BİR YORUM DEĞİLDİR
İslam dininin en güzel ve mükemmel hali Kuran'da bildirildiği şekilde Peygamberimiz (sav)'in uyguladığı halidir. Peygamberimiz (sav)'in ardından çeşitli hususlarda Müslümanlar arasında görüş farklılıkları olmuş ve Sünni Müslümanlar dört büyük mezhep imamının içtihatlarına göre dini yaşamaya başlamıştır. Müslümanların mezhep imamlarına uymaları ve onların hükümlerine göre hareket etmeleri şarttır, ancak mezhepler arasındaki görüş ve uygulama farklılıklarının Mehdi (as) vesilesiyle ortadan kalkacağı da Peygamberimiz (sav)'in bir müjdesidir. Allah'ın izniyle Hz. Mehdi (as) mezhep imamlarının birbirinden farklı içtihatlarını ortadan kaldıracak, tüm İslam aleminin tam ve mükemmel şekilde Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine uymasına vesile olacaktır. Hz. Mehdi (as)'ın mezhepler arasındaki farklılıkları ortadan kaldıracak, hiçbir mezhep bırakmayacak olması İslam alemi için bir nimettir.
Bazı Nur talebesi kardeşlerimizin "Üstad bunu yapabilirdi, ama İmam Şafi Hazretleri'nin sevap alması için yapmadı" demesi ise vicdana uygun değildir. Bediüzzaman Hazretleri Allah'ı çok seven, Allah'tan çok korkan ve Müslümanlara çok düşkün mübarek bir insandı. "Farklı içtihatları ve yorumları kaldırarak Müslümanların dini mükemmel yaşamasını sağlayabilecekken bunu yapmadı" demek Üstadımız'a saygı duyan bir insana yakışmaz. Üstadımız böyle bir vasfa sahip olmuş olsa -hiç kimseden çekinmeden- Allah'ın emri olan bu görevi mutlaka yerine getirirdi.
İlerleyen sayfalarda yer alan tabloda 4 mezhepteki bazı helal ve haram farklılıkları görülmektedir. Hz. Mehdi (as)'ın zatı alenen zuhur edene ve Hz. Mehdi (as) mezhepleri kaldırana kadar tüm Müslümanlar mezhep imamlarının içtihatlarına göre amel etmekle yükümlüdür. Ancak bu tablo incelendiğinde, haram-helal konuları gibi Müslümanlar için hayati önem taşıyan konularda tamamen birbirinden farklı hükümler olduğu görülecektir. Örneğin Hanbeli mezhebine göre abdesti belli bir sıraya göre almayan kişi farza uymamaktadır, Hanefi mezhebine göre bunu yaptığında bir mahsur olmamaktadır. Ya da Şafii mezhebine göre namazda Fatiha suresini okumayan bir kişinin namazı geçerli değildir. Hanefi mezhebine göre ise geçerlidir. Sakalı kesmek Hanefi ve Maliki mezheplerine göre haram, Şafii mezhebine göre haram değildir. Haccın şartları Hanefi mezhebine göre iki, Maliki mezhebine göre dört, Şafii mezhebine göre ise beştir. Daha burada yer vermediğimiz çok sayıda konuda mezhepler arasında farklı uygulamalar vardır. Müslümanlar için "haram-helal" sınırları en mühim konulardan biridir. Farklı mezhep uygulamaları olduğunda, bir Müslümanın yaptığı helal iken diğer Müslümanın aynı uygulaması haram kabul edilmektedir. Kuran'a göre olması gereken ise haramların ve helallerin tüm Müslümanlar için aynı olmasıdır. İşte bunu, Hz. Mehdi (as) sağlayacaktır. Allah, Hz. Mehdi (as) vesilesiyle mezhepleri kaldıracak, din halis olarak Peygamberimiz (sav) döneminde uygulandığı haliyle uygulanacaktır.
Ancak bazı Nur talebesi kardeşlerimizin iddiasına göre ise, Üstadımız bu farklı görüşleri kaldırma imkanı olmasına rağmen bunu yapmamıştır. Bu, Üstadımız'a yönelik çok çirkin ve büyük bir iftiradır. Bir insanın en büyük müçtehid olmasına rağmen görevini ve sorumluluğunu yerine getirmemesi mümkün değildir. Üstadımız'ın böyle önemli bir görevi olmasına rağmen yapmadığını söylemek ise Üstadımız'a karşı çok ağır bir ithamdır. Üstadımız mezhepleri kaldırmamıştır, çünkü en büyük müçtehid ve ahir zamanın Büyük Mehdisi değildir.
Şu anda tüm Müslümanlar mezheplere uymakla yükümlüdür, ama Allah'ın izniyle Hz. Mehdi (as) tüm mezhepleri kaldıracak ve Müslümanların dini Peygamberimiz (sav) dönemindeki haliyle yaşamasına vesile olacaktır. Bu alenen gerçekleşmedikçe, tüm Müslümanlar Hz. Mehdi (as)'ın bu vasfına bizzat şahit olmadıkça, çeşitli teviller öne sürerek bir kimsenin "en büyük müçtehid" olduğunu iddia etmenin bir manası yoktur.
MEZHEPLER ARASINDAKİ FARKLAR
KONULAR | HANEFİ | MALİKİ | ŞAFİİ | HANBELİ |
Ölü hayvanın derisi helal midir? | Haram | Helal | Haram | Helal |
Yılan balığı yemenin hükmü nedir? | Helal | - | - | Haram |
Erkeğin kırmızı elbise giymesinin hükmü nedir? | Mekruh | Helal | Haram | Mekruh |
Erkeğin sarı elbise giymesinin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
Ud, zurna, dümbelek, boru davul çalmak nedir? | Mekruh | Helal | Helal | Haram |
Karga eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
At eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
Midye yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
İstiridye yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
Kırlangıç yemenin hükmü nedir? | Helal | Helal | Haram | Haram |
Kartal eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
Namaz kılan kimsenin önünden geçilmesinin haram olduğu mesafe ne kadardır? | 40 kulaç | 1 kulaç | 3 kulaç | 3 kulaç |
Namaz içinde unutarak konuşmak namazı bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Evet |
Namazda "ah" ve "of" demek namazı bozar mı? | Evet | Hayır | Evet | Evet |
Abdestin farzları kaçtır? | 4 | 7 | 6 | 7 |
Abdesti belli bir sıra ile almak farz mıdır? | Hayır | Hayır | Evet | Evet |
Abdesti ara vermeksizin almak farz mıdır? | Hayır | Evet | Hayır | Evet |
Abdesti bozan şeylerin sayısı kaçtır? | 12 | 3 | 5 | 8 |
Namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
Deve eti yemek ve cenazeyi yıkamak abdesti bozar mı? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
Abdest şüphe ile bozulur mu? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
Kan akması abdesti bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
Gusül abdesti almayı gerektiren sebeplerin sayısı kaçtır? | 7 | 4 | 5 | 6 |
Gusül abdestinin farzları kaç tanedir? | 11 | 5 | 3 | - |
Umursamazlıktan veya tembellikten dolayı namaz kılmayanın hükmü nedir? | Hapsedilir, kanatılana kadar dövülür, öldürülür | Tövbe etmezse öldürülür | Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür | Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür |
Namazı bitirirken selam vermenin farz olduğu miktar nedir? | Farz değildir | 1 tarafa vermek farzdır | 1 tarafa vermek farzdır | 2 tarafa vermek farzdır |
Ramazan orucu için her gün ayrı ayrı niyet etmek şart mıdır? | Evet | Hayır | Evet | Evet |
Kan aldırmak orucu bozar mı? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
Erkek ve kadının ziynet eşyalarından zekat vermeleri farz mıdır? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
Kadın yanında kocası olmadan hacca gidebilir mi? | Hayır | Evet | Evet | Hayır |
Haccın şartı kaç tanedir? | 2 | 4 | 5 | 4 |
İpeğin üzerine oturmak, yaslanmak, yastık olarak kullanmak, duvar örtüsü yapmak haram mıdır? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
Sakalı kesmek haram mıdır? | Evet | Evet | Hayır | Evet |
Tavla oynamak haram mıdır? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
Satranç oynamak haram mıdır? | Evet | Evet | Hayır | Evet |
Cinsi tecavüzde bulunulan hayvanın hükmü nedir? | Öldürülür, eti yenmez | Öldürülür, eti yenebilir | Öldürülür, eti yenebilir | Öldürülmesi gerekir |
Şarap ve diğer sarhoş edici maddelerin içilmesinin cezası kaç değnektir? | 80 | 80 | 40 | 80 |
Dinden döndüğü için öldürülen bir kişinin malı mirasçılarına verilebilir mi? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
Dinden dönen kadın öldürülür mü? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
Bir kadının hakimlik yapması caiz midir? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
Köpek necis bir hayvan mıdır? | Hayır | Hayır | Evet | Evet |