2. Hz. Mehdi (As)'In Sakalının Olmayacağı Ve Peygamberimiz (Sav)'İn Hadiste Bediüzzaman Hazretleri'nin İsmini Müjdelediği İddiası Doğru Değildir
Bazı Nur talebelerinin Mehdiyet konusunda savundukları yanlış bilgilerden biri de, Peygamberimiz (sav)'in hadis-i şerifinde Bediüzzaman Hazretleri'nden bizzat ismiyle bahsettiği ve Mehdi (as)'ın sakalsız olacağını söylediği iddiasıdır.
MEHMET ALİ KAYA'NIN HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALSIZ OLACAĞI YÖNÜNDEKİ YANLIŞ YORUMU:
"Mehdi'nin sakallı olacağı doğrudur; ama AHİR ZAMANDA GELECEK OLAN "MEHDİ-İ AZAMIN" SAKALLI OLACAĞI KESİN DEĞİLDİR... Ancak "Mehdi-i Azam" ve "Deccal ve Süfyan'a" karşı mücadele eden "Zat-ı Nurani" hakkında farklı hadisler vardır ki özel olarak O'na işaret etmektedir. Bu hadislerden en önemlisi "Said fitnelerden uzak duran kişidir. Fitnelere maruz kalır da sabreder. Ona müjdeler olsun, onu bu hale düşürenlere de yazıklar olsun" (Fethu'l-Kebîr, 1:315; Hilyetu'l-Evliya'dan naklen Ramuzu'l-Hadis, 105; Feyzü'l-Kadir, 2:377 Hadis No: 2081) hadisidir. Bu hadiste geçen "Vâhâ" (FEVAHEN) kelimesini İslam bilginleri "yüzü açık ve sakalı yok" manasına geldiğini söylerler. Ramuz'da bu konuda açıklamalar vardır. Bu hadisin izahı ve kaynakları (Şaban Döğen, Mehdi ve Deccal, Gençlik Yayınları, 2001, s. 158) bu kitapta da vardır." (Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 263)
MEHMET ALİ KAYA'NIN HADİS-İ ŞERİFİ YANLIŞ TERCÜMESİ:
"Peygamberimiz (asm), "İnne's-Saide limen cünnibe'l-fiten. İnne's-Saide limen cünnibe'l-fiten. İnne's-Saide limen cünnibe'l-fiten. Fe-vahen sümme vaha" yani "Said, fitnelere maruz kalan ve korunan kimsedir. Fitnelere maruz kalır da sabreder. O, SAKALSIZ VE ZAYIF ADAM." buyurarak Mehdi'nin şahsını tarif etmiştir." (Asırların Rehberleri Mücedditler, sf. 225)
SORULARLA RİSALE SİTESİNİN HADİSLE İLGİLİ VERDİĞİ DOĞRU OLMAYAN BİLGİLER:
"Şüphe yok ki said (bahtiyar) fitnelerden uzak kalandır {Resûl-ü Ekrem (a.s.m.), bu cümleyi üç defa tekrarlamıştır.} Fakat fitnelere mübtelâ olur ve sabreder. Ona müjdeler, onu o hale düşürenlere de yazıklar olsun." Bu hadiste geçen, üç defa tekrar edilen ve yukarda "müjdeler olsun" diye mânâlandırılan "fevâhen" kelimesinin değişik mânâları, Alleme Aliyyü'l-Karî'nin Mirkatü'l-Mefatih'inde, Rumuz ve Levamî'de izah edilmektedir. Rumuz'un kenarında "fevâhen" kelimesine "el-vehyü", yani "sakalı tıraş edilmiş" mânâsının da verildiği görülmektedir. Tezkire-i Kurtubî'de de aynı mânâya yer verilir. (http://www.sorularlarisale.com/printarticle.php?id=17321)
MEHMET ALİ KAYA VE DİĞER BAZI NUR TALEBELERİNİN BU HADİSLE İLGİLİ 2 TEMEL YANILGISI VARDIR:
1. HADİSTE BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ'NİN İSMİNDEN VE ŞAHSINDAN DEĞİL, FİTNE DÖNEMİNDE MÜSLÜMANLARIN TAMAMININ NASIL DAVRANMASI GEREKTİĞİNDEN BAHSEDİLMEKTEDİR.
2. BU HADİSTE HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALIYLA İLGİLİ HİÇBİR BİLGİ BULUNMAMAKTADIR. DOLAYISIYLA BU HADİSE DAYANARAK MEHDİ (AS)'IN SAKALSIZ OLACAĞINI İDDİA ETMEK YANLIŞTIR.
Tüm İslam alemi bilmektedir ki, Mehdi (as)'ın en önemli fiziki alametlerinden biri sakallı olmasıdır. Hadislerde Hz. Mehdi (as)'ın sakallı olacağı bildirilmiş, hatta sakalının renginden şekline kadar konuyla ilgili çok kapsamlı bilgi verilmiştir. Peygamberimiz (sav)'in hadiste Bediüzzaman Hazretleri'nin ismini müjdelediği de doğru değildir. Söz konusu hadis, sahih hadis kitabı Kütüb-ü Sitte'nin "Fitneler, hevalar ve ihtilaflar bölümü"nde, "Fitnede Sabır" başlığı altında yer almaktadır. Ve bu kardeşlerimizin iddia ettiği gibi Bediüzzaman Hazretleri'ne değil, tüm Müslümanlara hitap eden bir hadistir. Hadiste Mehdi (as)'ın sakalıyla ilgili bir konudan ise HİÇ BAHSEDİLMEMEKTEDİR!
"HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALI OLMAYACAĞI" İDDİASINA SÖZDE DELİL GÖSTERİLEN HADİS, "SÜNEN-İ EBU DAVUD" HADİS KİTABINDA ŞU ŞEKİLDE GEÇMEKTEDİR:
Mikdad b. el Esved (ra) şöyle demiştir: Allah'a yemin ederim ki Resulullah (sav)'i şöyle söylerken işittim: "Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalandır. Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalandır. Şüphesiz Mesud kişi fitnelerden uzak kalan, bir belaya uğradığında sabredendir. (Fitneye katılana) vah yazık!"[Ebu Davud, Fiten 2, (4263).]
EBU DAVUD'UN HADİS AÇIKLAMASI:
Hadis-i şerif fitnelerden uzak kalan, fitneye veya bir belaya düçar olup da sabreden kişinin mesud olduğunu beyan etmektedir. Tabi bu saadet aslında ahiret saadetidir. Ama bu durumdaki kişi, aynı zamanda dünyada da mesuddur.
HADİSİN ARAPÇASI ŞU ŞEKİLDEDİR:
"İnne's-saide lemen cünnibe'l-fiten. İnne's-saide lemen cünnibe'l-fiten. İnne's-saide lemen cünnibe'l-fiten. Fe-vahen..."
İNNE'S-SAİDE-LEMEN = SAİD OLAN, BAHTİYAR OLAN, MUTLU OLAN O KİMSEDİR Kİ
Hadisin başındaki "bahtiyar odur ki – innessaide lemen" ifadesi "bahtiyar olan, said olan, mutlu olan o kimsedir ki" anlamındadır ve ismi "SAİD" olan bir kimseden değil, "fitne zamanında hangi tavırda bulunan kişinin mutlu, yani said olacağı"ndan bahsedilmektedir.
Peygamber Efendimiz (sav) bu hadis-i şerifte, Müslümanlara fitneden kaçınma, fitneye iştirak etmeme ve sabırlı olma tavsiyesinde bulunmakta ve böyle davranan kişiyi övmektedir. Dolayısıyla burada Said Nursi Hazretleri'nden bahsedildiği iddiası doğru değildir.
BİR ÇOK HADİSTE İNSAN İSMİ GEÇER AMA BUNLAR BELİRLİ BİR KİŞİYE HİTABEN OLAN HADİSLER DEĞİLDİR
Söz konusu Nur talebesi kardeşlerimiz, tüm Müslümanlara hitap olan bir hadiste geçen "Said" kelimesinin Bediüzzaman Hazretleri'nin ismi olarak hadiste yer aldığını iddia etmektedir. Bu, hem mantık dışı hem de samimiyetten uzak bir açıklamadır. Peygamberimiz (sav)'in çok sayıda hadisinde insan ismi olarak kullanılan kelimeler defalarca geçmektedir. Ama hiç kimse "burada halim kelimesi geçiyor o zaman filanca şahıstan bahsedildi", "hadiste kamil ifadesi var ismi Kamil olan şu zata işaret ediliyor" iddiasında bulunmamaktadır. Nasıl ki hadislerde geçen, "kerim, kerem, salih, kamil, halim, veli" gibi kelimeler bir şahsa işaret etmiyorsa bu hadiste geçen "said" kelimesi de Bediüzzaman Hazretleri'ne işaret etmemektedir.
Hadislerden bazı örnekler:
Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "HALİM olan zelle sahibidir, hakim olan tecrübe sahibidir." Tirmizi, Birr 86, (2034)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim VELİ kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim." Buhari, Rikak 38
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca KAMİL olan, ahlakça en güzel olandır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır." Tirmizi, Rad 11, (1162); Ebu Davud, Sünnet 16, (4682)
"…Yarabbi, o kişi, senden başka ilah olmayıp sadece senin ilah olduğuna, Muhammed'in senin kulun ve elçin olduğuna şehadet ederdi, sen onu (bizden) daha iyi bilirsin. Ey Allahım, eğer o MUHSİN ise ona yapacağın ihsanı artır…." Muvatta, Cenaiz 17, (228)
HİÇBİR ARAPÇA VE İSLAMİ KAYNAKTA, "FE-VAHEN VE EL VEHYU" KELİMELERİNİN ANLAMI "SAKALSIZ" DEĞİLDİR
Hadisin sonunda yer alan "Fe-vahen" ifadesi Mehmet Ali Kaya ve bazı Nur talebeleri tarafından, "yüzü açık ve sakalı yok" anlamında kullanılmaktadır. Oysa hadiste geçen FE-VAHEN kelimesi, hem mana olarak hem de konu akışı olarak böyle bir anlam taşımamaktadır.
SÜNEN-İ DAVUD'DA "FE-VAHEN" KELİMESİ AÇIKLANIRKEN SAKAL İFADESİNDEN HİÇBİR ŞEKİLDE BAHSEDİLMEZ:
EBU DAVUD'UN "FE-VAHEN" İFADESİNİ AÇIKLAMASI
Hadisin sonundaki "yazık vah vah" diye terceme ettiğimiz, kelimesinin başındaki "Lam" harfinin kesreli okunması gerektiğini söylerler. Bu izaha göre son cümlenin, "Bir fitneye düçar olup da sabreden kişi ne iyidir" şeklinde anlaşılması gerekir.
Avnü'l Mabud müellifi
Okunuşu: Elvehyu + vehy: Eşşakku ve'lharku
Eşşakku: Yarık, parça, delik
Ve: Ve
Elharku: Delik, parça, yarık
2 -
Bağı (ipi) sarktığı zaman kırbaya "vehiyes'sikau" denilir.
Okunuşu: Yukalu vehiyes'sikau iza'steraha ribatuhu
Yukalu: Denilir
"vehiyes'sikau" denir
Essikau: Kırba (Bir çeşit su kabı deriden yapılmış)
iza'sterha ribatuhu: Bağı (ipi) sarktığı zaman
4 -
Okunuşu: Ve ahmaku
Ve: ve
Ahmaku: Ahmak anlamına gelir
6 - Adam ahmaklık yaptı
7 -
Vehiyye, inci demektir.
Okunuşu: Ve'lvehiyyetud'durru
Ve: Ve
Elvehiyyetu: vehiyye
Eddurru: İnci
9 -
Bir kimse fitneye tutulur da sabrederse, ne mutlu ona buyurmuşlardır.
Hadisin izahı: Fitne çıktığı zaman, bir kimse fitneye karışmaz, evinden dışarı çıkmaz, fitneden uzak kalırsa; en mutlu, en uğurlu, en meymenetli kimse odur. Fitneden kaçınmakla beraber bir kimse de fitneye yakalanır da, fitneciler ona eza, cefa ederler, o kimse de onların zulümlerine sabreder, ezalarına tahammül ederse, bundan hasıl olacak olan ecir o kimse için büyük seadettir. Ne mutlu öyle olan kimseye.
MİRKATÜ'L MEFATİH'DE VAHEN KELİMESİNE SAKALSIZ ANLAMI VERİLDİĞİ İDDİASI DA DOĞRU DEĞİLDİR!
Alleme Aliyyü'l-Karî'nin Mirkatü'l-Mefatih adlı eseri, Mişkatu'l Mesabih adlı eserin şerhidir. Her iki eserde de söz konusu hadis yer almaktadır, ancak hiçbirinde bazı Nur talebesi kardeşlerimizin iddia ettiği gibi bir anlam veya yorum yer almamaktadır.
MİŞKATU'L MESABİH
MİŞKATU'L MESABİH
Mişkatu'l Mesabih'de hadis şu şekilde geçmektedir
Ebu Davud'da geçen: "Said fitnelerden sakınandır. Belaya düşer de sabreder, müjdeler olsun ona" hadisi şerifi burada yazılıdır. Satırın alt tarafında "vahen" kelimesinin manası şöyle şerh edilmiştir: Burada bu kelimenin manası "telehhüf" (vah, yazık, üzüntü) anlamındadır. Bazen de bu kelime "i'cab" (taaccub etme, bir şeye şaşırma) anlamında kullanılır. Ve yine satır altındaki kısımda hadisin sahih olduğu açıklanmıştır.
Mirkatü'l-Mefatih'de ise hadis şu şekilde şerh edilmiştir
Rasulullah (sav) buyurdu ki, (Said olan kişi) "limen" kelimesinin başındaki lam harfi tekit (manayı kuvvetlendirmek) için olup "inne" kelimesinin haberidir. Cunnibe kelimesi dua amaçlı kullanılır: "Allah'ım bizi şeytandan koru/sakındır (cennibneş-şeytan)" misalinde olduğu gibi.
"İnnes Saide limen cünnibel fiten" cümlesinin üç defa tekrar etmesinin sebebi çok çok sakının anlamında mübalağalı, tekit (manayı çokca güçlendirme)dir. Ayrıca cümlenin tekrar etmesinin sebebi, önceki fitnelerin sonraki fitnelerle irtibatlı olması anlamına gelmesi de mümkündür.
(Bu fitnelere kim düşerse sabretsin) yani eziyetlere katlansın ve şu zamanda onlarla muharebe etmesin/savaşmasın.
Allame Tıbi (rahimehullah) diyor ki: "Fevaha" savt (ünlem/hayret) bildiren bir isimdir, mastar olarak kullanılmıştır. İbni Melek "fevaha" kelimesinin "TELEHHÜF" (vah yazık, üzüntü, yerinme) anlamında olduğunu, bazen de "İ'CAB" (aciblik, taaccub, şaşılacak şey) anlamında kullanıldığını söylemiştir. "Ne güzel sabretti ,hayret, şaşılacak şey, müjdeler olsun ona" anlamına gelir. Sonuçta bunların hepsi ya telehhüf anlamındadır veya bazen de aciplik (şaşırma, hayret) bildiren kelime olarak ve yine bazen de "Teveccü" (acıma anlamına geldiği de söylenmiştir.
Yine Tıbi diyorki: "lam harfi esreyle okunursa (limen şeklinde) taaccub, şaşırma anlamına gelir. Yani mana şöyle olur: "Belaya düşer de sabreder, hayret şaşılacak bir hali var."
Kamus'ta da "vahen" kelimesinin tenvinsiz yani "vaha" şeklinde kullanıldığında taaccub etmek, bir şeyi beğenmek anlamında olduğu ve bir de telehhüf anlamında kullanıldığı yazmaktadır.
ARAPÇA SÖZLÜKLERDE 'FE-VAHEN' KELİMESİNİN KÖKÜ OLAN 'VAHEN' VE 'EL VEHYU' KELİMELERİNİN ANLAMI 'SAKALSIZ' DEĞİLDİR
EL MEVARİDARAPÇA- TÜRKÇE LUGAT (MEVLÜT SARI)
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi.
VAHEN KELİMESİ "LEHU EV BİHİ" İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; AMMA DA GÜZEL NE DE HOŞ
VAHEN KELİMESİ "ALA" İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; YAZIK VAH VAH
EL MEVARİD
ARAPÇA- TÜRKÇE LUGAT (MEVLÜT SARI)
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi.
VAHEN KELİMESİ "LEHU EV BİHİ" İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; AMMA DA GÜZEL NE DE HOŞ
VAHEN KELİMESİ "ALA" İLE BİRLİKTE KULLANILIRSA; YAZIK VAH VAH
ELMUNCİD İSİMLİ (ARAPÇA-ARAPÇA) SÖZLÜKTE İSE 'VAHEN' VE 'EL-VEHYU' KELİMELERİNİN ANLAMLARI ŞÖYLE AÇIKLANMIŞTIR
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi. (Ne güzel, amma da güzel vb.)
Aynı zamanda kaybolan bir şey dolayısıyla kullanılan hayıflanma ifadesi. (Ah, vah gibi)
EL VEHYU Bir şeydeki çatlak.
VAHEN Güzel bir şeyden dolayı kullanılan hayret (taaccüb) kelimesi. (Ne güzel, amma da güzel vb.)
Aynı zamanda kaybolan bir şey dolayısıyla kullanılan hayıflanma ifadesi. (Ah, vah gibi)
MECMAU'L BAHREYN (ARAPÇA-ARAPÇA) SÖZLÜKTE VAHEN KELİMESİNİN ANLAMLARI ŞÖYLE AÇIKLANMIŞTIR
1. Kur'an-ı Kerim de şöyle geçer: Hakka Suresi (69. Sure 16. ayet) "... O gün düzen bozulur" Yani gerçekten bir dağılma, çözülme, zayıflama olur.
(Yine) Sulama yapanların/sakaların bir sözüne göre: (Su çıkarılacak bir yerin) delinmesi, matkapla açılması. (Bununla ilgili olarak) "Muhakkak (matkapla) delindi, deliniyor..."
Anlamı: Muhakkak o gevşemiş, salınmış, kuvvetten düşmüş (sanki) sağlam ve güçlü bir şekilde yapılmış bir yapının enkaza dönüşmesi/yıkılması (gibi.)
2. Hadiste geçer: "Mümine vah olsun ki ahmaklık eder (ahmaktır)": Yani tövbe edip arkasından günah işleyendir:
Dediler: Bu günahkârlık öyle ki günahı işler ve sulama yapanların durumuna getirir.
El-vâhî (su akıp gider) Öyle ki suyu tutamaz. Böylece hata eden ve yanılanlara benzer.
Er-rakî': Ahmak'ın (anlamına gelince): O tövbe eder tövbesini tutamayarak/bozarak (bir anlamda) ahmaklık eder. Burada denilir ki: "Fare su kaplarını deliyor, yani delik açıyor.
3. Yine burada: Koltuk altındaki tüylerini yoluyor. (Omuzları düşmüş, zayıflıktan halsiz kalmış)
Görmesi zayıflıyor/azalıyor: Aynı manada omuzları ve görmesi azalan. Hz. Ali'den nakledilen hadiste geçer. İki adamla birlikte ibaresi gelmiştir.
4. O iki kişi üzerine yazıklar olsun ki: Kitabın tamamını terk ediyorlar. Denildi ki; bu kelimenin anlamı hayıflanmak/acımak. Bir şeyi şaşılacak bir şekilde bir yerden bir yere koymak. O ikisine o hususta yazıklar olsun.
5. Sancı, sızı ağrı manasında cevaplandırıldı. O konuda denildi. Eğer onda hayır varsa ona vah olsun, eğer onda bir şer/kötülük varsa ona (iki kere) yazıklar ki yazıklar olsun.
6. Hadis'te geçer: Vah sana Ebu Hafs. Burada kelime teessüf anlamındadır. Onun ortaya çıktığı mecrasına bağlıdır. Onun gibi dedi: Teessüf, esef onun aslında hemze ve vav bulunur.
AYRICA;
İbn Malik'e göre, "fevahen" ifadesi "telehhüf" (özlem duymak) anlamına gelip, hayret ve hoş karşılama manasında kullanılmıştır. Dolayısıyla burada "sabreden o kimsenin sabrı ne kadar da güzeldir" denilmektir. Sözlükte tenvinli ve tenvinsiz kullanılan bu kelime hem güzel bir şey karşısındaki hayreti hem de bir kayıptan doğan özlemi ifade eder. (Kaynak: Mecmeu'l-bahreyn, c.1, s.466)
Lisanü'l-Arab'da ise "Vahen" kelimesi telehhüf anlamına gelip, bir şey karşısında hayrete düşmek olarak açıklanır. (Kaynak: Lisanü'l-arab, c.13, s.564)
Dolayısıyla tüm bu sahih, muteber eser ve sözlükler açıkça göstermektedir ki, hadiste kullanılan 'fe-vahen' ifadesinin, 'sakal' anlamına geldiği, hadisin Hz. Mehdi (as)'ın sakalsız olduğunu söylediği manası yoktur.
HADİSLERDE HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALLI OLACAĞI BİLDİRİLMİŞTİR. HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALSIZ OLACAĞINA DAİR BİR TANE BİLE HADİS YOKTUR
Bazı Nur talebelerinin bu konuda verdiği yanlış bilgilerden biri de, "Mehdi-i Azam'ın sakallı olacağı kesin değildir" ifadesidir. Oysa Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)'ın sakalının olacağını çok net olarak haber vermiş, hatta sakalının detaylarını dahi tarif ederek bu konudaki tüm tevilleri bertaraf etmiştir. Bu hadislerden bazıları şu şekildedir:
(Hz. Mehdi (as)'ın) Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
(Hz. Mehdi (as)'ın) Sakalı sıktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)
... (Hz. Mehdi (as)'ın) Siyah saçlıdır. Siyah sakallıdır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
... (Hz. Mehdi (as)'ın) Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir. (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Hz. Mehdi (as), gür sakallı... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
HZ. MEHDİ (AS)'IN SAKALI YANLARDA AZ, AŞAĞI TARAFI İSE UZUN OLACAKTIR
... (HZ MEHDİ (AS)) ORTA BOYLU, ESMER, MECZUM (HAFİF SAKALLI), KEVSEC (SAKALI YANLARDA AZ, AŞAĞI TARAFI UZUN OLAN); ... BİR ADAM Kİ, ONA ŞUAYB BİN SALİH DENİLİR. BEYAZ ELBİSELİ, SİYAH SANCAKLI 4000 KİŞİNİN KUMANDANIDIR...**. (Fetava-i Hadîsiyye, Ebü'l-Abbas Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Heytemi-41)
Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi (as) ile ilgili verdiği detaylardan biri Hz. Mehdi (as)'ın sakalı ile ilgilidir. Birçok hadiste Hz. Mehdi (as)'ın sakallı olacağını haber veren Peygamberimiz (sav) bu hadisinde de bu sakalın şekliyle ilgili detaylar bildirmiştir. Hz. Mehdi (as)'ın sakalının şekil olarak yanlardan az yani ince olarak inen, aşağı kısmı ise uzun olacak bir şekle sahip olduğunu ifade etmiştir.
Bu hadiste Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)'a Şuayb bin Salih diye hitap etmektedir. Hadisi şerh eden büyük İslam alimi Heytemi Hazretleri, Hz. Mehdi (as) için kullanılan Şuayb kelimesinin "şubecik" anlamında kullanıldığını ifade etmiş, bu ifade ile Hz. Mehdi (as)'ın çok sayıdaki inkarcılara karşı fikri mücadele verecek olan arkadaş grubunun sayısının son derece az olduğunun ifade edildiğini söylemiştir. Yine Bin Salih ifadesiyle de Hz. Mehdi (as)'ın babasının da salih bir insan olduğuna dikkat çekildiğini açıklamıştır. Peygamberimiz (sav)'in hadiste beyaz kıyafetlerine dikkat çektiği Hz. Mehdi (as) hakkında Heytemi Hazretleri yine sahih hadislere dayanarak ek bir bilgi daha sunmuş ve Hz. Mehdi (as)'ın bir adının da Harras yani Aslan olduğunu ifade etmiştir.
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, herşeye güç yetirendir.(Tegabün Suresi, 1)