Kehf Suresi, 52-53

Kehf Suresi, 52-53

(Kafirlere) "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk. Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır. (Kehf Suresi, 52-53)

Bu ayetlerde Allah'a ortak koşan insanların ahirette hiç ummadıkları bir karşılık görecekleri haber verilmiştir. Allah'ın ayetlerini inkar edip, O'na şirk koşanları, o gün ortakları terk edecek ve onlar tamamen yapayalnız kalacaklardır. Her insan yalnızca kendi yapıp ettiklerinden hesaba çekilecek, hiçbir şekilde haksızlıkla karşılaşmayacaktır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

Andolsun, onlara Rabbinin azabından 'bir ufak esinti' dokunacak olsa hiç tartışmasız; "Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler. Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 46-47)Kehf Suresi'nin bu ayetlerinde dikkat çekilen bir diğer konu ise, Allah'a ortak koşanların ahirette bir "kaçış yolu" aramalarıdır. Ancak Allah ayetinde böyle bir kaçış yeri bulamadıklarını bildirmektedir. Yani bu insanların durumu, Allah Katında bilinmektedir. Bu ayette haber verilenler, dünya üzerinde gelmiş geçmiş hiçbir insanın bilmediği, görmediği görüntüler, işitmediği konuşmalardır. Bunlar, bizim için gelecekte gerçekleşecek olaylar olduğu için gaybdır, bilinmezdir. Ancak tüm zamanları kuşatan Rabbimiz Katında bu olaylar çoktan gerçekleşmiş ve sonuçlanmıştır.
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". (Yasin Suresi, 52)Rabbimiz insanların öne sürdükleri mazaretleri, kaçış için yaptıkları planları, kullandıkları yöntemleri, nasıl bir azapla karşılaşacakları, azap içinde sonsuz zamanlarını nasıl geçireceklerini bilmektedir. Zaten tüm bunları yaratan da O'dur. Bunları bize ibret almamız için önceden haber vermektedir. Ancak bu, sadece bizim için "önceden"dir. Allah Katında "önceden" veya "sonradan" diye bir şey yoktur. Önce, Allah Katında hazır durumdadır ve şu an yaşanmaktadır. Yani Allah'ın önceyi bilmesi, önceyi hatırlama şeklinde değildir. Sonra olacak olaylar da Allah'ın hıfzında bir bilgi olarak vardır. Ama bu bilgi bizim bir şeyi öğrenmemiz gibi değildir. "Sonra" da Allah Katında şu an halen yaşanmaktadır ve yine şu an bitmektedir. Halihazırdaki an da şu an yaşanmıştır ve son bulmuştur. Her an; yani önce, sonra ve şimdi yaşadığımız herşey gerçekte Allah Katında  "tek bir an" olarak mevcuttur. Allah tüm zamanları ve mekanları ilmiyle ve kudretiyle sarıp kuşatmıştır.