NATO ve GLADIO

Hemen bütün Avrupa ülkelerinde örgütlenen Gladio'nun Nazilerce kurulan "Kurt Adam" adlı gizli örgütten esinlendiği söylenmektedir.

Gladio'nun oluşumunda başrolü oynayan kişi bir Nazi olan: General Reinhard Gehlen'dir. Gehlen bu önemli projenin üreticisi ve belirli ölçüde başarılı da olan bir uygulayıcısı olarak, Hitler'in yakın çevresinde bulunmuş bir kişidir. Gladio'nun oluşum hikayesi, Gehlen tasarımının NATO ve CIA stratejileri çerçevesindeki uygulamasını yansıtmaktadır.

Nazi Generali Reinhard Gehlen'in Mossad'la bağlantısı da işin ilginç yönlerinden biridir:

"Gladio'nun tohumları II. Dünya Savaşı sırasında bir nazi generali tarafından atıldı. Savaş bitince, CIA, 'vatansever' aşırı sağcıları, komünistlere, sosyalistlere ve liberallere karşı örgütleyerek Gladio'ya son şeklini verdi.

1990 sonlarında Avrupa kamuoyu 'Gladio' skandalı ile çalkalandı. Gladio, İtalya'da devlete bağlı, ama büyük ölçüde özerk hareket eden bir silahlı yer altı şebekesi olarak ortaya çıktı. Bu şebeke, gizli servislere tanınan gizlilik ölçülerini kat kat aşan, neredeyse denetim dışı bir 'resmi illegalite' içinde hareket ediyordu! İtalya Başbakanı Andreotti'nin 'bütün NATO ülkelerinde benzeri örgütlenmelerin var olduğunu' açıklaması, skandalın çapını uluslararasılaştırdı. Çok geçmeden anlaşıldı ki, bu resmi illegal örgütler hemen bütün Avrupa ülkelerinde vardır.

Bu örgütlerin kuruluş gerekçesi, İtalya'da ve her yerde aşağı yukarı şöyle açıklanıyordu: 'Sivillerden, düşman işgali halinde cephe gerisinde kontrgerilla faaliyeti yürütecek bir direniş ağı oluşturmak.' Ancak 'Gladio'lar, İtalya'da ve her yerde, hiç de o kadar temiz değiller. 'Muhtemel bir işgale karşı hazırlık' gibi 'vatanseverce' bir gerekçeyle meşrulaştırılan bu örgütler, yıllarca ülkelerinin siyasi hayatını, kamuoyunu-ülkelere göre değişen dozajlarda-terörize eden bir 'işgal gücü' gibi işlev gördüler.

ABD'nin ve CIA'in dolaylı veya kimi zaman epey dolaysız gözetimi altında olmalarıyla şaibe altındaydı. Birim amirlerinin, koordinatörlerinin gizli servis elemanı olduğu, ona bağlı çalışan 'personelin' ise sivillerden oluştuğu hücreler biçiminde örgütlenen Gladio'lar, 'vatanı dışarıya karşı savunmaktan' çok, ideolojik olarak 'dış güçle' özdeşleştirdikleri bir 'iç düşmanı' hedef alan, kronik bir iç savaş hesabını veya beklentisini güden yapılardı." (EP, 31 Ocak-7 Şubat 1993)

Gizli Örgüt Gladio, Mason LocalarınınTelkinleriyle Kuruldu

"L'Espresso, NATO ve CIA ile ilişkili olan Gladio örgütünü bir tür devlet çetesi olarak tanımladı." (Milliyet, 13 Kasım 1990)

"NATO kaynakları: 'Gladio' yararlı bir örgüttür." (Milliyet, 16 Kasım 1990)

"CIA eski Başkanı William Colby: 'Gladio var.' (Milliyet, 13 Kasım 1990)

5 Kasım 1990 Sabah gazetesinde "Terörün faili NATO mu?" başlıklı haberinde gazeteci yazar Mehmet Altan NATO'ya bağlı gizli terör örgütü Gladio'nun büyük çaplı pek çok terör ve darbecilik faaliyetlerinde parmağının olduğunu açıklamıştı.

Zaman, 24 Temmuz 1992

Diğer bir gazete haberinde ise şu bilgiler aktarılmaktaydı:

"NATO çerçevesinde, ABD'nin desteğiyle kurulan gizli Gladio örgütünün şimdiye kadar sanıldığı gibi sadece İtalya, Belçika ve Yunanistan'da değil, NATO üyesi bütün ülkelerde faaliyet gösterdiği belirtildi." (Milliyet, 12 Kasım 1990)

Mehmet Ali Birand'ın 16 Kasım 1992 tarihli 32. Gün ve Ahmet Altan ile Neşe Düzel'in 29 Kasım 1992 tarihli Bizim Koltuk programlarında da NATO-Gladio bağlantısı açıklanmıştı. 24 Temmuz 1992 tarihli yazısında gazeteci-yazar Mehmet Yale de NATO-Gladio bağlantısına değinmekteydi.

Gladio, Latince "gladius" (kılıç) kelimesinden gelmektedir. Örgütün NATO nezdindeki gizli adı ise "The Allied Coordination Commitee" (İttifak Koordinasyon Komitesi)dir.

Gladio'nun üstünde NATO'nun yanı sıra mason localarının da olduğu ortaya çıkmıştır:

"Gladio Skandalı ile birçok ülkeyi kasıp kavuran, sağ ve sol eylemcilere mal edilen terör olaylarının arkasında, ideolojik grupların değil, görevi 'rejimi korumak ve kollamak' olan NATO çerçevesinde kurulmuş gladyatörlerin olduğu ortaya çıktı. Bunlar aynı zamanda CIA ile irtibatlı, büyük çoğunluğu P2 Mason Locası gibi mason localarına üyeydiler. İtalya'daki mason locası P2'nin lideri Licio Gelli idi. Gladio terör örgütünün içinde ast ve üst rütbeli askerler, bakan, başbakan ve devlet başkanları, yazarlar, gazeteciler, istihbaratçılar, Adli Tıp görevlileri, turizmciler, hukukçular, politikacılar da vardı.

Zaten 24 Kasım 1990 tarihli Der Sipegel dergisi de, 'Kuzu Postundaki Kurt' başlıklı haberinde, askeri darbelerde Gladio'nun da büyük bir rol üstlendiğini yazıyordu.

Bütün güvenirliğini yitirmekte olan NATO, artık barış ittifakı olmaktan çıkıp 'terör ve kan' makinesi haline dönüşmek üzere. İşte CIA ve mason locaları iç içe 'Gladio'!" (Mehmet Yale, Zaman, 24 Temmuz 1992)

11 Kasım 1991 tarihli Yüzyıl dergisi ise bu gizli bağlantıları şöyle açıklamaktaydı:

Leo A. Müller'in "Gladio" adlı kitabının kapağında da NATO-Gladio bağlantısı gözler önüne serilmiş.

"İtalyan polisi yerini tesbit edebildiği halde, hatta Aldo Moro'yu kaçıran Kızıl Tugaylar'a mensup üyeler ellerindeki tutukluyu geri verebilmek için özel çaba harcayıp, isteklerinden taviz verdikleri halde, başarısız kalıyorlardı. Yıllardır ortak yolda yürüdükleri arkadaşları ve hizmetine koştuğu devlet Moro'yu ortada mı bırakmıştı? Perdenin arkasında herşeyi kontrolü altında tutan bir el mi vardı? Aldo Moro'nun yargılandığı Kızıl Tugaylar'a ait Halk Hapishanesi'nden çıkan belgeler, İtalya'da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını ortaya çıkardı. Bulunan belgelere ek olarak Moro'nun el yazısıyla yazdığı mektuplar da İtalya'da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını ortaya çıkardı. Gladio, Latince kısa kılıç, pala adında silahlı bir birlik, gizli bir askeri komando örgütü olarak faaliyet yürütüyordu. Görevi terör sahnesinde tayin edici rol oynamak.

Aldo Moro'nun yaşadığı son haftalarda, ölümle tehdit edilirken, yazdığı mektuplardan birinde şunlar yer alıyor: 'Dış İşleri Bakanı olduğumdan beri belirli durumlarda gerilla faaliyetlerine karşı mücadele etmekle görevlendirilen gizli askeri bir örgütün varlığına şahit oldum.' O sıralarda Moro, Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı'ydı. Gizli İstihbarat Şefi Vito Miceli de bu tarife tıpatıp benzeyen bir örgütten bahsetmişti. İtalyan Başbakanı P2 Locasının önde gelen isimlerinden Guilo Andreotti bu gerçeklerin bir kısmını yarım ağızla bir meclis komisyonunda doğruladı. 'İtalya'yı dış tehlikelerden koruyacak bir istihbarat ağı' diye tanımladı bu esrarlı örgütün varlığını. Geçmiş başkanlar, savunma bakanları, Gladio üzerinde tam bilgi sahibi olmamışlardı.

Venedikli inceleme hakimi Felici Casson, İstihbarat Servisi SISMI'nin dosyalarında bazı ipuçları buldu. 'SISMI' her hükümet değişikliğinde, en yüksek seviyedeki gizlilik derecesinde, yeni Roma yönetimini bir örgütün varlığından haberdar ediyordu. Yüksek seviyedeki politikacı devlet yöneticileri, iç yüzünü bilmedikleri bir gizli örgütün varlığıyla ilgili bir mektup okuyup imzalayıp geri veriyorlardı. Mektuplardan tam olarak anlaşılamayan bu komando birliği 40 kişi civarındaydı.

Casso'nun elde ettiği bilgilere göre İtalya'nın NATO'ya girmesinden sonra İtalya ve Amerikan istihbarat teşkilatları arasında yapılan bir anlaşma gereğince bir 'özel birlik' kuruldu. Bu birliğin yardımıyla 'NATO'nun yumuşak karnı', Sovyetler'in saldırılarına karşı daha iyi korunabilirdi.

Moro olayı, bu sorunun cevabına ışık tutuyor. Polis Moro'yu kurtarabilecek her türlü imkana sahip olduğu halde, politik bir tercih olarak Moro'yu kurtarmıyor ve komünistlerle Moro'nun arasını açmak mı istiyordu?

Kontrgerilla Örgütlerinin Avrupa Ülkelerindeki Adları

İtalya'da "Gladio" olan bu örgütün adı,

Almanya'da "Gehlen Harekatı",

Fransa'da "Rüzgar Gülü",

İngiltere'de "Secret British Network Revealed",

Belçika'da "SDRA-8",

Hollanda'da "NATO Command",

Avusturya'da "Schwert",

Yunanistan'da "B-8, Sheepskin"dir.

Birçok yorumcu bu olaylarda 'neo-faşist'lerin elinin olabileceğini belirtti. Sayısız bombalamadan hiçbirinin faili bulunmadı ve hiçbir olay mahkeme önünde açıklığa kavuşmadı. İstihbarat örgütünün buralarda parmağı var mıydı? Bombaların fitilini ateşleyenler içinde 'Gladio' da var mıydı? Yukarıdaki sorulardan sonra Moro'nun mektuplarından anlaşılan noktalara dönelim: Moro daha önceleri kamuoyunda duyulmamış olan NATO'ya bağlı 'anti-gerilla eylemler'den söz ediyor. Moro, milli güvenlik yetkililerinin ve istihbarat teşkilatının bile bilmediği gizli askeri eğitim kampı, bürokrasi dışı direk iş birliği, milli egemenliğin zedelenmesi, resmi NATO kumandanlığı konularındaki bildiklerini de mektubuna ekliyor. Bu örgütün bir çeşit partizan savaşına hazır olarak yetiştirildiği gibi, Sovyet casuslarının muhtemel eylemlerine karşı gerilla eylemleri yapması da öngörülüyor. Andreotti'nin 'NATO'ya paralel olarak çalışan istihbarat örgütü' açıklamasıyla, yukarıdaki tanımlar birbiriyle çakışıyor.

Andreotti, bu örgütün 1970'de dağıtıldığını açıkladı. Ancak biraz sonra daha iyi hatırlayarak 'Hayır, 1972'de' dedi. Bu hayaletin 1980'de hala yaşadığı, usta gazeteciler tarafından Andreotti'nin ağzından alındı. Böylece o da örgütün şimdi bile yaşadığını açıkladı ve özellikle, yüksek sesle bağırdı: 'Bu işten savaş sonrası bütün Başbakanlar haberdar edilmiştir'."

Şimdi herkes bu skandaldan yakasını kurtarmaya çalışıyor. Bu atışmalar arasında neo-faşistlerin, aşırı sağcı terörist grupların NATO bağlantılı olarak silah ve cephanelerle donatıldığını öğreniyoruz.

Yunanistan'da İtalya'daki Gladio benzeri kontrgerilla örgütünden, 1984 yılında göreve başlarken haberdar edildiğini daha önce söylemesine rağmen, 84'e kadar var olduğunu Te Nea adlı muhalefet gazetesine eski Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu açıklıyordu. Milli hakimiyetle bağdaşmayan bu örgütün gizli kapaklı ilişkilere dayandığını ve her yeni katılan NATO üyesine imzalatılan anlaşma çerçevesinde kurulduğunu, böylece bu karanlık şebekeye her türlü eylem için açık çek verildiğini sözlerine ekledi." (Yüzyıl, 11 Kasım 1990)

"İlk aşama NATO ülkelerinde 'Gladio' yapılarının kurulmasıydı (Ellili ve altmışlı yıllarda) İkinci aşama 'Gladio' yapılarının saklanması ve biçimlenmesinin yanında; etkin politikacıların rüşvetle susturulması ve elde edilmesiydi. Panorama'nın haberine göre yetmişli yılların sonunda CIA bunun için sadece İtalya'ya 60 milyon dolar aktarmıştı. Tüm Avrupa'ya dağıtılan ise 200 milyon doların üstündeydi. Üçüncü aşama 'etkin ajanların' eğitilmesi ve yerleştirilmesi, ekonomide ve siyasette, ama özellikle medyada ve iş dünyasında düşünce liderlerini, yoldan çıkmış politikacı ve hükümetleri sıkıştırmak, bazen ABD dostu politikaya yönelmek ve bunu talep etmekti." (Gladio, Leo A. Müller, sf. 39)

L'Espresso dergisi Gladio'yu kapak yapmıştı.

"Fransız Gladio temsilcisi, İtalyan enformasyonlarına göre, Ekim sonunda NATO gizli servislerinin Brüksel'deki oturumlarına katılmıştı. Mitterand'ın sıkı dostlarından biri olan François de Graussoure, Fransız 'Gladio' örgütünün kuruluşunda bulunmuştu." (Gladio, Leo A. Müller, sf.44)

"İngilizlerin yardımlarıyla oluşturulan 'Glaive' adındaki Belçika Gladiosu 1949 yılı başından beri SGR askeri gizli servisinin alt bölümü olan SDRAB'nin koruması altında kurulmuş bulunuyordu. Sivil 'Glaive' nüvesi sekiz aktif ve on emekli subaydan oluşuyordu. SGR Şefi Tümgeneral Raymond van Calster Kasım'da tüm Avrupa Gladiosu'nun iş başındaki yöneticisiydi. Raymond Brüksel'deki ACC kurmaylar konferansını da yönetmişti.

Belçika'daki 'Glavie' nin ortaya çıkışı, Belçika'da seksenli yıllarda sorumlusu belli olmayan terörist darbelere askerlerin katıldığını düşündürtmeye başlamıştı. 'Brabant katliamcısı' olarak ün salan terör örgütü 'Savaşan Komünist Hücreler' ilk başlardaki gibi Brüksel Gladio yönetici çevresinin 'Clandestine Coordination Commitee' (Gizli Koordinasyon Komitesi) nin benzeri 'CCC' kısaltmasıyla aynı olduğunu göstermişti." (Gladio, Leo A. Müller, sf.45)

"İsviçre'de NATO'ya bağlı bir yer altı ve provokasyon örgütü olarak çalışan ve varlığından İsviçre Federal Parlamentosu'nun dahi haberdar olmadığı gizli terör ordusu P-26 ve buna bağlı olarak çalışan gizli haber alma teşkilatı P-27 feshedildi. Bu arada İsviçre'deki Gladio'nun uzantısı olan örgütlerin bütün vatandaşları fişlediği, vatandaşlar hakkında İngiltere ve ABD'nin İsviçre Federal Parlamentosu'ndan daha çok bilgiye sahip olduğu ve kuruluş mensuplarının devamlı olarak İngiltere'de eğitildikleri de gün ışığına çıktı.

Avusturya'da Kontrgerilla'nın organizatörü eski İç İşleri Bakanı Franz Olah'dı. CIA'den para ve silah yardımı alıyordu." (L'Espresso, 1 Eylül 1991)

Üstelik Gladio'nun emir-komuta zinciri Mossad'a kadar uzanıyordu:

"Almanya'daki kontrgerilla hareketi Gehlen Organizasyonu, savaş sonrası dönemde istihbarat toplamak üzere kurulan bir örgüt. Örgütün başı Reinhard Gehlen, CIA yoluyla ABD'den destek alıyor. Bu örgüt için çalışan Alman yetkililerden biri Nasır'ın danışmanlığını yapıyor. Gereken bilgileri yetkililere aktarıyor. Organizasyonda İsrail'le bağlantıdan haberi olan çok az kişi vardı. Bağlantılar daha ileriki safhalarda Fransız İstihbarat Servisi'ndeki Mossad ajanına haber verilerek Paris'te yürütüldü. Fransa bir NATO üyesiydi ve bu Mossad ajanının da NATO ülkeleri arasında askeri istihbarat edinme yolları vardı." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.142)

"İngiliz yazar Sefton Delmer şöyle diyor; İsrail öyle bir pozisyondadır ki, Mısır'la Federal Almanya arasındaki belgeleri ele geçirebilmektedir. Bundan hiç şüphem yok. Üstelik İsrail'in bu iki ülkede de elçiliği yok.

"İsrail, Gehlen Organizasyonu'yla sadece Mısır hakkında bilgi toplamıyor, aynı zamanda Batı Alman İstihbaratı'nın işleyişini ve CIA'yle sağlam bağlantılarını da inceliyordu." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.145)

"Mossad hesabına çalışan BND şefi Reinhard Gehlen, ellilerde, Soğuk Savaş sırasında Amerikalıların en önemli adamıydı. 1953'te Berlin direnişi ve 1956'da Macaristan olayları gibi pek çok devrimin organize olmasına yardımcı oldu. Ayrıca Sovyetler Birliği'ne yüzlerce ajan soktu." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.149)

Gladio Nasıl Ortaya Çıktı?

"Kontrgerilla örgütünün İtalya'daki karşıtı Gladio'dur. Gladio kılıç anlamına gelen gladyatörden türetilmiştir. Bu örgütün hünerleri İtalya'da ortaya çıktığı zaman istihbaratçılar 'süper NATO', 'paralel NATO' ve benzeri tanımlamalarla CIA'i maskelemek istediler.

Ama daha sonra yapılan açıklamalardan örgütün CIA'in destek ve denetiminde olduğu ortaya çıktı." (Milliyet, 18 Kasım 1990), (Cumhuriyet, 11 Kasım 1990)

"3 Mayıs 1988 günü üç İtalyan Jandarması, Kuzey Sagrola yakınlarında Peteano köyünde, kuşkulandıkları bir araçta arama yapmak için bagajı açtıklarında, arabada meydana gelen patlama sonucu ölmüşlerdi. Bu olaydan sonra, Kuzey İtalya'da bir dizi operasyon sonunda, kırsal alanlarda toprağa gömülü 127 silah, tahrip kalıbı ve patlayıcı madde deposu ortaya çıkarılmıştı.

Venedikli Savcı Felice Casson, bulunan silah ve patlayıcı madde depolarının İtalyan gizli servisi SISMI'nin denetiminde olduğunu saptadı. Jandarmaları öldüren üç neo-faşisti ömür boyu hapse mahkum ettirdi. Ancak, bir generalle bir yarbayın soruşturmayı saptırmaya çalıştıklarının farkına varınca, tıpkı Yunanistan'da Lambrakis'in öldürülmesi olayında olduğu gibi, İtalya Başbakanı Andreotti'ye gizli servis arşivlerini incelemek için başvuruda bulundu ve başvuru belgesinin bir kopyasını da Parlamento Güvenlik Komisyonu'na gönderdi.

Ocak 1990'da yaptığı başvuruya uzun süre yanıt alamayan Casson, işin peşini bırakmadı. Sonuçta, 20 Temmuz 1990'da Andreotti ile görüşerek İtalyan İstihbarat Servisi'nin arşivine girmeyi başardı. Yaptığı araştırma sonucunda Gladio'nun 1956 Kasım ayında İtalyan ve Amerikan gizli servisleri tarafından Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı'ndan gelecek bir istila olasılığına karşı, bir direniş örgütü çekirdeği oluşturmak için kurulduğunu saptadı. İtalyan Anayasası'na göre uluslararası anlaşmaların meclis tarafından onaylanması zorunlu olduğu halde, 26 Kasım 1956'da CIA ile Sifar (Sifar: O dönemdeki İtalyan istihbarat örgütünün simgesiydi) aracılığıyla, üsler ve silah depoları oluşturulması, yüzlerce kişinin kontrgerilla savaşı için eğitilmesi amacıyla gizli ve yasa dışı bir örgüt kuruluyordu.

1956 yılında asker-sivil karışımından oluşan örgütün eğitim kampları ve üsleri Sardunya adasında kurulmuştu. Savcı Casson'un incelemelerinden kuşkulanan SISMI Başkanı, Amiral Martini, değişik yolları deneyerek Casson`un çalışmasını engelliyordu. Bunun üzerine Casson, Parlamento Terör Komisyonu'na yazdığı bir mektupla Amiral Martini'yi şikayet etti ve çalışmalarını sürdürdü.

Panaroma dergisinin 20 Ocak 1991tarihli sayısında, Gladio tarafından örgütlenen kontrgerilla birliklerine geniş olarak yer verilmişti.

Köşeye sıkışan Andreotti gizli örgütü açıklamak durumunda kaldı ve böylelikle tüm Avrupa ülkelerini kapsayan Gladio Skandalı patlak verdi. Bu arada savcı Casson, İtalya Cumhurbaşkanı Cossiga'yı da, işe bulaşmış gördüğü için tanık olarak dinlemek üzere soruşturma kapsamına aldı. İtalya yasalarına göre cumhurbaşkanlarının sorgulanması mümkün olmasına karşın, Cossiga ifade vermekten kaçındı. Çünkü yıllardan bu yana Hıristiyan Demokrat Parti, CIA dolarları ile beslenmektedir. Aldo Moro'nun katledilmesine kadar uzanan tertiplerin içinde bulunma olasılığı bulunan kişilerin, söyleyecekleri sözleri bulunmaktadır kuşkusuz. İtalya'da da gerek Gladio gerekse SISMI ve hatta P2 Mason Locası CIA'den maddi destek görmüş ve CIA ile iç içe çalışmışlardır. Örneğin neo-faşistlerce gerçekleştirilen Bologna istasyonunun bombalanması olayında 80 kişi ölmüştür. Bu olayın soruşturmasını saptırmaya çalışan SISMI Başkan Yardımcısı General Musumici mahkum olmuştur. CIA görevlisi Richard Erenneke Licio Gelli başkanlığındaki P2 Mason Locasına, bazen ayda 10 milyon dolara kadar ulaşan maddi yardım yapıldığını açıklamıştır. Günümüzde P2 Locasının yasa dışı faaliyetleri ortaya çıkmış bulunmaktadır." (Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla, Talat Turhan, sf.48-49)

"İtalya'da Gladio olayı dalgalanmaya terk edildi. Bir yıl sonra İtalya Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, 'son yirmi yılda meydana gelen, suçluları bulunmayan 18 davanın rafa kaldırılmasını' istedi. Gladio olayını ortaya çıkaran Savcı Casson şimdi bazı çevrelerce ''Terbiyesiz savcı' diye adlandırılmaktadır." (Hürriyet, 14 Kasım 1991)

21 Mart 1991 tarihinde çok ilginç bir şey daha olmuştu. İtalya Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, İtalyan Radyo Televizyon Kurumu'nun (RAI) üçüncü kanalındaki 'Cose La Patria' (Vatan Nedir?) programında yaptığı on beş dakikalık konuşmasında, hem NATO'nun gizli terör örgütü Gladio'yu hem de mason locası P2 mensuplarını, vatan aşkıyla yanıp tutuşan milliyetçi ve vatanseverler ilan ediyordu. Ona göre, asıl ihanet şebekeleri devlet ve millet düşmanları, Gladiocu ve mason olmayanlardı!

"Gladio tarafından öldürülen Aldo Moro'nun amacı, mason locasız, mafyasız dürüst bir hükümet kurmaktı." (Nokta, 25 Kasım 1990)

P2-Muhafazakarlar-Hıristiyan Demokratlar-Gladio

"P2 ile Round Table, Rotary, Lions kulüpleri ve Sanayi Odaları arasında yakın ilişki vardır." (The Brotherhood, Stephan Knight, sf.131)

İtalya'da P2 locası, gizli servislerle iş birliği içinde çalışarak, çok kısa bir zamanda İtalyan siyasi yaşamı üzerinde etkin bir kontrol oluşturup, P2-Hıristiyan Demokratlar-Gladio üçgenini kurmuştu. Bu üçgene en büyük yardımcı olarak İtalyan Sanayici ve İş Adamları Derneği, Lions kulüpleri ve benzeri dernek ve kuruluşlar kullanılmıştı. P2 Locasındaki generaller, tüm NATO ülkeleri nezdinde kurulan kontrgerilla teşkilatlarından biri olan Gladio'nun mason localarından aldığı talimatlar doğrultusunda, eylemlerini gerçekleştirmesi ve bu eylemlerin örtbas edilmesi görevlerini üzerlerine almışlardı. Savcılar da P2 tarafından kendi çıkarları doğrultusunda karar vermeleri için kullanılmış, buna yanaşmayan savcılar ise Sicilya'ya atanarak, haklarında ölüm fermanları verilmişti.

"CIA'den önceki ABD gizli servisi OSS'nin gizli dosyaları, gizli bir masonik kuruluş olan ve İtalya'nın pek çok seçkin kişisini içine alan P2 Mason Locasının eline geçti. CIA ve P2 arasındaki adam Micheal Sindona idi ve bu kişi CIA'in İtalyan seçimlerine pompaladığı 65 milyon doları götüren kişi idi. Sindona, Nixon hukuk firması ve John Mc Cottrey ile bağlantıda idi." (New World Order, A Study in the Hegemony of Parasitism, Eustace Mullins, sf.111)
"Güvenilir kaynaklarda İtalya'da Hıristiyan Demokrat Parti ve Liberal Parti'nin CIA ile ilişkide bulunduğu belirtilmektedir." (American Foreign Policy, Charles W. Kegley, Jr. Eugene Wittkopf, sf.109)

"İtalya'da ortaya çıkarılan P2 Mason Locasının Gladio ile bağlantısı saptanmıştı. Locanın Başkanı Licio Gelli'nin notlarında P2'nin NATO üyesi ülkelerde ve Ortadoğu'da üyeleri olduğu bilgisi yer alıyor. Kontrgerillanın yükselişi ile masonların etkisinin artması paralel gelişiyor." (2000'e Doğru, 20 Aralık 1992)

"P2 Mason Locası lideri Licio Gelli, darbe girişimine hazırlık olmak üzere terör olaylarını örgütlemekten yargılanmıştı." (Milliyet, 12 Nisan 1988)

P2 Mason Locası üstadı Gelli ve İtalyan İstihbarat örgütü görevlileri İtalya'da, terörü yönlendirdikleri için mahkum oldular.

"Masonların tüm dünyada iktidara, kapitalizmin uluslararası örgütlerine, finans kuruluşlarına, Silahlı Kuvvetlere, güvenlik ve istihbarat örgütlerine girdikleri ve bu örgütleri kontrol altına alıp yönlendirmeye çalıştıkları bilinmektedir." (Doruk Operasyonu, Talat Turhan, sf.37)

Gladio: Masonluğun Yasa Dışı Sokak Gücü

P2 Mason Locası açıklanan tek masonik kontrgerilla şebekesiydi. Fakat masonluğun sırlarını korumaktaki ustalığı düşünülürse, P2'nin bir istisna değil, diğer ülkelerdeki localara bir örnek olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla kontrgerilla, masonluğun yasa dışı sokak gücü olarak karşımızda şekillenmektedir.

Masonluk kontrgerilla ile alt örgütlere inebilmektedir. Bu örgütlenmeler arasında Adli Tıp, savcılık ve emniyet gibi önemli kademeler de vardır. Dünyanın pek çok yerinde Mossad-masonluk-kontrgerilla zincirinin bu kademelerde ezici güçleri mevcuttur. Kontrgerillanın temel özelliği ise aynen masonluk gibi halka kapalı olmasıdır. Bu gizlilik, zaman zaman masonlar tarafından ancak "gerektiği kadar" deşifre edilmektedir. Masonluk kontrolü dışında kontrgerillanın kendi kendini deşifre etmesi ise asla söz konusu değildir. Devletlerin kontrgerillayı açıklaması da mümkün değildir. Zaten genelde, kontrgerilla hakkında soru sorulan kişiler de bu zincirin içinde yer alan kişiler olmakta, dolayısıyla doğru bilgiye ulaşmak imkansızlaşmaktadır. Bunun en iyi örneklerinden biri, "Kontrgerilla açıklansın" diyen P2 Locasının önde gelen isimlerinden İtalya Başbakanı Andreotti ve yine "Kontrgerilla vardır" diyen P2 Locası üstad-ı azamı Gelli'dir. Aldo Moro, savcı katliamları ve benzeri cinayetlerin faili P2 Locası, yalnızca kontrgerillayı inkar etmek değil, aynı zamanda masonlukla bağlantısız göstermek uğraşındaydılar. Bu da masonların "gerektiği kadar deşifre etme" yöntemlerinin önemli bir parçasıydı.

Çeşitli kaynaklarda bu yasa dışı örgüt şu şekilde tanımlanmaktadır:

"Dolaylı saldırıları önlemek için politik, ekonomik ve askeri bir sırra yardımlar yapılmalıdır. Askeri yardımların ilk hedefi, mahalli silahlı kuvvetlerin eğitimi ve silah donatımı olmalı... Mahalli kuvvetlerin eğitimi, partizan savaş ve taktikleri ile, karşıt savaş taktiklerinin öğretilmesi esasına oturtulmalı. Bununla beraber pratikte görüldüğü gibi, sadece mahalli kuvvetlere bel bağlanamaz. Amerikan silahlı kuvvetlerinin de bu harplere katılması gerekmektedir... Mahalli kuvvetlerin bütün komuta ve idari organları Amerikan uzmanları tarafından kontrol edilmeli. Fakat bu kontrol işleri o ülke kamuoyundan gizli tutulmalı." (Deterence and Defense, Indirect Agression bölümü, G. Soyder, sf.231-238) ve (Amerikan Harp Doktrinleri, sf.311)

Gladio-Terör Örgütleri İlişkisi

"FM 30-31B adlı dosyada Amerikan İstihbarat Örgütleri'nin birçok ülkede aşırı solun içine özel eylem grupları sızdırarak terör hareketleri düzenlediği bildiriliyor. Anarşi, terör örgütlerine sızan bu özel ajanlarla şiddetlendiriliyor." (Günaydın, 1 Ekim 1979)

Dünyanın hemen her yerinde sayısız terör örgütü faaliyet içindedir. Ama bunlar nedense çeşitli istihbarat servislerinin bütün çabalarına rağmen (!) bir türlü tam anlamı ile engellenemezler. Zaman zaman bu terör örgütlerinin birbiriyle bağlantılı olduğu ortaya çıkar, "uluslararası terörizm"den bahsedilir. Kimi zaman da bu örgütlerin Mossad'ın hesabına çalıştığı bilgisi gündeme gelir, ama nedense hemen bu "zararlı bilgiler" hasır altı edilir ve kamuoyuna unutturulur

Gladio, faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde hem sağ hem de sol görüşlü terör örgütlerini yönlendirerek terörizmi tırmandırmaktadır. (Hürriyet, 14 Kasım 1991)

.

Aslında bunlar bir gerçeği ortaya koymaktadır: Anarşist örgütlerin bazılarını, bir kısım istihbarat servisleri ve bunların uzantısı olan kontrgerilla kurmaktadır. Bu örgütlerin ihtiyaç duyduğu istihbaratı da, parayı da sağlayan bu zincirdir. Kontrgerilla himayesi dışında söz konusu anarşist örgütlerin yaşaması ise mümkün değildir. Bu örgütleri, ihtiyacı kalmadığında ortadan kaldırmayı da üstlenmiş olan kontrgerilla, dünyadaki sağ-sol pek çok önemli terör örgütünü yönetmektedir. Zaten yüzlerce kişiden oluşan bir gizli örgütün böyle bir koruma kalkanı olmadan, halkın ve güvenlik güçlerinin gözünden kaçması mümkün değildir. Kontrgerilla, himayesinde olan terör örgütlerinin istihbarat ve koruma görevini de yürütür. Haklarında yapılan ihbarları gizler (izleme, takip, vs. gibi bahanelerle), zaman zaman uygun gördüğü tarihlerde uygun aralar ve uygun şartlarda bu örgütlerin içinden katledilenler de olabilir. Öldürülenler arasında en alt militan kesimden olabileceği gibi en üst kademelerden de isimler yer alabilmektedir.

Masonluğun yasa dışı sokak gücü konumundaki kontrgerilla, komünizm ve faşizmi de kullanmaktadır. Komünist ya da faşist ideolojiye bağlı militanlar, kendilerini kısa sürede kontrgerilla alanında bulmaktadırlar. Çünkü her militanın, genişçe örgütlenmeye her terör örgütünün gelişmiş bir istihbarata gereksinimi vardır. Özellikle devlet teşekküllerinde kendileri hakkında yer alan bilgiyi öğrenmeleri gerekir. Aynı şekilde örgütün de, işlediği cinayetlere göz yumulmasına, cephanesinin saklanmasına, adamları yakalandığında hapishaneden kaçırılmalarının sağlanmasına ihtiyacı vardır. İşte kontrgerilla bu imkanları sağlar.

Günaydın, 1 Ekim 1979

İtalyan kontrgerillası Gladio, sözde milliyetçi ve vatansever olduklarını iddia eden sokak serserilerine, mafya takımına, para ve sadist zevklerini tatmin edecek ortamı fazlasıyla sağlamaktadır.

14 Kasım 1991 tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan bir haberde Gladio ve terör örgütleri bağlantısını açıkça ortaya koymaktadır:

"İşine geldiği zaman sağ terör örgütlerinin, işine geldiği zaman da sol terör örgütlerinin içine sızan, sonra da bu örgütleri birbirine düşüren, bu örgütleri kullanarak terör olaylarını kışkırtan ve bunlara ayrı ayrı sabotajlar yaptırtan Gladio'yu köşeye sıkıştırmak imkansızlaştı."

CIA ajanı David Galula ise konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir:

"...İlk adım, şuursuz terörizm: Şuursuz terörizmden maksat ayaklanma hareketleri ve sebepleri için fazla alaka toplamak ve halkın dikkati bir defa çekildikten sonra gizli olarak bulunan tarafları cezbetmektir...

İkinci adım, seçilmiş terörizm: Seçilmiş terörizm çarçabuk, şuursuz terörizmi takip eder. Bundan maksat isyanı bastırmakla görevli olan tarafı halktan uzak tutmak, halkı mücadeleye sokmak ve asgari olarak halkın pasif suç ortaklığını temin etmektir.

Bu da memleketin muhtelif yerlerinde bazı kimseleri, hala en yakın teması olan küçük rütbeli hükümet memurlarını, polis, postacı, belediye reisi, belediye meclis azası ve öğretmen gibi insanları öldürerek yapılır. 'Yunanistan'da giriştiği sansasyonel saldırılarla kendisinden söz ettiren '17 Kasım Terör Örgütü'nün askeri silah ve teçhizat kullandığı ve askeri personeli bünyesinde istihdam ettiği ileri sürüldü. Bu ipuçları örgütün Kızıl Tugaylar gibi kontrgerilla olduğu iddialarını gündeme getirdi." (Zaman, 7 Kasım 1991)

Gladio Örgütlenmesinde Kimler Görev Alır?

Mason locaları, faşist örgütler ve Mossad ile iç içe faaliyet gösteren Gladio örgütlenmesi, güçlü bir istihbarat bağlantısını gerçekleştirmek için aşağıdaki kişileri bünyesinde barındırır:

"FM 31-16 simgeli Counter Guerilla Operations (Kontrgerilla Harekatları) adlı Amerikan Talimnamesi'nin 34. sayfasında, az gelişmiş ülkelerdeki 'Temizlik Harekatı'nın gerçekleştirilmesi için, kontrgerilla örgütlenmesinin içinde, ACC (Bölge Koordinasyon Merkezi) emrinde de görevlendirilecek şekilde kimlerin birlikte sunulacağı belirtilmekte ve ek olarak CMAC (Civil Military Advisory Committee), Sivil- Asker İstişare Komite'sinin kurulması da önerilmektedir. Böyle bir örgütlenme içinde bulunması gereken kişiler anılan talimnameye göre:

1) Yerel polis müdürü

2) Okul idaresi ve müdürleri

3) Önde gelen din temsilcileri

4) Yargıçlar ve hukuk temsilcileri

5) Sendika lideri veya liderleri

6) Etkili basın yayın organlarının yayımcıları

7) Büyük iş ve ticaret kuruluşlarının temsilcileri

8) Diğer etkili kişilerden oluşmaktadır.

Kontrgerilla örgütlenmesinin boyutu bu denli geniş kapsamlıdır. İtalya'da Gladio adlı kontrgerilla örgütlenmesinin P2 Mason Locası ile ilgisini gösteren haberi, bu konuda iyi bir örnek oluşturmaktadır." (Kontrgerilla Cumhuriyeti, Talat Turhan, sf.34)

Basın-MOSSAD-Gladio İş Birliği

Bazı basın organları ve kontrgerilla, dünya çapındaki önemli eylemlerin, flaş haber şeklinde yayılması veya örtbas edilmesi, suçluların deşifre edilmeden gizlenmesi ve yalan haber yayılmasında iş birliği yapar. Kontrgerilla eylemi gerçekleştirir, etkisini kontra-basın yapar. Kontrgerilla bomba patlatır, kontra basın sansasyonunu ayarlar. Suçluyu suçsuz, ahlaklıyı ahlaksız gösterir, uyuşturucu kaçakçısından bahsetmez, bu suçlamaları masum kişilerin üzerine yıkar. Kontrgerillanın gerçek hedefi, kendilerini engelleyecek güç olarak gördükleri samimi dindar insanlar ve samimi gerçek vatanseverlerdir. Basın da en önemli silahlarıdır. Gerçek milliyetçiler ve dindarlar pek çok iftiraya maruz kalırken, kontrgerilla ve yandaşları, en önemlisi hepsini idare eden mason çevre entelektüel, aydın, vatansever tabaka olarak adlandırılır. Bu telkin dünyanın önde gelen basın-yayın kuruluşlarında bu şekilde verilerek, kitle propagandası yapılmış, halk bu şekilde belli bir düşünceye itilmiş olur. Kontra-basın çok saldırgandır, kolaylıkla iftira atar, kendilerinin her zaman haklı ve doğru oldukları imajını verirler. Yalan haber yayma aracı olan bu kuruluşların sahiplerine göz attığımızda, herşey daha da iyi şekillenmektedir.

Basın kralı Mossad ajanı Maxwell, diğer basın kralı Rupert Murdoch, İtalyan basın kralı Benedetti, NBC, ABC televizyonları, New York Times'dan Arthur Sulzberger gibi basın ve televizyon kuruluşlarının önemli isimleri ile gizli servisler arasındaki ilişkiler dikkat edilmesi gereken bir konudur.

ABD'deki İsrail Medyası

İsrail o ülkelerdeki lobileri sayesinde, dünyanın pek çok ülkesinde medya üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Bu etki sayesinde, dünya kamuoyu genellikle Ortadoğu'daki gelişmeleri İsrail taraflı öğrenmekte, dünya gündemini etkileyen pek çok gelişme hakkında da genellikle sınırlı bilgi edinmektedir. İsrail'in, medyası üzerinde en çok etkili olduğu ülkelerden birisi de Amerika'dır. ABD medyası üzerindeki bu etki, Mother Jones dergisinde şöyle anlatılmaktadır:

"İsrail'in imajını daha iyi duruma getirmek için uygulanan bir yöntem de Hasbara Projesi'dir. Bunun taraftarları arasında önde gelen ABD medya yöneticileri de vardır. Bunlar yabancı bir hükümete halkla ilişkiler konusunda yardım etmekten çekinmiyor.

Aslında Amerikalılar İsrail'in ne kadar başının belada olduğunu ve İsraillilerin kendi hükümetlerinin politikalarını kontraları, üçüncü dünya ülkelerini ve Güney Afrika'yı silahlandırmaları nedeniyle eleştirdiğini bilmiyor ve bazı meşhur Amerikan editörleri ve yayıncıları, sahte tarafsızlıklarını kaybedip İsrail'in halkla ilişkiler danışmanları oldukları için bunun böyle kalmasını istiyor.

Dünya Siyonist Organizasyonu, Hükümet Basın Ofisi, Kudüs'teki Dünya Yahudi Yazarlar Birliği tarafından Ocak 1985'te düzenlenen konferansta 'Commentary' editörü Norman Podhoretz'in belirttiğine göre: "Hem Yahudi hem de genel basında yazan Yahudiler İsrail'i savunmak zorundadır, İsrail'e karşı yazılara katılamazlar. İsrail'in çeşitli eleştirilere maruz kalması İsrail'in düşmanlarına yardım ediyor. Bu da İsrail'in demokratik bir ülke olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Birçok ABD yazarı Podhoretz'in İsrail'le ilgili düşüncelerini paylaşıyor. Bu Ortodoksluğa meydan okuyanlar ise İsrail lobisinden -bunun içinde editörlerin bir koalisyonu, yayıncılar, İsrail taraftarı komiteler, zengin iş adamları var- merhametsiz bir saldırıya maruz kalıyorlar ve bunlar anti-İsrail taraftarlarını cezalandırıyorlar.

Amerikan Yahudi Kongresi eski Başkanı 'İsrail, Amerika'da sevilmekte ve savunulmaktadır' diyor. İsrail ve ABD arasındaki kör ve karşılıklı 'aşk', medyada İsrail'in çarpıtılmış bir imajına neden oldu. Bu yüzden ABD'nin gerçekçi dış politikacılar belirlemesi engellenmiştir.

Ayrıca ABD'de İsrail lobisinin eleştirmenlere saldırması, haber akışını kısıtlaması ve Yahudi topluluğundaki tartışmaları bastırmaya çalışması, işgal altındaki topraklarda İsrail gücünü sağlamlaştırmıştır.

Aslında Yahudi ve Hıristiyan yazarlar medya desteği sağlamaktadır. Washington Post editörü geçen Ekim'de kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle demektedir: "İsrail taraftarı olduğumu söylerler. Sanırım bu hayatın bir gerçeğidir."

İsrail hükümeti Beyrut'a saldırdığını savaşın ilk günlerinden beri yabancı basından sakladı. Savaşın mimarı Ariel Şaron savaşın amacı konusunda yalan söyledi, çok sıkı sansür uygulattı, yanlış ölü sayıları verdi ve cephelere girişi yasakladı. İbrani medyasını da aynı yöntemle kontrol etti.

İsrail hükümet görevlilerinden birinin söylediğine göre, basın alanında bulunan Amerikan Yahudileri kendi işverenlerinden daha fazla İsrail'e 'sadakat' gösteriyorlar.

Bir üst düzey İsrail hükümet görevlisi ABD'ye geldiğinde geçirdiği zamanın %40'ını basınla görüşmeye ayırıyor. New York'ta 1985-86 arası İsrail Konsolosluğu'nda basın yöneticiliği yapan Menachem Shalev, 'İyi arkadaşlar televizyonculuğun ve her önemli gazetenin içinde bulunabilir. Bunların isimleri bir ateşeden diğerine aktarılmaktadır. İsrail'in ABD'de etkin basın desteği alması çok önemlidir' açıklamasını yapıyor... Bunun için Shalev'e göre basın ilişkileri İsrail hükümeti için 'en öncelikli' şeydir.

İsrail'in ABD'deki on konsolosu bölgesel medyayı kontrol eder ve yazarlarla bağlantı kurar. Shalev 'İsrail'in Amerika'daki varlığı her yere yayılmıştır' diyor ve ekliyor. 'Gazetelere baskı uygulamak televizyonlardan daha kolay. Gazete idarecileri daha kolay elde edilebilir. Ve pek çok yayıncıyla da çok yakın ilişkilerimiz var.'

ABD'nin İsrail'le olan özel ilişkisi akıl karıştırıyor. 'Geçen sene İsrail 3 milyar dolardan fazla ABD yardımı aldı ve bu dünyanın herhangi bir yerinden daha fazla ve ABD'nin toplam yardım paketinin beşte birini oluşturuyor. Buna karşın 45 Afrika ülkesi 979 milyon dolar alıyor, bu da yardım paketinin on beşte biri." (Mother Jones, Şubat-Mart 1987)

Garip Bir İlişki Daha: Gladio-KGB İç İçe

Anti-komünist bir pakt olarak kurulduğu ileri sürülen NATO, son gelişmelerden de anlaşılacağı gibi bambaşka amaçlar içermektedir. İtalya'da saptanan aşağıdaki olay da bunun çarpıcı bir örneğidir.

"Trieste'yle Udine arasında içinde nükleer bomba fabrikasyonu için gerekli olan maddelerin de olduğu, yasa dışı silah trafiğinin sınırı geçiyor. Talep Katar'dan Libya'ya kadar çok çeşitli. Savcılık olayın içinde uyuşturucu mafyası, KGB ve Gladio'nun bulunduğunu belirtiyor. Gladio'nun KGB'yle ne alakası var? Bu bir sır olarak kalıyor." (Avvenimenti, 18 Kasım 1992)

NATO bünyesinde kurulmuş gizli örgüt Gladio'nun nasıl KGB ile beraber hareket ettiği tabii ki uzun zaman merak konusu olmaya devam edecektir.

Gladio, İsrail'in Gizli Ordusu

Mossad'ın kuruluş amacı siyonist hedeflerin gerçekleşmesine katkıda bulunmaktır. Bu noktada Mossad'ın işlevi, Siyonizmin hegemonyasına bağlı bir dünya oluşturmak, diğer milletlerin ve inançların ise sömürü sistemi içinde kullanılmasını, güçlenmemesini sağlamaktır. Bunun için kullandığı temel yöntem ise, diğer milletleri kaos ve istikrarsızlık içine sürükleyecek olan savaş, karışıklık, terör ortamları hazırlamak, bu ortamları kışkırtmak, "düzensizliğin düzeni"ni kurmaktır. Kontrgerilla ise, bu hedefi gerçekleştirmek için kurulmuş bir alt örgüttür. Yaptığı iş, hedef ülkelerde, temel Mossad yöntemi olan şiddeti hayat şekli haline getirmiş, sadist ve saldırgan ruhlu kişileri beslemek, örgütlemek ve yapay ideolojileri de kullanarak eylemlere yöneltmektir.

"İsrail'in dünyadaki tüm kontrgerilla hareketlerinin eğitimi için kurduğu merkez Mossad Aman Kfar Sirkin, Tel Aviv ve Mossad Aman Beersheba, İsrail'de bulunuyor. Ayrıca ikinci merkez de Jonathan Institute Jerusalem, İsrail'de. Buradan yollanan subaylar dünyadaki kontrgerilla hareketlerinin eğitimi ve idaresi görevini alırlar. Ayrıca bu merkezde bazı kontrgerilla grupları bizzat eğitim görür. Mossad'ın Inkata şubesi Güney Afrika'daki kontrgerilla hareketlerini, Hindistan'da Sihler, Sri Lanka'da Tamiller, Peru'da Aydınlık Yol, İtalya'da Kızıl Tugaylar, Sırbistan'da Çetnik ve Sırbistan Yenileme Harekatı, Hırvatistan'da Ustaşa, İspanya'da ETA, Ermenistan'da ASALA gibi birçok kontrgerilla hareketinin eğitimini yapar." (Yeni Dünya Düzeni, Halid Özkul)

ABD'nin büyük tekellerinden Yahudi Rockefeller grubu 1956 yılında şu öneriyi ileri sürdü:

"ABD'nin çıkarlarına uygun düşmeyen herhangi bir durumu düzeltmek için dünyanın neresinde olursa olsun, derhal müdahale edebilecek yeteneklere sahip özel askeri birlikler kurulmalı. Bu özel askeri birliklerin çok hareketli olması ve çeşitli lokal harpleri başarıyla sona erdirecek yetenekte olması gerekir.

Rockefeller grubunun önerdiği özel askeri birlikler Amerikan kontrgerillalarının ilk nüvesini meydana getiriyordu. Rockefeller grubunun önerisi doğrultusunda Stratejik Müdahele Birlikleri kuruldu." (Rockefeller Vakfı'nın Raporu, Prospects of America, Amerikan Harp Doktrinleri, sf.271)

Kontrgerillaların fikir babalarından bir diğer isim de, uluslararası Yahudi lobileri Bilderberg, Trilateral ve CFR üyesi Mc Namara idi:

"Amerika Eski Savunma Bakanı, Dünya Bankası'nın yıllarca Başkanlığını yapmış Mc Namara; 'Gerilla ve anti-gerilla savaş taktik ve biçimlerini iyice öğrenmiş ve dış müdahaleler de özel silahlarla donatılmış küçük birlikler kullanmak gerekir'." (Rockefeller Vakfı'nın Raporu, Prospects of America, Amerikan Harp Doktrinleri, sf.356-357)

"Bu yeni kuvvetler Mc Namara'nın belirttiği gibi kontralardı. Bu örgütlenme tüm dünyada yapıldı." (Peter Parret, John W. Shy, Guerillas in the 1960, sf.42)

Rockefeller grubunun bir raporunda ise kontraların amacı şu şekilde açıklanmaktaydı:

"Gerek bizim gerek dünya devletlerinin güvenliğini sağlamak için mahalli kuvvetler ve akımlar tarafından sıkışık durumda bırakılmış olan dost hükümet ve rejimlere silahlı yardımlar yapmak zorunluluğunu duymalıyız. Bu zorunlulukla yapılacak askeri müdahale, ne klasik askeri stratejiye uymakta ne de geleneksel diplomatik müdaheleye benzemektedir. Bu askeri müdahalenin kendine özgün bir niteliği ve biçimi vardır." (Rockefeller Vakfı'nın Raporu, Prospects of America, Amerikan Harp Doktrinleri, sf.298)

Ünlü stratejist Kissinger'ın da bu konudaki görüşleri oldukça ilginçtir:

'Eğer hür dünya, yavaş fakat sürekli bir erozyondan kurtulmak istiyorsa, lokal savunma savaşlarına hazırlanmalı ve bu savaşlar için gerekli önlemleri alıp, gerekli ordular kurulmalıdır. Sömürgeciliğe karşı Ayaklanma Hareketi'nin hemen her tarafı sardığı bir dönemde, Pentagon'daki bazı otoriteler hala toptan-red-yıldırma stratejisinde inatla ayak diretiyorlar. Bir yandan hür dünyanın sosyalist devletlere karşı konvansiyonel bir denge kuramayacağını söylerken, diğer yandan yıldırma stratejisinde ayak diretmek, anlaşılmaz bir tutumdur.'

Kissinger, "Nuclear Weapons And Foreign Policy" adlı kitabında, total savaş ile lokal savaşın uygulama ve sonuçlarını incelemiştir. Kissinger'a göre, 'total savaş, ABD için, dolayısıyla kapitalizm için intihardır. Asya, Afrika ve Güney Amerika'daki Ulusal Kurtuluş Savaşları ancak lokal-sınırlı savaşlarla önlenebilir. Bu bölgenin sınırı sosyalist blok ülkeleri sınırlarından başlar." (CIA, Kontrgerilla ve Türkiye, Emin Değer, sf.125)

'Devlet içinde devlet' halinde örgülenmiş olan Gladio, NATO çerçevesinde kurulmuştu. CIA, bu örgütün kuruluşunda rol oynamıştı. İtalya'daki Gladio ve diğer NATO ülkelerindeki benzer kuruluşlar, sivil ve askeri 'yerli' istihbarat örgütleri yanında 'gizlilik' esası ile çalışan bazı derneklerin üyelerini de içine almışlardı. Gladio skandalı, İtalyan P2 Mason Locası ve İtalyan İstihbarat Teşkilatı ile ordunun bazı kesimlerinin yakın iş birliği içerisinde olduğunu ortaya çıkardı.

Skandalın ortaya çıkardığı bir diğer gerçek de, İtalya'yı bir ara kasıp kavuran terör olaylarının büyük bir bölümünün, NATO çerçevesinde kurulmuş Gladio örgütünün eseri olduğuydu. Suikastlar, siyasi cinayetler, bombalama ve tedhiş olayları, kökleri devlet içinde olan bu örgüt elamanlarının eseriydi.

Kontrgerilla örgütlenmesinin mimarlarından en önemlisi hiç kuşkusuz Henry Kissinger'dı:

"1968 yılından günümüze değin, ABD'nin yürüttüğü sınırlı savaşların, teorik ve pratik planda geliştirilmesinde zaman, emek harcayan uzmanlardan en önemlisi Henry Kissinger'dir." (Bıçağın Sırtındaki Türkiye, Süleyman Genç, sf.20)

"Kissinger'in NATO içindeki gizli örgütlenmenin ABD'deki sinir uçlarından olduğu sonradan öğrenildi." (Türkiye'de Laiklik ve Fikir Özgürlüğü, Fehmi Koru, sf.178)

ABD'nin eski Dış İşleri Bakanlarından Henry Kissinger'in, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya'da Nazi artıklarının toparlanarak yeniden örgütlendirilmesi faaliyetinde oynadığı rol belgelenmiştir." (Kontrgerilla Cumhuriyeti, Talat Turhan, sf.24)

Gladio Kimlerin Emrinde?

1 Eylül 1991 tarihli L'Espresso dergisinde yayımlanan ve çeşitli ülkelerdeki Gladio örgütlenmelerini anlatan küpür.

Anti-komünist maskesi düşen Gladio'nun, KGB'yle iç içe olduğunu ele alan haberlerden biri de Avvenimenti'de yayınlanmıştı.

Kontrgerillanın kimlerin emrinde olduğunu New York Times muhabiri James Lemoyne ve eski CIA ajanı Philip Agee şöyle açıklıyorlar:

"ABD'nin dış ülkelere ekonomik yardımından daha çok zenginler yararlanmaktadır. Bunlar vergi vermedikleri gibi sürekli olarak ülke dışına para çıkarmaktadırlar. Oğulları askerlik yapmaz. Vergi vermek fakir halkın işidir. Yaşamak zenginlere, ölmek fakirlere düşmüştür. Ne var ki bu iş bölümünden yoksullar hiç de memnun gözükmemektedirler. Dış yatırımların ancak küçük bir kısmı yoksullara ulaşabilmektedir. Siyasi güç sosyetenin elindedir. Fakirlere siyaset vasıtasıyla da durumlarını düzeltme yolu tıkanmıştır. Halk polisten ve askerden korkmaktadır. Yasal yollardan haklarını aramak bu insanlar için olacak işlerden değildir. Fakir halk ile zenginler arasında fakirlerin hakkını temsil edecek hakimlerin varlığı hayal bile edilememektedir." (James Lemoyne, New York Times, 5-7 Nisan 1987, 16 Şubat 1987)

"Eski CIA ajanı Agee ise şöyle diyor: 'Ben Kapitalizmin gizli polislerinden biriydim. Yoksul ülkelerdeki Amerikan şirketlerinin hisse senedi sahiplerinin kaymağını yemelerini sürdürmelerini sağlamak için politik barajın sıkıntılarını Amerikan kapitalizminin gizli polisinden başka bir şey değildir ki. Yoksul ülkelerde CIA başarısının anahtarı, nüfusun kaymağının çoğunu yiyen %2 ya da %3'lük kısmının bulunmasıdır. Şimdi çoğu ülkelerde bu sınıfın geliri 1960'dan bu yana daha da artmış ancak bir kenarda bırakılan ve nüfusun %50 ya da %70'ini teşkil eden sınıfların gelirleri ise daha da azalmıştır." (CIA Günlüğü, Philip Agee, sf.760 -766)

Kontrgerilla'nın kullandığı sokak serserilerinin ikiyüzlülüğü her yönden ortadadır. Uyuşturucu kaçakçılığını yapanlar da, çıkar çatışması olduğunda yakalatanlar da onlardır. Fail-i meçhul cinayetlerin faili bu gruplardır, fakat sahte failler üretmekte de üstlerine yoktur.

Gladio Yapısı ve Tarihteki Benzerleri

Kontrgerilla, aslında yeni bir örgüt değildir. İsmi farklı da olsa tarihte birbirine benzeyen kontrgerilla yapısına sahip örgütlere rastlamak mümkündür. Kontrgerillanın, Siyonizm ve masonluğun sokak gücü, bir anlamda gizli askeri kanadı olduğu göz önünde bulundurulursa, bu tür örgütlerin tarihinin de masonluk tarihiyle paralel durumda olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Masonluk, tarihteki çeşitli operasyonlarında da, örgütleyip finanse ettiği sokak gücü niteliğindeki grupları kullanmıştır.

Kontrgerilla, masonluğun klasik sokak gücünün yalnızca yeni bir ismidir. Bu görünmeyen masonik ordunun prensipleri de masonlukla paralel; sır verilmez, toplantılar gizlidir. Masonların mason olduklarını gizleyişleri gibi, kontrgerilla üyeleri de kendilerini gizlerler. Birbirlerini gizli parola ve gizli masonik işaretlerle tanırlar. Sürekli vahşet ve sürekli terör, bu grubun ana düsturudur.

Masonluğun kullandığı tarihteki kontrgerilla benzeri örgütler oldukça ilginçtir. Bu örgütler, Fransız İhtilali'ne kadar uzanmaktadır. Fransız İhtilali'nin lider kadrosunu oluşturan ve hemen hepsi mason olan Jakobenler, aynı zamanda bir tür kontrgerilla örgütünün lideriydiler. Jakobenler, Sans Culotte'lar ve daha sonra da Kırmızı Boneliler adı verilen kiralık sokak serserilerine terör eylemleri düzenletiyorlardı. Aynı şekilde, Bolşevik Devrimi'ni düzenleyen ya da Hitler'i iktidara getiren ünlü "fail-i meçhul" Reichteig yangınını çıkartanlar da kontrgerilla karakterindeki örgütlerdi. Hitler döneminde, SA ve SS olarak şekillenen bu örgüt, toplantılarını Thule Locası adı verilen mason locasında yapmaktaydı. İllümine masonluk, yani ihtilalci masonluk, Jakobenler ile Fransız İhtilali'nde, Thule locası ile Almanya'da, P2 ile İtalya'da kendini göstermiştir.

İtalya'da 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Carbonari cemiyeti de İllüminizm ile bağlantılıydı. Esas amacı kiliseyi yıkmak ve din aleyhtarı bir düzen kurmaktı. Milano, Londra ve Berlin'de bulunan bazı Yahudi bankacılardan büyük mali destek gördü. Bilinebilen en üst teşekkülü "Haute Vente" idi. Bu 40 kişilik bir heyetti ve bu heyete Volpe, Piccolo, Tigre, Clauss gibi birçok Yahudi dahildi. Carbonari cemiyetinin uzantıları bugün de faaliyet halinde. Asıl amaç yapılacak provokasyonlarla halkı kiliseden soğutmak, kilise düşmanlığını sözde laiklik olarak göstererek halkı kutuplara ayırmaktı. Günümüzde İtalya'daki Brendizi Locası masonluk-kontrgerilla bağlantısının en açık örneklerinden biridir. Brendizi Locası, Avrupa'nın çeşitli ülkelerindeki üst düzey kontrgerilla yapısındaki örgütlerin buluşma yeridir.

Yugoslavya Olaylarının Perde ArkasındaÇetnik Kontrgerilla Grupları

Kontrgerilla Yugoslavya'da da faaliyet göstermiştir. Çetnik kontrgerilla grupları, Bosna-Hersek'teki katliamın mimarlarıdır. Katliamı gerçekleştiren gerçekte Sırp halkı değil, mason liderlerin örgütlediği Çetnik örgütüdür.

"Mojimilo yerleşim bölgesinin komutanı Boşnak Nejat Aynadziç, 'Her Çetnik Sırptır, ama her Sırp Çetnik değildir' diyor. Ve Bosna Hersek'in Çetnik olmayan Sırpları, Boşnaklarla omuz omuza, 'soydaşları'na karşı savaşıyor." (EP-Ekonomi Politika, 10-17 Ocak 1993)

Çetnikler ile masonların yakın ilişkisi Bosna Savaşı'nın konu edildiği bölümde detaylı olarak incelenmiştir. Tarihte Çetnik çetelerini ilk kez biraraya getirip örgütleyen kişi mason "Kasap" Mihailoviç'tir. 1992-95 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı sırasındaki liderleri de yine bir başka mason olan Miloseviç'tir. Çetniklerin nasıl bir örgüt olduğu şöyle tarif edilmektedir:

"Dünyadaki belli başlı kontrgerilla/paradox-militer örgütlerinin arasında Sırbistan'daki Çetnikler bulunuyor." (Yeni Dünya Düzeni, Halid Özkul, sf.87)

'Kontrgerilla" örgütlenmesinin merkezi ise yine aynı kitapta şöyle bildirilmektedir: "Paradox-militer/Kontrgerillanın merkezi: Mossad ve Aman: Kfar Sirkin, Tel Aviv, İsrail."

Hitler'in Kurduğu Kontrgerilla Grupları: SS ve SA

Hitler'in birlikleri bir tören sırasında.

Hitler, Alman kontrgerillasının liderlerindendi. Kurduğu SA ve SS grupları tipik kontrgerilla örgütleriydi:

"SA'lar 1921de Hitler'in Muhafız Birliği olarak doğdu. Örgütsel dayanağı Nazi hareketine katılmış serserilerdi." (Ana Britannica, sf.864)

"Sokak eşkiyaları, eski katiller, işsiz, güçsüz kişilerin oluşturduğu bir örgüt olan SA'lar, rakip partilerin toplantılarını basıyor, Hitler'in fedailiğini yapıyorlardı." (The Life and Death of Adolf Hitler, Robert Payne)

SA'ların yöntemi de tüm faşist örgütlerde olduğu gibi terör ve işkence olmuştur:

"Berlin'de SA'ya ait bir köşkte işkence odaları bulunuyordu. İtiraf ettirmek için burada akla gelebilecek her türlü işkence yapılıyordu." (Encyclopedia Judaica, cilt 4, sf.714)

Faşist-Siyonist lider Jabotinsky'nin kurduğu kontrgerilla grubu Kahverengi Gömlekliler'den esinlenen Hitler, SA'ları yani bir diğer adıyla Kahverengi Gömlekliler'i kurdu. SA'ların başında ise Yahudi Pfeffer Von Solomon bulunmaktaydı.

Hitler 1925 yılında kendi koruması için SS adı verilen daha organize bir birlik kurdu. Diğer bir kontrgerilla grubu olan SS'ler daha çok orduya yönelikti. SS'lerin rolü çok farklıydı. Herhangi bir SS subayı Alman generalinden daha yukarıda yer almaktaydı. Kontrgerillanın tüm özellikleri SS'lerde de görülmektedir. Devlet içinde devlet yapısı gösteren Hitler'in çok özel ordusu SS'lerin başında ünlü faşist Himmler bulunuyordu.

Gestapo ise tipik bir istihbarat teşkilatıydı. Rejim aleyhtarlarını saptıyordu. Gestapo'nun başında Heidrich bulunmaktaydı. Kontrgerilla yapısının zengin örneğini Gestapo örgütlenmesinde de görmek mümkündür. Örgütün kuruluş şemasında; "Cinayet Bölümü" de vardır. Görülüyor ki, Naziler kendilerine karşı olanları öldürmek için devlet içinde cinayet işlemekle görevli birimler oluşturmuşlardır.

Alman Nazizmi ile İtalyan faşizmi ve onların istihbarat örgütlerine (özellikle Gestapo) baktığımızda bunlarda cinayet işleme birimleri bulunduğunu görüyoruz. Kontrgerillanın tüm özellikleri Hitler'in SS ve SA'larında toplanmıştı. Nazi komutanların yönlendirdiği sokak eşkiyaları ve katiller her türlü işkenceyi, katliamı yapıyorlardı. 6 milyon Yahudinin yaşamına mal olan korkunç soykırımı da yine bu Gladio benzeri Nazi örgütlenmeleri gerçekleştirmiştir. (Hitler ve faşist örgütlenmeleri ile ilgili daha detaylı bilgiyi Faşizm bölümünde bulabilirsiniz.)

Gladio ve Faşist Örgütler İç İçe

"Özellikle Avrupa'da son yıllarda tırmanış gösteren ırkçı-faşist hareketlenmelerin ardında Gladio olarak da bilinen NATO'nun gizli yer altı örgütlenmesinin bulunduğu belirlendi. Gladio'nun Avrupa'nın belli başlı ırkçı-faşist örgütlerin liderleri ve ABD kökenli Ku Klux Klan temsilcileri ile belli aralıklarla toplanarak strateji ve eylem planı belirledikleri İtalya'nın ünlü gazetelerinden Corriera Della Serra ve La Repubblica'da yayımlandı. İtalya'nın Verona kentinde Gladio'yla toplantı yaptıkları saptanan faşist örgüt temsilcileri Gladio'nun belirlediği eylem stratejisi doğrultusunda hareket ediyorlardı." (Meydan, 21 Kasım 1991)

"İtalya'yı kasıp kavuran neo-faşist terörün gerisinden bütün haşmetiyle İtalyan kontrgerillası Gladio çıkıverdi. Baş kontrgerillacınınsa İtalya Cumhurbaşkanı Cossiga'dan başkası olmadığı herkesin bildiği bir 'sır' artık. Belçika kontrgerillasını keşfetti, Fransa geri kalmadı ve gerisi çorap söküğü gibi geldi. (Kontrgerilla Cumhuriyeti, Talat Turhan, sf.173)

Görüldüğü gibi uluslararası terörizmin ve devlet terörünün vurucu gücü olan ölüm mangaları, Alman Nazizmi'nden günümüze kadar uzanmaktadır. Ölüm mangalarının simgesi, aynı zamanda onların işlevini açığa vurmaktadır: Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay, İspanya'da koşullandırılmış ve dolarla beslenen aşırı sağcı militanlar, kurdukları partiler ve bürokrasideki yandaşları ölüm saçmakta, terör estirmektedirler.

Gladio Karakteri ve Beklenen Karşı Çözüm

Masonların, kontrgerilla sistemini kurmaları ve ayakta tutmaları, bu sisteme uygun yapıdaki insanların bolca bulunabilmesinden kaynaklanmaktadır. Şiddeti, bir zevk ve şeref göstergesi haline getirmiş, gücü putlaştırmış, haklının değil güçlünün yanında olan grup ve kişiler bulunduğu sürece, karanlık güç merkezleri kendine maşa bulmakta zorluk çekmeyecektir.

Şiddete dayalı faşist kültürün yaşatılması ise, söz konusu güçlerin üzerinde özellikle durduğu bir konudur. Irkçılığı, şiddeti, savaşçılığı yücelten, güzel ahlakı, sevgiyi, barış ve huzuru ise göz ardı eden bu faşist düşünce yapısının yayılması için şimdiye dek çalışmış olan ideologların büyük çoğunluğunun mason olması elbette bir tesadüf değildir. Bugün de bütün dünyaya filmler, romanlar, resimli romanlar aracılığıyla söz konusu faşist düşünce yapısı enjekte edilmektedir. Bu propaganda ile kan dökücü kabadayı karakteri, "gözü pek, bileği ve yüreği güçlü" gibi sahte tanımlamalar altında kendine meşruiyet zemini bulmaktadır.

Önce sahte bir haksızlık ortamı oluşturmak, sonra saldırmak, sonra halkı kendini savunmaya mecbur edip, sonra tekrar saldırmak kontrgerillanın en önemli taktiğidir.

Ancak bu sistemin ortadan kaldırılmasıyla, mutlak barış ve huzur çağı oluşabilir. Dünya üzerindeki bu cinayet şebekesinin çözülmesi, gerçek huzurun yaşanmasına vesile olacaktır. Bu durumdan sonra, artık silahlanma ve savaş sanayine, teröre ve ondan korunmaya yönelik organizasyonlara ayrılan para refaha, eğitime, beslenmeye, barınmaya, giyime, sanata, çevre düzenlemelerine ve her türlü güzelliğe, iyiliğe ve mutluluğa harcanabilir.

Mossad'dan kontrgerillaya uzanan zincirin ortadan kalkması ise çok güçlü bir sistem gerektirmektedir. Çünkü pek çok ülkede hükümetler ve hükümet başkanları, kontrgerilladan şiddetle çekinmektedir ve kontrgerilla bir anlamda devlet içinde devlet konumuna gelmiştir. Kontrgerillayı ortadan kaldırabilmek için, son derece sağlam bir düşünce yapısından temel alınması gerekir. Şiddete, gurura, nefrete dayalı olan bu sisteme karşı beklenen karşı çözümün tamamen bu yapının dışında olması, sevgiye, adalete, fedakarlığa, alçakgönüllülüğe, merhamete dayalı olması şarttır. Bunların dışında yapay çözümlere, geçici tedbirlere sarılmak sonuç vermez, vermeyecektir.

Unutmamak gerekir ki, başta kontrgerilla hareketleri olmak üzere, yeryüzünde kan dökenler ve bu eylemleri organize edenlerle yapılacak mücadele mutlaka fikri alanda olmalıdır. Daha önce de vurguladığımız gibi, bu çevrelerin varlıklarını devam ettirebilmelerinin nedeni eylemleri için kullanabilecekleri yapıda kişileri -ahlaki zaafları olan ve kolay yönlendirilebilen bilinçsiz kitleleri- kolaylıkla bulabilmeleridir. Ahlaken güçlü, manevi değerlerine sahip çıkan, vicdan ve sağduyu sahibi, kişilikli insanların sayısının çoğalması bu kişilerin hayat sahalarının sona ermesi anlamına gelecektir. Bu ise ancak din ahlakının yaygınlaşması ile mümkün olur.

Bununla birlikte, asla unutulmaması gereken önemli bir konu da, bu çevreler ne kadar büyük ve güçlü görünseler de, ne kadar iyi organize olmuş ve ne kadar planlı hareket ediyor olsalar da herşeyleri ile tamamen Allah'ın kontrolü altında olduklarıdır. Bunların ve kurdukları tüm planların Allah'ın kontrolü altında olduğunu Allah Kuan'da bizlere şöyle bildirmiştir:

Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri dağları yerlerinden oynatacak kadar da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. (İbrahim Suresi, 46)

Onlar hileli düzenler kurdular, Biz de onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak... (Neml Suresi, 50-51)