Altınçağ'da Cennete Benzer Bir Ortam Oluşacaktır

Altınçağ'da Cennete Benzer Bir Ortam Oluşacaktır

Kuran'da müminlerin asıl yurdunun cennet olduğu bildirilir. Dolayısıyla Kuran ahlakını yaşayan bir insanın her türlü estetik kavramı, cennete göre şekillenecektir. Asıl yurt cennet olduğuna göre, bu dünyayı güzelleştirmenin yolu, onu cenneti andıracak bir hale getirmektir.Müminlerin cennete duydukları bu özlem, onların çevrelerini cenneti andırır mekanlara dönüştürmelerine neden olur. Cennet, elbetteki her insanın hayal edebildiğinin çok üzerinde sanat eserlerine, dünyada hiçbir insanın erişemeyeceği kusursuzlukta görüntülere, güzelliklere sahip olan bir mekandır. Ancak Kurani bakış açısı, dünyadaki tüm imkanları kullanarak, burayı elden geldiğince cennete benzetebilmeyi gerektirir.Öncelikle müminler Kuran'ın verdiği temizlik anlayışını bulundukları ortama yansıtacaklardır. İnsanların kullandıkları tüm mekanlar, yollar, ibadethaneler, eğlence yerleri, işyerleri, evler kısacası heryer tertemiz olacaktır. Allah bir ayetinde müminlere "Elbiseni temizle. Pislikten kaçınıp uzaklaş." (Müddessir Suresi, 4-5) şeklinde emretmektedir. Bu ayet gereği Altınçağ'da da müminlerin kılık kıyafetlerinde görülmemiş bir temizlik olacaktır. Bunun sağlanması için gerekli olan temizleyici maddeler tüm insanların kullanımına sokulacak, bu konularda insanlara büyük kolaylıklar sağlanacaktır. İnsanların kıyafetleri ve yaşadıkları mekanlar dışında çevre temizliğine de son derece önem verilecektir. Tüm yerleşim merkezlerinde çevre kirliliğinin önüne geçilecek, hava kirliliğine neden olan her konuya çözüm getirilecektir.Tüm bunların yanısıra insanların toplu olarak kullandıkları yerlerde de her türlü konfor sağlanacaktır. Örneğin tüm ibadethanelerde sıcak, soğuk suyun sürekli akması, toplu taşıma araçlarında herkesin rahatlıkla yolculuk edebilmesi sağlanacaktır. Kirli, pis kokulu, kalabalık ortamlarda insanların saatlerce mağdur olmasına izin verilmeyecek sistemler geliştirilecektir. Hatta böyle yerler tamamen ortadan kaldırıldığı için, insanlar artık geçmişte yaşanan bu zorlukları unutacaklardır.İnsanların sosyal hayatları da son derece zengin olacaktır. Eğlence merkezleri, dinlenme alanları, müzik dinlenen yerler hem yukarıda söz ettiğimiz gibi tertemiz olacak, hem de insanların en rahat kullanabilecekleri şekilde düzenlenecektir. Gençlerin gittikleri eğlence ortamlarında sağlığa zararlı hiçbir yiyecek ve içecek bulundurulmayacak, her ortamda insanların sağlığı gözetilecektir.Aynı zamanda hayvan sevgisi de teşvik edilecek, her türlü hayvanın rahatlıkla sevilebileceği ve incelenebileceği ortamlar oluşturulacaktır. Hatta aslan, panter, çita gibi hayvanlar eğitilerek sokaklarda dolaşmaları sağlanacaktır. Bunun yanısıra akrep, yılan gibi hayvanların zehirlerinin bilimsel metodlarla yok edilmesi sayesinde, bunların da insanlara zarar vermesi engellenecektir. Ahir zamanda yaşanacak olan bu ortama Peygamberimizin bir hadisinde şöyle dikkat çekilmiştir:

"...kişi, koyun ve hayvanlarına haydi gidin otlayın, diyecek, onlar gidecekler, ekinin ortasından geçtikleri halde bir başak bile ağızlarına almayacak, yılan ve akrebler kimseye eza etmeyecekler, yırtıcı hayvanlar kapılarınönünde duracak da kimseye zararları dokunmayacak..."17Altınçağ da insanların cennete özlem duyduğu, Allah'ın rızasını ve cennetini umarak yaşadıkları bir dönem olacaktır. Dolayısıyla bu dönemde insanlar her yerde cennet benzeri bir sanat, estetik ve güzellik oluşturmaya çalışacaklardır. Allah cennetteki ortamı İnsan Suresi'nde şu şekilde tarif eder:

Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir. Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. (Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış. Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır. Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir. Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. Bir pınar ki orada "selsebil" olarak adlandırılır. Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. (İnsan Suresi, 12-20)Allah cennette müminlere sayısız nimetler ve güzellikler sunacaktır. Dünyada gösterdikleri güzel ahlak ve Kuran ahlakını hakim kılmadaki tüm çabalarının karşılığı olarak, çok büyük bir mülk ve ihtişamlı bir hayatla yaşatılacaklardır. Allah "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20) tarifiyle, Müslümanlara nasıl bir ortamla karşılaşacaklarını haber vermiştir.Cennette inananlara sunulacak olan bu nimetler pek çok ayette tarif edilmiştir. Oturulacak yerler, yiyecekler, konaklar, gölgelikler, pınar başları, gözalıcı renklerdeki giysiler, takılar ve daha bilmedikleri binlerce nimetten bahsedilmiştir. Dünyadaki nimetler tabii ki cennettekilerin yalnızca bir benzeri olabilir. Ancak dünyada da Allah, bugüne kadar hiçbir insanın hayal dahi edemeyeceği nimetleri insanlara sunmaya güç yetirendir. Nitekim Allah, Bakara Suresi'nde cennetteki nimetlerin dünyadakilerin benzeri olduğunu bildirir:


Altınçağ'da sanatın her dalında olduğu gibi ev dekorasyonunda da çok üstün bir zevk ve estetik anlayışı hakim olacaktır. Yüksek sütunlar, altından işlemeli tavanlar, tahtlar, mermerler bu güzelliklerden sadece birkaçıdır.

Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir... (Tevbe Suresi, 72)

 


Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin katında muttakiler içindir. (Zuhruf Suresi, 35)

İşlemeli ve oymalı sütunlarla yapılan dekorasyon, üstün bir zevk ve estetik anlayışını yansıtır.

 


Müminlerin cennete duydukları bu özlem, onların çevrelerini cenneti andırır mekanlara dönüştürmelerine neden olur. Cennet, elbetteki her insanın hayal edebildiğinin çok üzerinde sanat eserlerine, dünyada hiçbir insanın erişemeyeceği kusursuzlukta görüntülere sahip olan bir mekandır. Ancak Kuran ahlakına uyan insanlar, dünyadaki tüm imkanları kullanarak, burayı elden geldiğince cennete benzetmeye çalışırlar.

 

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 25)İşte Altınçağ, Allah'ın insanlara dünyada olabilecek en ihtişamlı güzellikleri ve nimetleri sunacağı bir dönem olacaktır. Bu dönemde oluşacak ortamın gözde canlandırılabilmesi açısından cennetteki ortamı tarif eden ayetlere bakmak yeterlidir.


Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık: Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yemeleri için. Yine de şükretmiyorlar mı? (Yasin Suresi, 34-35)

Altınçağ'da insanların yaşadıkları yerler çok üstün bir estetik zevkiyle dekore edilir, bahçeler daha önce hiç görülmemiş bir düzen, güzellik ve estetikle planlanır. Yapılan herşeyde cennetteki üstün sanattan işaretler bulunur.