Harun Yahya'nın Bütün Eserleri

YENİ MASONİK DÜZEN

Daha önce böyle bir kitap okumuş olamazsınız. Çünkü böyle bir kitap daha önce hiç yazılmadı...

Harun Yahya serisinin en önemli kitaplarından biri, kuşkusuz, aynı zamanda serinin en hacimli çalışması olan (yaklaşık 1000 sayfa) YENİ MASONİK DÜZEN adlı dev eserdir. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinin perde arkasını anlatarak başlayan kitap, Avrupa'da din-dışı bir sosyal ve siyasi düzenin kuruluşunu, bu düzenin kurulmasında Yahudiler ve Masonların birlikte oynadıkları rolü, bu düzenin 20. yüzyıldaki etkilerini anlatıyor. İsrail'in gizli dış politikasını, Üçüncü Dünya faşistleriyle kurduğu ittifakları ve oluşturmaya çalıştığı "Anti-İslami Enternasyonal"i de bu kitaptan öğrenmek mümkün.

Kitabın temel tezi, önsözünde şöyle özetlenmiş:

Bu kitap, görünüşte birbirinden çok farklı olan ve tarihsel açıdan aynı kategoriye konamayacak olayları incelemektedir. Kristof Kolomb'un Amerika keşfinden Nazi Almanyası'na, Protestan reformundan Bosna-Hersek'te akan Müslüman kanlarına kadar birbiriyle son derece ilgisiz gözüken konular kitabın içinde birbiri ardına analiz edilmektedir.

Önemli olan nokta da zaten budur. Çünkü bu kitapta öne sürülen -ve de ispatlanan- ana fikir, tarihsel olayların arkasında, yüzeysel bir bakışla fark edilemeyecek bazı gizli gerçekler olduğudur. Birbirinden bağımsız gibi gözüken olaylar, gerçekte çok önemli bazı bağlantılara sahip olabilirler. Ve bu bağlantıları keşfedip, küçük parçaları birleştirerek dev bir bütüne ulaşmak mümkündür.

Bu kitap, işte bu küçük parçaları birleştirerek dev bir bütüne ulaşmakta ve Ortaçağ'ın sonundan günümüze uzanan dünya tarihinin içindeki gizli bir dinamiği ortaya çıkarmaktadır. Bu dinamik, bugün yaşadığımız önemli bazı sosyal ve siyasi olaylarda da etkilerini gösterir.

1000 SAYFA, 285 RESİM

YAHUDİLİK VE MASONLUK

Masonluğun iç yüzünü ortaya çıkaran ünlü klasik...

"Yahudilik ve Masonluk" isimli kitabın genel görüntüsü kitabın önsözünde şöyle açıklanmaktadır:

"Hakkında 60 binden fazla kitap yazılmış olmasına rağmen masonluğun ortaya çıkışı, hedefleri ve hayatımızdaki rolü toplumumuz tarafından yeteri kadar anlaşılmış değildir.

Beynelmilel bir kuruluş olan masonluğun yahudilikle çok yakın bir alakası vardır. Bu sebeple muharref Tevrat inananlarının gayelerini, hedeflerini, dünyaya anlatmadan masonluğun tarifini yapmak çok güç olmaktadır.

Yahudiler hakkında bilinenler, yalnızca birkaç roman veya filmin konusuyla sınırlıdır.

Bu gibi sebeplerden hareketle, kitapta birinci bölüm resimli olarak, anaokulundaki çocuktan devlet erkanına kadar İsrail halkının ve diğer devletlerdeki Yahudilerin, dinlerine bağlılıklarının tanıtılmasına ayrılmıştır. İkinci Bölüm ise masonluk ve bunun Yahudilikle alakasını ortaya koymaktadır. Ayrıca masonların kabul ettirmeye çalıştıkları evrim teorisi, dinlerin dejenerasyonu gibi önemli meseleler son bölümde ele alınmıştır.

Bu araştırma sadece belgelere dayanılarak hazırlanmış, zayıf kaynaklar dikkate alınmamıştır. Kitapta Yahudilik meselesine ırkçı bir düşünceyle yaklaşılmadığı gibi muharref Tevrat'tan kaynaklanan ırkçı Siyonist ideolojinin bütün açıklığı ile gözler önüne serilmesinden de kaçınılmamıştır.

Aynı hususu masonluk için de söyleyebiliriz. Basit menfaatler için masonluğa üye olanlara gerçek mason gözü ile bakmak hatalıdır… Bu kitap vasıtasıyla gerçekleştirilmek istenen husus, şahısları tek tek karalamak değil, milletimize aşılanıp maledilmeye çalışılan sapkın fikirlere dikkat çekmek ve bunların hangi vasıtalarla gerçekleştirildiğine, kısacası oynanmakta olan oyunlara biraz olsun açıklık getirebilmektir. Listelerin veriliş gayesi de budur. Nitekim listeler bütün masonları kapsamamaktadır. Onların yaygın oldukları kurumlar hakkında fikir vermek gayesiyle ilave edilmişlerdir…

526 SAYFA, 450 RESİM

TERÖRÜN PERDE ARKASI

Karanlık bir dünyadaki karanlık ilişkiler, mafya-Gladio-gizli servisler, terör örgütleri, silah tüccarları ve farklı ideolojilerin ortak teröristleri...

Bu kitap, terörü bir siyasi yöntem olarak benimseyen örgütler ve rejimler arasındaki hiç umulmadık bağlantıları ortaya çıkarmaktadır. Terörizme karşı savaş verme iddiasındaki güçlerin, kendi çıkarlarına uygun olan terörü nasıl beslediklerini delilleri ve belgeleri ile göstermektedir. Kitapta yer alan bölümlerden birkaçı şunlardır:

Kitap, İsrail gizli servisini inceleyen bir bölümle başlıyor. Bu bölümde Mossad'ın çeşitli eylemlerinin bilinmeyen yönleri ve örgütün diğer gizli servislerle olan ilişkileri konu ediniliyor.

İkinci bölüm, Vatikan'ı konu ediyor. Katolik dünyasının merkezinin nasıl masonlar tarafından dejenere edildiği, "33 günlük Papa" I. Jean Paul'ün örgüt tarafından nasıl ortadan kaldırıldığı ve Vatikan'daki bu masonik etkinin Papalığın Yahudiler'e ve İsrail'e olan tavrına nasıl etki ettiği inceleniyor.

Üçüncü bölüm, mafyanın ve silah tüccarlarının bilinmeyen dünyasından bazı önemli bilgiler veriyor. Amerika'daki mafya dünyasının İsrail'le olan ilişkileri ve İsrail'in Yahudi silah tüccarları aracılığıyla çeşitli terör örgütleri ile kurduğu bağlantılar ortaya konuyor.

Dördüncü bölüm, P2 Mason Locası skandalı ile ilgili. Locanın İsrail'le ve Mossad'la olan ilişkilerine değinerek başlanan araştırma, P2'nin ülke içinde ulaştığı inanılmaz gücü ve yürüttüğü kirli işleri tüm açıklığı ile ortaya seriyor.

Beşinci bölüm, ünlü Gladio örgütü ile ilgili. İtalya'da ortaya çıkartılan ve "rejimin bekası" adına birçok cinayet ve sabotaj gerçekleştiren ve sayısız yasadışı faaliyet yürüten "kontrgerilla" örgütünün P2 Locası ile olan ilişkisi, P2 üzerinden kurulan Mossad bağlantısı ve mafya bağlantısı ele alınıyor.

395 SAYFA, 146 RESİM

İSRAİL’İN KÜRT KARTI

İsrail, Ortadoğu'daki ayrılıkçı Kürt hareketlerinin her zaman en önde gelen destekçisi oldu. Şimdiye kadar örtülü kalan bu gerçek, bu kitapta tüm yönleriyle gözler önüne seriliyor.

Kitapta öncelikle İsrail'in 1950'li yıllardan itibaren Arap devletlerindeki azınlıkları kışkırttığı, bu yolla söz konusu ülkeleri istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştığı anlatılıyor. İsrail'in bu çerçeve içinde Kürtlerle de yakından ilgilendiği, Irak'ta 1960'lı yıllarda patlak veren Kürt isyanını desteklediği ve Washington'daki lobisi aracılığıyla da Kürt davasını desteklediği gözler önüne seriliyor.

Kitapta ayrıca ABD'nin ve İsrail'in Kürt politikaları birlikte ele alınıyor. İsrail'in Kürtlere bakışı ile ABD'nin bakışı arasındaki farklar incelenirken, İsrail'in ABD'yi bu konuda nasıl yönlendirdiği de gözler önüne seriliyor.

İSRAİL'İN KÜRT KARTI'nda sadece Kürt sorununu değil, bu sorunla ilgisi olan diğer pek çok olayın perde arkasını da okumak mümkün. Örneğin İran-Irak savaşının perde arkası çok detaylı bir biçimde açıklanıyor. Saddam Hüseyin'in bu savaş boyunca ABD ve İsrail tarafından nasıl desteklendiği, silahlandırıldığı anlatılıyor. Saddam ve Irak Baas Partisi ile CIA ve Mossad arasındaki gizli ilişkiler, Irangate skandalının perde arkası, Körfez Savaşı'nda İsrail'in oynadığı rol, Körfez Savaşı sonrasında İsrail ile Kürtler arasındaki bağlantılar açıklanmış. Bu arada İsrail'in su politikası da kapsamlı bir biçimde inceleniyor.

Kitap, çok geniş bir araştırmanın ürünü. Çoğu yabancı olan yüzlerce kaynak taranarak hazırlanmış. Verilen tüm bilgiler de akademik bir biçimde dipnotlandırılmış. Kısacası kitabın içeriği tümüyle belgelere dayanıyor.

Kürt sorunu, Arap-İsrail meselesi, Ortadoğu siyaseti ya da Türkiye'nin Ortadoğu politikası... Bu konuların herhangi biri ile ilgiliyseniz, İSRAİL'İN KÜRT KARTI'nı mutlaka okuyun. Çok önemli bilgilere ulaşma ve Ortadoğu'daki olayları farklı bir bakış açısıyla yorumlama fırsatı bulacaksınız. Karmaşık olayları konu edinmesine rağmen akıcı, sürükleyici ve anlaşılır olma özelliğini hiç yitirmemiş olan kitap, okuyucularına perde arkasında kalmış gerçekler, ulaşılması zor bilgiler, ilginç bir vizyon ve keyifli bir okuma vaat ediyor.

261 SAYFA, 95 RESİM

SOYKIRIMIN PERDE ARKASI

II. Dünya Savaşı, Nazizm, Siyonizm ve İsrail Devleti'nin gizli tarihini öğrenmek isteyenler, bu kitabı mutlaka okumalıdır.

Bu kitapta II. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından Yahudilere uygulanan baskı ve vahşetin boyutları ele alınmaktadır. Ancak öncelikle belirtilmesi gereken husus, kitapta hiçbir din, ırk ve etnik köken ayrımı yapılmaksızın, her türlü soykırım, işkence ve zulme karşı olunduğu gerçeğidir.

Ne Yahudilere ne de bir başka millete karşı gerçekleştirilen en ufak bir haksız saldırı tasvip edilmemekte, aksine kitap boyunca tel'in edilmektedir. Bunun nedeni ise kitabın giriş bölümünde şöyle özetlenmektedir:

"... Kuran'da, yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar, insanlara zulmedenler, haksız yere cana kıyanlar lanetlenir. Tevrat'ta yer alan ve bizlere Kuran'da bildirilen bir İlahi hükme göre, "...kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur..." (Maide Suresi, 32). Dolayısıyla tek bir masum insanın dahi katli, asla küçümsenemeyecek bir suçtur."

Bu kitapta incelenen konu, Nazi Almanyası'nın gerçekten resmi tarihte anlatıldığı gibi, Yahudileri topluca imha etmeye yönelik bir "soykırım" uygulayıp uygulamadığıdır. Nazilerin toplama kampları kurarak milyonlarca sivil Yahudi'yi bu kamplara taşıdıkları, bu kamplardaki tutsakların (Yahudilerin yanı sıra Çingeneler, Slavlar, rejim muhalifleri vs. de dahil olmak üzere) ağır şartlarda çalıştırıldıkları, kötü muameleye maruz kaldıkları ve çok sayıda tutsağın hayatını kaybettiği doğrudur.

Bu kamplardaki tutsakların zayıf cesetlerinin üst üste istiflendiği korkunç manzaraların fotoğrafları ortadadır. Ancak sorulması gereken soru, bu insanların "gaz odaları"nda topluca zehirlenerek, "fırınlarda yakılarak" mı, yoksa toplama kamplarındaki salgın hastalıklar ve savaşın sonlarında baş gösteren kıtlık nedeniyle mi öldükleridir. Bu kitapta, ikinci seçeneğin doğru olduğu tarihsel ve bilimsel delilleriyle anlatılmaktadır.

255 SAYFA, 140 RESİM

GİZLİ EL BOSNA’DA

Sırplar ile Batı arasındaki gizli ilişki, ilk kez bu kitapla gözler önüne seriliyor. Bosna'da yaşanan vahşetin gerçek hikayesini, sadece bu kitapta okuyabilirsiniz.

Kitapta 1992-95 yılları arasında yaşanan savaşın ve katliamın perde arkası kapsamlı bir şekilde tarihten ve günümüzden belgelerle desteklenerek açıklanmaktadır.

Kitabı okuduğunuzda, Sırp milliyetçiliğinin tarihsel gelişimini, bu milliyetçi hareketin önderlerinin İngiliz ve Fransızlarla masonluk aracılığıyla kurdukları ilişkileri öğreniyorsunuz. II. Dünya Savaşı yıllarında Sırp Çetnik gerillaları tarafından Bosnalı Müslümanlara karşı gerçekleştirilen katliamın, aynı 90'lı yıllarda olduğu gibi, Batılılar tarafından desteklendiğini, Çetnikler ile Amerikan gizli servisleri arasında kurulan "masonik" ilişkileri okuyorsunuz. Konu, Sırp masonlarının yayınladığı Sırpça loca metinlerinden alıntılarla açıklanıyor.

Neden Bosna konusunda bu denli büyük bir araştırma kitabı yazıldığı ise kitapta şöyle açıklanıyor.

"Neden Bosna-Hersek'le bu denli yakından ilgilendiğimiz sorusuna verilecek en önemli cevap ise, 1992-95 yılları arasında bu ülkedeki Müslümanlara yönelen Sırp saldırganlığının tümüyle "anti-İslami" bir kimlik ve niyet taşıyor olmasıdır. Bir başka deyişle, saldırı "Boşnak"lara değil, Müslüman kimliğinin kendisine yöneliktir ve dolayısıyla yeryüzündeki her Müslümanı ilgilendirir. Bosnalılar, Kuran'ın yalnızca; 'Rabbimiz Allah'tır' demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarılanlar" (Hac Suresi, 40) tarifine uygun bir biçimde saldırıya uğramışlardır. Bundan dolayı da, "size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?" (Nisa Suresi, 75) hükmü gereği, bu Müslümanların "müdafa-i hukuk"u için mücadele etmek, tüm diğer Müslümanların görevidir. Bu kitap, bu görevi, "düşman"ın maskesini indirmek yoluyla ifa etmek ve tüm Müslümanları da bu konuda hassasiyete çağırmak amacını gütmektedir…"

253 SAYFA, 73 RESİM

KOMÜNİZM PUSUDA

Geçen yüzyılda, dünya, komünist liderlerin katliamlarına şahit olmuştur. Peki şu an bu tehlike yeryüzünden silinmiş midir? Hayır: KOMÜNİZM PUSUDADIR!

Komünizm, geçtiğimiz 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir ideolojidir. Ama bu damga, sadece baskı, zulüm, kan ve gözyaşı doludur. Tarihçilerin hesaplamalarına göre, sadece bu ideoloji nedeniyle 20. yüzyıl boyunca 120 milyon insan öldürülmüştür. Bunlar, bir savaş sırasında cephede ölen askerler değil, komünist devletlerin kendi halklarının içinden öldürdükleri sivillerdir. 100 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek, sadece "komünizm" denen bu soğuk, katı, sert ve vahşi ideoloji nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Milyonlarca insan da komünist gerilla gruplarının, terör örgütlerinin kurşunlarına hedef olmuş veya hedef olma korkusu altında yaşamıştır.

Peki bu ideolojinin kökeni nedir? Nasıl olmuştur da bu kadar kanlı ve acımasız bir dünya görüşü, dünyanın dört bir yanında taraftar bulmuş, devrimlerle iktidara gelmiş, milyonları ardından sürüklemiştir? Komünizm nereden doğmuş, nasıl büyümüş ve nasıl sona ermiştir? Gerçekten sona ermiş midir, yoksa hala dünyayı ve ülkemizi tehdit etmekte midir?

Bu kitapta bu soruların cevaplarını bulacaksınız. Daha da önemlisi, büyük bir tehlikenin halen devam ettiğini, "komünizmin pusuda" olduğu gerçeğini göreceksiniz. 120 milyon insanın canına kıyan komünizm sinsice gizlenerek faaliyetine devam etmektedir. Farklı görünümlerde, farklı isimler altında varlığını sürdürmekte ve insanlığa yine geçmiştekilere benzer acıları yaşatmak için fırsat bulacağı günü beklemektedir.

İşte bu nedenle, komünist ideolojinin gerçek yüzünü, geçmişte sebep olduğu acı ve belaları tüm insanlara duyurmak ve gizlenerek büyüyen bu tehlikenin maskesini düşürmek, son derece önemli bir görevdir. Bu kitap, bu amaçla kaleme alınmıştır. "Komünizm Pusuda" bu gerçeklerden haberdar olmak isteyenlerin bir an önce okuması gereken bir eser...

238 SAYFA, 173 RESİM

ŞEYTANIN BİR SİLAHI:ROMANTİZM

Duygusallığın bir insana hatta bir topluma neler kaybettirebileceğini ve duygusallığın gerçek yönlerini bu kitapta okuyacaksınız...

İnsanları dinden uzaklaştıran, gerçek Rabbleri olan Allah'a kulluk etmekten alıkoyan, dahası onların başına sayısız acılar ve belalar getiren sinsi bir tehlike vardır. Bu tehlike, yaşamın çok farklı alanlarında, çok farklı uygulamalarla karşımıza çıkabilir. Kimi zaman bir faşistin sıkılmış yumruğu bu tehlikeye işaret eder, kimi zaman bir komünistin söylediği marş aynı tehlikenin izlerini taşır, kimi zaman da sevdiği kıza aşk mektubu yazan bir gencin sözleri bu tehlikeden kaynaklanır.

Bu tehlikenin en önemli yönü ise, insanların ezici bir bölümünün bunu bir tehlike olarak görmemesidir. Bunun, dine tamamen aykırı ve zıt bir ruh hali olduğunu da yine çok az insan fark eder. Hatta insanların çoğu, bu ruh halini bir tehlike ve hata olarak değil, takdir edilmesi ve yaşanması gereken bir meziyet olarak görürler.

Bu tehlike, insanları akıllarına göre değil de hislerine, yani; tutkularına, öfkelerine, zaaflarına ve inatlarına göre yaşamaya yönelten duygusallıktır. Duygusallık da "doğru" zannedilen yanlışlıklardan biridir. Duygusallık cahiliye toplumları içinde şefkatli, iyi insanlara has, güzel bir özellik gibi gösterilir. Oysa bir insanın karşılaştığı olaylara duygusal bir yaklaşım göstermesi her yönden son derece tehlikelidir. Çünkü duygusallık, insanlar için en önemli ve hayati özelliklerden biri olan "aklı" tamamen devre dışı bırakır.

Duygusallığın ayrı bir kitap konusu olarak işlenmesinin amacı, tehlikesiz gibi yansıtılan ama aslında insanlara umulmadık zararlar veren bir konuya dikkat çekmektir. Sıradan bir karakter özelliği zannedilen duygusallığın, içten içe gerek toplumlar gerekse bireyler için ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne sermektir. Ve elbette bu tehlikeden kurtulmanın ne kadar kolay olduğunu, Allah'ın tüm insanlara gönderdiği bir rehber olan Kuran'a uyulduğu takdirde insanın duygularının aklının önüne geçemeyeceğini örneklerle göstermektir.

153 SAYFA, 93 RESİM

ÇÖZÜM KURAN AHLAKI

Dünyadaki her çeşit zulmün; açlığın, sefaletin, savaşların, dejenerasyonun ancak Kuran ahlakının gerçek anlamda yaşanması ile çözümlenebileceğini bu kitapta göreceksiniz.

Kuran ahlakının, yeryüzünde var olan tüm kötülüklere, haksızlıklara, fakirliğe, adaletsizliğe, teröre, açlık ve sefalete nasıl bir çözüm olacağının anlatıldığı bu kitapta, dünyanın dört bir köşesinden örnekler verilmektedir. Amerika'da ve Rusya'da yaşanan ahlaki dejenerasyondan, Kosova ve Çeçenistan'da zulüm gören insanlara, cinayetlerden açlığa, yaşlılara gösterilmesi gereken merhamet ve saygıdan ırkçılığın zararlarına kadar birçok konunun incelendiği kitapta, sorunlara Kuran ahlakının özelliklerinin yaşanıyor olmasının nasıl kolay bir çözüm olacağı açıklanmaktadır. Arka kapakta şu sözler yer almaktadır:

"Zulüm gören, işkenceyle öldürülen insanlar, masum bebekler, bir ekmek alacak parası dahi olmayanlar, soğuk havada, bezden çadırlarda neredeyse sokakta yatanlar, hastalıklarını tedavi ettirecek para bulamayanlar veya ihtiyar ve güçsüz olmalarına rağmen hastane kapılarında saatlerce hatta günlerce tedavi sırası bekleyenler, sadece belli bir kabileye mensup oldukları için katledilenler, inançlarından dolayı evlerinden, yurtlarından çıkartılan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, bir tarafta ardı arkası gelmeyen israf, diğer tarafta ise açlıktan ve bakımsızlıktan yok olan, ölüme terk edilen zavallı insanlar, sokağa atılan, kendi başının çaresine bakamayacak kadar küçük ve savunmasız çocuklar, ailesini geçindirebilmek için küçük yaşta okula gitmeyip, oyun oynamayıp çalışan veya dilenen çocuklar, her an hasımları tarafından öldürülme korkusuyla yaşayan insanlar…"

Bu insanları kurtarmak, tüm dünyanın adalet, huzur, güven ve zenginlik içinde yaşanan, refah dolu bir yer olmasını sağlamak için öncelikle insanların vicdan sahibi olmaları gerekir. Vicdan sahibi olmanın yegane yolu ise imandır.

Sonuç olarak, dünyadaki adaletsizliğin, kargaşanın, terörün, katliamların, açlığın, sefaletin ve zulmün tek bir çözümü vardır: Kuran Ahlakı.

208 SAYFA, 276 RESİM

GERÇEKLER 1

Hayatınızın her anında karşılaştığınız, ama üzerinden geçip düşünmediğiniz gerçekler...

Dünya üzerinde her insanın kendine benimsediği bir yol, bir yaşam tarzı vardır. Ancak bu yollardan kimi yanlış yollardır ve insanları maddi ve manevi yönden çıkmaza sokar. İnsanların önündeki sayısız alternatif içinde doğru yolu bulabilmesi için ise düşünmesi ve gerçekleri araştırması gerekir.

Bu kitapta hayatın çok farklı yönleriyle ilgili ve aynı zamanda çok önemli bazı gerçekleri okuyacaksınız.

- İçinde yaşadığımız evrenin varoluşu, çevremizdeki canlıların sahip olduğu mucizevi özellikler, kendi bedenimizde her an durmadan işleyen olağanüstü sistemlerle ilgili bilgiler size herşeyin Allah tarafından yaratıldığı gerçeğine ulaştıracak.

- Herşeyin tesadüfen oluştuğunu iddia eden evrim teorisinin bilimsel yönden geçersizliği ile ilgili verilen açıklayıcı ve doyurucu bilgiler, evrenin ve hayatın oluşumunda asla tesadüfe yer olmadığı gerçeğini size hatırlatacak.

- Tüm bunların yanısıra, geçtiğimiz 20. yüzyılda tüm dünyada yaşanan kaos ve kargaşanın sebeplerinin incelendiği bölümlerde, Darwinizm'in, insanlığın yaşadığı tüm bu belaların ve acıların kaynağı olduğu gerçeği şaşırtıcı bir biçimde karşınıza çıkacak.

- Son olarak da yaşanan tüm sıkıntıların, acıların, belaların, kaosun, kavgaların, savaşların, düşmanlıkların, zulmün yaşanmak zorunda olmadığını anlatan bölümde, tüm olumsuzlukların bir anda iyiliklere ve güzelliklere çevrilmesinin tek çözümünün Kuran ahlakının yaşanması olduğu gerçeğine şahit olacaksınız.

Harun Yahya'nın Gerçekler serisinin ilk kitabı olan bu eserde hayata olan bakış açınızı değiştirecek çarpıcı gerçeklerle karşılaşacaksınız.

Harun Yahya'nın gazetelerde yayınlanan kitap tanıtımlarının bir derlemesi olarak hazırlanan bu eseri okuduktan sonra dünya üzerinde gerçekleşen olaylara olan yaklaşımınızın değiştiğini fark edeceksiniz.

176 SAYFA, 287 RESİM

DEVLETE BAĞLILIĞIN ÖNEMİ

Bu kitabın hazırlanmasının temel amacı,"devlet karşıtı" akım ve fikirleri savunanların ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını göstermek ve toplumun her ferdini devletimize sahip çıkmaya çağırmaktır.

Devlet müessesinin önemini, görevlerini ya da işlevlerini anlatan kitaplar genellikle siyaset bilimi kitaplarıdır. Bu kitaplar çoğunlukla öğrencilere bilgi aktarmak amacını güderler. Ama bu kitapçık, bunlardan farklı bir kitapçıktır. Çünkü temel amacı, toplumda zaman zaman görülen bir kısım "devlet karşıtı" akım ya da fikirlerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını göstermek ve Türk Milletinin her ferdini devletine sahip çıkmaya çağırmaktır.

Kitabın ilk bölümünde "Neden Devlet Hakkında Bir Kitap" başlığı altında bu sorunun cevabı şöyle verilmektedir:

"Devlete Bağlılığın Önemi" konulu bir kitabın hazırlanmasındaki amaç "devlet karşıtı" akım ve fikirleri savunanların ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını göstermek ve toplumun her ferdini devletimize sahip çıkmaya çağırmaktır."

"Devlet Nedir?" başlığı altında ise öncelikle Devlet tanımlaması yapılmakta, daha sonra ise Devletin varlığına karşı çıkan en önemli siyasi ideolojilerden anarşizmin çarpıklıkları ele alınmaktadır. "Anarşizm Yanılgısı, Devlet ve Milli Savunma, Devlet ve Toplumsal Güvenlik, Devletin Toplumsal Hayattaki Kaçınılmaz Rolü ve Devletin Ekonomik Hayattaki Kaçınılmaz Rolü" başlıkları altında konular anlatılmaktadır.

Bu kitapçıkta ortaya konan tablo, devlete karşı tavır alan kesimlerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde oldukları ve Türk Milleti'nin geleceği için güçlü, etkili bir devlet yapısının ne kadar çok gerekli olduğu gerçeğidir.

64 SAYFA, 20 RESİM

MİLLİ BAĞLILIĞIN ÖNEMİ

Asırlardır İslam'ın bayraktarlığını yapan Müslüman Türk Milleti, bugün de modern, aydınlık ve güçlü yapısıyla, aşırılıktan uzak, katıksız din anlayışıyla tüm dünya milletlerine örnek olacaktır.

Kitabın giriş bölümünde milli birlik ruhuna sarılmanın önemine şöyle dikkat çekilmektedir:

Bir toplumu, yüzyüze geldiği engeller karşısında dirençli ve muzaffer kılan, o toplumu oluşturan bireyler arasındaki milli dayanışma ve birlik ruhudur. Bu birlik bağı, Büyük Önder Atatürk'ün "Biz milli mevcudiyetimizin temelini, milli birlikte ve milli şuurda görmekteyiz." sözüyle ifade ettiği gibi, bir milletin varlığını koruyan ve fertlerini birarada tutan en güçlü bağdır. Bunu zaafa uğratan veya kaybeden toplumların ayakta durması mümkün değildir. Geçmişi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, milli ve manevi bağlarının parçalanması, bir toplumda dejenerasyonun baş göstermesini, anarşinin hortlamasını, ardından da bölünmeyi ve yok olmayı kaçınılmaz hale getirir. Tarih; güçlenmiş, zenginleşip büyümüş fakat milli şuurunu kaybetmesinden dolayı varlığını yitirmiş toplumların örnekleriyle doludur.

Türk Milleti'nin sayısız tehdit ve zorluk karşısında asırlarca ayakta kalması, hiçbir zaman boyunduruk altına girmeden varlığını sürdürmesi, her biri diğerinden güçlü 16 büyük devlet kurarak milyonlara hükmetmesi, insanımızın milli birlik konusundaki duyarlılığının ve titizliğinin bir sonucudur... İşte bugün 21. yüzyıla girmeye hazırlanırken, Büyük Önder Atatürk'ün bize emaneti olan vatanımız dört bir yandan tehditlerle çevrilmiş durumdadır. Bu mukaddes topraklara göz dikenler, dünya çapında gizli ve açık yürüttükleri kampanyalarla, siyasal, sosyal ve ekonomik yönden her fırsatta düşmanlıklarını ortaya koymaktadırlar. Şu bir gerçektir ki, milletimiz bütün bu tehdit ve tehlikelere ancak topyekün milli birlik ruhuna sarılarak karşı koyabilir. Bu nedenle, bugün gerek iç huzur ve istikrarımızın, gerekse dış güvenliğimizin sağlanması açısından en acil ihtiyaç, bu ruha sahip çıkılması ve onun yaygınlaştırılmasıdır.

56 SAYFA, 41 RESİM

TÜRKİYE İÇİN MİLLİ STRATEJİ

Dış politikada alternatif görüşler...

Baskısı 1996 yılında yapılan bu kitap, o dönemin şartları göz önünde bulundurularak, Türk Dış Politikasına 'Osmanlı Vizyonu' ile yeni bir bakış önermektedir.

Kitabın bazı bölümlerinden alıntılar şöyledir:

Ortadoğu Politikası hakkında . . .

... "Eğer çok yönlü bir dış politika izlerseniz, örneğin Ortadoğu'da Amerikan-İsrail kampının inisiyatifsiz bir parçası olmak yerine, hem o kampla, hem de onun karşısındakilerle ilişki kurarsanız, bu kez psikolojik üstünlüğü ele almış olursunuz. Bu kez ABD, sizi küstürmeme ve kaybetmeme mantığı ile düşünecektir. Washington ile arası iyi olmayanlar da, sizi karşı kampa ait bir kaybedilmiş komşu olarak değil, dış dünyaya açılan bir pencere ve aklı başında bir ortak olarak görecektir. Bu tür bir güç dengesi içinde taviz vermezsiniz, çünkü kimsenin sizi taviz vermeye zorlayacak bir kredisi yoktur."...

Kafkasya ve Ortadoğu hakkında . . .

..."Bölge üzerindeki hedef ve çıkarları Türkiye'ninkilerle hemen her alanda çatışan Yeltsin'in Rusyası, Washington'ın bölgede kendisine 'partner' olarak seçtiği ve her durumda desteklemeye karar verdiği stratejik bir ortaktır. ABD, Türkiye ile Yeltsin Rusyası arasında bir seçim yapmak gerektiğinde, Moskova'dan yana ağırlık koyacaktır. Orta Asya-Kafkasya politikası, bu durum göz önünde bulundurularak belirlenmelidir"...

Türkiye ve Türki Cumhuriyetler...

"… Türkiye ve Türki Cumhuriyetler arasında tesis edilebilecek işbirliği ve bütünleşme politikalarının ilk şartı ülkeler arasında "Türklük" bilincinin geliştirilmesidir. Kültürel işbirliği olanaklarının artırılması buna yararlı olacaktır. Ortak alfabenin kullanılması, Türk kültürünün yaşanması açısından Türk televizyonlarının Orta Asya'da rahatça izlenmesi, haberleşmenin sağlanması, ortak eğitim politikaları oluşturulması ve öğrencilerin karşılıklı ülkelerde eğitim görmeleri gibi konular Türk bilincinin gelişmesi açısından önemlidir…"

139 SAYFA, RESİM 34

MAKALELER1-2-3

Harun Yahya'nın bugüne kadar yayınlanmış tüm makalelerini bu eserlerde okuyabilirsiniz...

Makaleler serisinin 1. kitabında Harun Yahya'nın 1994-2000 yılları arasında, farklı gazete ve dergilerde yayınlanmış çok çeşitli konulardaki bazı yazılarını içermektedir. Her makalede iddialar somut kaynaklara dayandırılmış, kullanılan kavramların hangi mantıklara oturduğu izah edilmiştir. Makaleler-1 kitabında yer alan bazı başlıklar şunlardır:

İsrail - FKÖ Barışı: Madalyonun Öteki Yüzü, Ehud Barak'ın Ziyaretinin Sebebi, Doğu Türkistan'daki Çin Zulmü Görmezlikten Gelinmemeli, Çeçenistan'da Yaşanan İnsanlık Dramına Artık Bir Dur Denmeli!, Darwinizm-Komünizm İttifakının İçyüzü

Makaleler 2 kitabında Allah'ın yeryüzü ve gökyüzündeki kusursuz yaratılış eserlerinden örnekler anlatılmaktadır. Kör Mimarlar; Termitler, Yapraklardaki Mikroskobik Fabrika, Sudaki Kusursuz Tasarım, Göklerdeki Düzen bu başlıklardan bazılarıdır.

Makaleler 3 kitabı ise Ekim 2000-Ocak 2001 tarihleri arasında yayınlanan bazı makalelerden derlenmiştir. Bunlardan "Eritreli Müslümanların Zor Günleri" başlıklı makalenin sonuç bölümünde şu sözler yer almaktadır:

Elbette temennimiz, farklı dinlerin ve etnik kökenlerin barış içinde yaşayabileceği, insanların inanç veya dilleri nedeniyle katledilmediği, zulüm görmediği adil ve barışçı bir dünya düzeni kurulmasıdır.

Tüm Müslümanların bu hedef için çalışmaları, dünyanın dört bir köşesindeki mazlum Müslümanları kurtarmak için çaba harcamaları gerekir. Hedefi gerçekleştirmek ise, ancak ve ancak Allah'ın elindedir.

148 SAYFA, 27 RESİM /136 SAYFA, 79 RESİM /184 SAYFA, 83 RESİM

DARWIN’İN TÜRK DÜŞMANLIĞI

Darwin'in, ortaya attığı "ırk hiyerarşisi" içinde, Türkler'e kendince hangi sıfatı layık gördüğünü biliyor musunuz?

"Darwin'in Türk Düşmanlığı" isimli bu kitapta, Darwinizm'in pek gündeme getirilmeyen ırkçılık yönü ve bu ırkçılığın asıl olarak Türk Milleti'ni hedef alan yönü ele alınmaktadır. Kitabın ana teması arka yüzde şöyle özetlenmektedir:

Darwin'in evrim teorisinin ırkçılıkla olan ilişkisi, pek gündeme getirilmek istenmeyen, ancak gerçekte büyük önem taşıyan bir ilişkidir. İnsanların maymun benzeri canlılardan evrimleştiklerini, ancak bazı ırkların hala "yarı maymun" statüsünde kaldığını iddia eden Darwinizm, gerçekte 19. yüzyılda yaygınlık kazanan ırkçı düşüncelerin biyolojik temelini oluşturur.

Darwinizm'in bu karanlık yüzünün bizim açımızdan daha da önemli olan yönü ise, söz konusu ırkçılığın özellikle Türk Milleti'ni hedef almasıdır. Charles Darwin'in ırklar hakkındaki görüşleri arasında, yüce Türk Milleti'ni "aşağı ırk" olarak tanımlayan ve yakında yok olacağı iddiasını taşıyan hezeyanlar da vardır.

Darwin, bu hezeyanları ile hem Osmanlı İmparatorluğu'nu hedef alan 19. yüzyıl emperyalizmine, hem de bugüne kadar uzanan tüm diğer Türk düşmanı güçlere sözde bilimsel bir dayanak sağlamıştır…

Kitabın ilk bölümünde sömürgeciliğin mantığı özetlenerek sosyal Darwinizm ile arasındaki ilinti açıklanmaktadır. Tarihten somut örneklerle açıklanan bu konudan sonra yer alan "İngiliz Sömürgeciliği ve Osmanlı" başlıklı bölümde, 19. yüzyılda ve Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin Osmanlı üzerinde oynadığı oyunlara ve Osmanlı'yı dağıtarak yıkma emellerine yer verilmiştir. Bundan sonraki konu ise Sosyal Darwinizm'in İngiltere'nin emeline uygun olarak özellikle Türk Milleti'ni hedef alacak şekilde nasıl formülize edildiği açıklanmaktadır. "Darwin'in Türk Milleti'ne Bakışı" başlıklı bu bölümde Darwin'in Türk Milleti hakkındaki hezeyanları kendi ifadeleri ile aktarılmakta, günümüzde neo-Nazilere kadar uzanan Türk düşmanlığı ile Darwinizm'in kopmaz ilişkisi somut delilleri ile gösterilmektedir.

112 SAYFA, 61 RESİM

DARWINİZM’İN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ BELALAR

Faşizm ve komünizm gibi insanlığa sayısız acı ve bela getiren ideolojilerin arkasında Darwinizm vardır. Bu kitap, tarihin gizli kalmış bir yönünü karşınıza çıkarmaktadır.

Geçtiğimiz yüzyılın belalar tablosu ve bu tablonun gerçek sorumlusu kitabın giriş bölümünde şöyle özetlenmektedir:

Geride bıraktığımız 20. yüzyıl, belaların, acıların, katliamların, sefaletin, büyük yıkımlar getiren savaş ve çatışmaların yüzyılıydı. Milyonlarca insan bir hiç uğruna, sapkın ideolojilere hizmet adına öldürüldü, katledildi, açlığa ve ölüme terk edildi, bakımsız, evsiz barksız, korumasız bırakıldı. Milyonlarcası, hayvanlara bile reva görülmeyecek, insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. Tüm bu acıların ve belaların altında ise hemen her zaman despotların ve diktatörlerin imzası oldu: Stalin, Lenin, Trotsky, Mao, Pol Pot, Hitler, Mussolini, Franco… Bu isimlerden kimi aynı ideolojiyi paylaşırken, kimi de birbirine ölümüne düşmandı. İdeolojilerinin birbirlerine karşı olması nedeniyle kitleleri çatışmaya sürüklediler, kardeşi kardeşe düşman ettiler, savaşlar çıkarttılar, yakıp yıktırdılar, mitingler düzenlettiler, hiç acımadan insanları dövdürttüler, kurşuna dizdirdiler…

İnsanlığa karanlık günler yaşatan bu ideolojilerin başında faşizm ve komünizm gelir. Bunlar birbirine düşman ve birbirini yok etmeye çalışan fikirler olarak görülür. Ne var ki, ortada son derece ilginç bir gerçek bulunmaktadır: Bu ideolojilerin hepsi tek bir fikri kaynaktan beslenmekte, o kaynaktan güç ve destek almakta ve o kaynak sayesinde kitleleri ikna ederek kendi saflarına çekebilmektedirler. Bu kaynak, ilk bakışta kesinlikle dikkat çekmemiş, bugüne kadar hep perdenin arkasında kalmış, insanlara hep masum görünen yüzünü göstermiştir. İşte bu kaynak materyalist felsefe ve onun tabiata uyarlanmış hali olan DARWINİZM'dir.

Ayrıca kitapta Darwinizm'in dünyaya getirdiği belalara çözüm olarak bunları yapanların fikirlerini çökertmek ve tek doğru olan Kuran ahlakını sabırla ve güzellikle onlara anlatmak gerektiği anlatılmaktadır.

200 SAYFA, 211 RESİM

EVRİM ALDATMACASI

Tarihin en büyük bilim yanılgısının iç yüzü gözler önünde...

"Evrim Aldatmacası" isimli kitap başta İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde İngilizce olarak basılmış, ülkemizde ve dünya çapında birçok çevrede önemli bir etki uyandırmıştır. Kitabın amacı evrim teorisini her alanda geçersiz kılan temel bilimsel gerçekleri ortaya koymak ve bu bilim sahtekarlığının iç yüzü, arka planı ve gerçek hedefi hakkında Türk insanını bilgilendirmektir.

Evrim teorisinin çöküşü ile ilgili neden bir kitap yazıldığı ile ilgili açıklama ise kitabın sunuş bölümünde verilmektedir:

… Evrim teorisi, biyolojik bir kavram olmanın ötesinde, dünya üzerinde yaygın bir kitleyi etkisi altına almış çarpık bir felsefenin altyapısını oluşturur. Bu felsefe, neden ve nasıl var olduğumuz konusuyla ilgili birtakım gerçek dışı görüşler öne süren "materyalizm"dir. Materyalizm, ya da bir başka deyişle "maddecilik", maddeden başka hiçbir şeyin olmadığını varsayar. Buradan yola çıkarak da madde üstü bir Yaratıcı'nın, yani Allah'ın varlığını reddeder.

Dahası materyalizmin hem kişiler hem de toplum üzerinde yıkıcı etkileri vardır. Herşeyi maddeye indirgeyen bu düşünce, insanı sadece maddeye önem veren ve her türlü manevi değerden yüz çeviren bencil bir birey haline dönüştürür. Böyle bireylerin, vatan sevgisi, adalet, sadakat, kardeşlik, dürüstlük, fedakarlık, namus, güzel ahlak gibi yüce değerlere sahip olmaları mümkün değildir. Dini ve ahlaki değerlerden kopan bu gibi insanların oluşturduğu bir toplum düzeni de kısa sürede parçalanmaya mahkumdur. Materyalizmin diğer bir büyük zararı ise, devletin ve milletin bekasını hedef alan anarşist ve bölücü ideolojileri beslemesidir. Bu ideolojilerin başında gelen komünizm, materyalist felsefenin doğal siyasi sonucudur. Din, devlet, aile gibi kutsal kavramları kökünden yok etmeyi hedefleyen komünizm, devletimizin üniter yapısına karşı yöneltilen her türlü bölücü eylemin ve düşüncenin de temel ideolojisidir.

371 SAYFA, 240 RESİM

HAYATIN GERÇEK KÖKENİ

Bilimsel bulguların evrim teorisini kesin olarak reddettiğini bu kitapta tüm detaylarıyla okuyabilirsiniz.

Evrim teorisi, yaklaşık bir buçuk yüzyıldır bilim dünyasında yaygın bir kabul görmektedir. Biyoloji bilimi, evrimsel kavramlarla tanımlanmaktadır. Bu nedenle de çoğu insan, evrimi, gözlemsel bilimin bulgularıyla desteklenen bir teori, yaratılışı ise sadece kabule dayanan bir inanç zanneder. Oysa aksine, bilimsel bulgular evrim teorisinin lehinde değildir. Özellikle, son 10-20 yıl içinde elde edilen bulgular, evrim teorisinin temel varsayımları ile açık bir biçimde çelişmektedir.

Kitapta önemle vurgulanan başka bir nokta ise evrim teorisini bilim adına savunanların, mutlaka bu bulgularla yüzleşmelerinin ve şimdiye kadar sahip oldukları bazı önkabulleri sorgulamalarının gerekliliğidir. Aksi durumda yani bundan kaçınırlar ise, söz konusu kişilerin teoriye olan bağlılıkları bilimsel değil, tümüyle dogmatik bir bağlılık olacak ve onlar da bunu fiilen kabul etmiş olacaklardır.15 bölümden oluşan kitapta yer alan bazı konular şunlardır:

1-KISA BİR TARİH başlığı altında (Darwinizm'in Doğuşu, Hayatın Kökeni Sorunu, Genetik Sorunu, Neo-Darwinizm'in Çabaları…)

2-DARWINİZM'İN MEKANİZMALARI başlığı altında (Doğal Seleksiyon, Yaşam Mücadelesi?, Gözlem ve Deneyler, Sanayi Devrimi Kelebekleri Yanılgısı, Doğal Seleksiyon Kompleksliği Açıklayabilir mi?, Mutasyonlar, Pleiotropik Etki)

3-TÜRLERİN GERÇEK KÖKENİ başlığı altında (Varyasyonların Anlamı, "Mikroevrim" İtirafları, Fosil Kayıtlarına Göre Türlerin Kökeni, Ara Formlar Sorunu ve Durağanlık, Fosil Kayıtlarının Yeterliliği, Fosil Kayıtlarının Gösterdiği Gerçek)

4-GERÇEK DOĞA TARİHİ -I-(OMURGASIZLARDAN SÜRÜNGENLERE) başlığı altında (Canlıların Sınıflandırılması, Fosiller "Hayat Ağacı"nı Reddediyor, Burgess Shale Bölgesindeki Fosiller, Trilobitler ve Darwin, Omurgalı Canlıların Evrimi İddiası, Kara Canlılarının Evrimi İddiası, Cœlacanth Hakkındaki Evrimci Spekülasyonlar, Sudan Karaya Geçiş İddiasının Fizyolojik Engelleri…)

360 SAYFA, 200 RESİM

EVRİMCİLERE NET CEVAP

Evrimci bilim adamlarının masalsı iddialarına bilimin verdiği net cevaplar ...

Son dönemde basında çıkan evrim ile ilgili yanıltıcı haberlere cevap niteliği taşıyan kitabın giriş bölümünde yazılış amacı şöyle özetlenmektedir:

Evrim teorisi, canlılığın nasıl oluştuğunu açıklamaktan son derece uzaktır; aksine, biyoloji, biyokimya, paleontoloji, anatomi gibi bilim dallarındaki her yeni gelişme, evrim tarafından açıklanamayan, dahası açıklanması asla mümkün olmayan yeni yeni sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Sadece 21 yüzyılın ilk aylarında kaydedilen gelişmeler dahi Darwinizm'e büyük darbe indirmiştir.

21. yüzyılda yaşanan yeni ve önemli bir gelişme ise, halkın evrim propagandasına karşı tüm dünyada bilinçlendirilmesidir. Yakın bir geçmişte, evrim teorisini kesin ve ispatlı bir gerçek zanneden çoğunluk, bugün hiçbir bilimsel delili olmayan, evrimcilerin demagojilerinden, bilimsel sahtekarlık ve aldatmacalarından ibaret hayali bir senaryo olduğunun farkındadır. Elbette ki bunda evrim teorisinin açmazlarını, sahtekarlıklarını ve yanılgılarını ortaya koyan kitapların, konferansların ve diğer çalışmaların önemli etkisi olmuştur.

Elinizdeki bu kitap, bu yönde yapılmış çalışmalardan bir derlemedir. Son bir yıldır ülkemizin bazı gazete ve dergilerinde evrim teorisi hakkında çıkan yanıltıcı haberlere bilimin ve aklın verdiği cevaplar biraraya getirilmiştir.

Bu kitapta evrim iddialarına verilen cevaplardan da anlaşılacağı gibi, evrim teorisini savunan veya propagandasını yapan her haber yanlış ve aldatıcıdır. Çünkü evrim hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Canlılık, evrimin iddia ettiği gibi, kör tesadüflerin, cansız ve şuursuz atomların eseri değildir. Canlılık, sonsuz bir güç, ilim ve akıl sahibi, üstün bir Yaratıcı olan Allah'ın eseridir. Dolayısıyla tüm bilimsel bulgular, Yaratıcımız olan Allah'ın varlığına, kudretine ve benzersiz sanatına işaret etmektedir.

320 SAYFA, 314 RESİM

EVRİMCİLERİN YANILGILARI

Bu kitapta, evrimcilerin gerçekte bilime tamamen ters inançlara sahip olduklarını, kimi zaman bile bile gerçeği reddettiklerini, kimi zaman da anlatılanları kavramaktan aciz kaldıklarını göreceksiniz.

"Evrimcilerin Yanılgıları" isimli kitap, daha önce yayınlanmış olan ve evrimcilerin yanılgılarının konu edinildiği 3 ayrı kitapçığın biraraya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Kitabın genelinde evrimcilerin düzenledikleri bazı konferanslar, dergilerinde ya da gazetelerinde yazdıkları yazılar ya da ders kitaplarına girmiş olan hatalı bilgiler ele alınmış ve tüm bunların neden birer yanılgı oldukları birer birer açıklanmıştır.

İlk iki kitapta 1998 Mayısı'ndan itibaren, Türkiye'deki evrimci ve materyalist çevrelerin öne sürdükleri temel iddialar ele alınmış ve cevaplandırılmıştır. Üçüncü kitapta ise Türkiye'deki orta dereceli okullarda okutulan fen ya da biyoloji kitapları ele alınmış ve bu kitaplarda yer alan evrimci iddiaların yanlışlığı sergilenmiştir.

"Evrim Kuramı Konferansındaki İddiaların Geçersizliği" isimli birinci kitapta önce Bilim ve Ütopya dergisinin 3 Haziran 1998 günü İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün desteğiyle düzenlediği "Evrim Kuramı" adlı konferans, ardından yine söz konusu derginin evrimle ilgili bazı yayınları, sonra da Prof. Reşat Kayalı'nın konu hakkında yazdığı bir makalede yer alan yanılgılar ele alınmıştır.

"Evrimci Yayınlardaki İddiaların Geçersizliği" isimli ikinci kitapta ise 1998 yılında evrimci ve materyalist yayınlarda yer alan evrimci yanılgılar ele alınarak bu yanılgılar bilimsel delillerle düzeltilmiştir.

"Ortaöğretim Ders Kitaplarındaki Bilimsel Hatalar" isimli üçüncü kitapta ise, okullarımızda okutulan ders kitaplarında yer alan evrimci yanılgılar tek tek ele alınmakta ve bu yanılgılar bilimsel delillerle çürütülmektedir. Ders kitaplarındaki yanılgılara geçilmeden ise Darwinizm'in ideolojik yönü anlatılarak Türkiye ve Türk Milleti açısından önemi vurgulanmaktadır.

353 SAYFA, 124 RESİM

EVRİMCİLERİN İTİRAFLARI

Darwinizm'in, en ateşli savunucuları tarafından bile aslında inanılmayan bir masal olduğunu görmek istiyorsanız, bu itirafları okumalısınız.

"Evrimcilerin İtirafları" isimli kitabın tamamı ,her biri farklı bilim dallarında uzman olan dünyaca ünlü evrimci bilim adamlarının, evrimin gerçekleşmiş olmasının imkansızlığı ile ilgili sözlerinin derlenmesinden oluşmaktadır. Kitabın amacı, evrim teorisinin 21. yüzyıl bilimi tarafından kabul edilemez bir iddiayı içerdiğini ve aslında en tutucu evrimcilerin dahi bu gerçeği kabul etmek zorunda kaldıklarını gözler önüne sermektir.

26 bölümden oluşan kitabın her bölümünde evrim teorisi ile ilgili mutasyon, doğal seleksiyon, mikrobiyoloji, canlılardaki tasarım gibi konulardan biri ele alınmakta, bu konulara evrimcilerin bakış açıları ve bu konudaki yanılgıları kısa bir girişle okuyucuya tanıtılmaktadır. Daha sonra ise dünyaca ünlü evrimci bilim adamlarının o konuyla ilgili olarak evrimin gerçekleşmesinin imkansızlığını itiraf ettikleri ifadelerinden alıntılar yapılmaktadır. Her alıntının kaynağı ise kitabın arkasında yer alan 350 maddelik kaynakçada belirtilmektedir. Örneğin "Evrimcilerin Teoriyi, İdeolojik Olarak Savundukları ile İlgili İtirafları" başlıklı bölümde Cardiff Üniversitesi'nde, Uygulamalı Matematik ve Astronomi profesörü olan evrimci Chandra Wickramasinghe'nin şu sözüne yer verilmektedir:

Bir bilim adamı olarak aldığım eğitim boyunca, bilimin herhangi bir bilinçli yaratılış kavramı ile uyuşamayacağına dair çok güçlü bir beyin yıkamaya tabi tutuldum. Bu kavrama karşı şiddetle tavır alınması gerekiyordu... Ama şu anda, Tanrı'ya inanmayı gerektiren açıklamaya karşı olarak öne sürülebilecek hiçbir argüman bulamıyorum… Biz hep açık bir zihinle düşünmeye alıştık ve şimdi yaşama getirilebilecek tek mantıklı cevabın yaratılış olduğu sonucuna varıyoruz, tesadüfi karmaşalar değil. (Chandra Wickramasinghe, London Daily Express ile bir röportajından, 14 Ağustos 1981)

Kitabın arka yüzünde kitabın amacının "Darwinizm'in, en ateşli savunucuları tarafından bile aslında inanılmayan bir masal olduğunu göstermek" olduğu belirtilmektedir.

128 SAYFA, 55 RESİM

DARWINİZM’İN KARANLIK BÜYÜSÜ

Bu kitap, Darwinizim büyüsünün yöntemlerini ve bu büyünün etkisinin kaybolmaması için çaba harcayan Darwinistler'in tutumlarını deşifre ederek, insanları bu etkiden kurtarmayı amaçlıyor...

Darwinizm, insanların zihinlerine sanki bir büyü gibi enjekte edilen bir teoridir. Son derece mantıksız, bilimsellikten tamamen uzak olan bu teori, çeşitli telkin ve propaganda yöntemleriyle insanlara kabul ettirilmeye çalışılır. Sürekli bu telkine maruz kalan bazı insanlar da bu büyünün etkisine girerler. Bu kitabın amacı; Darwinizm büyüsünün yöntemlerini ve aynı zamanda bu büyünün etkisinin kaybolmaması için çaba harcayan Darwinistler'in tutumunu deşifre ederek, insanları bu etkiden kurtarmaktır. Aynı zamanda bu insanların akıl ve vicdanları ile iradelerini kullanarak düşünebilmelerine ve yaratılış gerçeğini görmelerine yardımcı olmaktır.

Kitaba neden bu ismin verildiği giriş bölümünde şöyle açıklanmaktadır:

Bu kitaba Darwinizm'in Karanlık Büyüsü isminin verilmesinin nedeni de işte büyünün şu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Darwinizm'de de amaç, insanların son derece açık ve kesin bir gerçek olan yaratılış gerçeğini inkar etmelerini ve akıl dışı bir safsata olan evrim teorisine inanmalarını sağlamaktır. Darwinizm büyüsünün etkisi altına giren bir insan aynı zamanda evrim teorisini savunan kişilerin kontrolü altına girmiş demektir. Darwinizm ya da evrim teorisi, aynı siyaha ak denmesi gibi inanılması imkansız, akıl ve mantık dışı bir inançtır. Ancak son 150 yıldır, sayısız insan bu fikre büyük bir tutku ile bağlanmıştır ve hiçbir şey onları bu inançlarından vazgeçirememektedir...

Belki de şu an aklınızdan Darwinistler'in içinde bulunduğu durumu büyü yerine akıl veya kavrayış yetersizliği ile açıklamak daha yerinde olur diye geçiriyor olabilirsiniz. Ancak Darwinizm'e inanan insanların içinde eğitimli, profesör ünvanına sahip, hatta Nobel ödülü alan insanlar dahi olması, onların kavrayış yetersizliğinden ziyade adeta "bir büyünün etkisi altında" olduklarını göstermektedir.

144 SAYFA, 139 RESİM

DARWINİZM DİNİ

Darwinizm, Sümerler ve Eski Yunan döneminden beri süregelen evrim inancını, 19. yüzyılda bilimsellik maskesiyle örtmüş batıl bir dindir. Eski çağlardan günümüze uzanan bu putperest inanç, kurucusuyla, sözde kutsal kitabıyla, misyonerleriyle neyi hedeflemektedir? Darwinizm Dini'nin gizli kalmış yönleri bu kitapta…

Kitabın adını okuduğunuzda "Darwinizm bir din değil, bilimsel bir teoridir!" diye düşünmüş olabilirsiniz. Nitekim dünya üzerinde pek çok insan da bu şekilde düşünmektedir. İnsanların büyük bir çoğunluğu evrim teorisinin ispatlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu zanneder, dünya üzerindeki etkisinin altında da bu sözde "bilimselliğin" yattığına inanırlar. Kitapta bu düşünüş şeklinin birbirini takip eden bir dizi yanılgı üzerine kurulduğu anlatılmaktadır.

Bu kitabın yazılmasındaki amaç da bu yanılgıları ortaya koymak, bilimsellik imajının hayali bir etkiden öteye gidemediğini yanılgıya düşen insanlara göstermektir. Çünkü evrim teorisi; kurucusuyla, kutsal kitabıyla, canlılığın oluşumuna getirdiği sözde cevaplarla, putlarıyla, inançlarıyla, farklı açıklamalara, eleştirilere ve bilimsel gelişmelere kapalı yapısıyla Allah'ın varlığını inkar eden pagan (putperest) bir dindir.

Darwinizm batıl bir dindir, hatta dünyanın en büyük ve en yaygın dinlerinden biridir. Bu batıl din türlü propaganda yöntemleri, taktikler, sahtekarlıklar ve göz boyamalarla insanlara çok şiddetli bir şekilde telkin edilmekte, yüzyıllardır da taraftarlarının sayısını büyük bir hızla artırmaktadır...

Darwinizm'in Allah'ın varlığını inkar üzerine kurulu, putperest bir din olduğu gerçeği artık pek çok kişi tarafından yüksek sesle dile getirilmekte, yazılarda, makalelerde ve kitaplarda –hatta çoğu zaman bizzat bu dinin tabileri tarafından- belgeleriyle ortaya konmaktadır. Bu nedenle de kitap boyunca okuduklarınız karşısında belki siz de çok şaşıracak, Darwinizm'in ne kadar kapsamlı, girift ve yaygın bir din olduğunu öğrendiğinizde, bunca yıldır nasıl olup da bu apaçık gerçeği fark edemediğinizi kendi kendinize soracaksınız.

120 SAYFA, 109 RESİM

DARWINİZM’İN SONU

Bu kitap, evrim teorisinin bilimsel çöküşünü özlü açıklamalar ve zengin bir görsel estetik içinde anlatıyor...

"Darwinizm'in Sonu" isimli kitapta, evrim teorisinin bilim karşısındaki yenilgisi, çok açık, anlaşılır ve sade bir dille ve görsel bir estetik içinde anlatılmaktadır. Kitap bulunan başlıklardan bazıları şunlardır:

Köhne Bir Düşünce: Evrim Teorisi, Hücredeki Tasarım, Miller Deneyi, Doğal Seleksiyon Yanılgısı, Mutasyonlar, İnsanın evrimi masalı, Sahte yüzler, Piltdown skandalı, Embriyoloji yanılgısı, Darwinizm neden savunuluyor?, Apaçık olan gerçek: Yaratılış…

Kitap boyunca evrim teorisinin geçersizliğini açıkça ortaya koyan bilimsel deliller anlatıldıktan sonra, tüm buna rağmen bazı bilim adamlarının nasıl olup da evrim teorisini hala savunabildikleri sorusuna şöyle cevap veriliyor:

Evrim teorisini reddeden tüm açık gerçeklere rağmen teori neden hala savunulmaktadır? Amerikalı evrimci biyolog Michael Walker bu soruyu cevaplarken şu itirafta bulunur:

"Kabul etmeliyiz ki, birçok bilim adamı ve teknoloji uzmanının Darwin'in teorisine onay veriyor olmasının tek nedeni, bu teorinin bir Yaratıcının varlığını reddetmesidir." (Michael Walker, Quadrant, Ekim 1982, s.44)

Teoriyi ısrarla savunanların tek hedefi, Allah'ı inkar eden materyalist felsefeyi yaşatabilmektir. Materyalizm sadece maddenin varlığını kabul eden ve her türlü madde ötesi varlığı reddeden körü körüne bir inançtır. Materyalistler sözde bilimsel dayanaklarını evrim teorisinde buldukları için ortaya atıldığı günden bu yana Darwinizm'i desteklemişlerdir.

Ama 140 yıldır dünyayı aldatan bu yalan bundan sonra fazla yaşayamayacaktır. Amerikalı felsefeci Malcolm Muggeridge, teorinin kaçınılmaz çöküşünü şöyle anlatır:

"Ben, kendim evrim teorisinin, geleceğin tarih kitaplarındaki en büyük alay konularından biri olacağına ikna oldum. Gelecek kuşaklar, bu kadar dayanaksız ve belirsiz bir hipotezin inanılmaz bir saflıkla kabul edilmesini hayretle karşılayacaktır." (M. Muggeridge, The End Of Christendom, s. 59)

76 SAYFA, 284 RESİM

HAYVANLAR ALEMİ

Hayvanlar aleminin sevimli ve çalışkan üyelerinin hayranlık veren özelliklerini çocuklarınıza bu kitaptan öğreteceksiniz!

Sevgili çocuklar, bu kitabı okurken, Allah'ın tüm canlıları en güzel biçimde yarattığını görecek ve her birinin O'nun sonsuz güzelliğini, gücünü ve bilgisini yansıttığını göreceksiniz.

"Hayvanların ne kadarını tanıyorsunuz?" sorusuna, "çoğunu" cevabını verdiğinizi duyar gibiyiz. Peki tanıdığınız hayvanların yaşamları hakkında neler biliyorsunuz? Nasıl doğup nasıl yaşıyorlar, nasıl yiyecek buluyorlar?... "Pek bir şey bilmiyorum" dediğinizi tahmin etmek zor değil ama bu kitabı okudukça onlar hakkında çok ilginç şeyler öğreneceksiniz. Allah'ın bu sevimli canlılarda yarattığı birbirinden mükemmel ve şaşırtıcı özellikleri göreceksiniz.

Yakından tanıdığınız ya da bugüne kadar hiç görmediğiniz, hatta adını bile duymadığınız hayvanlarla, onların gizli ve sevimli dünyalarıyla tanışacaksınız. Ve hepsini çok seveceksiniz. Hayvanların bazı şeyleri nasıl olup da yapabildiklerini hayretle okuyup, şaşıracaksınız. Dünyanın en hızlı koşucularından biri olan devekuşunu, en iyi atlayıcılarından olan kaplanı, keskin dişleriyle sincapları ve göz alıcı güzellikleri ile tavus kuşlarını hem de birbirinden güzel fotoğraflarıyla görüp tanıyacaksınız. Ama emin olun, bu canlılar öğreneceklerinizin yalnızca birkaçı...

Bu sevimli canlıları yaratan Allah'ın bizden istediği, onlardaki güzellikleri seyrederken O'nun sonsuz gücünü ve sanatını düşünmemiz, herşeyi Allah'ın yarattığını, herşeyin sahibinin Allah olduğunu fark etmemiz ve O'nun yarattığı şeylerdeki güzellikleri görüp zevk alabilmemizdir. Aynı zamanda da, bize bu sayısız güzellikleri yarattığı için Allah'a şükretmemiz ve O'nu çok sevmemizdir.

Bütün evrenin, bütün güzel hayvanların, bitkilerin, gecenin ve gündüzün, etrafımızdaki herşeyin yaratılmasının tek bir amacı vardır. O da Allah'ın yüceliğini ve yaratmasındaki üstünlüğü görebilmektir. "Allah ne kadar güzel yaratmış" diyebilmektir. Bu kitabı okuduktan sonra artık çevrenizde göreceğiniz tüm canlılara bu gözle bakmalısınız.

136 SAYFA, 200 RESİM

KARINCALARIN DÜNYASI –BALARILARI

Çocuklar, Burak ve arkadaşları ile birlikte hayvanlar aleminde bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?

Küçük kahramanımız Burak'ın maceralarının anlatıldığı çocuklar için hazırlanan bu serinin ilk kitabında karıncaların dünyası anlatılıyor. Burak bir gün okul yolunda Kapıcı Karınca'ya rastlar ve macera böylece başlar. Karıncalarla dost olan Burak, onların dünyasına ait hayranlık uyandırıcı bilgileri öğrenmeye başlar.

Bu serinin ikinci kitabında da kahramanımız Burak bu kez balarılarının dünyasına merak salar. Bu hikayede Burak arıların içi bal dolu kusursuz petekler inşa etmek için nasıl bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çalıştıklarını gözlemler. Sonunda tüm bunların Allah'ın yaratışındaki sonsuz bir güzellik olduğunu farkeder.

Küçük Dostlarımız Karıncaların Dünyası adlı kitap Burak'ın şu sözleriyle sona erer:

"Çevremde sık sık duyduğum, canlıların tesadüfen var olduklarının yalan olduğunu bir kez daha anladım. Düşünün kendi kendine tesadüfen var olan karıncalar nasıl olur da böylesine iyi anlaşabilirler? Üstelik tüm bu karıncalar tesadüfen oluşmuş olsalar, her biri yalnızca kendini korumak için yaşıyor olsa, nasıl birbirlerine karşı böylesine ciddi fedakarlıklar yapabilirler?

Bütün gün okulda bunları düşündüm. Akşam eve dönünce ise Allah'ın tüm insanlara gönderdiği Kuran'ı okumaya karar verdim ve ilk okuduğum ayet ise şu oldu:

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki) "Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191)"

44 SAYFA, 72 RESİM / 44 SAYFA, 65 RESİM

ÇOCUKLAR DARWIN YALAN SÖYLEDİ!

Çocuklar, Darwin Yalan Söyledi!..Gerçekleri ise bu kitaptan öğreneceksiniz...

"Çocuklar Darwin Yalan Söyledi" isimli kitapta, çocukların anlayabilecekleri bir üslup ve dikkat çekici örnekler kullanılarak, evrim teorisinin bilim açısından geçersizliği anlatılmakta, bir yandan da, Allah'ın evreni ve tüm canlıları yarattığına dair yaratılış delilleri gösterilmektedir. Birçok canlının özelliklerinin anlatıldığı kitap, karikatürlerle, renkli resim ve çizimlerle konuların daha anlaşılır ve zevkli hale getirildiği bir üslupla hazırlanmıştır. Kitabın giriş bölümünde şu sözler yer almaktadır:

Çocuklar ! Hiç düşündünüz mü?

"Dünyamız nasıl meydana geldi?", "Güneş ve Ay nasıl meydana geldiler?",

"Doğmadan önce neredeydiniz?",

"Denizler, ağaçlar, hayvanlar nasıl meydana geldiler?",

"Minicik bir arı çok lezzetli balı yapmayı nereden biliyor? Çok düzgün kenarları olan bal peteğini nasıl yapabiliyor?"

"İlk insan kimdi?" ...

Bu kitapta bu soruların hepsinin en doğru cevabını öğreneceksiniz.

Bu en doğru cevap nedir biliyor musunuz? Çevrenizde gördüğünüz herşeyi, sizi, arkadaşlarınızı, anne-babanızı, dünyayı, güneşi, çok sevdiğiniz yiyecekleri, muzları, kirazları, çilekleri, rengarenk gülleri, menekşeleri, güzel kokuları, insanları, kedileri, köpekleri, karıncaları, kelebekleri, kısacası herşeyi Allah yaratmıştır.

Ancak bir de bu konuda yalan söyleyen insanlar vardır. Onlar herşeyi Allah'ın yarattığına inanmazlar ve her konuda yalan söylerler. Bu insanlara "evrimci", söyledikleri yalana ise "Evrim Teorisi" denir.

Biz de sizin doğruları çok iyi öğrenmeniz için önce doğru olanları anlattık. Kitabın ikinci bölümünde ise evrim teorisine inananların, insanları nasıl yanılttıklarını gösterdik. Bu kitabı okuduktan sonra, bir gün biri gelip size evrim teorisine inanmanızı söylerse, siz de ona evrim teorisinin doğru olmadığını, herşeyi Allah'ın yarattığını anlatabilirsiniz.

144 SAYFA, 282 RESİM

HÜCREDEKİ BİLİNÇ

Hücre içindeki olağanüstü bilinç,Allah'ın sonsuz yaratma gücünün, üstün ilminin ve kusursuz sanatının delillerinden birisidir.

Bu kitapta da dev bir uzay gemisinden çok daha kompleks ve harika sistemlere sahip, minyatür bir şaheser olan hücredeki yaratılış mucizeleri tanıtılacaktır. Hücre içindeki organellerin ve hücrede üretilen enzimlerin, proteinlerin ve diğer tüm maddelerin, kendilerinden beklenmeyecek şuurlu hareketleri gözler önüne serilecektir. İnsan bedenindeki yaklaşık yüz trilyon hücrenin her birinde sergilenen üstün akıl ve bilgiyle ilgili örnekler anlatılacak; tüm bunların şuursuz tesadüflerin değil, Allah'ın eseri olduğu bir kez daha hatırlatılacaktır.

Bu kitapta özellikle hücre üzerinde durulmasının nedenlerinden biri canlılığın tesadüfen oluştuğunu iddia ederek, Allah'ı inkar edenlere gerçekleri bir kez daha göstermektir. Canlılık, tesadüfen oluşamayacak kadar kompleks ve detaylı özelliklere sahiptir, üstün bir Akıl ve Güç tarafından yaratıldığı apaçıktır. Bu kitabın bir diğer amacı da Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü anlatarak O'nun yüceliğini tesbih etmektir.

Kitapta yer alan bölümlerden bir tanesinde DNA'nın kendini kopyalaması anlatılmaktadır. "Darwinizm'e İnanmak Aklı ve Mantığı Terk Etmektir" adlı bu bölümden bazı satırlar şöyledir:

Vücudumuzdaki her hücre bölünerek çoğalır. Bölünme sırasında hücre çekirdeğindeki DNA'nın da kopyalanması gerekir. DNA'nın kopyalanması işlemi ise, insanı hayrete düşürecek kadar kusursuz bir organizasyon, disiplin ve düzen içinde gerçekleşir…

DNA'nın kopyalanması sırasında, birçok enzim, askeri bir disiplin içinde, bilgi ve akıl kullanmayı gerektiren işlemleri yerine getirir. Sizin elinize 3 milyar harften oluşan bir metin verilse ve bunu daktilo ederek kopyalamanız istense, bu kopyalama işlemini tek bir hata yapmadan tamamlamanız mümkün olmazdı. Mutlaka bir yerde bir hata yapar, satır ya da en azından harf atlardınız. Ancak, bu enzimler böyle bir hataya düşmeden işlemlerini tamamlar. İşte bu da Allah'ın yaratış sanatının apaçık bir örneğidir..

128 SAYFA, 118 RESİM

KURAN BİLİME YOL GÖSTERİR

Bilim, Kuran'ın bildirdiği gerçeklere göre yönlendirildiği takdirde çok hızlı ilerler ve insanlığa çok daha büyük hizmetler verebilir…

"Kuran Bilime Yol Gösterir" isimli kitabın yazılmasındaki en önemli amaç, dinin bilime karşı olduğuna veya din ve bilimin bağdaşamayacağına dair yüzyıllardır süregelen telkine cevap vermektir. Kitap birinci ve ikinci kitap olarak ikiye ayrılmıştır.

Birinci Kitabın "Din Bilimi Teşvik Eder" başlıklı bölümünde Allah'ın Kuran'da insanları tüm varlıklar ve sistemler üzerinde düşünmeye çağırdığı Kuran ayetleri ile birlikte anlatılmıştır. "Din Bilimin Doğru Yönlendirilmesini Sağlar" başlıklı bölümde ise Materyalistlerin 'Sonsuz Evren' Saplantıları ile Bilime Kaybettirdikleri, "Evrende Tasarım Yoktur" İddiasının Bilime Kaybettirdikleri, Evrim Teorisini Kanıtlama Yönündeki Umutsuz Çabaların Bilime Kaybettirdikleri, "Boşa Uğraş" Verdiğini Bilmenin Evrimci ve Ateist Bilim Adamları Üzerinde Oluşturduğu Olumsuz Etkiler, Evrimciler İstemese de Bilimsel Bulgular Hep Yaratılışı Kanıtlar başlıklı konular yer almaktadır.

"Din ile Bilim Daima Uyum İçindedir" başlıklı bölümde ise öncelikle İslam Tarihinde yer alan önemli bilim adamları ve çalışmaları ile ilgili bilgi verilmektedir. Ardından materyalistlerin genellikle din ve bilim çatışmasına örnek olarak gösterdikleri Ortaçağ Kilisesinin bilim adamlarına karşı tutumu ve İncil ve Tevrat'ın bilimsel verilerle uyuşmayan bölümleri hakkında bilgiler aktarılmaktadır. "Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri" bölümünde ise, 21. Yüzyılda keşfedilmiş olan birçok bilimsel bulgunun Kuran'da günümüzden 1400 sene önce bildirildiği ve bunun Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunu gösteren önemli bir delil olduğu gerçeği incelenmektedir.

Kitabın ikinci bölümünde ise, geçmişte ve günümüzde iman eden ve bilimsel çalışmalarını imanlarından aldıkları şevk ve istekle yürüten bilim adamlarına yer verilmiştir. Yüzlerce bilim adamı hakkında kısa bilgilerin verildiği ve inançlı olduklarını gösteren sözlerinden alıntılar yapıldığı bu bölüm, bilim adamlarının ateist olmaları gerektiğine dair yanlış inancı da geçersizleştirmektedir.

200 SAYFA, 228 RESİM

KURAN MUCİZELERİ

Kuran'ın bilimsel mucizelerinin yanısıra, geleceğe yönelik içerdiği bazı haberlere ve matematiksel mucizesi ile ilgili örneklere de yer verilen bu eseri mutlaka okuyun.

Kuran'da 1400 yıl önce haber verilmiş olan bilimsel gerçeklerin pek çoğunun yakın bir zamanda teknolojinin gelişmesiyle keşfedilebildiği, bunun da Kuran'ın Allah sözü olduğunu bir kere daha kanıtladığı kitapta şöyle ifade edilmektedir:

Kuran'ın eşsiz üslubu ve içerdiği üstün hikmet, onun Allah'ın sözü olduğunun kesin bir delilidir. Bunların yanı sıra, Kuran'ın Allah katından indirildiğini ispatlayan pek çok mucizevi özelliği de vardır.

Bu özelliklerden biri, ancak 20. yüzyıl teknolojisiyle eriştiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önce Kuran'da bildirilmiş olmasıdır.

Elbette ki Kuran bir bilim kitabı değildir. Fakat çeşitli ayetlerinde, son derece özlü ve hikmetli bir anlatım içinde aktarılan bazı bilimsel gerçekler ancak 20. yüzyıl teknolojisi ile keşfedilmiştir. Kuran indirildiği dönemde bilimsel olarak saptanması mümkün olmayan bu bilgiler günümüz insanına Kuran'ın Allah sözü olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır.

Elinizdeki bu kitapta Kuran'ın bilimsel mucizelerinin yanısıra, geleceğe yönelik içerdiği bazı haberlere ve "matematiksel mucizesi" ile ilgili örneklere de yer verilmiştir.

Kuran Mucizeleri kitabı üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri anlatılmaktadır. İkinci bölümü oluşturan Kuran'ın Gelecekle İlgili Haberleri bölümünde Mekke'nin fethinin ve Bizans'ın galibiyetinin, bu olaylar gerçekleşmeden önce Kuran'da haber verildiği delilleriyle ve tarihsel olaylarla birlikte anlatılmaktadır. Üçüncü yani Kuran'ın Matematiksel Mucizeleri bölümünde ise Kuran'da kelime tekrarları, Ebced hesabı ve 19 mucizesi matematiksel olarak tarif edilmektedir.

120 SAYFA, 73 RESİM

MUCİZELER ZİNCİRİ

Bu kitabın amacı evrendeki yaratılış mucizelerinden çeşitli örnekleri gözler önüne sererek, Allah'ın sonsuz kudret ve sanatını okurlara düşündürebilmektir.

Evrenimizi detaylı olarak incelediğimizde en temel kozmik kanunlardan, en kritik fiziksel değerlere, en küçük dengelerden en ince hesaplara kadar hepsinin ayrı ayrı son derece hassas ölçüler içinde ayarlanmış olduklarını görürüz. Bu ayarların ise evrende insanlık diye bir kavramın var olması için olması gereken en ideal değerlerde olduklarını hayretle fark ederiz.

Son yıllarda bu konu üzerinde yoğunlaşan evren bilimciler ve teorik fizikçiler evrenin insan yaşamının ortaya çıkmasına yönelik akıllara durgunluk veren bu özel ayarlamaya "İnce Ayar" (Fine Tuning) adını verdiler. Ve evrendeki bu ince ayarın sayısız örneklerini tesbit ettiler, hesapladılar. Örneğin NASA'da astronomi uzmanı Prof. John O'Keefe'nin evrendeki hassas düzen hakkındaki çarpıcı görüşleri şöyledir:

"Biz astronomik standartlar göz önüne alındığında, çok fazla özen gösterilmiş, kollanmış ve şefkat gösterilmiş bir grup yaratıklarız... Eğer evren şu anki en hassas kesinliğinde yapılmış olmasaydı hiçbir zaman var olamazdık. Benim görüşüme göre mevcut şartlar, evrenin insanın içinde yaşaması için yaratıldığını gösteriyor".

Bugüne kadar, varılan tüm bilimsel sonuçlar evrenin hiçbir anında hiçbir noktasında tesadüflere ve rastlantılara yer olmadığını göstermiştir. Evren var olduğu ilk andan şu satırları okuduğunuz andaki son durumuna kadar her karesiyle sonsuz güç ve ilim sahibi Allah tarafından tasarlanmış ve insanın var olması, denenmesi ve Rabbi'nin kudretini ve sanatını görüp O'nu gereği gibi takdir etmesi için yaratılmıştır.

Bu kitabın amacı evrendeki yaratılış mucizelerinden çeşitli örnekleri gözler önüne sererek Allah'ın sonsuz kudret ve sanatını okurlara bir derece hissettirebilmektir. Daha ileri bir amacı ise, hikmet gözüyle bakıldığında, gerçekte insanın çevresinde yer alan herşeyin Allah'ın açık birer mucizesi olduğu bilincini elde etmeye vesile olmaktır.

141 SAYFA, 160 RESİM

EVRENİN YARATILIŞI

Çağdaş fizik ve astronominin bulguları, evrenin Allah tarafından yaratıldığını nasıl gösteriyor? Bu sorunun cevabını en son bilimsel gelişmelerle bu kitapta tüm detaylarıyla bulacaksınız.

Tüm evrenin tesadüfe hiçbir şekilde yer vermeyecek mükemmellikte, belirli bir amaca göre, muhteşem bir uyum, ahenk ve denge ile Allah tarafından yaratılmış olduğu bu kitapta delilleri ile birlikte anlatılmaktadır.

Asırlar önce nasıl bir bilim anlayışının var olduğu ve bu bilim anlayışı içinde "evrenin sonsuzdan beri var olduğu" fikrinin nasıl ortaya çıktığı, daha sonraları bu fikrin yerine evrenin genişlediği fikrine bırakması ve bu tartışmanın Big Bang Teorisinin kanıtlanması ile yön değiştirmesi, Kuran'da Big Bang'e işaret ediliyor olması kitabın "Evrenin Yoktan Yaratılışı" bölümünde ele alınan konulardan bazılarıdır.

Kitabın "Göklerdeki Düzen" bölümünde ise, Güneş Sistemi'nden başlayarak uzayda nasıl kusursuz bir düzenin var olduğu, uzaydaki boşlukların neden gerekli olduğu, Güneş Sistemi'ni oluşturan bütün parçaların birbirine olan mükemmel uyumu, Dünya'nın yerinin tam olması gereken yerde bulunduğu gibi konular ayetler doğrultusunda ve bilim adamlarının bu konular hakkındaki düşünceleri ile birlikte ele alınmakta ve bunların tümünün yaratılış mucizeleri oldukları anlatılmaktadır.

Bundan başka kitapta "Mavi Gezegen" başlığı altında Dünya'da var olan kusursuz sistemi oluşturan parçalar teker teker ele alınmaktadır. Dünya'nın Isısı, Yerkürenin Kütlesi ve Manyetik Alanı, Atmosferin Canlı Yaşamı için Uygunluğu gibi konular da yine örneklerle açıklanmaktadır.

Kitaptaki; Işıktaki Tasarım, Sudaki Tasarım, Yaşamın Özel Tasarlanmış Elementleri ise tüm evrenin insan için özel olarak yaratılmış olduğunu kanıtlayan delillerin anlatıldığı bölümlerdir. Bu bölümlerde de Allah'ın yeryüzündeki yaratma sanatının inceliklerini tüm çarpıcılığıyla okuyacaksınız.

192 SAYFA, 91 RESİM

DOĞADAKİ TASARIM

Doğaya baktığımızda, canlı bedenlerinde hiçbir teknoloji ile kıyaslanamayacak kadar üstün tasarımlar bulunduğunu görürüz. Bu, Allah'ın kusursuz yaratışıdır.

Allah'ın kusursuz yaratışının delillerinden biri olan, doğadaki mükemmel tasarımın örneklerle anlatıldığı bu kitabı tanıtıcı bilgi, kitabın arka yüzünde şöyle özetlenmektedir:

Doğadaki canlılar son derece kompleks vücut sistemlerine sahiptir. Bir kuşun tüylerini, bir yarasanın sonar sistemini ya da bir sineğin kanat yapısını incelediğimizde, karşımıza olağanüstü sayılacak derecede detaylı tasarımlar çıkar. Ve bu tasarımlar, bizlere açık bir gerçeği gösterir: Tüm canlılar, Allah tarafından kusursuzca yaratılmıştır.

Charles Darwin'in 19. Yüzyılda ortaya attığı evrim teorisi ise, yaratılışı reddetmekte ve doğadaki tasarımların, doğal süreçler sonucunda "kendiliğinden ve tesadüfen" oluştuğunu öne sürmektedir. Evrim teorisine göre, bu oluşumun temel mekanizması da "kademe kademe gelişim"dir.

Ancak 20. yüzyılın bilimsel bulguları, canlılardaki tasarımların "kademe kademe gelişim" iddiasıyla açıklanamayacağını ortaya koymuştur. Canlı bedenleri, tek bir parçası bile eksik olsa hiçbir işe yaramayacak organlarla doludur. Sadece bu "indirgenemez kompleks" organlar dahi, canlılığın doğal etkenlerle açıklanamayacağını ve Allah tarafından kusursuzca yaratıldığını açıkça ispatlamaktadır.

Kitap boyunca, yukarıda özetlenen gerçek, doğadaki birçok canlının sahip olduğu özellikler örnek gösterilerek örneklendirilmektedir. Kitabın içeriğini oluşturan bazı bölümler ve bazı alt başlıklar ise şöyle sıralanabilir:

Böceklerin Uçuşundaki Tasarım Mucizesi

Helikopterin İlham Kaynağı Yusufçuk, Böceklere Özel Solunum Sistemi...

İletişim ve Hedef Belirleme Sistemleri

Yarasaların Radarı, Elektrikli Balıklar, Yunusun Kafatasındaki Sonar...

Tasarım ve Yaratılış

Böcekler ve Robot Teknolojisi, Kitin: Mükemmel Kaplama Malzemesi...

208 SAYFA, 302 RESİM

DÜŞÜNEN İNSANLAR İÇİN

Yeryüzü yaşayan mucizelerle doludur. Ancak bunları görmek ve ne anlama geldiklerini kavramak için düşünmek gerekir...

Bu kitap Kuran'da dikkat çekilen ve üzerinde düşünülmesi öğütlenen bazı varlıklar ve olaylar hakkında yazılmıştır. Kitapta yer alan konulardan bazıları şöyledir:

1. BÖLÜM: "Kuran'da Dikkat Çekilen Dört Hayvan"

Bu bölümde sivrisinek, balarısı, deve, sinek gibi Kuran ayetlerinde bahsi geçen canlıların özelliklerine yer verilmektedir. Sivrisineğin üstün görme sistemi, akılalmaz kan emme tekniği ve gelişim evreleri gibi birçok detay Kuran ayetleri doğrultusunda ele alınmaktadır. Aynı şekilde balarılarının petekleri nasıl ürettikleri, devenin dayanıklı olmasını sağlayan özellikleri de herkesin çok iyi tanıdığı bu canlılar üzerinde bir kere daha düşünmesini sağlıyor.

2. BÖLÜM: "İnsan"

İnsanın yaratılışına pek çok Kuran ayetinde dikkat çekilmekte ve bu konu üzerinde düşünülmesi emredilmektedir. Kitabın Rahimlerdeki Yaratılış adlı bölümünde ayetler doğrultusunda insanın gelişim aşamaları anlatılmaktadır. Vücudumuzdaki Makinalar bölümünde ise, sindirim, iskelet gibi vücut içi sistemleri ele alınmıştır.

3. BÖLÜM: "Canlılardaki İbretler"

Hayvanların avlanırken kullandıkları kamuflaj teknikleri, özel olarak kurdukları akılcı tuzaklar, optik hesaplamalar yapmaları, böcek avlayarak beslenen bitkiler gibi konular "Profesyonel Avcılar" isimli başlık altında anlatılmıştır. Bundan başka kunduzların yaptıkları mimari tasarım gerektiren yuvalar, termitlerin gökdelenleri, dokumacı karıncaların larvalarını dikiş iğnesi gibi kullanarak yapraklardan diktikleri yuvaları "Şaşırtıcı Mimarlar" bölümünde örneklendirilmektedir.

Kitabın sonuç bölümünde şu ifadeler yer almaktadır:

Bütün evren ve içindeki bütün varlıklar Allah tarafından yaratılmıştır. Canlılara hayat veren de, onları belirli bir vakte kadar canlı tutan da Allah'tır.

259 SAYFA, 450 RESİM

ALLAH AKILLA BİLİNİR

Yaratılış gerçeğini görebilmek için gereken akıl, samimi imanla kazanılır. Bu kitap, akletmeye bir davettir...

"Allah Is Known Through Reason" ismiyle İngilizce olarak da baskısı yapılan "Allah Akılla Bilinir" isimli kitap "Allah'ın varlığını nasıl biliriz?" sorusuna cevap vermek amacıyla yazılmıştır ve aynı zamanda okuyucuyu Allah'ın yaratmış olduğu evrenin ve canlıların üzerinde düşünmeye ve bunların nasıl kusursuz bir biçimde yaratıldıklarını görmeye bir davettir.

Kitap; 1. kitap ve 2. kitap olarak iki ana bölüme ayrılmıştır.

Birinci kitabın başlığı "Bilimsel Deliller Işığında Yaratılış Gerçeği"dir. Bu kitabın ilk konusu olan "Yokluktan Varlığa" isimli bölümde, evrenin nasıl varolduğu sorusuna en son bilimsel bulgular doğrultusunda cevap verilmekte ve bu bilgilerin Allah'ın evreni yoktan varettiği gerçeğine işaret ettiği ortaya konmaktadır. İkinci bölümde ise "Göklerdeki ve Yerdeki Deliller" başlığı altında, göz, savunma sistemi gibi karmaşık yapı ve sistemlerden, kelebek, zürafa ve diğer hayvanların kullandıkları savunma yöntemlerinden örnekler verilmekte ve tüm bu kompleks yapı, işlev ve davranışların tesadüfler sonucunda, kendilerinden oluşamayacakları gözler önüne serilerek, bunların herbirinin Allah'ın yaratışına delil oldukları gösterilmektedir.

"Bilim Adamları Allah'ın Delillerini Tasdik Ediyor" başlıklı bölümde ise günümüzde din ile bilimin çatıştığını söyleyenlerin büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını, geçmişte de günümüzde de birçok ünlü ve saygın bilim adamının bilim yoluyla Allah'ın varlığının delillerine ulaştıklarını ve Allah'a inandıklarını açıklamaktadır. "Bilimsel Gerçekler ve Kuran Mucizesi" başlıklı bölümde ise, ancak 20. yüzyıl teknolojisi ile keşfedilen bazı gerçeklerin günümüzden 14 yüzyıl evvel Kuran tarafından bildirildikleri ve bu mucizelerin Kuran'ın Allah'ın varlığının önemli delillerinden biri olduğunu gösterdiği konu edilmiştir.

İkinci Kitabın ismi ise "Yaratılışı İnkar Edenler"dir. Bu kitapta Evrim Yanılgısı, Allah İnancı Olmayan Toplum Modeli, Vaat Edilen Gerçek Yurt Ahiret ve Maddeye Farklı Bir Yaklaşım başlıklı konular yer almaktadır.

164 SAYFA, 85 RESİM

ALLAH’IN RENK SANATI

Bu kitapta Allah'ın tüm evrende görülen muhteşem "renk sanatı" anlatılmaktadır.

"Allah'ın Renk Sanatı" üzerine bir kitap yazılmasındaki amaç; insanların yaşamları boyunca sürekli olarak gördükleri ancak önemini ve özelliklerini alışkanlıktan ve düşünmemekten dolayı tam anlayamadıkları konulardan biri olan renkler üzerinde düşündürtmek ve renklerin varlığının Allah'ın varlığının delillerinden biri olduğunu göstermektir.

Doğada var olan her canlının sahip olduğu renklerin, desenlerin, beneklerin hatta çizgilerin bile bir anlamı vardır. Kimi zaman aralarında bir iletişim aracı, kimi zamansa düşmanlara karşı bir uyarı olarak kullandıkları renkler canlılar için hayati önem taşımaktadır. Öyle ki o canlının sahip olduğu rengin tonunun açık ya da koyu olması, çizgilerinin yönü bile özel olarak belirlenmiştir.

Dikkatli bakan bir göz yalnızca canlıların değil, doğadaki herşeyin tam olması gerektiği gibi, yerli yerinde olduğunu hemen görecektir. Üstelik herşeyin insanın hizmetine verilmiş olduğunu, gökyüzünün masmavi ferahlatıcı renginin, çiçeklerin rengarenk görünümlerinin, yemyeşil ağaçların, otlakların, gece zifiri karanlık içinde dünyayı aydınlatan ayın, yıldızların ve daha saymakla bitirilemeyecek kadar çok güzelliğin Allah'ın sanatının tecellileri olduğunu anlayacaktır.

Allah tüm kainatı, onun içindeki canlı cansız herşeyi eksiksiz olarak yaratmıştır.

Yukarıda verilen ana fikir doğrultusunda kitapta yer verilen konuların başlıkları şöyle sıralanabilir:

Renkli Bir Dünya, Renk Nedir? Nasıl Oluşur?, Renkteki Tasarım, Renk Veren Moleküller: Pigmentler, Renklerin Dili, Evrimin Açıklayamadığı Bir Konu: Uyum ve Simetri, Sonuç, Maddenin Ardındaki Sır, Evrim Yanılgısı.

Bu kitabı okuduktan sonra belki bugüne kadar hiç düşünmediğiniz güzellikleri artık daha şuurlu bir şekilde fark ettiğinizi göreceksiniz.

160 SAYFA, 215 RESİM

CANLILARDAKİ FEDAKARLIK VE AKILCI DAVRANIŞLAR

Darwinizm, tüm canlılığı "yaşam mücadelesi" kavramına dayandırır. Oysa canlılarda şaşırtıcı fedakarlık örnekleri vardır...

Bu kitapta hayvan davranışlarında görülen bilinçli davranışlar, evrim teorisinin açmazlarından biri olarak anlatılmakta ve bu konuyla ilgili olarak çok sayıda örnek verilmektedir. Baraj Mühendisleri Kunduzlar, Birkaç Aşamalı Plan Yapabilen İmparator Tırtılı gibi hayvanlardaki bilinçli davranışlar incelenirken, "İçgüdünün kökeni nedir?" sorusunun cevabı da verilmektedir. İçgüdülerin evrimle gelişemeyeceği konusu, bu konuda evrimcilerin itirafları ve canlılardan örnekler verilerek ele alınmaktadır. Sonuç olarak tüm canlıların Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleri ise kitapta şöyle anlatılmaktadır:

Doğada elbette ki canlılar beslenebilmek veya güvenliklerini sağlayabilmek için bir çaba içerisindedirler. Ancak doğa sadece bu görüntülerden ibaret değildir. Doğada canlıların büyük bir çoğunluğu, yavruları veya aileleri için, kimi zaman sürülerindeki diğer canlılar hatta diğer türler için benzeri görülmemiş fedakarlıklarda bulunurlar. Fedakarlığın yanısıra işbirliği, dayanışma, birbirinin çıkarını kollama gibi özellikler de canlılar aleminde sıkça karşılaşılan tavırlardır.

İşte doğanın yalnızca bir savaş yeri olduğunu iddia eden evrim teorisi canlılar aleminde görülen bu fedakarlık örneklerine hiçbir açıklama getiremez. Evrim teorisi, düşmanlarından kaçıp kurtulan bir zebranın neden geri dönüp düşmanları tarafından kuşatılmış olan diğer zebraları, üstelik de hayatını tehlikeye atarak, kurtardığını kesinlikle açıklayamaz.

Canlılardaki fedakar ve işbirlikçi davranışlar evrim teorisinin geçersizliğini bir kez daha ve tüm açıklığıyla ortaya koyarken, önemli bir gerçeğin de delillerini oluşturmaktadır: Tüm evrenin üstün bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı ve her bir canlının, Yaratıcısı olan Allah'ın ilhamı ile davrandığı gerçeğinin…

175 SAYFA, 73 RESİM / SAYFA, RESİM

İHTİŞAM HER YERDE

Her insan aklı ve vicdanı ölçüsünde Allah'ın büyüklüğünü kavrar ve Allah'ın yaratışındaki ihtişamı görür.

Sabah kalktığınızda yaptığınız işleri bir an için aklınızdan geçirin; gözünüzü açarsınız, nefes alırsınız, yatakta doğrulursunuz, kalkar ve yürürsünüz, yemek yersiniz, kıyafetlerinizi değiştirirsiniz. Annenizle veya kardeşinizle konuşursunuz, size söylediklerini duyarsınız. Sonra dışarıya çıkarsınız ya da pencereden dışarıya bakarsınız ve masmavi gökyüzünü görürsünüz. Belki o an pencerenin önünden uçan kuşların seslerini duyarsınız. Düşen bir yaprağı izlerken, ağaçtaki olgunlaşmış elmaları fark edersiniz. Güneşin sıcaklığını ve rüzgarı yüzünüzde hissedersiniz. Kısacası sizin için sıradan bir gün başlamıştır. Gördüğünüz, duyduğunuz şeyler alışılmıştır; bu yüzden bunların üzerinde düşünmeye bile gerek duymazsınız.

İşte kitapta verilen örneklerle bu alışılmışlığın kırılması ve okuyucunun düşünmeye teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

Bu kitapta verilen örneklerin tümü Allah'ın evrende kusursuzca yarattığı çeşitlilikten sadece birkaçıdır. Bu örneklerin her biri kendi içinde çok detaylı bilgiler içermektedir. Örneğin, bu kitapta kelebeklerin birkaç genel özelliğinden bahsedilmektedir, ancak sadece kelebeğin gözü üzerine yazılmış sayfalar dolusu kitap vardır. Bundan başka çok çeşitli sayıda kelebek türleri, bu türlerin her birinin kendilerine has özellikleri vardır. İnsan vücudunun bu kitapta çok genel olarak ele alınan birkaç özelliği vardır ancak sadece kemikler ile ilgili ciltler dolusu kitap ve araştırma bulunmaktadır. İnsan gözünün tek bir siniri, böceklerin kanatları, hatta sadece bu kanadı oluşturan maddenin içeriği üzerine yazılmış sayfalar dolusu kitap vardır.

Tüm bunlar Allah'ın varlığının apaçık delilleridir. Allah'ın varlığı her yeri kuşatmıştır ve aklını kullanabilen her insan bu kitapta çarpıcı resimlerle anlatılan yaratılıştaki ihtişamı hemen fark edecektir.

152 SAYFA, 144 RESİM

SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEYİN

İnsanlar bazen çok iyi anladıkları halde, imani gerçekleri anlamazlıktan gelirler. Siz öyle yapmayın...

"Sakın Anlamazlıktan Gelmeyin" isimli bu kitap, insanlara günlük uğraşları, koşuşturmaları içerisinde unuttukları son derece önemli bazı gerçekleri hatırlatmakta, güncel hayattan örneklerle insanları bu hayati konular üzerinde düşünmeye çağırmaktadır.

Kitapta, aslında her insanın bu gerçeklerin farkında olduğu ancak bu gerçekleri düşünmekten kaçındığı, görmezlikten veya anlamazlıktan geldiğinin üzerinde durulmaktadır.

Kitabı oluşturan bölümlerden bazıları şöyledir:

1. Allah'ın Apaçık Olan Varlığını Anlamazlıktan Gelmeyin2. Evrimin Bir Aldatmaca Olduğunu, Herşeyi Allah'ın Yarattığını Anlamazlıktan Gelmeyin3. Çevrenizdeki Canlılardaki Mucizevi Özellikleri, Mükemmellikleri Anlamazlıktan Gelmeyin4. Sahip Olduğunuz Herşeyi Allah'ın Nimet Olarak Verdiğini Anlamazlıktan Gelmeyin5. Bu Dünyada Uzun Süre Kalmayacağınızı Anlamazlıktan Gelmeyin6. Ölüm Gerçeğini Anlamazlıktan Gelmeyin7. Kuran'ın Hak Kitap Olduğunu, Ondan Hesaba Çekileceğinizi Anlamazlıktan Gelmeyin8. Vicdanınızın Sesini Anlamazlıktan Gelmeyin9. Allah'ın Güzel Ahlaklı Olmayı Emrettiğini Anlamazlıktan Gelmeyin10. Bütün Kötülüklerin Kaynağının Dinsizlik Olduğunu Anlamazlıktan Gelmeyin11. Ahiretin ve Hesap Gününün Varlığını Anlamazlıktan Gelmeyin12. Maddenin Bir Hayalden İbaret Olduğunu Anlamazlıktan Gelmeyin13. Zamanın Değişken Bir Algı Olduğunu ve Kader Gerçeğini Anlamazlıktan Gelmeyin

112 SAYFA, 74 RESİM

DERİN DÜŞÜNMEK

İnsan Allah'ın düşünme yeteneği ile yarattığı bir varlıktır. Ne var ki, insanların çoğu bu çok önemli yeteneği gereği gibi kullanmaz...

İnsanın Allah'ın düşünme yeteneği ile yarattığı bir varlık olduğunun vurgulandığı kitapta, pek çok kimsenin bu çok önemli yeteneği gereği gibi kullanmadığına da dikkat çekilmektedir. Kitabın yazılış amacı ise insanları "gereği gibi düşünme"ye davet etmek ve onlara "gereği gibi düşünme"nin yollarını göstermek olarak belirtilmektedir. Düşünmenin insanların üzerinde var olan zihinsel uyuşukluğu, puslu görüşü kaldıracağı, insanın her an her yerde düşünebileceği, samimi ve Allah'a yönelerek düşünmenin önemi gibi konular bu kitapta ayetlerle paralel olarak anlatılmaktadır.

Kitaptaki "Düşünmeyi Engelleyen Nedenler" başlığı altında, "Çoğunluğa Uymanın Getirdiği Zihinsel Uyuşukluk, Düşünce Tembelliği, Fazla Düşünmek İyi Değildir Telkini, Düşünmenin Getireceği Sorumluluklardan Kaçmak, Günlük Hayatın Akışına Kapılarak Düşünmemeleri" gibi konular başlıklar halinde ele alınmaktadır.

Kitapta anlatıldığına göre; her insan sabah uyandığında, yolda giderken etrafında gördüğü şeylerde, rengarenk bir dünyaya baktığında, yapılan işlerde herhangi bir zorlukla karşılaşıldığında kısacası her an Allah'ın tavsiye ettiği şekilde düşünebilir, düşündüklerinden sonuç çıkararak hareket edebilir.

İnsan düşünmeye devam ettikçe Allah'ın yarattığı güzellikleri ve incelikleri daha çok fark etmeye başlar. Vicdanlı bir insan tüm bunları düşünürken aynı anda Allah'ın sunduğu nimetlerden zevk alabilmenin de yine Rabbinin büyük bir lütfu olduğunu aklından geçirecektir.

Kitapta verilen tüm örnekler günlük yaşamdan örneklerdir. Örneğin bir kişinin televizyon seyrederken karşılaştığı saldırı, şiddet gibi olaylar eğer bu kişi derin düşünmeyi bilen bir insansa aklına Allah korkusu olan toplumlarda bu tür görüntülerin hiçbirinin yaşanmayacağı düşüncesini getirecektir.

128 SAYFA, 137 RESİM

SONSUZLUK BAŞLAMIŞ DURUMDA

Bu kitap, hep görünen yüzüyle düşünmeye alıştığımız dünyanın, "batını"nı, yani gizli gerçeğini anlatmaktadır.

Sonsuzluk Başlamış Durumda adlı bu kitap, Albert Einstein'in "Genel Görecelik Kuramı, bilimin "maddenin gerçeği" ile ilgili son buluşları ve Kuran'da yer alan zaman ve mekan ile ilgili açıklamalardan yola çıkılarak sonsuzluk kavramının incelendiği bir kitaptır.

Kitabın amacı insanları konuyla ilgili bilimsel bulgular hakkında bilgilendirirken, sonsuzluk kavramı üzerinde düşünmeye teşvik etmektir. Giriş bölümünde kitabın içeriği hakkında genel bir bilgi verilmektedir:

Sonsuzluk kelimesi sizin için ne ifade eder?

Sonsuz zaman deyince genellikle insanların aklına yüz bin yıl, bir milyon yıl ya da bir milyar yıl gibi rakamlar gelir. Bu sürelerin çok uzun olduğu, asla tükenmeyeceği düşünülür. Sonsuz uzaklık deyince de yine genellikle akıllara yüz bin ışık yılı, bir milyon ışık yılı ya da bir milyar ışık yılı gibi bir uzaklık gelir.

Oysa bunlar son derece sınırlı düşünceler ve kavramlardır. Şöyle bir örnekle sonsuzluğun ne derece olağanüstü bir büyüklük olduğunu vurgulayabiliriz: Yüz katrilyon insan olsa, tüm hayatları boyunca gece gündüz hiç durmadan sayı saysalar, üstelik yüz katrilyon yıl ömürleri olsa ve ömürleri boyunca başka hiçbir iş yapmadan bu işle uğraşsalar, yine de sonsuzluğa ulaşamazlar. Çünkü sonsuzluk, hiç bitmeyecek, başı ve sonu olmayan bir büyüklüğü ifade eder.

Oysa Allah öyle bir büyük bir ilme sahiptir ki insana göre "sonsuz" olan ve bu yüzden asla hesaplamaya güç yetiremeyeceği bu kavram, Allah'ın katında sona ermiştir. Bizim için sonsuzluk asla ulaşılamayacak bir kavram gibi görünür ama aslında Allah katında sonsuzluk tek bir andır…

Bu kitapta sonsuzluk, zamansızlık, mekansızlık konularında hiçbir yerde bulunmayan açıklamalara ve sonsuzluğun aslında başlamış olduğuna dair son derece önemli gerçeklere yer verilmektedir.

128 SAYFA, 34 RESİM

ZAMANSIZLIK VE KADER GERÇEĞİ

Materyalistlerin mutlak bir gerçek sandıkları "zaman", aslında bir algıdan ibarettir...

"Zamansızlık ve Kader Gerçeği" isimli kitap bilimsel veriler ve Kuran ayetleri ışığında uzay, madde, zaman ve kader hakkındaki gerçekleri göstermektedir.

Materyalistler, maddenin yanısıra zamanın da mutlak olduğunu, yani sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini savunurlar. Bu yanlış anlayışa dayanarak da kaderi, ahiret gününü, cenneti ve cehennemi reddetmeye çalışırlar. Oysa bugün modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddeyle birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Aynı zamanda, zamanın izafi bir kavram olduğu, materyalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da bu yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zamanın ve mekanın izafiyeti Einstein'ın "Rölativite" teorisiyle kanıtlanmış ve bu gerçek bugünkü modern fiziğin temelini oluşturmuştur.

Sonuç olarak, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah tarafından yoktan var edilmiş kavramlardır. Zamanı ve mekanı yaratan Allah, elbette ki bunlara tabi değildir. Allah, zamanın her anını zamansızlıkla belirlemiş, tespit etmiş ve yaratmıştır. Kader gerçeğinin özü de buradadır. Bizim için geçmişte yaşamış ve gelecekte yaşanacak olan olayların tümü, zamana tabi olmayan, zamanı yoktan var eden Allah'ın bilgisi ve hakimiyeti dahilindedir.

Kuran'da 1400 yıl önce bildirilen ve inananların gönülden inandıkları gerçekleri bugün modern bilim de doğrulamakta ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna şahitlik etmektedir. Asırlardır Allah'ın varlığını ve yaratılış gerçeğini reddeden materyalist düşünce ise, dilinden düşürmediği ve her fırsatta arkasına sığınmaya çalıştığı bilim tarafından her alanda yalanlanmaktadır.

Bu kitapta materyalistlerin öne sürdükleri iddiaların hiçbir bilimsel ve mantıksal geçerliliği olmadığı, aksine materyalizmin bugünün bilimi ile tamamen çökertildiği anlatılmaktadır. Kitapta anlatılan konular maddenin aslı, zamanın göreceliği gibi konularda çok önemli bilimsel delilleri içermektedir. Bu deliller konu ile ilgilenen bilim adamlarının ifadeleri ile okuyucuya anlatılmaktadır.

98 SAYFA, 60 RESİM

KAVİMLERİN HELAKI

Tarihte pek çok toplum, inkarları ve sapkınlıkları nedeniyle korkunç biçimlerde yıkıma uğratıldı. İşte bu toplumların gerçek hikayeleri...

İngilizce, Portekizce ve İspanyolca olarak da basılan kitapta, Kuran'da helak oldukları bildirilen kavimlerin günümüze ulaşan arkeolojik kalıntıları ve tarihsel kayıtları belgelerle gözler önüne seriliyor. Ayrıca bu kavimlerden günümüze gelen tarihsel kayıtlar ve arkeolojik kalıntılarla, Kuran'da bu kavimlerle ilgili olarak verilen bilgilerin birbirleri ile paralel oldukları vurgulanıyor. Kitapta incelenen kavimlerden bazıları Nuh Kavmi, Hz. İbrahim'in Kavmi, Ad Kavmi, Semud Kavmi, Hz. Musa'nın Kavmi ve Firavun, Sebe Halkı ve Ashab-ı Kehf'tir.

Kitabın giriş bölümünde bu kavimlerin tarihlerinin incelenmesinin iki nedeni şöyle açıklanmaktadır:

Kuran'ın oldukça büyük bir bölümünü oluşturan geçmiş kavimlerin haberleri de kuşkusuz üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biridir. Bu kavimlerin büyük bölümü, kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamış, hatta onlara düşmanlık göstermiş kavimlerdir. Bu taşkınlıklarından dolayı da Allah'ın azabıyla karşılaşmışlar ve yeryüzünden silinmişlerdir.

Allah Kuran'da, bu helak olaylarının sonraki insanlara da birer ibret olması gerektiğini bildirir. Örneğin Allah'a isyan eden bir grup Yahudi'ye verilen bir ceza anlatıldıktan sonra, "Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık" (Bakara Suresi, 66) denmektedir. İşte bu nedenle bu kitapta Allah'a isyan ettikleri için helak edilmiş bazı eski toplumları inceleyeceğiz.

Söz konusu helak olaylarını incelememizin bir ikinci nedeni ise, bu olayları anlatan Kuran ayetlerinin dış dünyadaki karşılıklarını ortaya çıkarmak ve Kuran'ın sözünün doğruluğunu göstermektir. Çünkü Kuran'daki, "Allah'a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız" (Neml Suresi, 93) hükmü ile Allah'ın ayetlerinin dış dünyada görüleceği vaad edilmektedir ve bunları bilip tanımak da insanı imana götüren başlıca yoldur.

137 SAYFA, 70 RESİM

DÜNYA HAYATININ GERÇEĞİ

Dünya insan için sadece geçici bir yurttur ve bunu insana hatırlatacak sayısız işaretle doludur.

Bu kitap, dünya hayatının çok önemli bir sırrını tarif etmekte ve insanı, gerçek yurdunu, yani ahireti düşünmeye yöneltmektedir. Kitapta yer alan dünya hayatı ile ilgili fikirler kısaca şöyle özetlenebilir:

İnsanları dinden uzaklaştıran en önemli nedenlerden biri, dünyayı sonsuz bir yurt sanmalarıdır. Dünyada eksiksiz ve kusursuz bir hayat kurulabileceğini, ölümün bu hayatı sanki hiç bitirmeyeceğini sanır ve aldanırlar. Oysa dünya, Allah'ın insanı denemek için yarattığı geçici bir yurttur. Bu nedenle de Allah tarafından özellikle eksik ve kusurlu bir mekan olarak yaratılmıştır. Dünyadaki her güzellik, çok geçmeden bozulur, yıpranır, çürür ve yok olur. Bu, dünya hayatının hiç değişmeyen bir gerçeğidir.

Kitabın "Dünya Hayatı" bölümünde Dünyanın Sırrı başlığı altında, insanın evrende çok küçük bir nokta olan dünyada yaşadığı, dünya hayatının çok çabuk geçtiği konuları anlatılmaktadır. Yine bu bölümdeki Dünya Hayatındaki Aldanış başlığı altında ise dünyada var olan herşeyin bir süre sonra bozulmaya uğradığı, çiçeklerin solduğu, insanların yaşlandığı, yiyeceklerin bozulduğu, her canlının ölümlü olduğu bunun da dünya hayatının aldatıcı yönü olduğu söylenmektedir.

"İnsanın Acizliği" bölümünde; insanın son derece korunmaya ve bakıma muhtaç bir bedene sahip olduğu, Bedenin İhtiyaçları, Bilinçsiz 15 yıl, Hastalıklar ve Kazalar, Hastalık ve Kazanın Getirdiği Sonuçlar, Yaşlılık, Yaşlılıkla Gelen Fiziki Bozukluklar, İnsanın Ölümü sıralaması ile incelenmektedir.

"Afetler" bölümünde ise, dünyanın genel olarak göktaşları, karadelikler, kuyruklu yıldızlar ya da dünyanın derinliklerinde kaynayan sıvı tabaka gibi pek çok tehdit unsuru ile dolu olduğu anlatılmaktadır. Depremler, kasırgalar, tsunamiler, yanardağlar da bu bölümde ele alınmaktadır. Ayrıca kitapta bir de geçmiş uygarlıkların başına gelen felaketlerin anlatıldığı "Geçmiş Uygarlıklar" adında bir bölüm daha bulunmaktadır.

201 SAYFA, 135 RESİM

ALTINÇAĞ

Altınçağ, tüm insanlara olağanüstü güzellikte bir hayatın, dünyada hazırlanıp sunulmasıdır. Bu dönem, Allah'ın kullarına bir lütfudur.

Peygamberimizden aktarılan pek çok hadiste, yeryüzünde İslam ahlakının hakim olacağı kutlu bir dönemden söz edilmektedir. Peygamberimizin bu devri tasvir ederken cennet benzeri özelliklerle anlatması sebebiyle, bu devreye "Altınçağ" ismi verilmiştir. Altınçağ tüm insanlara olağanüstü güzellikte bir hayatın dünyada hazırlanıp sunulmasıdır. Bu dönem Allah'ın müminlere bir lütfudur. Bu kitapta, Altınçağ'da yaşanacak olan ortam ve insanların karşılaşacağı olağanüstü güzellikler, Kuran ayetleri ve hadisler doğrultusunda anlatılmaktadır.

Kitabın giriş bölümünde şu sözler yer almaktadır:

Ahir zaman kavramı pek çok insan için tanıdık bir kavram olmayabilir. Bu nedenle öncelikle bu kavramı kısaca açıklamakta yarar var. Ahir zaman, "son dönem" anlamına gelir ve İslam'a göre kıyamete yakın bir zamanda, Kuran ahlakının hakim olacağı ve dinin insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı bir dönemi ifade eder.

Bu dönemde insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Önceki dönemlerde yaşanan her türlü sıkıntının yerini bolluk, bereket ve adalet alacaktır. Ahlaksızlıklar, sahtekarlıklar, dejenerasyonun her türlüsü ortadan kalkacaktır. Bu dönem, tüm inanan insanların asırlardır özlemini duydukları, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönemdir.

Peygamberimizin hadislerinde ahir zamanı açıklayan detaylı anlatımlar yer almaktadır. Onun ardından pek çok İslam büyüğü de ahir zaman hakkında çok önemli açıklamalar yapmışlardır. Bu anlatımlara bakıldığında ahir zamanın, dünyanın önce büyük bir bozulma ve karmaşa yaşadığı, ancak sonradan gerçek dinin yaşanmasıyla kurtuluşa kavuştuğu, çok büyük bir bolluk ve bereketin yaşandığı, teknolojinin tüm nimetlerinin insanların hizmetine sunulduğu, bilimde, tıpta çok büyük ilerlemelerin kaydedildiği ve çok üstün bir sanat anlayışının yaşandığı bir dönem olduğu görülür.

112 SAYFA, 160 RESİM

BATI DÜNYASI ALLAH’A YÖNELİYOR

21. yüzyıl Allah'a dönüşün artacağı ve Kuran ahlakının tüm dünyayı saracağı kutlu bir dönem olacaktır.

20. yüzyıl savaşlar, zulümler, toplu katliamlar, ırkçı saldırılarla dolu, soykırımların yaşandığı bir yüzyıldı. Bu belaların sebepleri ise 19. yüzyılda hazırlanmaya başlamıştı. İlkçağlardan beri maddenin mutlak varlık olduğunu iddia eden maddeci düşünce, Darwin'in 19. yüzyılda ortaya attığı evrim teorisiyle güç bulunca, dinsiz ideolojilerde geniş çaplı bir yayılma oldu. Bu ideolojiler bir anda toplumların hayat felsefesi haline geldi. Allah'ın varlığını ve dini inkar eden bir dünya oluşturmaya çalışan materyalistler, insanlara, hiçkimseye karşı sorumlulukları olmadıkları ve hiç kimsenin hakkını gözetmeden diledikleri gibi yaşayabilecekleri yalanını empoze ettiler.

Bilim adamları yaptıkları keşifleri, yaratılış gerçeği yerine evrim safsatasına bağladı, edebiyatta, sanatta ortaya çıkan her eserin ana fikri materyalizme dayandırıldı, siyasetçiler, üniversite hocaları, aydınlar yaptıkları her konuşmada bu dinsiz felsefeyi övdüler.

İşte 19. yüzyılda filizlenmeye başlayan dinsiz ideolojilerin dünya toplumlarına hakim olmasının sonucunda, 20. yüzyıl belaların ve sıkıntıların çağı olarak tarih sahnesinde yer aldı.

Ancak artık 20. yüzyıl geride kaldı. Şu an 21. yüzyılda; yepyeni bir çağdayız. Geçtiğimiz yüzyılda materyalist felsefenin, -hangi isimle ortaya çıkarsa çıksın- yıkımdan başka bir şey getirmediğini gören dünya insanları artık Allah'a yöneliyor. Dünyanın önde gelen liderleri, politikacılar, askerler, hukukçular, sanatçılar, sporcular, bilim adamları, aydınlar Allah'a olan inançlarını açıkça ortaya koymaktadırlar. Tüm bu gelişmeler 19. yüzyılda yaygın olarak benimsenen materyalist felsefenin, 21. yüzyılda yerini tekrar Allah inancına, doğruya, barışa, güzel olana bıraktığını göstermektedir.

Bu, Allah'ın insanlara vaadidir. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:

De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)

104 SAYFA, 80 RESİM

GERÇEĞİ BİLMEK

Materyalistlerin şiddetle korktukları olağanüstü bilimsel gerçek, 21. yüzyılda, artık tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır.

"Maddenin ardındaki gerçek" konusu, aslında yeni keşfedilmiş bir konu değildir. Bu gerçek, Kuran'da bir kısım ayetlerde işaret edildiği gibi bazı ayetlerin daha iyi anlaşılmasında da anahtar rol oynamaktadır. Ayrıca orijinal metinleri tahrif edilen hak dinlerin dejenerasyona uğramış farklı akımları, bu gerçeği mistik bir sır olarak muhafaza etmek istemişlerdir.

21. yüzyıla girerken, Einstein'dan başlayarak modern fizik, kuantum fiziği, astronomi, psikoloji, anatomi gibi bilim dallarında ortaya çıkan gelişmeler, materyalist dünya görüşüne sahip, eski bilim anlayışını savunan çevreleri derinden yaralamıştır. Fosil araştırmaları, genetik bilimi gibi alanlarda yapılan çalışmalarla evrim teorisi çökmüş, optik, psikoloji gibi alanlarda yapılan çalışmalarla idrak sistemi çözülmüş, astronomi çalışmalarının sonunda Big Bang, yani evrenin ve maddenin bir başlangıcı olduğu keşfedilmiş, atom ve atomaltı parçalarının araştırılması ise bütün klasik fiziği tersine çevirerek, rölativiteyi yani zamanın izafi bir kavram olduğu gerçeğini ispatlamıştır.

Ancak günümüzde birçok bilim adamı ve düşünür, dışımızdaki dünyaya ulaşmamızın mümkün olmadığını, beynimizde hissedilen algılardan ibaret bir hayatı yaşadığımızı bildikleri halde bilmezlikten gelmekte, insanlara bu gerçeği anlatmamakta, hatta sanki böyle bir gerçek hiç yokmuş gibi hareket etmektedirler. Elbette gerçekleri görmezlikten gelmek bir çözüm değildir. Maddenin ardındaki sırrı öğrenmek, Allah'ın varlığı, sıfatları, kader, ruh, cennet, cehennem, sonsuzluk, zamansızlık gibi kavramların doğru bir şekilde anlaşılmasını da sağlayacaktır.

Bu kitapta konuşmacı olarak yer alan kişiler, karşılıklı sohbet havasında geçen görüşmelere çeşitli çevrelerden katılan kişilerdir. Bu kişiler sohbetlerinde "Maddenin Ardındaki Gerçek" konusundaki sorularını ortaya koymakta, onların bu sorularına da bu konuyu yıllar önce Harun Yahya'nın eserlerinden öğrenen, konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olan Murat cevaplamaktadır.

128 SAYFA, 87 RESİM

HAZRETİ MUSA

Bu kitapta Hz. Musa'nın hayatı ile ilgili anlatılanlar, geçmişte yaşanmış ve bitmiş olaylar olarak değil, günümüze ışık tutan ibretler ve örnekler olarak değerlendirilmelidir.

Bu kitapta Hz. Musa'nın Kuran'da bahsedilen hayatı ayetler doğrultusunda incelenmektedir. Kuran'da yaşamından en çok bahsedilen peygamber Hz. Musa'dır. Ayetlerde Hz. Musa'nın çocukluğundan başlayarak Firavun'la olan mücadelesi, kavminin kötü davranışları ve onlara yaptığı tebliğ çok ayrıntılı bir şekilde aktarılmıştır. Zorluk anlarında gösterdiği dirayetli tavırlar örnek olarak verilmiştir. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, Hz. Musa'nın hayatını geçmişte yaşanmış bitmiş olaylar olarak değil, günümüze, bizzat kendi hayatımıza ışık tutan ibretler ve örnekler olarak değerlendirmemizdir.

Kitabın sonuç bölümünde yer alan ifadelerden bazıları şunlardır:

Hz. Musa'nın hayatı inananlar için çok güzel öğüt ve hatırlatmalarla doludur. Bu öğüt ve hatırlatmaların bir kısmını kitap boyunca Hz. Musa'nın doğumundan itibaren inceledik.

Bu dersleri bir kez daha özet olarak düşünürsek, bir insanın yaşamındaki kaderin mutlak hakimiyeti ve inanan salih kullar için kaderin mutlak güzelliği ile karşılaşırız.

Hz. Musa ile ilgili ayetlerden çıkarmamız gereken derslerin bir kısmını şöyle özetleyebiliriz:

1- Kader ve hikmetleri2- Haklının yanında olmak3- Allah'a güvenmek ve tevekkül4- Dünya hayatının ve mülkün geçici olması5- Cahiliye düşüncesi ve insanın kendini arındırması6- Buzağı kıssası ve insanın teferruata düşkünlüğü

Sonuçta inananlara örnek olarak kalan en büyük ders de Hz. Musa ve Hz. Harun'un imanları ve güzel ahlaklarıdır.

128 SAYFA, 25 RESİM

HZ. YUSUF

Hz. Yusuf'un hikmetlerle dolu hayat hikayesini okuduktan sonra hayatınızda çok şeyin değiştiğini fark edeceksiniz.

Bu kitabın konusu Hz. Yusuf'un hayatından bölümlerin nakledildiği "Yusuf Kıssası"dır. Bir ayette Allah "Yusuf Kıssası"nda Müslümanlar için ibretler olduğunu bildirmiştir:

Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır. (Yusuf Suresi, 7)

Ayetin ifadesine dikkat edilecek olursa Yusuf ve kardeşlerinde "soranlar için ayetler (ibretler)" olduğundan bahsedilmektedir. O halde bu ayetleri görmek ve bu olaylardan ibret almak her Müslüman için önemlidir. Dolayısıyla ayetin ifadesine uygun olarak Hz. Yusuf ve kardeşleriyle ilgili bilgileri sormak ve incelemek gerekir. Bu kitabın amacı da budur.

Yusuf Peygamberin hayatına bakıldığında hemen her dönemde Müslümanların benzer zorluklar yaşadıkları, dini yaşamayan kişiler tarafından bazı iftiralara maruz kaldıkları, sabretmeleri ve tevekküllü olmaları gereken çok fazla durumla karşılaştıkları görülür. Hz. Yusuf, küçük yaşta iken kardeşleri tarafından bir kuyuya atılarak ölüme terk edilmiş, daha sonra köle olarak satılmış, sonra iftiraya uğrayarak uzun yıllar hapiste kalmış, çeşitli zorluklarla denenmiştir. Bunun dışında Allah Hz. Yusuf'a kurulan onca tuzaktan sonra; kuyuya atılmasından, iftiraya uğramasından, haksız yere zindanda tutulmasından ve yıllar boyu orada unutulmasından sonra onu hazinelerin başına geçirmiş; ona güç, mal ve iktidar vermiştir. Allah'ın kanunu her konuda olduğu gibi bu konuda da geçerlidir. Allah yaşadıkları zorlukların ardından müminleri felaha kavuşturacağını birçok ayetiyle vaat etmiştir.

Yusuf kıssasını iyi anlamak, inanan insanların hayatları boyunca ve hatta günlük yaşamlarında dahi kullanacakları bir tecrübe meydana getirecektir.

186 SAYFA, 77 RESİM

HÜCREDEKİ MUCİZE

Vücudunuzdaki 100 trilyon hücrenin sizin için neler yaptığını hiç düşünmüş müydünüz? Bu kitabı hayretle okuyacaksınız...

Bu kitabın konusu canlılığın yapıtaşı olan hücredir. Hücre, bu kitapta sadece biyolojinin veya kimyanın bir konusu olarak ele alınmamış, aynı zamanda hücrenin içindeki inanılmaz derecede kompleks organellerin ve bunların gerçekleştirdikleri işlemlerin olağanüstülüğünün okuyucuya gösterilmesi hedeflenmiştir.

Bu kitap, evrimci bilim adamları tarafından hasır altı edilmeye çalışılan gerçekleri göz önüne sererek, hücredeki yaratılış mucizesini ortaya çıkarmaktadır. Birçok evrimci bilim adamının da kabul ettiği gibi, tek bir anlamlı cümle dahi bilinçli bir "yazar" olmadan kendi kendine oluşamayacağına göre, içinde binlerce ciltlik ansiklopediler kadar bilgi saklayan hücre de tesadüfen var olmamış; o da herşey gibi sonsuz akıl sahibi olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Kitap boyunca hücre, hücreyi meydana getiren organeller, protein sentezi ve hücrenin fonksiyonları ile ilgili bilimsel bilgiler, herkesin anlayabileceği kadar basit ve anlaşılır bir anlatımla anlatılmakta ve okuyucunun her bilgi üzerinde düşünmesini sağlayan bir üslup kullanılmaktadır. Sözgelimi kitabın 142. sayfasında, hücrenin ve organellerinin sergiledikleri akıl ve bilinç gerektiren karmaşık işlevlerden söz edildikten sonra okuyucunun bu bilgiler üzerinde şu sözlerle düşünmesi sağlanmaktadır:

Ancak, hücrede ortaya çıkan aklın, hücreye ait olduğunu kabul etmemiz mantıksal olarak mümkün değildir. Çünkü, "akıl gösterisi" yaptıklarını söylediğimiz hücre parçacıkları, birer molekül yığınından başka birşey değildirler. Yaptıkları işler dikkate alındığında her birinin sofistike bir biçimde "düşünebilmeleri" gerekir, ama bir beyinleri yoktur. Ama; görme, duyma, hissetme, düşünme, karar verme yeteneğinden yoksun olan bu kimyasal bileşikler, oldukça ihtişamlı bir "akıl gösterisi" sergilemektedirler.

O zaman şu soruyu sormamız gerekir: Bu aklın kaynağı nedir?

Okuyucunun edindiği bilgiler üzerinde düşünmesini sağlayan bu tarz anlatıma kitabın diğer sayfalarında da sıkça yer verilmektedir.

147 SAYFA, 82 RESİM

GÖZDEKİ MUCİZE

Gözlerin kusursuz yaratılışı, günümüz evrimcileri gibi Darwin'i de çaresizliğe sürüklemiştir

Bu kitapta Allah'ın yeryüzündeki ayetlerinden biri olan gözdeki üstün yaratılış örnekleri ve mucizeler gözler önüne serilmektedir. Aynı zamanda ait olduğu serinin diğer örnekleri gibi, tarihin en büyük bilim sahtekarlığı olan evrim teorisinin iç yüzünü ortaya çıkarmaktadır.

Kitabın giriş bölümünde gözdeki kompleks yapının mükemmelliği ve evrim teorisinin gözün nasıl ortaya çıktığı sorusu karşısında içine girdiği çıkmaz şöyle bir örnekle anlatılmaktadır:

Gözyaşı salgılamayan bir göz, çok kısa bir sürede kurur ve kör olur. Dahası gözyaşı, antiseptik özelliği ile, gözü mikroplara karşı korur. Evrimciler, gözyaşı olmadan bir kaç saat içinde kuruyan gözün, sözde evrim süreci içinde, gözyaşı bezleri oluşana kadar milyonlarca yıl nasıl dayandığı sorusunu akıllarına getirmek bile istemezler. Kaldı ki gözün görevini yapabilmesi için bütün organ ve sistemleriyle mevcut olan bir beden dışında, kornea, konjonktiva, iris, göz bebeği, göz merceği, retina, koroid, göz kasları, göz kapakları gibi doku ve organellere, göz ve beyin bağlantısını sağlayan muhteşem bir sinir ağına ve beyinde bulunan son derece kompleks bir görme alanına ihtiyaç vardır. Bütün bu sayılanlar, tesadüfen hiçbir şekilde oluşamayacak kadar özel ve komplike yapılara sahiptirler.

Bu organellerden herhangi biri, örneğin göz merceği olmasa göz hiçbir işe yaramaz. Dahası göz merceği ile göz bebeğinin yerleri değişmiş olsa, göz yine görevini yerine getiremez. Kısaca gözün yapısı çok özel bir planlamanın eseridir. Bir tekinin bile tesadüfler sonucunda kendi kendine oluşması imkansız olan bu organel ve katmanların, belirli bir plan ve uyum içinde aynı anda, aynı yerde bulunmalarının ancak tek bir geçerli ve mantıklı açıklaması vardır. Gözdeki bütün parçalar yaratılmışlardır.

Gözün Kusursuz Tasarımı başlığı altında gözdeki bütün yapılar ele alınmaktadır. Göz kapakları, Gözdeki erken uyarı sistemi, Gözyaşı, Yıpranmayan göz kasları, Kornea, Gözdeki sıvılar, İris ve diğerleri…

123 SAYFA, 76 RESİM

ÖRÜMCEKTEKİ MUCİZE

Örümceklerin av teknikleri ve benzeri yapılamayan ağları hakkında bilmediklerinizi okuyacaksınız

Bu kitapta örümcekle ilgili birçok bilgi verilmekte ve okuyucuların bu bilgileri okuyarak üzerinde düşünmeleri sağlanmaktadır.

Örümceklerin çok az insan tarafından bilinen hayranlık verici özellikleri anlatılırken "nasıl", "niçin" soruları sorulmakta ve bu soruların cevapları verilmektedir.

Örneğin kitabın 14. sayfasında dinopis isimli örümceğin ağ atarak avlanma yöntemi şöyle anlatılmaktadır:

Canavar yüzlü örümcek veya bilimsel adıyla "dinopis"in mükemmel bir avlanma yeteneği vardır. Bu örümcek sabit bir ağ kurup avını beklemek yerine, küçük fakat son derece üstün özelliklere sahip bir ağ örer ve bu ağı avının üzerine atar. Ardından avını bu ağ ile iyice sarar. Yakalanan böceğin yapabileceği bir şey yoktur. Ağ o kadar mükemmel bir tuzaktır ki böcek çırpındıkça ağa daha çok dolanır. Örümceğin ağ kullanma tekniği de oldukça ilginçtir. Örümcek avını beklerken, ağın görünümü çubuklardan oluşmuş dar bir kafese benzer. Fakat bu zararsız görüntü bir aldatmacadır. Örümcek, avını yakalamak için harekete geçtiğinde, ağı bacaklarıyla dışa doğru gerer ve kurtulunması imkansız bir ölüm kapanı ortaya çıkar.

Peki gerek mekanik tasarım gerek kimyasal yapı olarak bu kadar mükemmel olan bir ağı örümcek nasıl yapabilmiştir?

Evrimcilerin iddia ettiği mantığa göre dinopisin sözünü ettiğimiz ağı bir kerelik tesadüfen örmüş olduğunu düşünelim. O zaman şu soruların cevaplanması gerekir; tesadüfen örülen ilk ağdan sonra ikinci üçüncü ağlar nasıl örüldü? Doğan her yeni örümcek dantel örmeyi anne örümcekten uygulamalı olarak mı öğrendi?

Elbette öğrenme, ezberleme gibi yeteneklerden yoksun olan örümceğe bu özellik, dinopisi de diğer örümcekleri de yaratan sonsuz kudret sahibi Allah tarafından verilmiştir.

92 SAYFA, 102 RESİM

SİVRİSİNEK MUCİZESİ

"Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, örnek vermekten çekinmez..." (Bakara Suresi, 26)

Bu kitapta Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği canlılardan biri olan sivrisineklerin özellikleri ele alınmaktadır. Kitabın amacı şöyle açıklanmaktadır:

Dünya literatüründe, sivrisinek hakkında yazılmış birçok kitap, yapılmış sayısız araştırma vardır. Ancak bu kitabın amacı, bu çalışmalardan çok daha farklıdır. Amaç sivrisineğin çiftleşmesi, yumurtlaması, beslenmesi hakkında genel bilgi aktarmak değildir.

Amaç, bu konu vesilesiyle insanın hayatındaki en önemli gerçeği hatırlamasını sağlamaktır.

Amaç, insana, kendisinin gerçek sahibini, yani Alemlerin Rabbi'ni ve O'na karşı olan sorumluluklarını hatırlatmaktır.

Kitapta sivrisineklerin üremeleri bölümünde, anne sivrisineğin son derece şuurlu bir şekilde yavruları için en uygun şartlara sahip yeri araması, bu yerin sıcaklığını ve nemini vücudu ile ölçerek kontrol etmesi anlatılmaktadır. Böyle bir tarayıcıyı sivrisineğin vücuduna kendi kendine yerleştiremeyeceği ayrıca bu tarayıcının nasıl ve ne için kullanılacağı gibi bilgileri kendisinden sonra gelen nesle aktaramayacağına da değinilmektedir.

Bundan başka suda geçirdiği larva döneminde sivrisineğin boğulmadan suda yaşabilmesi için gerekli olan solunum sistemi, bir yandan solunum yaparken diğer yandan beslenmesini sağlayan özel fırça sistemi de sivrisinekteki açık tasarım örnekleri olarak anlatılmaktadır.

Sivrisineklerin pupa döneminde ise, geçirdikleri her değişime uygun olarak şekil alan vücut yapıları ve en sonunda tüm gelişim evrelerini tamamlayarak tam bir sivrisinek haline geldikten sonra suyun üstüne çıkışları da kitapta detaylı olarak ele alınmaktadır.

Hassas alıcıları sayesinde sivrisineklerin avlarını nasıl buldukları, nasıl kan emdikleri, kanın pıhtılaşmasını engelleyen sıvının böceğin vücudunda nasıl oluştuğu da kitapta yaratılış mucizesi olarak anlatılmaktadır.

62 SAYFA, 41 RESİM

KARINCA MUCİZESİ

Karıncaların sosyal düzeni, insanları hayrete düşürecek derecede gelişmiş ve karmaşıktır...

Karınca Mucizesi isimli kitapta, çok yakından tanıdığımız, her zaman her yerde sıkça rastladığımız, fakat pek de insanların dikkatini çekmeyen, çok becerikli, sosyal, son derece önemli akıl gösterilerinde bulunan karıncalar incelenmektedir.

Karıncaların insanlarda hayranlık ve hayret hisleri uyandıran yapılarının ve davranışlarının incelenmesi, konu ile ilgili bilim adamlarının ve araştırmacıların araştırmalarına yer verilmesi ile oluşan bu kitapta varılan sonuç şöyledir:

Karıncalar gibi yaşantıları ile uyumlu milimetrik bedenlere sahip, ancak insanlara ait olabilecek kadar önemli akıl ve beceri gösteren canlıların tesadüfen oluşmaları kesinlikle mümkün değildir.

Kitap boyunca karıncaların özellikle sosyal yaşantılarından ve aralarındaki dayanışmadan örnekler verilerek, sadece Allah'ın ilhamı ile hareket ettikleri açıkça gözler önüne serilmektedir. Sözgelimi kitabın 59. sayfasında yer verilen "bal karıncaları" bunun bir örneğidir:

Bal karıncalarında eşsiz bir görev paylaşımı vardır. Diğer işçiler tarafından toplanan bal özünü saklamak için bazı karıncalar kavanoz görevi görürler. Her yuvada bir kraliçe, işçiler ve bal taşıyıcılar vardır. Bu karıncaların kolonileri çoğunlukla işçilerin nektar toplayabildikleri cüce meşe ağaçları yakınında bulunur. İşçiler nektarı yutar ve yuvalarına taşırlar. Burada kusarak, balı saklayacak olan işçilere boşaltırlar. Karıncalar vücutlarının alt kısmını şişirerek bal kesesi olarak kullanırlar. İşçiler tarafından bulunan bal özüyle beslenir ve bal için bir fıçı görevini görürler. Her odada 25-30 kadarı ayaklarıyla tavana yapışır ve yer değiştirmezler. Eğer herhangi biri düşecek olursa işçiler tarafından hemen eski pozisyonuna döndürülür…

Bu kitapta karıncaların, insanı hayrete düşüren ve bir akıl dahilinde işleyen sosyal hayatlarına dair tüm detaylarını bulabilirsiniz. Kitabı okuduktan sonra çevrenizdeki canlılara bakış açınızın farklılaştığını göreceksiniz.

162 SAYFA, 104 RESİM

SAVUNMA SİSTEMİ MUCİZESİ

Vücudunuzdaki ordunun sizi hangi tehlikelere karşı koruduğunu bu kitapta bulacaksınız...

Bu kitapta, insan vücudunda bulunan kusursuz sistemlerden bir tanesi olan savunma sistemi bilimsel kaynaklardan faydalanılarak anlatılmaktadır. Kitapta yer alan bazı başlıklar şunlardır:

Savunma Sistemi, Kuşatılmış Bir Kale İnsan Bedeni, Etkili Silahlar: Antikorlar, Savunmada Görevli Organlar, Sistemde Görevli Hücreler, Sıcak Savaşa Adım Adım, Sistemin Düşmanları...

Vücuda bir mikrop girdiğinde yaşanan olaylardan bir bölümünü şöyle özetlemek mümkündür:

Savunma sistemini kısaca, "vücudu dışarıdan gelecek tüm düşmanlara karşı koruyan, son derece disiplinli, çalışkan ve düzenli bir ordu" olarak tanımlayabiliriz. Bu çok cepheli savaş içinde, ön cephelerde savaşan elemanların görevi, düşman hücrelerinin (bakteri, virüs vb.) vücuda girmesini engellemektir.

Düşman organizmalar deri, solunum ve sindirim sistemi gibi engelleri aşarak bedene girmeyi başardıklarında, zorlu savaşçılar onları beklemektedir. Bu zorlu savaşçılar, kemik iliği, dalak, timus, lenf bezleri gibi bu konuda özelleşmiş merkezlerde üretilip eğitilirler. Savunma hücreleri diye adlandırdığımız bu savaşçılar, fagositler, makrofajlar, lenfositler gibi elemanlardır.

İlk önce "yiyici hücreler" dediğimiz fagositler devreye girer. Onların ardından sıra, "temizlikçi hücreler" denilen makrofajlara gelir. Her ikisi de düşmanı adeta yutarak yok ederler. Makrofajların, olay yerine başka savunma hücrelerini çağırmak, vücut ateşini yükseltmek gibi görevleri de vardır. Hastalık sırasında ateşin yükselmesi son derece önemlidir. Böylece insan kendini yorgun hisseder ve dinlenir. Vücudun savaşmak için ihtiyaç duyduğu enerji de başka bir yere harcanmamış olur…

Kitabı incelediğinizde Allah'ın vücudunuzda yaratmış olduğu mükemmel sisteme şahit olacak ve şükredeceksiniz.

152 SAYFA, 125 RESİM

BİTKİLERDEKİ YARATILIŞ MUCİZESİ

Yeryüzündeki binlerce çeşit bitki Allah'ın yaratma sanatının en güzel örneklerini sergiler...

Bu kitapta bitkiler hakkında verilen bilgilerle, bitkilerdeki mucizevi özellikler gözler önüne serilerek, günlük yaşamın akışı içinde insanın sürekli karşılaştığı ama "yaratılış mucizesi" olduğunu aklına getirmediği, görüp de üzerinden geçtiği konulara olan alışkanlığın kırılması üzerine bir çalışma yapılmıştır. Tüm hayatı boyunca belli konulara ilgi duyan, sadece kendi ihtiyaçları üzerinde düşünen, bu yüzden Allah'ın varlığının delillerini göremeyen insanlara bu konuda yeni bir ufuk açmak hedef alınmıştır. Çünkü bu, insanın kendisini yaratan Rabbi'ne yönelmesinde çok önemli bir yol olacaktır.

151 maddelik bir kaynakça oluşturan ve bilimsel kitaplardan faydalanılarak hazırlanmış olan bu kitabın genel olarak içeriğinin anlaşılabilmesi açısından içindeki konu başlıkları ve bazı altbaşlıklar şöyle sıralanabilir:

Ve Bir Bitki Doğuyor: Ana Bitkiden Ayrılmaya Başlayan Yeni Bir Hayat, Eşeyli Üreyen Bitkiler, Polenlerden Tohuma Doğru, Mükemmel Ambalajlanmış Genler: Polenler, Rüzgara Yelken Açan Polenler, Polen Taşıyıcıları İş Başında, Bitkilerin Kullandıkları Yöntemler, Deniz Altı Bitkilerinde Polenleşme Yöntemi İle Üreme…

Doğal Sondajcılar: Kökler: Bu Sistem Nasıl İşler?, Bitki Köklerindeki Basınç Sistemi, Köklerin Topraktan İyonları Almaları, Köklerin Seçiciliği…

Yapraklar ve Fotosentez: Yaprakların Genel Yapısı, Kusursuz Bir Tasarım: Gözenekler, Evrimcilere Göre Yaprakların Oluşumu, Fotosentez Mucizesi, Su Dolu Bir Fabrika: Kloroplast, Aydınlık Evre, Fotosentez İçin Gerekli Olan Herşey Gibi Güneş Işığı da Özel Olarak Ayarlanmıştır, Fotosentez Olayı Tesadüfen Oluşamaz, Bitki Serindir Ama Neden? …

Bitkilerin Evrimi Senaryosu: Evrim Teorisinin İlkel Hücre Olarak Gördüğü Bakteriler Gerçekten İlkel midir?, Evrimcilerin Bu Konudaki İddialarının Geçersizliği, Fotosentezin Kökeni, Yaratılış Gerçeğini İspatlayan Fosiller…

200 SAYFA, 179 RESİM

ATOM MUCİZESİ

Atom hakkında bugüne kadar hazırlanmış en anlaşılır anlatıma sahip olan bu eseri okuduktan sonra Allah'ı yücelterek öveceksiniz...

Bu kitapta, canlı-cansız herşeyin temeli olan "atom" konusu ele alınmaktadır. Atom hakkında nelerin, nasıl ve ne şekilde gerçekleştiği incelendikten sonra, "neden" sorusunun cevapları aranmaktadır. Giriş bölümünde kitabın atom konusuna yaklaşımı şöyle özetlenmektedir:

19. yüzyılın ilk yarısından bu yana atomun şekli, hareketi, yapısı ve diğer özelliklerini gün ışığına çıkaran çalışmalar, maddeyi ezeli ve ebedi bir varlık olarak kabul eden klasik fiziği temellerinden yıktı ve modern fiziğin temellerini attı. Bu çalışmalar aynı zamanda beraberinde birçok soruyu da gündeme getirdi.

Bu sorulara yanıt arayan pek çok fizikçi, çalışmalarının sonucunda tüm evrende olduğu gibi atomda da kusursuz bir düzen, şaşmaz bir denge ve bilinçli bir dizayn olduğu gerçeğinde birleştiler.

Bu gerçek, asırlar öncesinde Allah katından indirilmiş kitap olan Kuran'da da açıklanmıştı. Kuran'ın apaçık ayetlerinden çok net bir şekilde anlaşıldığı gibi tüm evren, mükemmel bir düzen içinde işlemektedir. Böyle olması da çok normaldir, çünkü yer, gök ve ikisi arasında bulunanlar, sonsuz bir güç ve akıl sahibi olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Allah tarafından yaratılan herşeyin olağanüstü mükemmellikte olması ve kusursuz bir düzen içinde işlemesi elbette ki, çok doğaldır. Asıl şaşılması gereken konu, insanın kendi vücudu da dahil olmak üzere gördüğü, duyduğu ve bildiği her yerde karşısına çıkan sonsuz sayıdaki mucizeden etkilenmemesi ve bu olağanüstü detayların 'neden' kendisine gösterildiği sorusunun cevabını düşünmemekte ısrar etmesidir.

"Atom Mucizesi" adındaki bu çalışma, bilimsel bir konuyu incelemesine karşın alışagelinen bilimsel kitaplardan farklı bir amaçla yazılmıştır. Bu çalışma, hem canlıların hem de cansızların yapıtaşı olmak gibi son derece eşsiz bir öneme sahip olan 'atom' konusunu, 'ne', 'nasıl' ve 'ne şekilde' sorularını cevaplarıyla ele almaktadır.

139 SAYFA, 122 RESİM

BALARISI MUCİZESİ

Balarılarının bal üretmek için yaptıkları şuurlu hareketlerin tamamı Allah'ın ilhamının apaçık göstergesidir...

Balarısı Mucizesi adlı bu kitapta arılar ile ilgili pek çok özellikten bahsedilmektedir. Arılardaki mükemmel vücut sistemleri, kendi aralarındaki akılcı davranışları, anlaşmak için kullandıkları dans etme ya da koku bırakma gibi yöntemler, ayrıca arıların hesaplama, planlama, inşa etme gibi yetenekleri sayesinde inşa ettikleri peteklerin oluşumu ile birlikte tüm bunların nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabı da kitapta delilleriyle birlikte verilmektedir. Ayrıca evrimcilerin mekanizmalarının geçersizliği de arıların hayatlarından, sahip oldukları mekanizmalardan örnekler verilerek detaylı olarak anlatılmaktadır.

Örneğin "İşçi Arıların Larvalara Uyguladıkları Titiz Kontrol" başlığı altında arıların kovandaki görevlerinden biri olan bakıcılık ele alınmaktadır. İşçi arıların yavrulara her dönemde ne gibi bir bakım uygulayacaklarını bilmeleri, her birinin büyüme dönemlerine göre hangi besinle besleneceklerini hiç karıştırmamaları anlatılmaktadır. "İş Bölümü ve Kovan Düzeni" bölümünde ise onbinlerce arının yaşadığı kovanlardaki kusursuz düzen tarif edilmekte ve bu düzenin evrimcilerin iddia ettikleri gibi arıların içgüdüleri ile ortaya çıkamayacağı anlatılmaktadır.

Bunların yanısıra kitaptaki bölümlerden birinde işçi arıların gardiyanlık yaptıkları dönemde gösterdikleri fedakarlık anlatılmaktadır. Çünkü gardiyan işçi arılar kovanı korurken çoğunlukla hayatlarından olmaktadırlar. Bu bölümde arıların fedakar davranışlarının gerçek nedeni açıklanırken, bunun evrimcilerin "hayatta kalma mücadelesi" kavramına birebir zıt olduğu da kanıtlanmaktadır.

Petek yapımı ise, balmumu üretiminden, peteklerdeki açıların nasıl ortaya çıktığına, pek çok arının nasıl olup da farklı yerlerden başlayarak, aynı büyüklükte hücreler üretebildiklerine ve bunları birleşme yeri belli olmadan tek parça haline getirebildiklerine kadar pek çok detayla birlikte incelenmektedir.

200 SAYFA, 165 RESİM

TOHUM MUCİZESİ

Bugüne dek tohumlar hakkında yazılmış olan en hikmetli ve en açıklayıcı bu eseri okuduktan sonra çevrenize bakışınız daha farklı olacak

Her insan tohumu tanır, neye benzediğini bilir, bitkilerin tohumlardan oluştuğundan haberdardır. Ancak nasıl olup da tahta parçasını andıran bir cisimden birbirine benzeyen ya da benzemeyen çeşit çeşit bitkinin çıktığını, bütün bu bitkilere ait bilgilerin tohumlara nasıl yerleştirildiğini, bu bilgilerin nasıl ayrı ayrı şifrelendirildiğini belki de hiç düşünmemiştir.

Nasıl olup da tahta görünümlü bir cisimden tam ayarında şekeriyle, özel kokusuyla, lezzetiyle meyveler çıkmaktadır? Ağacı üreten, meyveleri ağaca yerleştiren tohumun kendisi midir? Meyvelerin veya çiçeklerin şeklini, rengini belirleyen tohum mudur? Peki ya ağaç ile ilgili bilgileri eksiksiz olarak içindeki embriyoya yerleştiren tohumun kendisi midir?

Bu kitapta tüm bu soruların cevabı verilmekte; tohumların Allah'ın sonsuz kudretinin birer delili olduğu ve yaratılışlarındaki ihtişam anlatılmaktadır.

Kitabın sonuç bölümünde şu satırlar yer almaktadır:

"… Son derece kusursuz bir tasarıma ve çeşitliliğe sahip olan tohumlara bitkilerle ilgili bilgileri yükleyen, onlara şekil veren, kabuklarını, koruyucu zarlarını yerleştiren, içlerinden her yönden kusursuz bitkilerin çıkmasını sağlayan çok üstün bir güçtür. Bu güç, tüm alemlerin Rabbi olan, herşeyden haberdar olan Allah'a aittir. Allah tüm bitkileri yaratan, onları şekillendiren, kokularını, tadlarını, renklerini verendir..."

Kitabı okuduğunuzda siz de hiç düşünmediğiniz konular hakkında düşünecek ve tohumun içinde saklı olan akla ve kapsamlı bilgiye şahit olacaksınız. Ancak bu akıl ve bilginin tohumun kendisine ait olmadığını görecek ve Allah'ı tesbih edeceksiniz.

152 SAYFA, 241 RESİM

DNA’DAKİ YARATILIŞ MUCİZESİ

İnsan Genomu Projesi hakkında öğrenmek istediklerinizi ve evrimcilerin konu hakkındaki yanılgılarını bu kitapta bulacaksınız...

Gelişen bilimin ortaya çıkardığı tablo, canlıların asla tesadüflerle ortaya çıkamayacak kadar kusursuz bir düzenliliğe ve son derece kompleks bir yapıya sahip olduğudur. Bu ise canlıların üstün bir güç ve bilgi sahibi olan bir Yaratıcı tarafından yaratıldıklarının delilidir. Örneğin son dönemde İnsan Genomu Projesi vesilesi ile insan genindeki kusursuz yapı ortaya çıkmış böylece Allah'ın eşsiz yaratması bir kere daha gözler önüne serilmiştir.

Kitabın giriş bölümünde çalışmanın amacı şöyle özetlenmektedir:

Son olarak da, insanın gen yapısını çözmek için yürütülen İnsan Genomu Projesi sonuçlandı ve Allah'ın canlıları ne denli üstün bir yaratılışla var ettiğini ortaya koyan "genetik bilgi"nin detayları insanlığın önüne serildi. Bugün bu projenin sonuçlarını inceleyen, tek bir insan hücresinde binlerce ansiklopedi sayfasını dolduracak kadar bilgi saklandığını öğrenen her insan, bunun ne kadar büyük bir yaratılış delili olduğunu kavramaktadır.

Ancak evrimciler gerçekte kendi aleyhlerinde olan bu son gelişmeyi, çarpıtmaya ve "evrim" delili gibi göstermeye çalışıyorlar. En küçük bir bakterinin bile DNA zincirinin nasıl oluştuğunu açıklayamayan evrimciler, "insan genleri hayvan genlerine benziyor" gibi bilimsel bir mana ifade etmeyen, sadece toplumu yönlendirmek amacı güden mesajlar vermeye çalışıyorlar. Bazı basın kuruluşları ise, hem konu hakkındaki bilgisizlikleri hem de önyargıları nedeniyle, İnsan Genomu Projesi'nin "evrime kanıt" sağladığını zannediyor veya öyle göstermeye çalışıyorlar.

Bu çalışmada söz konusu evrimci yanılgılar açıklanmakta, yaratılışa karşı getirilen itirazların mantıksızlığı ve yüzeyselliği ortaya konmaktadır. Son bilimsel bulguların Darwinizm'e ne denli büyük bir darbe indirdiği de açıkça gözler önüne serilmektedir.

88 SAYFA, 60 RESİM

TERMİT MUCİZESİ

Bugüne kadar belki ismini ilk kez duyduğunuz termitlerin hayatı, Allah'ın yaratma sanatının bir inceliğini yansıtmaktadır...

Bu kitapta konu edilen canlı, çevremizde görmeye alışık olmadığımız bir böcek türüdür. Yaşantısı ve görünüşü ile kısmen karıncalara benzeyen bu türün ismi "termit"tir. Küçük bir böcek hakkında anlatılacak çok fazla konu olmadığını düşünenler çıkabilir. Ancak bu düşüncenin termitlerin özelliklerini okuduğunuzda yanlış olduğunu göreceksiniz.

İşte bu kitapta, termitlerin gizli dünyası incelenmiş, fiziksel özellikleri, yaşadıkları mükemmel sosyal sistem detaylarıyla anlatılmıştır. Tüm bunlar okunduğunda insanın ulaşacağı sonuç şudur: Yeryüzündeki tüm canlılar gibi termitler de Allah'ın 'örneksiz ve kusursuz yaratan' isimlerinin apaçık bir delilidir.

Termitler milyonlarca yıldır koloni hayatı yaşayan, hiçbir değişiklik olmadan günümüze kadar gelmiş canlılardır. 250 milyon yıllık termit fosilleri bunun kanıtlarından biridir. Bu milyonlarca yıllık süre boyunca yaşamış olan bütün termitler bugünkülerle aynı özelliklere sahiptir. 250 milyon yıl önceki işçiler de bugünküler gibi fedakarlıklar yapmakta, larvaları, askerleri, kraliçeleri beslemekte, kör oldukları halde metrelerce uzunlukta yuvalar inşa etmektedirler.

Bütün bunlar çok açık bir gerçeğe işaret eder. Termitler birdenbire ortaya çıkmış, başka bir deyişle, Allah tarafından yaratılmıştır.

Termitlerdekine benzer özellikler birer iman hakikatidir. İman edenlerin imanlarının derinleşmesine, Allah korkularının ve sevgilerinin artmasına vesile olur. Bu iman hakikatlerini anlatmak da önemli bir ibadettir. İman edenlerin yakinini artıran bu gibi hakikatler, iman etmemiş olan kimselerin de kalbinin yumuşamasına, düşünmelerine ve öğüt almalarına vesile olabilmektedir. Bir insanın imanına vesile olmak, bu kişinin güzel ahlaklı olmasına yardımcı olmak her inananın üzerine düşen bir sorumluluktur. Bu kitabın amacı da vicdanlı insanlara Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü, O'nun yarattığı küçük bir canlıdan örnekler vererek hatırlatmaktır. İman sahibi insanlara düşen de bu hatırlatmaya kulak vermek ve Allah'a yönelip dönmektir.

136 SAYFA, 110 RESİM

İNSAN MUCİZESİ

Vücudunuzda her an gerçekleşen mucizelerin çarpıcı örneklerle anlatıldığı bu kapsamlı eseri okuyarak çok şey kazanacaksınız...

Bu kitapta insan vücudundaki bazı sistemlerin nasıl çalıştığı anlatılmakta, bu sistemlerin parçalarından örnekler verilmektedir. Ancak insan bedeni ile ilgili yazılmış birçok kitaptan farklı olarak bu kitapta sıklıkla vurgulanan bazı önemli noktalar bulunmaktadır. Burada bilgiler detaya inilerek incelenmekte, insan bedeninin her milimetrekaresindeki ince tasarıma dikkat çekilmekte, bedenin derinliklerinde mucizevi işlemler gerçekleştiren hücreler, dokular, moleküller ve salgılar ön plana çıkarılmaktadır.

Ayrıca kitapta zaman zaman konularla ilgili teknik bilgiler de verilmektedir. Bundaki amaç insanın kendi bedenindeki karmaşık yapıyı daha iyi anlamasını sağlamaktır. Ve insanın kendi bedeninde gerçekleşen olaylara ülfetsiz bakmasını sağlamak, okuyucuyu derin düşünmeye teşvik etmektir.

Kitap boyunca verilecek örneklerde de açıkça görüleceği gibi, insan bedenindeki yaklaşık 100 trilyon hücrenin, salgı bezlerinin, birçok organın, dokunun sahibi ve yaratıcısı üstün kudret sahibi olan Allah'tır.

Kitabı okuduğunuzda vücudunuzun sizin için bir nimet olarak 24 saat boyunca hiç durmadan çalıştığını göreceksiniz. Ancak unutmayın! İnsan Mucizesi adlı bu kitapta okuduklarınızın tümü sadece sizin bedeninizde değil, annenizin, babanızın, kız ya da erkek kardeşinizin, çocuklarınızın, eşinizin, akrabalarınızın, komşularınızın kısacası çevrenizdeki ve dünyadaki bütün insanların vücudunda da gerçekleşmektedir. Geçmişte yaşamış olan insanların vücutlarında da bu sistemler eksiksiz olarak vardı. Gelecekte yaşayanlarda da Allah'ın izniyle olacak.

Bu, tüm alemlerin Rabbi olan Allah'ın yaratışıdır… Allah'ın gücü sınırsızdır.

Aklını ve vicdanını kullanabilen kişiler bu açık gerçeği görür ve yalnızca Allah'ı hoşnut etmek için yaşamlarını sürdürürler.

304 SAYFA, 215 RESİM

İNSANIN YARATILIŞ MUCİZESİ

Dünya üzerinde her insanın yaşadığı bu mucize dolu serüveni okurken Allah'a olan sevginiz katlanarak artacak...

Bu kitapta yeryüzündeki en karmaşık makina olan insan bedeninin oluşumu anlatılmaktadır. Hayatımız boyunca bu bedenle görür, işitir, nefes alır, yürür, koşar ve zevk alırız. Bedenimiz kemikleri, kasları, damarları, iç organları ile mükemmel bir düzen ve tasarıma sahiptir. Bu tasarımın detayına inildiğinde ise daha da şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşılır. Birbirinden farklı gibi görünen vücut parçalarının tamamı aynı malzemelerden oluşmaktadır: Hücrelerden….

Bu hücrelerin kimi biraraya gelerek kemikleri, kimi sinirleri, kimi karaciğeri, kimi midemizin iç yapısını, kimi derimizi, kimi ise gözümüzün kornea tabakasını oluşturur. Örneğin kitapta embriyodaki damar sisteminin mucizevi oluşumu şöyle anlatılmaktadır:

Birbirlerinden bağımsız bir şekilde duran hücreler aslında damar hücreleridir. Sonra birden bu hücreler birbirlerine tutunmaya ve kendi aralarında bağlantılar kurmaya başlarlar. Ve hücreler damarları oluştururlar. Sonuçta damar hücreleri o kadar mükemmel bir boru sistemi inşa ederler ki, bu boru sistemi üzerinde herhangi bir çatlak ya da delik olmaz. Damarların iç yüzü adeta elle yapılmış gibi pürüzsüzdür. Damar hattının toplam uzunluğu 40.000 km'den fazladır. Bu uzunluk dünyanın çevresinin toplam uzunluğu kadardır. Bu ihtişamlı tasarım alemlerin Rabbi olan Allah'a aittir.

Hücreler vücudun hangi parçasını oluşturuyorlarsa bu bölgede ihtiyaç duyulan boyuta ve şekle sahip olurlar. Peki, bu kadar farklı görevler üstlenmiş olan hücreler nasıl ve ne zaman meydana gelmişlerdir?

İşte bu soruya verilecek cevap, bizi her anı mucizelerle dolu olan bir olaya götürecektir. Bugün sizin bedeninizi oluşturan yaklaşık 100 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana gelmişlerdir. Şu an sahip olduğunuz hücrelerle aynı yapıya sahip olan bu tek hücre de, annenizin yumurta hücresi ile babanızın sperm hücresinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır.

200 SAYFA,187 RESİM

PROTEİN MUCİZESİ

Vücudunuzdaki her hücrenin temelini oluşturan proteinlerin akılalmaz faaliyetlerini anlaşılır bir dille okuyabileceğiniz tek eser...

Bu kitabın yazılış amacı bilinen biyoloji, biyokimya veya genetik konulu kitaplardan çok farklıdır. Bu kitapta, biyolojiden, fiziğe, anatomiden astrolojiye kadar tüm bilimlerin üstünde bir bilgiye, akla sahip, tüm bilimlerin konusunu oluşturan varlıkları, sistemleri, canlıları, düzenleri ayrı ayrı yaratan Allah'ın üstün gücünün, aklının, yaratışındaki benzersizliğin ve sonsuz ilminin insanlara gösterilmesi hedeflenmiştir.

Bazı bilgiler vardır ki bunları bilmemek veya bu konular üzerinde pek düşünmemiş olmak insana birşeyler kaybettirmeyebilir. Örneğin televizyonun nasıl çalıştığı konusu. Ancak, yeryüzünde hayatın nasıl başladığı ve nasıl devam ettiği sorusu üzerinde düşünmemek, bu konuda ortaya atılan gerçek dışı iddialara gözü kapalı inanmak bir insanın en büyük kayıp ve yanılgılarından biri olabilir. Bu nedenle insanların, hayatın yapıtaşı olan proteinin nasıl ortaya çıktığı sorusu üzerinde düşünmeleri gerekir.

Unutmamak gerekir ki, bugün dünyada yüzbinlerce bilim adamı protein konusunda ihtisas yapmakta, günler geceler boyunca, aralıksız olarak proteinleri incelemekte ve sonucunda proteinler hakkında ciltlerce ansiklopediyi dolduracak kadar bilgiye sahip olmaktadır. Ancak, tüm bu bilgileri onlardan bir bölümünün yanlışlardan, hurafelerden kurtulmalarına bir fayda sağlamamaktadır. Proteinin ne kadar kompleks ve kusursuz bir tasarımı olduğunu bilmelerine rağmen, söz konusu bilim adamları binlerce atomun tesadüfen en uygun şartlarda birleşerek birşeyler yaptığına; örneğin kanda oksijen taşımaya karar verdiklerine inanmaktadırlar.

21. yüzyıl, insanların yaratılış gerçeğini kavrayacakları, hurafelerden arınacakları bir yüzyıl olacaktır. Bu nedenle samimi olarak iman edenlerin üzerlerine düşen görevi eksiksizce yerine getirmeleri, aklı ve bilimi kullanarak insanları Allah'ın kusursuz yaratışı hakkında düşünmeye davet etmeleri gerekmektedir.

164 SAYFA, 134 RESİM

ALLAH’IN GÜZELLİKLERİNDEN BİR DEMET 1-2 –3 -4

Hayvanlar aleminin çeşitli güzellikleri çarpıcı resimlerle bu seride...

4 kitaptan oluşan bu seride yeryüzündeki bitki ve hayvanlarda bulunan çarpıcı tasarım ve davranış özellikleri resimlerle anlatılmaktadır. Bir balığın Antartika'nın dondurucu soğukluktaki sularında yaşayabilmesini sağlayan sistem, hayvanların kullandıkları parazitlerden kurtulmak için çamur banyosu yapmaları gibi tedavi yöntemleri, su altındaki temizlikçi canlılar, kuşların muhteşem yuvaları, taklit yaparak kendilerini koruyan kelebekler, kuşlar, bitkilerin savunma yöntemleri ve daha pek çok canlı ile ilgili şaşırtıcı özellik bu kitaplarda olarak anlatılmaktadır.

Serinin hazırlanmasındaki amaçlar kitaplarda şöyle özetlenmektedir:

"Allah'ın Güzelliklerinden Bir Demet" serisinin hazırlanmasının amacı insanlardaki alışkanlıktan kaynaklanan dar bakış açılarının terk edilmesini sağlamak ve kişileri çevrelerinde gördükleri güzellikleri düşünmeye yöneltmektir. Çünkü insan ancak düşündüğünde gerçekleri görebilir ve doğruya yönelebilir. Bütün evrenin bir amaç üzerine yaratıldığını anlar. Bundan başka kendi yaratılış amacını da düşünür ve doğruyu bulur…

Dünyanın neresine gidilirse gidilsin, hangi canlı incelenirse incelensin tüm evrene hakim olan kusursuz düzen açıkça görülür. Ve bizler gördüğümüz her canlıda bu düzenin kusursuzluğuna bir kere daha şahit oluruz. Canlılardaki tasarım ve davranış özellikleri bize bu olağanüstü düzeni yaratmış olan Allah'ın benzersiz sanatını ve gücünün sınırsızlığını tanıtan ayetlerden yani delillerdendir. Önemli olan bu ayetleri görebilmek ve Allah'ın yüceliğini, büyüklüğünü takdir edebilmektir.

112 SAYFA, 98 RESİM/112 SAYFA, 95 RESİM/160 SAYFA 140 RESİM/172 SAYFA, 163 RESİM

ALLAH’IN İSİMLERİ

Bu kitabın amacı, kafanızdaki puslu, belirsiz bilgileri silip onların yerine Kuran'daki gerçek Allah inancını koymak, böylelikle Rabbinizi daha iyi tanımanızı, O'na daha yakın olmanızı sağlamaktır.

Allah, 1400 yıl önce indirdiği Kuran ayetleriyle insanlara kendini tanıtmış, kendine ait isimleri bildirmiştir. Bu kitapta yer alan her ismin altında kullanılan ayetler, Allah'ın açıklanan isminin geçtiği ayetlerdir. Bu ayetlerin Arapça'sına bakıldığında, Allah'ın bu isimlerinin ayetlerin içinde geçtiği görülecektir. Ayrıca her ismin altında, belki de bugüne kadar üzerinde düşünülmeyen detayları hatırlatacak kısa tefekkürler bulunmaktadır. Elbette bu tefekkürler Göklerin ve Yerin Rabbi olan Allah'ı tanıtmak için yeterli değildir. En güzel isimlerin sahibi olan Allah'ın tek bir ismini açıklamak için dahi ciltler dolusu tefekkür yazılabilir. Ama öncelikle bu kitapta kısa örnekler, insanı düşünmeye sevk edecek izahlar kullanılarak, okuyucunun tefekkür ufku açılmaya çalışılmıştır.

228 sayfa

ALLAH İÇİN YAŞAMAK

Bu kitapta bir müslümanın hayatının asıl amacının yaptığı herşeyde Allah'ın rızasını kazanmak olduğu vurgulanmaktadır. Allah'ın varlığının ve gücünün farkına varan insanlar ve Allah'ın varlığının farkına varmamış insanların durumları kitapta şöyle karşılaştırılmaktadır:

Kuran'da tarif edilen Müslümanları diğer insanlardan ayıran temel fark, Allah'ın sonsuz kudretinin farkında olmalarıdır. Diğerleri ise, ya Allah'ı inkar edenler, ya da Allah'ın varlığını tasdik etmelerine rağmen O'ndan "korkup-sakınmayanlar"dır. Bu özellikteki insanların tek amaçları "bu dünya"da mutluluğu ve rahatlığı elde etmektir. Bu kitapta Allah rızasının anahtarının vicdan olduğu, Allah için sevmenin gerekliliği, mümin özellikleri ve müminlere yapılan saldırılar anlatılmaktadır. Gelecek korkusu, kıskançlık ve hoşgörüden yoksun olmak gibi cahiliye özelliklerinin yanısıra, cahiliye toplumunda insan değerlendirmenin ölçüsü de ele alınmaktadır. Müminlerin insanları değerlendirirken ölçülerinin takva olduğu belirtilirken, cahiliyede ise bu kıstasın "para" olduğu belirtilmektedir.

68 sayfa

CAHİLİYE TOPLUMUNDA İNSAN KARAKTERLERİ

Kitabın giriş bölümü "cahiliye" kelimesinin tanımı ile başlamakta ve kitabın amacının anlatılmasıyla birlikte şöyle devam etmektedir:

Kuran, insanları yaratan, onların tek hakimi ve tek sahibi olan Allah tarafından indirilmiştir. Dolayısıyla insanın bilmediklerini öğrenebilmesi ancak Kuran'da bildirilen dini yaşamasıyla mümkündür. Bu önemli gerçeği gözardı ederek dinden uzak yaşayan kimseler ise "cahil" bir toplum oluştururlar. Ancak bu cahillik, bu kimselerin Yaratıcı'larını tanımamaları, Allah'ın kudretini gereği gibi takdir edememeleri, O'nun kendilerinden neler beklediğini bilmemelerinden kaynaklanan bir cahillik çeşitidir. Bu köklü cehalet onların yaşam tarzlarından kişilik yapılarına kadar hayatlarının her anında olumsuz etkilerini gösterir.

İşte bu kitabın amacı da cahiliye toplumunun ürettiği belli başlı örnekleri inceleyerek, bu sistemin tüm şekillerinin kesin olarak "açmazda" olduğunu ortaya koymaktır.

120 sayfa

CENNET

Cennet, müminlere dünyada yaptıkları salih amellerin, gösterdikleri güzel ahlakın karşılığında Allah tarafından verilen bir nimettir. Kuran'daki tasvirlerden, cennette de yaşadığımız dünyadakine benzer bir yaşam olduğu anlaşılmaktadır.

Ayetlerde cennetteki mekanlar anlatılır, bu mekanlardaki ihtişamlı mobilyalardan, göz alıcı güzellikteki eşyalardan bahsedilir. Bunlardan başka kullanılan takılardan, cennetteki giyim-kuşamdan, yiyecek ve içeceklerden de örnekler verilir. Dünyadakilerle benzer olarak tarif edilen bu güzelliklerin her birinde cennette var olan ihtişam ve çarpıcılık vurgulanmıştır. Bu tariflerin yanında cennette insanın aklına gelebilecek herşeyin ve ayrıca aklına gelmeyecek güzelliklerin de nimet olarak verileceğinden bahsedilir.

Dünyadaki yaşam ve cennetteki yaşam arasındaki en büyük fark hiç kuşkusuz ki dünyadaki eksikliklerin hiçbirinin cennette olmamasıdır.

CAHİLİYE TOPLUMUNU TERKETMEK

Kitabın girişinde dünya üzerinde var olan grupların temelde iman edenler ve inkar edenler olarak ikiye ayrılabileceği ve bunlardan Allah ve ahiret inancından yoksun olan kişilerin oluşturduğu inkarcılar topluluğunun, içinde bulundukları bilgisizlik nedeniyle "cahiliye toplumu" olarak nitelendirilebileceğinden bahsedilmektedir. Aynı bölümde iman eden ve inkar edenler arasında şöyle bir karşılaştırma yapılır:

manı sevmek, inkardan ise nefret edip onu çirkin görmek, her ne kadar doğal bir davranış gibi görünse de aslında tamamen Allah'ın lütfu sayesinde kavuşulan bir nimettir. Buna karşın inkarcılar imanın içerdiği güzellikleri göremezler...

Kitapta cahiliye toplumunu tam olarak terk etme üzerinde önemle durulmaktadır. Bununla birlikte son derece sıkıntı verici olduğu halde hangi nedenler yüzünden cahiliye yaşantısına eğilim gösterildiği ve şeytanın bu konudaki etkisi Kuran ayetlerinin ışığında incelenmektedir.

92 sayfa

DİNSİZLİĞİN İLKEL MANTIĞI

Allah, Kuran'da, dinden uzak olan insanları "cahil" olarak isimlendirir. Burada kullanılan "cahil" sıfatı, halk arasında bilinenden farklı bir anlam içerir. Halk arasındaki cahil tanımlaması, genellikle iyi bir eğitimi ve tahsili olmayan, görgüden yoksun insanlara yapılan bir yakıştırmadır. Kuran'da ifade edilen cahillik ise kişinin, yaratılış amacından, Yaratıcısı'nın vasıflarından, kendisine gönderilen kitaptaki bilgiden yoksun olmasıdır.

Bu kitabın amacı; cahiliye mantığının getirdiği ahlak modelini her yönüyle ortaya koymak ve bu yapıdan kurtulmanın tek çözümünün de ancak Allah'ın insanlar için seçip beğendiği dine uymakla mümkün olduğunu göstermektir.

Cahiliye toplumunda din ahlakının yaşanmamasından ve cahiliyenin ilkel yaşamından kaynaklanan ortak bir karakter yapısı gelişmiştir. Bunlar; tembellik, kıskançlık, kibirli olmak, kindar olmak, tamahkar olmak, umursuz, bencil, tartışmacı olmak, alaycılık, ikiyüzlülük, romantizm, alınganlık, kabadayı ahlakı gibi örneklerle "Cahiliye Ahlakı" başlığı altında incelenmektedir.

144 sayfa

KOLAYLIK DİNİ İSLAM

Allah'ın insanlar için, yaratılışlarına en uygun olarak seçtiği din, İslam dinidir. Allah dinini insanların yaşayabilmesi için çok kolay kılmıştır. Peygamberimiz de "Din kolaylıktır." şeklinde buyurarak, insanları dini yaşamaya davet etmiştir.

İnsanların dinde zorluk olarak gördükleri uygulamalar ise, dine sonradan müşrikler tarafından eklenmiş ve hak dinin bir parçasıymış gibi insanlara aktarılmıştır. Bazı kimseler de, kendilerini daha takva göstermek için zor olanı yapmanın daha makbul olacağı yanılgısına kapılarak, gösterişe yönelik bir din anlayışını benimsemişlerdir. Oysa, Peygamber Efendimiz yanındaki Müslümanlara her zaman dini "kolaylaştırmayı" emretmiştir. O halde salih Müslümanlar bu emre itaat etmeli ve insanlara kolay olanı zor göstermenin vebalini yüklenmemelidirler.

Bu kitapta İslam dininin, insanın yaratılışına en uygun yaşam biçimi olduğu ve Kuran ahlakına uyularak sürdürülen yaşamın bir insan için olabilecek en güzel yaşam olduğu anlatılmaktadır.

104 sayfa

KURAN’DA ŞEVK VE HEYECAN

İnananların Allah'a karşı güçlü ve kararlı bir teslimiyet gösterebilmelerini ve her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar yılgınlığa kapılmadan "Rabbimiz bize yeter" (Al-i İmran Suresi, 173) diyebilecek kadar yüksek bir ruha sahip olabilmelerini sağlayan çok önemli özellikleri vardır: Allah'ın rızasını kazanma şevki…

İmanın kazandırdığı bu şevk insanın hem bedensel hem de zihinsel kapasitesini olabilecek en yüksek seviyeye çıkartan ve böylece kişinin, her an, hep en güzel ve en huzurlu şekilde yaşamasını sağlayan bir güçtür.

Bu kitapta, müminlerin hayatlarının sonuna kadar her an daha da artan bu şevkleri konu edilmektedir. Aynı zamanda da şevkin, şartlar her ne olursa olsun müminleri başarılı kılan önemli bir sır olduğu açıklanmakta, sabırla ve tevekkülle zorluklara göğüs gerip şevklerini yitirmeyenlere vaat edilen güzellikler müjdelenmektir. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, Allah dine şevkle sarılanları ahiretteki dereceleri bakımından üstün tutmuş ve onlara nimetlerle donatılmış cennetlerini vaat etmiştir.

142 sayfa

NİÇİN KENDİNİ KANDIRIYORSUN ?

Dinden uzak toplumlarda yaşayan insanların büyük bir kısmının hayat anlayışları ve yaşama amaçları birbirine benzer. Her doğan insan büyür, eğitim görür, iş hayatına atılır, evlenir, çocuk sahibi olur, bu arada gücü yettiğince para ve itibar kazanmaya çalışır, sonra çocuklarını evlendirir, torun sahibi olur… Derken hiç ummadığı bir anda hayatın kaçınılmaz gerçeklerinden biriyle karşılaşır. Ölüm vakti gelmiştir; 60 veya 70 yaşındayken bu dünyadan ayrılır. O ana kadar ölümü ya hiç düşünmemiş veya çok az düşünmüştür. Dünya için çok çalışmıştır ama ölümden sonrası için hiçbir hazırlığı yoktur.

Peki insan bu duruma nasıl düşer? Kendini kandırarak. Kendini kandıran insan, başta ölüm olmak üzere tüm gerçeklerden ve sorumluluklardan kaçabileceğini zanneder. Oysa kendini kandırmak insanı, sonu cehennemle bitecek çıkmaz bir yola sürükler. Öyleyse insanın yapması gereken Allah'ın kendisine dünyada tanıdığı süreyi en iyi şekilde değerlendirmesidir. Unutmayın ki, ölüm anında uyanmak ve gerçekleri görmek insana hiçbir fayda sağlamayacaktır.

96 sayfa

HERŞEYDE HAYIR GÖRMEK

Şöyle geçmişe doğru bir bakıp bugüne kadar yaşadıklarınızı kısaca gözden geçirecek olsanız, on yıllara sığan olayların aslında dakikaları aşmadığını görürsünüz. Ancak bu zaman dilimi içerisinde sarf etmiş olduğunuz her söz, göstermiş olduğunuz her tavır Allah katında sizin adınıza saklanmış durumdadır. Her insanın mutlak olarak karşılaşacağı ölüm gerçeğiyle birlikte bu bilgiler önünüze dökülecektir. Sizin sadece birkaç on dakikada özetleyebileceğiniz hayatınızdan Allah katında hiçbir detay unutulmamamış olacaktır.

Eğer ömrünüzü Allah'ın hayatınız üzerindeki mutlak hakimiyetini ve hikmetli yaratışını fark ederek geçirdiyseniz, karşınıza çıkan tüm olayları hayra yorup, Allah'ın tüm kaderinizi en hayırlı şekilde yarattığının şuuruna vardıysanız, bilin ki sonuç sizin için yine hayır olacaktır.

Bu kitabın amacı insanlara hayatı, yaşanan her anı, her olayı hayra yorarak yaşamanın güzelliğini gösterebilmek, kaderin her saniyesine hayır gözüyle bakmanın insana dünyada ve ahirette getireceği nimetleri hatırlatabilmektir.

120 sayfa

DİNSİZLİĞİN KABUSU

Bugüne kadar pek çok kitapta toplumların ve insanların içinde bulundukları karamsar durum ele alınmış, sosyolojik ve psikolojik tahliller yapılmış, sorunlar sık sık tüm detaylarıyla dile getirilmiştir. Fakat bu kitapta, söz konusu tahlil ve teşhisler karşısında insanlara en gerçekçi çözüm sunulmakta ve bu çözüme baş vurmadıkları takdirde insanları nasıl bir geleceğin beklediği tarif edilmektedir. Kitabın giriş bölümünde şu satırlar yer almaktadır:

Elbette, dünyanın hemen her döneminde insanlar çeşitli olumsuzluklarla karşı karşıya kalmışlar, bunlarla mücadele etmişler, ancak çareyi hep yanlış yöntemlerde aradıkları için bir türlü çözüm bulamamışlardır. Oysa dünyada, bu olumsuzlukların hiçbirini ne ruhen ne de bedenen yaşamayan insanlar da vardır. İşte bu insanlar Allah'ın rızası için yaşayan, Kuran hükümlerine uyan müminlerdir. İşte bu olumsuzlukların tek çözümü "gerçek din"in yaşanmasında yatmaktadır. Din yaşanmadığı sürece insanlar bu olumsuzluklara mahkumdur. Çünkü bu, "dinsizliğin kabusu"dur.

120 sayfa

EVRİM TEORİSİ

Bu kitapta evrim teorisinin detaylarına, organik ve paleontolojik açmazlarına detaylı olarak girilmeden yalnızca bu konudaki çarpıcı bilgiler verilmekte ve asıl olarak teorinin mantığındaki tutarsızlıklar gözler önüne serilmektedir.

"Evrim teorisinin arka planı" adlı bölümde, tarihten örnekler verilerek insanları dinden uzaklaştıracak sistemlerin neler olduğu ve bunların kimler tarafından ortaya atıldığı, "Teorinin ortaya atılışı" bölümünde, evrim teorisinin ortaya çıkış nedeni olarak, din dışı düzen kuran güç odaklarının canlıların nasıl ortaya çıktıkları sorusuna din-dışı bir cevap bulma çabaları olduğu anlatılmaktadır.

Daha sonraki bölümde ise evrim teorisinin desteklenmesinin altında yatan gerçek neden ortaya konulmaktadır. Evrim ve ideolojiler, Üretilen sahte deliller, Medyanın beyin yıkama yöntemleri, Medya ve din, Medyanın büyük masonik görevi: Evrim'i topluma kabul ettirmek, Evrim masalları, Evrimcilerin gizlemeye çalıştıkları gerçekler ise kitapta yer alan diğer konu başlıklarıdır.

84 sayfa

GERÇEĞİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

Temel olarak insanı dinden uzaklaştıran en önemli hatanın düşünmemek olduğu vurgulanan kitapta "Nasıl var oldum, beni yaratan kim, nereye doğru gidiyorum" gibi sorular üzerinde insanlar düşünmeye davet edilmektedir. Çünkü insan düşünmedikçe gerçeği bulamaz. Hayatın kısır çekişmeleri ve hırsları içinde boğulur.

Bu kitapta çoğu kimsenin din hakkında sahip olduğu izlenimlerin aslında gelenekler hakkında sahip olduğu izlenimler olduğu anlatılmaktadır. Bu nedenle Kuran'da tarif edilen din ve "atalardan miras kalan din" hakkındaki gerçeklerin bilinmesi gerektiği de vurgulanmaktadır. Kuran'da nasıl bir mümin modelinin tarif edildiği, kendi kendini sorgulamanın gerekliliği, dinden uzak toplumlardaki insan modellerinin detayları, dinden uzak bir toplumun içinde iken Kuran ahlakına geçişin nasıl olacağı, dünya ve ahiret kavramlarının Kuran'daki ayetlerle tanımlanması, müminlerin gerçek yurdu olan cennetin ve inkarcıları bekleyen cehennemin ayetlerle tarif edilmesi gibi konular başlıklar halinde ele alınmıştır.

150 sayfa

GÖZARDI EDİLEN KURAN HÜKÜMLERİ

Bir kısım insanlar dine inandıkları ve neredeyse hemen her gün Kuran'ı okudukları halde Kuran'da yer alan ayetlerin bazılarını rahatlıkla gözardı edebilmektedirler. Kimileri bu hataya bilinçsizce düşerken, kimileri de Kuran'da yer alan bu hükümleri, kendi ürettikleri Kuran dışı bir mantığın etkisiyle önemsemezler.

Tüm bunları yaparken Kuran hükümlerini bile bile gözardı etmenin Allah katında kendilerine nasıl bir sorumluluk yükleyeceğini hiç düşünmezler. Oysa, Kuran ayetlerinde Allah'ın hükümlerini dikkate almayan kimselerin ahirette şiddetli bir azapla karşılaşabilcekleri hatırlatılmaktadır. Bu zihniyete sahip olan kimseler Kuran dışı bir mantığa dayanarak, Allah'ın hükümleri arasında bir önem ve öncelik sıralaması yapmışlardır.

Bu kitabın amacı, toplumun genelinde sıkça gözardı edilen Kuran hükümlerinden bir bölümünü ele almak ve böylece inananları Kuran'ı tüm ayetleriyle yaşamaya ve ayetlerde bahsedilen bu zorlu azaptan sakınmaya davet etmektir.

144 SAYFA

HZ.İSA GELECEK

Hz. İsa, diğer tüm peygamberler gibi Allah'ın insanları doğru yola çağırmakla görevlendirdiği seçkin bir kuludur. Ancak Hz. İsa'yı diğer peygamberlerden ayıran bazı özellikler vardır. Bunlardan en önemlisi onun halen ölmemiş, Allah katına yükseltilmiş ve yeryüzüne tekrar geri dönecek olmasıdır.

Birçok kimsenin sandığının aksine Hz. İsa çarmıha gerilip öldürülmemiş, başka bir sebeple de ölmemiştir. Kuran'da onu asamadıkları ve öldüremedikleri kesin bir şekilde belirtilir ve Allah'ın onu Kendi katına yükselttiği haber verilir. Buna rağmen birçok insan Hz. İsa'nın geçmişte "bir şekilde" öldüğünü ve bir daha yeryüzüne geri dönmeyeceğini sanmaktadır. Bu inanç, Kuran'ı bilmemekten kaynaklanan önemli bir yanılgıdır. Kuran dikkatli bir gözle incelendiğinde Hz. İsa hakkındaki ayetlerin gerçek anlamları ortaya çıkmaktadır. Bu kitapta Hz. İsa'nın ölmediğinin, Allah katına yükseltildiğinin ve ahir zamanda yeryüzüne yeniden gönderileceğinin delilleri Kuran ayetleri ışığında incelenmektedir.

88 sayfa

KAMİL İMAN

"Kamil" sıfatı, yetkin, eksiksiz, mükemmel anlamlarını taşır. Bu kitapta konu edilen "kamil iman" da, bir insanın ulaştığı imani olgunluğun ve derinliğin en ileri, en mükemmel derecesini ifade eder.

Her insan üstün bir ahlakı hedeflemekle ve buna gayret etmekle sorumludur. Allah'a gönülden iman eden, O'na samimiyetle yakınlaşmaya çalışan her mümin bu ahlakı kazanabilir ve "imani olgunluğa" erişebilir.

Kitabın yazılış amacı da, "her işte Allah'a yönelip dönmenin, daima Allah'ın rızasını ve dostluğunu kazanmaya çalışmanın ve kayıtsız şartsız güzel bir ahlak sergilemenin sonucunda oluşan "imani olgunluğu", diğer bir deyişle "kamil iman"ı anlatmak, dine samimiyetle sarılan her insanın bu üstün ahlakı yaşamasına vesile olmak" şeklinde tanımlanmaktadır. Ayrıca Allah korkusu ve samimiyetle yaklaşıldıktan sonra, "peygamber ahlakı"na ulaşabilmenin önünde hiçbir engel olmadığı hepsinden de önemlisi Allah katında kabul gören davranış biçiminin ahiret için "ciddi" bir çaba harcamak olduğu da vurgulanan konulardandır.

112 sayfa

İMANI ÇABUK ANLAMAK 1-2-3

İmanı Çabuk Anlamak serisinde Kuran'da kullanılan terimlerle, sosyal yaşamla, dinin hükümleri ile ya da evrim teorisi ile ilgili akla gelebilecek soruların cevapları verilmektedir. İzlenen yöntem ise soruların cevaplarının her konuyla ilgili bir ayetle birlikte verilmesidir. İmanı Çabuk Anlamak -1- kitabının arka kapağında şu cümlelerle kitabın yazılma amacı açıklanmaktadır:

İnsanların din ile ilgili yanıt aradıkları, en doğru cevabı bulmayı umdukları birtakım sorular vardır. Dile getirsin ya da getirmesin hemen her insan bu soruların cevabını merak eder. Ancak genelde bunları, asıl kaynağı olan Kuran'dan öğrenmek yerine, halk arasında yaygın olan kulaktan dolma bilgilerle yetinmek durumunda kalır. Ama bu kitapta aradığınız her türlü sorunun yanıtını en doğru şekilde bulacak ve Yaratıcınız karşısındaki sorumluluklarınızı öğreneceksiniz.

Kitabın önemi, sorulara verilen tüm yanıtların tamamen Kuran'a göre açıklanmasında yatmaktadır. Kitapta iman ve Kuran'la ilgili esasların yanısıra evren, madde, zaman gibi kavramların açıklamasını bulacak, dinin aile ve toplum hayatına kazandırdığı faydaları görecek, ahiret ve kader gibi gerçekleri en anlaşılır şekilde okuma olanağına sahip olacaksınız. Kitap tüm bu özellikleri nedeniyle, dini kolayca öğrenebilmek açısından herkese bir çağrı niteliğindedir.

3 kitaptan oluşan bu seride yer alan bazı sorular şunlardır: Allah'ın varlığını nasıl anlarız? Allah'ı nasıl tanırız? Yaratılış amacımız nedir? Niçin deneniyoruz (imtihan oluyoruz?) Allah'a nasıl kulluk ederiz? Din niçin gereklidir? Dini yaşamak nasıl olur? Din olmazsa ahlak nasıl olur? Din olmazsa sosyal sistem nereye gider? Kuran ahlakına uymanın toplumlara ne gibi maddi ve manevi faydaları olur? Kuran ahlakına uymanın aileye getirdiği faydalar nelerdir? Kuran ahlakına uymanın devlet sistemine getirdiği faydalar nelerdir?

64 sayfa / 88 sayfa / 80 sayfa

KURAN’DA HİCRET

Kuran'da Hicret adlı bu kitapta, hicretin dünyada imtihan olan insan için önemli bir deneme olduğu, tarihin her döneminde iman edenlerin böyle bir durumla karşı karşıya kalabilecekleri anlatılmakta ve Peygamberimizin döneminden örnekler verilmektedir.

Hz. Muhammed'in (S.A.V.) ilk vahyi alıp İslam'ı tebliğ etmesinden önce Arap yarımadasındaki genel durum, halkın içinde bulunduğu ruh hali, kabilelerin birbirleriyle olan ilişkileri örneklendirilerek ve tarihi bilgilere dayandırılarak anlatılmaktadır. Daha sonra ise hicrete neden olan etkenler ile birlikte hicret olayı ele alınmaktadır. Müslümanların büyük bir fedakarlık ve dayanışma içinde gerçekleştirdikleri hicret olayının etkileri ise kitapta şöyle anlatılmaktadır:

Hicret, İslam tarihini temelden değiştiren, çok büyük siyasi sonuçlar meydana getiren bir olaydır ve tarih kitaplarında da genelde bu şekilde anlatılır. Ancak tüm bu maddi sonuçların ötesinde, aslında belki de hicretin en önemli sonucu ve en büyük anlamı, insanın nefsindeki cimri ve bencil tutkulardan arınmasıdır.

84 sayfa

KURAN AHLAKI

İngilizce baskısı da olan bu kitapta toplumun içinde bulunduğu çarpık ahlak anlayışından örnekler verilerek, Kuran'da tarif edilen güzel ahlakın nasıl olması gerektiği anlatılmaktadır. Kitabın girişinde kitapta anlatılanlar ve amacı şöyle özetlenmektedir:

İnsanın ruhundaki bencil tutku ve hırsların bir ürünü olan ahlak anlayışı, insanları; kibirli, bencil ve zalim olmaya yöneltir. Oysa Allah, yarattığı insana böyle bir ahlak belirlememiştir. Kuran'da insanlara; mütevazi, güvenilir, şefkatli ve fedakar olmak emredilir.

Kitapta Kuran'da tavsiye edilen güzel ahlak özellikleri ve bu ahlak özelliklerini kazandıracak davranışlardan bazıları şöyle yer almaktadır:

Allah'ı hakkıyla takdir etmek, gücünün yettiği kadar Allah'tan korkmak, kadere iman eden, herşeyde hayır olduğunu bilen tevekküllü bir tavır, ümitsizliğe ve olumsuz telkine fırsat vermemek, Allah'ın herşeyi bilen olduğunun unutulmaması, dünya hayatının geçici olduğunun hatırda tutulması …

80 sayfa

KURAN BİLGİSİ

Bu kitapta Kuran'daki ayetler; Allah'ın emir ve tavsiyeleri, konularına göre başlıklar halinde sıralanmıştır. Kitabın önsözünde şu sözler yer almaktadır:

… Kuran yalnızca haramları ve helalleri kapsayan bir kitap değildir. İçinde güzel ahlakı, çeşitli insan karakterlerini, dünya hayatı ve ahiret hayatı ile ilgili bilgileri, Allah korkusu ve sevgisini, kısacası gerekli olan tüm bilgiyi anlatan ve kıyamete kadar geçerli bir kitaptır. Kuran'ı tanımayanlar ve ön yargıyla bakanlar onun sadece geçmiş dönemler için geçerli olduğunu ve pratikte hiçbir geçerliliği olmadığını zannederler. Oysa Kuran her dönemde karşılaşılan olayları ve bunun yanında dünya hayatını sona erdiren kıyamet gününü, ahireti öğreten bir kılavuzdur.

Elinizdeki bu kitap, Allah'ı tanımayı, kulluk görevini eksiksiz yerine getirmeyi, bütün hayatını Kuran'a göre düzenlemeyi, Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmayı hedef edinenlerin Kuran bilgilerini güçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır.

500 sayfa

KURAN’DA DUA

Kuran'da Dua adlı kitapta aşağıdakilere benzer sorular sorularak insanlar dua üzerinde düşünmeye teşvik edilmektedir.

Sizi yaratmış, bu dünyaya yerleştirmiş, akıl ve beden sahibi kılmış olan Allah'a acaba gerektiği kadar yakın mısınız? Acaba Allah'a en son ne zaman dua ettiniz? O'na, sadece birtakım sıkıntı ve felaketlerle karşılaşınca mı yalvarıyorsunuz? Yoksa Allah'ı sürekli anıyor musunuz? Dua ettiğinizde O'nun size çok yakın olduğunu, sizin fısıltıyla söylediğiniz her sözü işittiğinin bilincinde misiniz?

Bu soruların ardından yazar kitabın girişinde amacını şöyle açıklamaktadır:

…Çünkü bu kitap Allah'ın kullarına ne kadar yakın olduğunu, onlardan nasıl bir dua istediğini, neyin gerçekten O'nun istediği gibi bir dua olduğunu anlatmak için yazılmıştır. Duanın önemini "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" (Furkan Suresi, 77) ayetiyle haber verildiği Kuran'da bu konuda gösterilen yol tarif edilmiştir.

74 sayfa

KURAN’DAN GENEL BİLGİLER

Kuran'ın, insanın hayatındaki önemini fark eden bir Müslümanın Allah'a gerektiği gibi kulluk edebilmesi ve bütün hayatını Kuran'a göre yaşaması için iyi bir Kuran bilgisine sahip olması gerekir. Bu kitap Allah'ı gereği gibi tanıyıp takdir edebilmeyi, kulluk görevini eksiksiz yerine getirmeyi, Allah'ın rızasına, rahmetine ve cennetine kavuşmayı hedef edinenlerin Kuran bilgilerini güçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Kuran'da yer alan ayetler konularına göre başlıklar halinde biraraya getirilerek hazırlanmış fihrist niteliğinde bir kitaptır.

Kitabın girişinde okuyuculara "Kuran hakkında ne biliyorsunuz?" sorusu yer almakta ve şöyle devam edilmektedir:

Çoğu kişi bu soruya şöyle bir cevap verir: "Kuran, dinimizin mukaddes kitabıdır." Bu elbette doğrudur; ancak Kuran asıl olarak Allah'ın tüm insanlara gönderdiği ve onları sorumlu tuttuğu bir kitaptır. Öyleyse insanların Kuran'ın içeriği, emirleri, tavsiyeleri, hükümleri ile ilgili herşeyi bilmeleri gerekir. Kitap okuyuculara bu konuda yardımcı olmak için hazırlanmıştır.

368 sayfa

KURAN FİHRİSTİ

Bu fihrist Kuran'daki ayetlerde geçen kelimelerin harf sırasına göre dizilmesi ve aynı konuların biraraya toplanması suretiyle hazırlanmıştır. Kuran'ı anlamak ve Kuran'a göre yaşamak, iman eden bir insanın yaşamındaki en büyük amaçtır.

Kuran'daki ayetlerin dizilişi, tüm "insan yazımı" kitaplardan son derece farklıdır. Bu kitapların hemen hepsinde, konular arasında bir tasnif yapılır, giriş-gelişme- sonuç şeklinde bir düzen kullanılır, konular birbiri ardına dizilir. Oysa Allah'ın kitabı, bu türden bir dizilişe sahip değildir. Kuşkusuz bunun son derece büyük hikmetleri vardır. Bu hikmetlerden biri, Kuran'daki dizilişin, "Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik" (Kasas Suresi, 51) ayetinde belirtildiği gibi insanı düşünmeye ve araştırma yapmaya zorlamasıdır.

Bu fihrist söz konusu "biraraya getirerek araştırma" amacına yardımcı olabilmek için hazırlanmıştır.

812 sayfa

KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA

Kitapta, Kuran'a göre tebliğin bir müminin hayatının her alanını kapsayan en önde gelen ibadetlerinden biri olduğu anlatılmaktadır. Müminin, sözleriyle, haliyle, tavrıyla her an Allah'ın dinini diğer insanlara yaymakla ve İslam'ı temsil etmekle yükümlü olduğuna dikkat çekilmektedir.

Bununla birlikte tartışmanın ise inkarcılara ait bir özellik olduğu ve bundan kaçınmak gerektiği ise kitapta şöyle anlatılmaktadır.

Müminlerin birbirleri arasındaki diyaloglar da gerçekte karşılıklı birer tebliğdir; birbirlerini Kuran'ın hükümlerine uymaya, Kuran'ın çizdiği karakter özelliklerine kavuşmaya yöneltirler. Buna karşın, Kuran'a göre inkarcılara ait olan "karakteristik" üslup ise tartışmadır. Kendisine "Adem'e secde et" emrini verdiğinde Allah'la tartışmaya kalkan şeytandan itibaren tüm inkarcıların tipik bir özelliği olan tartışma, bencil tutkuların bir ürünüdür. Dolayısıyla mümin, her zaman tebliğ üslubunu korumalı ve asla inkarcılara ait bir üslup olan tartışmaya eğilim göstermemelidir.

144 sayfa

KURAN’DA MÜNAFIK KARAKTERİ

Kuran'da münafıkları anlatan, onların düşünce yapılarını ve yaptıklarını bildiren çok sayıda ayet vardır. Ayetler incelendiğinde bu iki yüzlü kişilerin pek çok özelliği ortaya çıkmaktadır. Bir kısmında münafıkların genel tanımını yaparken, önemli bir bölümünde de peygamber dönemindeki münafıklar anlatılır. Kitabın giriş bölümünde münafıkların nasıl insanlar oldukları şöyle özetlenmektedir:

Münafıklar, Kuran'ın tarifiyle iki yüzlü, sahtekar insanlardır ve gerçekte mümin olup iman etmedikleri halde, sanki iman etmişler gibi davranırlar. En önemlisi de, bu sahtekarlıklarını kendi başlarına yapmazlar; müminlerin arasına girmeye, sanki onlardanmış gibi davranmaya çalışırlar. Bunun nedeni müminlerle birarada olarak birtakım dünyevi çıkarlar elde etme yönündeki umutlarıdır…

Bundan başka münafıkların içinde bulundukları sıkıntılı ruh hali, akılsız oluşları, fitne çıkarma özellikleri ve sonuç olarak da Allah'ın münafıkları ortaya çıkaracağı ve azaplandıracağı da kitapta yer alan konulardandır.

59 sayfa

KURAN’DA TEMEL KAVRAMLAR

İngilizce olarak da baskısı yapılmış olan bu çalışmada, Kuran'da en sık geçen kavramlar, Kuran ayetleri doğrultusunda açıklanmaktadır.

Kuran'ı okurken günlük hayatımızda alışık olduğumuz, kullandığımız birçok kavramın ayetlerde de sık sık yer aldığını, bunların üzerinde önemle durulduğunu görürüz. Bu kavramların Kuran'ın anlaşılmasında ve hayata geçirilmesinde önemli rolleri vardır. Akıl, sabır, sadakat, küfür, nimet, hikmet, vs. bu kavramlardan bazılarıdır.

Ancak bunlar günlük hayatımızda gerçek anlamlarından daha farklı anlamlarda kullanılırlar. Bu nedenle, özellikle Kuran'ı yeni okumaya başlayan bir kişi, bu kavramları gündelik yaşamda kullanılan anlamlarıyla algılamaya kalkarsa Kuran'ı gerektiği gibi kavrayamaz. Hatta ayetlerden oldukça yanlış ve çarpık anlamlar çıkarabilir, farkında olmadan sapkın görüşler edinebilir. Kuran'ın hakkıyla ve en doğru bir biçimde anlaşılması, kalbe yerleşmesi ve uygulanabilmesi için temel kavramların Kuran'da ne anlamda ve ne maksatla kullanıldıklarını, ne tür hikmetler içerdiklerini bu kitaptan öğrenebilirsiniz.

185 sayfa

KIYAMET GÜNÜ

Kitap boyunca kıyamet gününün özellikleri detaylarıyla tarif edilmekte, o büyük ve önemli günü düşünmekten kaçınmanın sadece insanın kendisine zarar vereceği hatırlatılmaktadır.

"Kıyamet Günü Yaklaşarak Gelmektedir" adlı bölümde dünya hayatının geçiciliği, kıyamet günü ile herkesin karşılaşacağı, kıyamet gününün zamanının Allah katında belli olduğu anlatılmaktadır. "Kıyamet Günü" bölümünde ise ayetlerde bildirildiği şekliyle kıyamet günü tüm evrende gerçekleşecek olan olaylar tarif edilmektedir. Kitaptaki diğer bölümlerden "Evrenin Ölümünün Ardından" başlıklı bölümde kıyametin gerçekleşmesinden sonra meydana gelecek olaylar anlatılmaktadır. Kitabın sonuç bölümünde ise aşağıdaki satırlar yer almaktadır:

Kıyamet saati ve sonrasındaki sonsuz yaşam, insanları bekleyen en önemli gerçeklerdir. Dünyadaki hiçbir şey, ne kariyeriniz, ne evliliğiniz, ne de malınız-mülkünüz, uğruna sonsuz yaşamınızı harcayacağınız kadar önemli ve vazgeçilmez değildir. Uğrunda yaşanması gereken tek şey Allah rızasıdır.

KURAN’DA VİCDANIN ÖNEMİ

Bu kitabın amacı, Kuran'da örnekleri verilen gerçek vicdanı tanıtmak ve vicdanlı bir insanın nasıl düşündüğüne dikkat çekmektir. Ayrıca kitapta kişinin vicdanının sesini tanımasına ve bu sesi düşüncelerindeki diğer ses ve telkinlerden ayırt edebilmesine yardımcı olacak yöntemler de anlatılmaktadır.

Vicdanın önemli bir özelliği tüm insanlarda ortak olmasıdır. Yani bir insanın vicdanına göre doğru olan, aynı koşullar söz konusu olduğu sürece diğer insanların vicdanları için de geçerlidir. Bunun nedeni ise vicdanın kaynağıdır; vicdan Allah'ın ilhamıdır. Allah, her insana vicdanı aracılığı ile Kendi'sinin hoşnut olacağı tavırları bildirmektedir.

Kitabın yazılma amacı yalnızca vicdan konusu ile ilgili bilgiler vermek değil aynı zamanda insanların vicdanlarına seslenerek onları harekete geçirmek, güçlendirmek ve bundan sonraki hayatlarını vicdanlarına göre yaşamaya teşvik etmektir. Ve vicdanlarına uymadıkları zaman nasıl bir kayıp içine gireceklerini de göstermektir.

113 sayfa

KURAN’DA SABRIN ÖNEMİ

Allah'ın Kuran'da emrettiği güzel ahlak özelliklerinden biri "sabır"dır. Bu kitabın amacı da insanlara, bu üstün ahlak özelliğini Kuran'a göre tarif etmek ve gerçek sabrı yaşamaya davet etmektir. Bu amaç doğrultusunda kitap boyunca halk arasında yaşanan sabır anlayışının yanlışlığı, Allah'ın kullarından nasıl bir sabır istediği, sabretmeleri için onları ne tür olaylarla deneyebileceği ve Rableri için güzel bir sabırla sabredenlere nasıl üstün bir karşılık vaat edildiği anlatılmaktadır. Kuran'da bildirilen "gerçek sabır" peygamberlerden örnekler verilerek şöyle tarif edilmektedir:

Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar güzel olan herşeyde de kararlılık göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince devam etmeyi gerektirir. Bu sabrın en çarpıcı örneklerini ise peygamberlerde görürüz.

Kitap boyunca Kuran'dan çeşitli örnekler verilerek sabrın, güzel ahlakın temelini oluşturan en önemli konulardan biri olduğu ve insana dünyada ve ahirette kazandırdıkları anlatılmaktadır.

88 sayfa

KURAN’DAN CEVAPLAR

Bu kitapçığın yazılmasındaki amaç; dinle ve müminlerle yeni tanışan kişilerin akıllarına gelebilecek muhtemel sorulara Kuran'la cevap vermektir.

Kitabın yazılma amaçlarından bir tanesi de toplumda var olan yanlış düşüncenin ortadan kaldırılması olduğu şöyle açıklanmaktadır:

İnkarcı bir ortamda yetişmiş olan bir kişi Allah'ın yoluna girebilir…Ancak bu kişi, yeni tanıştığı mümin topluluğunun bazı özelliklerini anlamakta güçlük çekebilir. Bu nedenle, müminlerle yeni tanışan ve dini öğrenmeye çalışan bir insanın aklına bazı soruların gelmesi doğaldır. Ancak Kuran, tüm bu soruların cevaplarını vermekte ve cahiliyenin tüm çarpık mantıklarına ve davranış biçimlerine karşı doğruları öğretmektedir. Bu amaçla hazırlanmış olan sorulardan bazıları ise şunlardır: Din Allah ile kul arasında değil mi?, "Kuran'ın indiği dönemle bu dönem çok farklı. Bu asra cevap veremez." "Allah kalbe bakmıyor mu? Benim kalbim temiz."

Kitapta tüm bu soruların ayetlere göre açıklanmış cevaplarını bulacaksınız.

108 sayfa

KURAN’IN HAYATA SUNDUĞU GÜZELLİKLER

Kuran'ın tanıtıldığı bu kitapta; "Kuran'da işaret edilen güzel davranışlar" başlığı altında Kuran'a göre hem ruhta yaşanan hem de fiziki anlamda temizlik anlayışı, kılık kıyafet temizliği, yaşanan yerin temiz olması, yiyeceklerin temiz olması, hareket etmenin, yıkanmanın ve su içmenin sağlık kazandırıcı yönü, Allah'ın tavsiye ettiği ses tonu, nezaket anlayışı gibi konuların yanısıra iş bölümü ile çalışmanın yararları, gecenin dinlenme, gündüzün ise faaliyet zamanı olması gibi Kuran'da dikkat çekilen konular da ele alınmaktadır.

Kuran'da faydalarına dikkat çekilen hayvanlar ve bitkiler, bunların insan sağlığına faydaları, Kuran'da övülen estetik ve sanat anlayışı ve mekan tasvirleri gibi konular ayetler doğrultusunda örneklendirilmektedir.

Bu çalışmadaki amaç, Kuran'ın işaret ettiği ve insan hayatı için faydalı olan noktalara dikkat çekmektir. Bunun yanısıra Kuran ile düşünmenin, Kuran'a göre davranmanın ve hayatı Kuran doğrultusunda yaşamanın ne şekilde olacağının kavranmasına vesile olabilmektir.

112 sayfa

MÜNAFIĞIN SIRLARI

Kitapta pek çok kimse tarafından bilinmeyen bir kelime olan ancak Kuran'da çok sık geçen "münafık" kelimesinin anlamı ile birlikte, Allah'ın ayetlerde tarif ettiği münafık karakteri tahlil edilmektedir. Kitaptaki bazı bölümlerde münafıkların dinsiz olmadığı, dinin bazı gereklerini yerine getirdikleri ancak bunları yaparken samimi bir şekilde Allah'ın rızasını kazanmak niyetiyle değil de çıkar sağlamak ya da insanları etkilemek gibi ikiyüzlü mantıklarla hareket ettikleri anlatılmaktadır.

"Münafıklar Şeytanın Fırkasıdır" başlıklı bölümde münafıkların şeytanı dost edinen kimseler oldukları, şeytanın münafıklara Allah'ı unutturduğu, onları çeşitli kuruntulara düşürdüğü, münafıkların gerçek yüzlerini şeytana gösterdikleri, şeytanın da münafıkları vaadleriyle aldattığı gibi konulara yer verilmektedir.

Kitabın başka bir bölümü olan "Münafıkların Özellikleri" bölümünde ise, Kuran'da tarif edilen münafık karakteri detaylı olarak, örnekleriyle birlikte anlatılmaktadır.

126 sayfa

MÜMİNLERİN MERHAMETİ

Her insanın farklı bir merhamet tanımlamasının olduğunun örnekli anlatımı ile başlayan kitapta, bunlarla birlikte gerçek merhametin tanımı ve kaynağının ne olduğu da anlatılmaktadır.

Bu kitapta, müminlerin Allah sevgisine dayanan merhamet anlayışlarının nasıl olduğu, Kuran'ın emirleri doğrultusunda bu ahlakı hayatlarının her anında nasıl yaşadıkları ve kimlere karşı merhamet gösterdikleri gibi konular anlatılmaktadır. Anne babaya merhamet gösterilmesi, yoksullara ve yolda kalmışlara merhamet edilmesi, kadınlara gösterilen merhamet, borç yükü altında bulunan kişiye gösterilen merhamet gibi konular da kitapta yer alan konulardandır. Ayrıca müminlerin merhametini gösteren ahlak özellikleri de incelenmektedir.

"Adaletle hükmetmek, zulme rıza göstermemek, yapılan hatalara karşı affedici olmak, kötülüğe en güzel şekilde karşılık vermek, hiç kimseyle alay etmemek, ticarette dürüst davranmak, Kuran'a dayalı merhamet anlayışı yaşanmadığında neler olur?" kitapta yer alan başlıklardan birkaçıdır.

96 sayfa

ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

Kitapta sürekli olarak vurgulanan konuların başında ölümün her an gelebileceği, bu anın hiç kimse tarafından bilinemeyeceği gelmektedir. Bununla birlikte ölümü düşünmekten kaçınmanın kişiye hiçbir fayda vermeyeceği, ölümü engellemeyeceği de belirtilmektedir.

Ölüm hakkında insanların sahip oldukları tüm batıl inançlarla birlikte gerçekler de başlıklar halinde incelenmektedir.

Kitabın ölüm bölümünde öldükten sonra insan bedeninin ne hale geleceği de detaylı olarak tarif edilmektedir. Kıyamet bölümünde, ahiret günü, evrenin ölümü, insanların o an içinde bulundukları durum, Sur'a ikinci kez üfleniş ve ölülerin diriltilmesi gibi başlıklar altında kıyamet günü yaşanacaklar anlatılmaktadır. Cehennem bölümünde ise; Kuran ayetleri doğrultusunda cehennemin nasıl bir yer olduğu, kimlerin cehenneme gireceği, cehennem hakkındaki batıl inançlar ve cehennemdeki manevi azap gibi konular düşündürücü örneklerle verilmektedir.

112 sayfa

PİŞMAN OLMADAN ÖNCE

Kitapta pişmanlık kelimesi dünya üzerinde hiçbir fiziksel sıkıntı ile karşılaştırılamayacak bir his olarak tanımlanmaktadır. Dünyadaki pişmanlık ile ahirette yaşanan pişmanlık arasındaki fark ise şöyle yapılmaktadır:

Allah'a iman etmeyen insanlar yaşamları boyunca sık sık pişmanlık duygusuna kapılırlar. Ancak bundan daha önemli bir konu vardır ki, bu sıkıntılı pişmanlıktan çok daha büyüğü ahirette karşılarına çıkacaktır. Dünyada iken dinden uzak yaşayan insanlar, ahirette dünyada geçirdikleri her dakikanın an an pişmanlığını duyacaklardır. Ancak cehennem ile karşılaştıklarında artık geri dönüp, hatalarını telafi etme imkanı bulamayacaklardır. Dünyada insanın yaşadığı pişmanlıklardan çeşitli örneklerin anlatıldığı ilk bölümlerde asıl olarak ölüm anındaki pişmanlıklarının faydasının olmayacağı hatırlatılmaktadır.

Sonuç bölümünde ise bu pişmanlığı yaşamamak için ölüm gelmeden samimi olarak bir tevbenin yapılması ve Allah'ın isteklerine göre yani Kuran'a uygun bir yaşam tarzının benimsenmesi gerektiği anlatılmaktadır.

72 sayfa

RESULLERİN MÜCADELESİ

Kitabın önsözünde Resullerin mücadelesinden haberdar olmanın tüm insanlar için faydalı ve aydınlatıcı olacağı şu cümlelerle anlatılmaktadır.

Resullerin tüm davranışları, ahlaki özellikleri, müminler için örnektir. Resullerin Kuran'da anlatılan mücadeleleri de, kuşkusuz tüm müminler için aydınlatıcı ve yol göstericidir.

Kitabın Resul'ün seçilişi bölümünde; Allah'ın her dönemde insanlara kendilerini uyaracak bir elçi gönderdiği, Resul'ün Allah tarafından seçilen bir insan olduğu ayetlerle anlatılmaktadır. Daha sonraki bölümlerde ise Resul'ün gönderildiği toplumda Resuller'e iman edenlerin durumları ile birlikte kavmin önde gelenlerinin yaptıkları, Resullerin içinde bulundukları toplumlardan tek istediklerinin Allah'a iman ve itaat etmeleri olduğu, her kavimde Resulleri kıskanan kişilerin bulunduğu, bunların da genellikle kavmin önde gelenleri olduğu anlatılmaktadır. Kitapta ayrıca Resullerin ahlaksızlıklara, münafıklara, inkarcılara karşı mücadeleleri de ayetlerden örnekler verilerek aktarılmaktadır.

76 sayfa

RESULLERİMİZ DİYOR Kİ

Gelmiş geçmiş tüm ümmetlere, onları Allah'ın doğru yoluna çağıran resuller gönderilmiştir. Bu kitapta Allah'ın resullerinden bir bölümünün, gönderildikleri topluluklara yaptıkları tebliğler başlıklar halinde aktarılmaktadır. Örneğin Hz. Nuh'un kavmine güvenilir bir elçi olduğunu beyan etmesi, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in tüm resuller gibi hiçbir ücret istememesi, Hz. Musa, Hz. Yusuf, Hz. İsa ve daha pek çok peygamberin hayatından örnekler ayetlerle birlikte anlatılmaktadır. Bunda hedeflenen ise, hem Allah'ın şerefli elçilerinin üstün ahlak özelliklerini ve dini tebliğ etme konusunda gösterdikleri eşsiz samimiyeti ve kararlılığı hatırlatarak onlara olan saygı, hürmet ve sevgiyi tazelemek, hem de tebliğ ettikleri konuların önemine dikkat çekmektir.

Peygamber kıssaları ve resullerin kavimlerine olan tebliğleri o dönemde yaşayan insanlar için ne kadar yol gösterici oldularsa, bugün yaşayanlar için de o kadar hidayet kaynağıdırlar. Kitapta; resullerin kıssalarında yer alan hikmetlerin düşünülmesine ve hayata geçirilmesine vesile olmak amaçlanmaktadır.

136 sayfa

SAKIN UNUTMAYIN

Bu kitabın amacı, unutulmaması gereken temel gerçekleri hatırlatmak olarak özetlenebilir. İnsanın hayatı boyunca unutmaması gereken detayların olduğu ama bunlardan çok daha önemli bir konunun kesinlikle unutulmaması gerektiği kitabın giriş bölümünde şöyle anlatılmaktadır:

Daha sabah kalktığınız andan başlayarak, gün boyunca "bunu kesinlikle unutmamam gerek" diye kendinize telkin ettiğiniz pek çok konuyu düşünüyorsunuz. Peki ya bunlarla kıyaslanamayacak kadar önemli bir konuyu unutmuşsanız? İşte bu konu, bu dünya üzerinde ne amaçla var olduğunuz konusudur.

Bu kitapta unutulmaması gerekenlerden bazı başlıklar şunlardır: Tek İlah'ın Allah Olduğunu Unutmayın, Yaşanılan Her Anın Kaderde Olduğunu Unutmayın, Her An Ölebileceğinizi Unutmayın, İnkarcıların Azap Mekanı Cehenneme Gideceğini Unutmayın, Allah'a Dua Etmeyi Unutmayın, Hatalarınızdan Dolayı Bir An Evvel Tevbe Edip Bağışlanma Dilemeyi Unutmayın.

120 sayfa

ŞEYTAN

Kuran'da bildirildiğine göre şeytan, ilk insan olan Hz. Adem'den bu yana insan neslini Allah yolundan saptırmak için çaba harcayan ve kıyamete kadar da harcayacak olan varlıktır.

Kitabın "Şeytanın Özellikleri" bölümünde; sinsi ve yalancı olması, itaatten çıkmış, saygısız ve nankör olması, insanı yapayalnız bırakması ve dönek olması, azgın ve kaypak olması, düzeninin inananlar için çok zayıf olması, insan üzerinde zorlayıcı bir etkisinin olmadığı gücünün yalnızca çağırmaya yeteceği, insanların düşmanı olduğu, Allah katından kovulduğu, iyilikten ve hayırdan yana hiçbir yönünün olmadığı ayetlerle birlikte anlatılmaktadır.

Bundan başka şeytanın insanı kandırmak için kullandığı taktikler, şeytanın etkisinin farkına varmayan cahiliye topluluğu, şeytanın fırkası olan münafıkların özellikleri ve şeytanın müstakil hiçbir gücünün olmadığı, insanın iman ile şeytanın etkisinden kurtulacağı da kitapta yer alan konulardandır.

100 sayfa

ŞEYTANIN ENANİYETİ

Enaniyet terimi, "ben" anlamına gelen "ene" kelimesinden türemiştir. Kişinin kendisine müstakil bir benlik vermesi, hem kendi varlığını hem de etrafındakilerin varlığını Allah'tan bağımsız görmesi, tavır ve davranışlarını, bakış açısını bu zihniyete göre düzenlemesi anlamına gelir.

Bu kitapta bir hastalık olarak ele alınan enaniyetin şeytanın en temel karakter özelliği olduğu ve enaniyetten kaynaklanan kibirin bütün kötülüklerin kaynağı olduğu anlatılmaktadır. Enaniyetin sebepleri olarak; güç ve zenginlik, güzellik ve gençlik, makam, mevki, zeka, ya da tahsil durumu gibi özellikler sayılmaktadır. "Kuran'daki Enaniyet Örnekleri" adlı bölümde ise; şeytanın enaniyeti, Firavun, Karun ve Haman'ın, Hz. İbrahim'in babasının ve Ebu Leheb'in enaniyeti Kuran'da geçen yaşam hikayeleri ile birlikte anlatılmaktadır.

Sonuç olarak enaniyetlerinden dolayı Allah'a karşı büyüklenen bu kişilerin tavırlarının karşılığını hem dünyada hem ahirette alacakları belirtilmektedir.

99 sayfa

ŞİRK

Bu kitap, şirki Kuran'da açıklanan gerçek anlamıyla tarif etmekte ve içinde yaşadığımız toplumda çoğu normal sayılan pek çok davranışın gerçekte şirkin ta kendisi olduğunu anlatmaktadır. Kitabın girişinde şirkin tanımı şöyle yapılmaktadır:

Çoğu insan şirkin büyük bir sapkınlık olduğunu duymuştur. Ama bunu kendisiyle uzaktan yakından ilgili görmez. Müşrikleri sadece, taştan ya da tahtadan oyulmuş totemlere secde eden insanlar sanır. Oysa şirk sadece tahtadan oyulmuş putlarla sınırlı değildir ve içinde yaşadığımız toplumda da sanıldığından çok daha yaygındır. İnsanın kendisine hayat amacı olarak belirlediği, kendisinden medet umduğu her varlık, Allah'tan başka edindiği birer ilahtır.

Kitapta ayrıca insanın gerçekleri bulup doğru düşünmesinin ve doğru hareket edebilmesinin ancak aklın kullanılması sayesinde olacağı, aklın kapanmasına sebep olan duygusallığın ise insanı şeytanın bütün telkinlerine açık hale getireceği, bunun ise şirke yol açacağı maddelendirilerek ele alınmaktadır.

69 sayfa

ALAY DENEN ZULÜM

Bu kitapta alaycılık kavramı alışılmışın dışında, tamamen Kuran ayetlerine göre yorumlanmıştır. Öncelikle dinden uzak toplumlardaki alay kavramı ve bu yola yönelmelerinin altında yatan sebepler vurgulanmıştır. Buna göre, insanların kusurlarını ortaya çıkarmaya çalışmanın ve bu kusurlarla, hatalarla acizliklerle alay etmenin altında insanların üstün olma arzuları yatmaktadır. Ayrıca bu kişiler alay yöntemini kullandıklarında kendi kusurlarının örtüleceğini de düşünürler.

Fiziksel kusurlarla, hatalarla alay etmek, lakap takmak, beceriksiz ya da sakar biriyle alay ederek eğlenmek "Günlük Hayatta Cahiliye Zulmü" başlığı altında incelenmektedir.

İnkarcıların dine karşı alaycı yaklaşımları ve bu yaklaşımları ile aslında kendilerini büyük bir zarara soktukları da kitapta yer alan bölümlerden bir tanesidir. Alay eden inkarcıların, Allah'ın ayetlerini kavrayamamalarının, ibadetlere alaycı yaklaşımlarının, dirilişi inkar etmelerinin kendilerine ne gibi zararlar vereceği de kitapta detaylı bir biçimde ele alınmaktadır.

112 sayfa

>KURAN’A GÖRE GERÇEK AKIL

Bu kitapta akıl ve akılsızlık, akıllı insanın kazançları ve akılsız insanın kayıpları anlatılmaktadır. Akıl sahibi olabilmek, açık bir şuur ve keskin bir kavrayış elde edebilmek için neler yapılması gerektiği ise kitapta şöyle özetlenmektedir:

Akıllı insan, nimetleri en fazlasıyla takdir edebilen, güzelliklerden en fazla zevki alan, neşenin, sevginin, dostluğun, sadakatin, güzel ahlakın en fazlasını, en derin şekilde tadabilen kimsedir.

Aklın yolu isteyen herkese açıktır. Ancak unutmamak gerekir ki, akıl, Allah'ın ancak samimi olarak iman eden kimselere verdiği bir nimettir. Kalbini Allah'a bağlamadan, O'na kulluk etmeden sadece akıllı olmak için çaba harcayan bir insan her ne yaparsa yapsın bu nimete ulaşamaz.

İşte aklın belki de daha önce hiçbir yerde okuma imkanı bulamadığınız bu gibi tüm sırları, bu kitapta anlatılmakta ve tüm insanlar açık bir şuura ve keskin bir kavrayış yeteneğine sahip olmaya davet edilmektedir.

112 sayfa

GÜZEL SÖZE UYMANIN ÖNEMİ

Güzel söz söylemek denilince insanların çoğu bunu iltifat etmek, sevgisini dile getirmek ya da umut veren konuşmalar yapmak olarak algılar. Oysa Allah'ın Kuran'da bizlere öğrettiği güzel söz, her ne kadar bu sayılanları içine alsa da, çok daha farklı ve geniş bir anlam içerir. Asıl güzel söz insanları Allah'a çağıran, Kuran'a uymaya davet eden sözdür.

Allah'ın dinini anlatmak, Kuran ile öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten men etmek, Allah'ın ayetlerini hatırlatmak bunların hepsi birer çağrıdır.

Cehennemin kenarında olduğunuzda o anda söylenen her kelime, her söz sizin için sonsuz azaptan kurtulmak için nasıl birer fırsatsa, aynı şekilde dünya hayatında Allah'a çağıran her güzel söz de kaçırmamanız gereken fırsatlardır. Dünyada henüz vakit varken Kuran ahlakının yaşanması için hayra ve iyiliğe yönelik her çağrı ve hesap gününe karşı yapılan her uyarı, insanların azaptan korunmasına ve cenneti kazanmasına vesile olacaktır. İşte bu kitapta güzel söze uymanın neden önemli olduğu anlatılmaktadır.

96 sayfa

İMTİHANIN SIRRI

Bu kitapta dünya hayatının, insanların ahiret hayatına ulaşabilmeleri için, hayır ve şerle denendikleri bir imtihan yeri olduğu, asıl olarak da bu imtihanın sırları anlatılmaktadır. Kitapta anlatılan genel mantıklardan bazıları şöyledir:

İnsan, yeryüzünde bulunduğu sürece ahirete yönelik bir sınav yaşamakta ve bu konuda gösterdiği çabayla denenmektedir. Bu süre boyunca Allah'ı tanımak ve O'nun hükümlerine uymakla sorumludur.

Bunun yanında bu imtihan hayatı boyunca başına gelen herşeye en güzeliyle karşılık vermek, sabretmek ve güzel ahlak göstermekle de yükümlüdür. Herşeyin Allah'tan gelen bir deneme olduğunu bilmek, karşılaştığı her olayı neşe ve şevkle karşılamak ise, dünyadaki imtihanın müminlere has olan bir sırrıdır.

Şüphesiz bu sırrı kavrayan ve tüm yaşamını denendiğinin bilincinde olarak geçiren insanlar, asla son bulmayacak ve tükenmeyecek olan bir kazanç sağlayacaklardır.

104 sayfa

DİNSİZLİĞİN DİNİ İLE MÜCADELE

Kitapta dünya üzerinde hakim olan materyalizm, komünizm gibi ideolojiler, bunların kendilerine bilimsel dayanak olarak gördükleri Darwinizm ve bunların dışında da dinsizliğe dayalı tüm sistemler "dinsizliğin dinleri" olarak tanımlanmaktadır. Bunun nedeni olarak da söz konusu ideolojilerin, inançlarıyla, uygulamalarıyla, günlük hayata yönelik kurallarıyla dinsiz bir din halini almış oldukları gösterilmektedir.

Kitapta sık sık insanları dinden uzaklaştıran, manevi değerlerini tahrip eden en tehlikeli fikir akımlarından birinin materyalizm olduğu vurgulanmakta ve "Materyalizmin Oluşturduğu Sahte Dinler" başlığı altında bu dinin özellikleri ele alınmaktadır. "Dinsizliğin Ateşe Çağıran Önderleri" bölümünde ise, tarih boyunca insanları hak yoldan ayıran, Lenin, Stalin ve Hitler gibi zalim ve zorba karakterli önderlerden örnekler verilmektedir. "Dinsiz Bir Millet Yaşayamaz", "Dinsizliğin Dini ile Mücadele Yöntemleri" bölümlerinde ise toplumda huzurun ancak dinin yaşanması ile sağlanacağı ve aksinde ise huzursuzluk olacağı anlatılmaktadır.

120 sayfa

İYİLERİN İTTİFAKI

Televizyon izlerken, gazete okurken ya da herhangi bir yerden geçerken görmek veya duymak istemediğiniz birçok şeyle karşılaşırsınız. Fakir insanlar, cinayetler, katliamlar, açıkça haksızlığa uğrayan ama haklarını arayamayan kişiler, kavgalar, sataşmalar, küfürler, incitici ve aşağılayıcı sözler, çekişmeler, türlü menfaat uğruna çıkartılan huzursuzluklar, zorbalıklar ve daha birçokları.

Elbette siz de herkes gibi huzur ve güvenlik dolu, hiç kimsenin bir diğerine zarar veya tedirginlik veremediği, insanların barış ve dostluk içinde yaşadıkları, birbirlerinden daima güzel, övücü, saygı ve sevgi dolu sözler işittiği bir toplumda yaşamak istersiniz. Ancak bu güzel ortamın bir gün gelip de kendiliğinden oluşacağını şüphe içinde ummak yeterli değildir. Bu nedenle de barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu bir toplumda yaşamayı samimi olarak isteyenler bir an önce harekete geçmeli, iyilerle ittifak etmelidirler. Allah'ın izni ve takdiri ile iyilik için çalışanlar mutlaka kötülük isteyenlere üstün geleceklerdir. Öyle ise gelin siz de bu "iyi insanlara" katılın.

112 sayfa

YUSUF MEDRESESİ

Suçsuz yere 30 yılını sürgünlerde ve hapishanelerde geçirmiş olan büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi eserlerinde hapishane için Yusuf Medresesi tanımını kullanmaktadır.

Bunun nedeni şöyledir: İnsanları Allah'a kulluk etmeye çağıran Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim yeri yani medresedirler. Bu medreselerin Yusuf ismiyle anılmalarının nedeni ise Hz. Yusuf'un suçsuz yere hapis yatmış olmasıdır.

Hz. Yusuf'tan başka İmam-ı A'zam ve yakın tarihimizden Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan ve Gönenli Mehmet Efendi gibi Kuran ahlakını anlatmak için yaptıkları mücadele ile bilinen samimi Müslümanlar da Yusuf Medresesi'nde eğitim almışlardır.

Bu kitapta tüm hayatları boyunca Allah'ın rızası için birçok zorlukla ve eza ile karşılaşan müminlerin üstün ahlaklarına şahit olacaksınız.

120 sayfa

TARİH BOYUNCA MÜSLÜMANLARA ATILAN İFTİRALAR

İftira, vicdansız insanların, karşılarındaki kişiye zarar vermek amacıyla başvurdukları çirkin yöntemlerden biridir. Bu kitapta ise iftiranın, farklı bir şekli konu edilmektedir.

Kuran'da, geçmişte, Allah'ın elçilerinin ve onlar gibi dine uymaya davet eden salih kişilerin tümüne menfaatperestlik, delilik, hırsızlık, zina gibi iftiralar atıldığı açıklanmıştır. Hz. Yusuf'un yaşamı Müslümanların uğradıkları bu tür iftiraların örnekleriyle doludur. Peygamberimiz Hz. Muhammed, kavimleri tarafından haksız iftiralara uğramış elçilerdendirler. Aynı şekilde Hz. Meryem ve Peygamberimizin mübarek eşi de iftiralara maruz kalmış kutlu insanlardır.

Bu tür bir olayla karşılaşan mümin, geçmiştekilerin başlarına gelenler kendi başına geldiğinde de bunlara üzülmez, ümitsizliğe kapılmaz. Hatta, kendisine iftira atanları hayrete düşürecek kadar büyük bir şevk ve neşe içinde olur. Çünkü bu sabrı neticesinde dünyada Allah'ın rahmetini kazanacağını, ahirette de yine Allah'ın rızası ve cenneti ile ödüllendirileceğini şiddetle ümit eder.

104 sayfa

AKILSIZ KURAN’I NASIL YORUMLAR

Nefsine uyanlar ve Allah'ın gücünü takdir edemeyenler, Kuran ayetlerini kendi bozuk mantıkları doğrultusunda yanlış yorumlarlar. Kuran'ı doğru anlamak ancak samimi olarak iman etmekle mümkündür.

İman etmeyen, Allah korkusuna sahip olmayan kişiler ise Kuran'ı doğru kavrayamazlar. Anladıklarını sandıkları konuları ise yanlış anlarlar. Açık ve net ifadeleri kendilerince çelişkili olarak algılarlar. Bu tarz kişiler ne kadar zeki ne kadar bilgili ve ne kadar kültürlü olurlarsa olsunlar, Kuran'ı ne kadar araştırırlarsa araştırsınlar Allah'a iman etmedikleri için akletme yeteneğinden yoksundurlar. Bu kitapta, akledemeyen bu tür kişilerin, Kuran'ı yanlış yorumlamalarının nedenleri ele alınmakta, bunların ayetler hakkında yaptıkları akılsızca yorumlardan ve itirazlardan çeşitli örnekler incelenip, bunların cevapları verilmektedir. Bir kısmı, toplumda aydın, bilim adamı olarak itibar gören bu kişilerin Kuran ayetleri hakkında getirdikleri itirazlardan yola çıkılarak, akılsızlıkları ve mantık örgülerindeki bozukluklar ortaya konmaktadır.

100 sayfa

İSLAM’IN İNANÇ ESASLARI

Bu kitap İslam Dini'ni yeni tanıyan insanlar için yazılmıştır. Elbette her insanın İslam hakkında çeşitli bilgileri ve kanaatleri vardır. Ama bunlar büyük ölçüde eksik ya da yanlış kaynaklardan gelir. Pek çok insan sadece ailesinden veya arkadaş çevresinden duyduğu, medyadan izlediği veya çeşitli kitaplardan okuduğu kadarıyla İslam'ı tanır. Oysa İslam'ı tanımak için yapılması gereken; İslam'ın kaynağı ve temeli olan Kuran'ı tanımak ve İslam ile ilgili tüm bilgileri Kuran'dan almaktır.

Kuran'da en çok vurgulanan gerçekler Allah'ın varlığı, birliği, yaratılışın delilleri ve ahiret hayatıdır. Allah insanları Kuran'ın pek çok ayetinde düşünmeye, Allah'ın yarattıklarındaki hikmetleri ve ahiret hayatını tefekkür etmeye davet etmektedir. Kuran'daki bazı ayetlerde de insanların günlük yaşam içinde göstermeleri gereken ahlak özellikleri bildirilmektedir. Bu kitapta Allah'ın bizlere Kuran'da öğrettiği bilgilere dayanarak, Allah'ı, O'nun sıfatlarını, bu dünya üzerindeki hayatımızın gerçek amacını, bu amaca ulaşmak için yapmamız gerekenleri bulacaksınız.

132 sayfa

KURAN’DA ADALET VE HOŞGÖRÜ

Sizin şu satırları okuduğunuz sırada dünyanın dört bir yanında savaşlar devam ediyor, insanlar ölüyor, sakat kalıyor, evinden, yurdundan çıkmak zorunda bırakılıyor. Fakat bu zulmü yapan kişiler vicdan rahatlığı içinde sıcak yataklarında uyuyabiliyorlar. Kısacası dünyada adaletsizlik hüküm sürüyor.

Peki neden? İnsanlar adaletin gerekliliğine inanmıyorlar mı?

Adaletin yeryüzünde gerçekten uygulanabilmesi için, insanlara, adalet uğruna kendi çıkarlarını bir kenara bıraktırabilecek bir ahlaka ihtiyaç vardır. Bu ahlak, Allah'ın bizlere öğrettiği ve emrettiği Kuran ahlakıdır. Kuran'da tarif edilen adalet anlayışı hedeflendiğinde, ne şahsi bir menfaat, ne de kişinin dili, ırkı, teninin rengi kararlarında etki edemeyecek, sadece ve sadece haktan yana karar verilecektir.

Bu kitapta ayrıca başta peygamberler olmak üzere Kuran'daki adalet kavramını uygulayan pek çok adil yöneticinin yaşadıkları dönemlerde toplum içerisinde güven ve barış ortamını oluşturdukları anlatılmaktadır.

112 sayfa

MÜMİNLERİN CESARETİ

Hayatı boyunca sorumluluk almaktan kaçarak yaşamaya alışmış bir insan sadece kendi yiyeceği, geleceği, evi, sahip olduğu mallar ile ilgilenir. Etrafında gerçekleşen olaylar, dünyanın dört bir yanındaki zulüm, haksızlıklar, akıtılan kanlar, çekilen açlıklar onu hiç ilgilendirmez. Oysa başka insanlara zulmedilen, haksızlık yapılan, acı çektirilen bir ortamda kişinin kendi başının derdine düşmesi, hiçbir şekilde vicdana sığmayacak bir davranıştır. Böyle bir dönemde her insanı bekleyen büyük sorumluluklar vardır. Açlık çeken, haksız yere yurtlarından sürülen zavallı insanları, katledilen kişileri bulundukları durumdan kurtaracak güçlü bir imana herkes sahip olabilir.

İşte kim bu şekilde peygamberlerin ve samimi müminlerin gösterdikleri cesareti ve kararlılığı gösterir, doğru yolda yılmadan ilerlerse, bu durumda cennettekilerden olmayı umanlardan olabilir. Bu kitapta gerçek Kurani cesaretle halk arasında yanlış bilinen ve yaşanan cesaret kavramının karşılaştırması yapılmış, ayrıca şeytanın insanları sevketmeye çalıştığı çirkin cesaret örnekleri verilmiştir.

112 sayfa

KURAN’IN BAZI SIRLARI

Allah, Kuran'da insanlara ibadetlerin, emir ve yasakların, güzel ahlak özelliklerinin yanısıra birçok sırrı da haber verir. Bunlar, çok önemli sırlardır ve insan çevresine dikkatli bir gözle baktığında, hayatı boyunca bu sırların gerçekleştiğine şahit olur. Bu sırlar, Kuran dışında hiçbir kaynakta bulunmazlar. Dünyanın en kültürlü, en zeki, en araştırmacı veya gözlemci insanının dahi haberdar olamayacağı bu önemli sırların tek kaynağı Kuran'dır.

İnsanların büyük bir çoğunluğu, en karmaşık fizik problemlerini çözebilmelerine, en karmaşık ve anlaşılmaz felsefeleri anlayıp uygulayabilmelerine rağmen, Kuran'ı bütün açıklığına ve sadeliğine rağmen bir türlü kavrayamazlar. Bu, önemli bir sırdır.

Bu kitapta, Allah'ın insanlara sır olarak bildirdiği bazı ayetlerle ilgili konulara yer verilmiştir. Bu ayetlerde bildirilen sırlara dikkati çekilen her insanın yapması gereken, her olayı Kuran'a göre değerlendirmektir. O zaman, Kuran'ın sırlarının tüm insanların hayatına tamamen hakim olduğunu fark edecektir.

160 sayfa

KURAN’DA ÜMİTVAR OLMAK

İman edenler ne kadar büyük zorluklarla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar çok güzel bir olgunluk, itidal, metanet ve dirayet sergilerler. Böyle bir durumda en çok dikkat çeken özellikleri ise asla ümitsizliğe düşmemeleridir. Çünkü ümitsizliğe kapılmak Allah'ın beğenmediği bir davranıştır ve Kuran'da inkarcıların bir özelliği olarak tarif edilmektedir.

İman eden insan imanından kaynaklanan ümitvar ruh haliyle huzurlu ve mutlu bir yaşantı sürer. Kendini Allah'a teslim etmeyenler ise daima ümitsizlik, endişe ve tasa içindedirler. Bundan dolayı iç karartıcı, mutsuz, sıkıntılı bir hayat sürerler. Bunların sebebi Kuran'dan habersiz, Kuran'ın gösterdiği doğru yoldan uzak bir yol tutmalarıdır. Alışageldikleri günlük hayatın telaş ve karmaşası içinde başlarına gelen her olumsuzluk onlar için bir üzüntü ve karamsarlık nedeni olur. İşte bu kitap, bugüne kadar Kuran'dan uzak bir yaşam sürdürmüş kimselerin eski hayatlarındaki çarpık tutum ve zihniyetlerini terk etmeleri, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmaları için önemli bir fırsattır.

136 sayfa

ADAMLIK DİNİ

Adamlık Dini adlı bu kitapta insanların bir çoğunu, kendileri farkında olmadıkları halde etkisi altına almış olan güçlü bir dinden bahsedilmektedir. Bu dinin her çağda ve her coğrafyada, hak Din'den sapmış olan toplumların ortak dini olduğu anlatılmaktadır.

Bu, kendini açıkça tanıtmayan, gizli bir dindir. Hiçbir yazılı kuralı yoktur. Adı bile konmamıştır. İnsanların hareket ve tavırlarını, düşüncelerini kontrolü altına alır. İnsanlar, şuurunda olmadan bu dinin emir ve yasaklarına göre yaşarlar. Bu din, Müslümanlık, Hıristiyanlık veya Musevilik değildir. Bu dine uyan kimseler sorulduğunda belki, "ben Müslümanım" ya da "ben Hıristiyanım" diyebilirler. Dinsiz, hatta ateist de olabilirler. Fakat her biri, aslında bu gizli dinin mensubudur.

Adamlık dininin kurallarının Kuran ahlakının tam tersi bir zihniyetten kaynaklandığı, tercihlerin Allah rızasına göre değil de adamlık dininin koyduğu ölçülere göre yapıldığı ve bütün bunların sonucunda da bu dinin mensuplarında geniş çaplı davranış bozukluklarının ortaya çıktığı da kitapta vurgulanmaktadır.

124 sayfa

ALLAH KORKUSU

Bu kitapta Kuran'da tarif edilen Allah korkusu, müminlerin niçin Allah'tan korktukları, Allah'tan korkan ve korkmayan insanın nasıl bir ahlaka sahip olacağı, Allah korkusundaki eksikliğin nedenleri, Allah'tan korkmayanların ahirette nasıl bir karşılık alacakları ayetlerle anlatılmaktadır.

Allah korkusu kişiyi, her anında Allah'ın istediği gibi davranmaya, O'nu hoşnut etmek için çalışmaya, şeytanın ve nefsinin isteklerinden sakınmaya sevk eder.

Allah Kuran'da insanlara Kendi sonsuz kudretini, kendisine karşı gelenler için hazırladığı azabın şiddetini detaylı olarak anlatmıştır. Artık bundan sonra kişiye düşen samimi olarak bu gerçekleri derin derin tefekkür etmesi, niyetinde ve yaptığı işlerde hep bu gerçeklerin bilincinde bir tavır göstermesidir. Kalbinde doğal olarak oluşan korku ve heybet hislerinin doğrultusunda, Kuran'da emredilen ibadetleri yapmamaktan, haram kılınan şeyleri ise yapmaktan gücü yettiğince korkup sakınmalıdır. Zira korkup sakınacağı şeyler de Kuran'da kendisine detaylı olarak bildirilmiştir.

104 sayfa

KURAN’I DİNLEMEYENLER

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in Kuran aracılığıyla tüm insanlara yaptığı davet, hakkıyla takdir edebilenler için, önemli bir fırsat, çok büyük bir lütuf ve Allah'tan bir nimettir. Vicdan ve akıl sahibi her insandan beklenen ise böylesine büyük bir fırsatı dikkatle değerlendirmek, önem vererek düşünmek ve bu fırsattan gerektiği gibi istifade etmektir. Aksi bir tutum, Kuran'da bildirilen gerçekleri dinlememek ya da bu gerçeklerden inkar ederek kaçmaktır. Ancak dünya hayatındaki bu kaçışın üzerinde en çok durulması gereken yönü, insanların içinde ne yazdığını dahi bilmeksizin Kuran'ı dinlemeye karşı direnmeleri, Kuran'dan yüz çevirmeleridir. Bu red, insanları büyük bir yıkıma götüren ilk adımdır.

Bu kitabın yazılış amacı da insanları, kendilerini dünyada ve ahirette çok büyük bir kayba uğratacak bu önyargılı bakış açısına karşı uyarmaktır. Ancak bu uyarma ve hatırlatma, sadece Allah'ı ve Kuran'ı inkar edenler için değil, aynı zamanda iman ettikleri halde Kuran ahlakından uzak bir hayat yaşayan kimseler için de geçerlidir.

128 sayfa