MÜNAFIKLAR VE İNKAR EDENLER İSTESELER DE İSTEMESELER DE MEHDİ'YE HİZMET ETMEKTE, İSLAM AHLAKININ HAKİMİYETİNE YARDIMCI OLMAKTADIRLAR

MÜNAFIKLAR VE İNKAR EDENLER İSTESELER DE İSTEMESELER DE MEHDİ'YE HİZMET ETMEKTE, İSLAM AHLAKININ HAKİMİYETİNE YARDIMCI OLMAKTADIRLAR

Hz. İsa'nın gelişinden ve Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışından tedirginliğe kapılanlar, yapacakları aleyhte faaliyetlerle bu tarihi gelişmeleri durdurmayı amaçlarlar. Ancak burada bilmedikleri çok önemli bir gerçek vardır: HZ. MEHDİ ALEYHİNDE YAPILAN TÜM FAALİYETLER, HZ. MEHDİ'NİN GELİŞİNE VE YAPACAĞI ÇALIŞMALARA HİZMET ETMEKTEDİR. Bu durum, Yüce Allah'ın bir takdiridir ve bunun önüne geçebilecek yoktur. Allah, İslam ahlakının tüm yeryüzünde yerleşik kılınmasını dilemiştir; Allah'ın izniyle bu büyük vaad gerçekleşecektir. Peygamberimiz (sav), bu tarihi olayın Hz. Mehdi vesilesiyle  gerçekleşeceğini bildirmiştir. İnkar edenler ve münafıklar da, giriştikleri her aleyhte faaliyet ile farkında olmadan, Rabbimiz'in bu büyük vaadinin gerçekleşmesine yardımcı olmaktadırlar. Bu Allah'ın çok büyük bir mucizesi ve münafıkların, kurdukları tuzağa düştüklerinin önemli bir alametidir. Rabbimiz Kuran'da Müslümanlara olan yardımını şöyle bildirmiştir:


"... İşte ALLAH, DİLEDİĞİNİ YARDIMIYLA DESTEKLER. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır." (Al-i İmran Suresi, 13)

 

Allah'ın bu kanunu gereği, aleyhte yapılan tüm çalışmalar ve propagandalar, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışına, tanınmasına, hizmetlerine güç katacaktır. Hz. Mehdi aleyhindeki her girişim, Hz. Mehdi'nin faaliyetlerinin etkisinin giderek daha da artmasına ve tüm dünyada ses getirmesine katkıda bulunacaktır. Hz. Mehdi'nin gelmeyeceğini öne süren, "Mehdi'nin geleceğine inanmıyorum" diyen her şahıs, yaptığı her çalışma, her konuşma ya da her vurguyla Hz. Mehdi'ye bir kez daha dikkat çekmekte, insanların Mehdi hakkında düşünmelerine vesile olmakta ve böylece ona hizmet etmektedir. "Ben Mehdi'ye karşıyım" diyen herkes, Mehdiliğin gündeme getirilmesini, araştırılmasını, öğrenilmesini sağlar. Dolayısıyla, inkar edenler de, münafık ahlakı gösterenler de, Kuran ahlakı aleyhinde bir fikri benimseyenler de, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'ye düşman olanlar da, her ne kadar istemeseler de, Allah'ın dilemesiyle bilerek ya da bilmeyerek Hz. Mehdi'ye ve İslam ahlakının tüm dünyada yayılmasına büyük destek vermektedirler.

Ayrıca inkar edenlerin ya da münafıkların Mehdi ya da Müslümanlar aleyhinde attıkları her adım, Hz. Mehdi hakkında, 1400 sene öncesinden haber verilen sahih hadislerin bir tanesinin daha gerçekleşmesine ve böylece Müslümanların Hz. Mehdi'ye olan bağlılıklarının, şevk ve heyecanlarının daha da artmasına vesile olmaktadır

Bazı karaktersiz insanlar, Sayın Adnan Oktar'ın hapsedilmesi ile Bilim Araştırma Vakfı'nın faaliyetlerinin, İslam ahlakına olan bağlılığımızın, bizim birbirimize olan sevgimizin ortadan kalkacağını düşünüyorlar. Oysa bu aşağılık bir inançtır. Bu inançta olan bir kişi ile zaten arkadaş, dost olunabilmesi imkansızdır. Bu gibi kalbinde hastalık olan kişiler zorluk zamanlarında imanlarını kaybederler:

Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz. İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı. Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı. (Ahzap Suresi, 10 - 12)

Gerçek Müslümanlar ise bu tip durumlarda Allah'a daha içten bağlanır, birbirlerine eskisinden daha fazla kenetlenirler. Böyle zamanlar Müslümanları güçlendirir, onları sağlamlaştırır, Müslümanlar üzerindeki güzellik ve nimetlerin çok daha fazla artmasına vesile olur. Bu Yüce Rabbimiz'in salih olan Müslümanlara vadettiğidir:

Mü'minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah'ın ve Resûlü'nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı. (Ahzap suresi, 22)

Gerçekleşen bu son olaylar da, bizim birbirimize olan sevgimizi, kardeşlik düşüncemizi kat be kat artırmıştır. Bu olaylar neticesinde aramızdaki birlik ve beraberliğin ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anladık. Bu dünyada Müslümanlara karşı oynanan oyunların ne kadar çirkin yöntemlerle yapıldığını gördükçe kardeş olmanın, birlikte olmanın değerini daha iyi gördük. Allah'ın vaadi üzerimizde tecelli etmiştir.

Tarihte her zaman Müslümanlara yönelik yıldırma ve korkutma girişimleri Müslümanların imanını artırmış, onlara bolluk, nimet ve bereket olarak geri dönmüştür. Yüce Allah ayetlerinde şöyle bildirir:

Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir. Bundan dolayı, kendilerine hiç bir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Al-i İmran Suresi,173-174)

Müslümanların kalbindeki güçlü gönül birliği, Yüce Rabbimiz Allah'a olan coşkulu sevgiden, şiddetli korkudan, Allah'a olan güçlü bağlılıktan ve Allah'ın rızasını aramadaki kararlılıktan kaynaklanmaktadır. Böyle derin ve güçlü bağlılık ve sadakati, kirli ve pis oyunlarla ortadan kaldırmaya çalışmak, bunu kullanarak Müslümanları güçsüz düşüreceğini sanmak, kahpece ve münafıkane bir düşüncedir.