Yaratılış Gerçeğini İspatlayan Fosiller

Yaratılış Gerçeğini İspatlayan Fosiller

Devonian Dönemi Fosilleri (408-306 Milyon Yıl)
Algler
Psilophyton
Günümüzden 395-360 milyon yıl önce yaşamış olan bu bitkinin yaprakları yoktur. Fosilinde de görüldüğü gibi dalları tekrar yan dallara ayrılan çok damarlı bir bitkidir. Psilophyton bitkisinin fosili Devonian Dönemine aittir.115

Bu döneme ait olan bitki fosillerine baktığımızda günümüz bitkilerinde bulunan pekçok özelliği taşıdıklarını görürüz. Örneğin stomata, kütikül, rhizoid ve sporangialar bu bitkilerde bulunan yapılardan birkaçıdır.114 Bir kara bitkisinin karada yaşayabilmesi için mutlaka kuruma tehlikesinden korunması gerekir. Kütiküller bitkileri kurumaya karşı koruyan, gövde-dal ve yaprakları kaplayan mumsu yapılardır. Bitki eğer yapısında kurumayı önleyecek kütiküllere sahip değilse, evrimcilerin iddia ettikleri gibi kütikül oluşmasını bekleyecek vakti yoktur. Kütikül varsa bitki yaşar, yoksa kurur ve ölür. İşte ayrım bu kadar nettir. Bitkilerin sahip oldukları tüm yapılar tıpkı kütikül gibi bitki için son derece hayati öneme sahiptir. Bir bitkinin yaşayabilmesi ve çoğalabilmesi için tıpkı bugünkü gibi kusursuz işleyen sistemlere sahip olması gerekir. Bu anlamda, bulunmuş olan tüm bitki fosilleri de bitkilerin yeryüzünde ilk ortaya çıktıklarından bu yana aynı kusursuz yapılara sahip olduklarını doğrulamaktadır.

Algler

Lepidodendron
Lepidodendron günümüzden 345-270 milyon yıl önce yaşamış bir bitkidir. Fosilin büyütülmüş resminde de görüldüğü gibi Lepidodendron ağacının fosilleşmiş olan gövdesinin yüzeyinde, yapraklarının bağlanmış olduğu yerlerin izleri çok belirgindir. Hatta damarlı demetin gövdeden, yaprağın sapına geçmiş olduğu yerlerde elmas şeklindeki yaprak izlerinin merkezleri de rahatlıkla görülmektedir.116

Karbonifer Dönemi Fosilleri (360-286 Milyon Yıllık)
Algler
Senftenbergia
Bu bitkinin özelliği bileşik yapraklarının tekrar tekrar bölünmesinden oluşan yapraklara sahip olmasıdır. Yandaki resimde fosili görülen Senftenbergia plumosa türü ise Almanya Karbonifer Dönemi’ne (300 milyon yıl önce) ait bir bitkidir.117

Karbonifer dönemin en önemli özelliği, bu döneme ait çok fazla çeşitte bitki fosili bulunmasıdır. Bu döneme ait bulunan fosillerin bugün yaşayan bitki türlerinden hiçbir farkı yoktur. Fosil kayıtlarında aniden beliren bu çeşitlilik evrimcileri tekrar çıkmaza sokmuştur. Çünkü birdenbire her biri çok mükemmel sistemlere sahip bitki türleri oluşmuştur. Evrimciler bu çıkmazdan kurtulmanın yolunu evrimi çağrıştıran bir isim takmakta bulmuşlar ve olayı "Evrimsel Patlama" olarak nitelendirmişlerdir. Tabii bu durumu Evrimsel Patlama olarak isimlendirmek, evrimciler açısından hiçbir problemi çözmemektedir. Hatta evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin'i bu problem hayretler içinde bırakmıştı ve Darwin bunu şöyle itiraf etmişti:

Bana bitki aleminin tarihinde yüksek seviyeli bitkilerin açıkça aniden ve birdenbire gelişimlerinden daha olağanüstü gelen bir olay yoktur.118

Bütün bu bitki fosillerinde de görüldüğü gibi, günümüz bitkileriyle yüzmilyonlarca yıl önce yaşamış olan bitkiler arasında şekil ve yapı olarak hiçbir fark yoktur. Bitkiler milyonlarca yıl önce de aynı bugünkü gibi fotosentez yapmaktaydılar. Betonları çatlatacak kadar güçlü hidrolik sistemlere, topraktan emilen suyu metrelerce yukarıya çıkaracak pompalara, canlıların besinini üreten kimyasal fabrikalara sahiplerdi. Yüzmilyonlarca yıl önce bitkiler yaratılmışlardı. Onları yaratan alemlerin Rabbi olan Allah, bugün de onları yaratmaya devam etmektedir. Günümüz teknolojisinin sağlamış olduğu en gelişmiş imkanları kullanarak, bitkilerdeki bu yaratılış mucizelerini anlamaya çalışan insanoğlu için, tek bir tür bitkiyi bile yoktan meydana getirmek mümkün değildir. Allah bu gerçeğe Neml Suresi'nde şöyle dikkat çekmektedir.

(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin içinse bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir. (Neml Suresi, 60)