Gözün Oluşumu Mutasyonlarla Açıklanamaz

Gözün Oluşumu Mutasyonlarla Açıklanamaz

Çoğu insan evrim teorisini bilimsel olarak kesin kabul görmüş, doğruluğu tartışılmaz bir gerçek zanneder. Bunun nedeni evrimin belirli çevreler tarafından özellikle gündemde tutulmaya çalışılması ve dünya çapında etkin bir propaganda uygulanmasıdır.

Oysa zannedildiği gibi evrim, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek değil, hile, sahtekarlık ve göz boyamalarla benimsetilmeye çalışılan bir inançtır. Evrimin temel mantığı, dünya üzerinde varolan mükemmel sistemin “bir Yaratıcı tarafından var edildiğini inkar etmek” üzerine kuruludur. İşte bu yüzden evrim teorisi canlıların tamamen tesadüflere dayanan bir süreç sonucunda kendi kendilerine oluştuklarını iddia etmektedir.Darwin'in bu teoriyi öne sürmesinden sonraki yıllarda teknolojinin ilerlemesi ile birlikte fikirlerinin kabul edilemez olduğu bilimsel olarak ispatlandı. Ortam şartlarının değişmesi ile vücut hücrelerinin yeni özellikler kazanamayacakları, bir şekilde kazandıkları varsayılsa bile -ki bu olanaksızdır- bu özellikleri bir sonraki nesile aktaramayacakları anlaşıldı. Böylece evrim teorisi daha en başından çöktü. Ancak, dünya çapında kurulmaya çalışılan din dışı düzeni devam ettirmek için bu gerçek gözardı edildi. Bu batıl düzenin temel taşlarından biri olan evrim teorisi bütün yanlışlığına ve bilim dışılığına rağmen Yaratılış gerçeğinin inkar edilebilmesi için ayakta tutulacaktı.

1. 7 haftalık insan embriyosu

2. 20 haftalık embriyo

3. 9 haftalık embriyo

Gözlerin gelişimi hamileliğin ilk ayında başlar.Embriyo 4 haftalık olduğunda başının her iki tarafında birer oyuk oluşur. İnanması güçtür ama bu oyukların içine gözler inşa edilecektir.6. haftada gözler oluşmaya başlar. Hücreler aylar boyunca akılalmaz bir plan içinde hareket eder ve gözün farklı bölümlerini teker teker oluştururlar.Bazı hücreler korneayı, bazı hücreler göz bebeğini, bazı hücreler de merceği yaparlar. Her hücre inşa ettiği bölümün bitiş sınırına geldiğinde durur. Her biri gözün ayrı bir parçasını oluşturur, sonra mükemmel bir şekilde birleşirler.Sıralamada bir karışıklık olmaz, gözbebeği yerine başka bir tabaka oluşmaz, kornea, göz kasları herşey yerli yerindedir.Bu işlemler sürekli devam eder ve farklı tabakalardan oluşan göz kusursuzca inşa edilir.Burada kendi kendimize bazı sorular sormamız gerekir:Bu hücreler farklı tabakalar inşa etmeleri gerektiğini nereden bilirler?Tabakaların başlangıç ve bitiş sınırlarına nasıl karar verirler?Bu soruların tek bir cevabı vardır. Hücreler Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleri için bu şuurlu hareketleri yapabilirler.Yeryüzünün en büyük mucizelerinden biri olan gözlerimiz anne karnında yoktan var edilir. Kara bir nokta görünümündeki bir cismin zaman içinde renkli, üç boyutlu gören, üstelik estetik görünümlü gözler haline gelmesini sağlayan herşeyin hakimi olan Allah'tır.

Evrim teorisini canlandıracak çare olarak yeni bir aldatmacaya başvuruldu: Neo-Darwinizm. Bu aldatmaca da elbette Darwin'in Allah'ı inkar mantığı üzerine kurulmuştu. Düzenin temel taşı olan yaratılışı inkar sürdürülüyor ama farklı bir yol izleniyordu. Yeni aldatmacaya göre mikro-mutasyonlar (küçük kalıtımsal değişiklikler), bir türün bir başka türe dönüşmesini sağlayacak tek mekanizmaydı. Çünkü, bir canlının sahip olduğu bütün fiziksel özellikler, canlının hücrelerinde bulunan genler tarafından belirlenmekteydi. Bu genlerde olumlu bir değişim olmadığı sürece türde kalıcı bir değişim beklenemezdi. Elbette ki mikro-mutasyon olarak isimlendirilen mekanizmanın böyle bir değişim gerçekleştirmesi mümkün değildir. Evrim büyük bir çıkmazın içine daha girmiştir.Her mutasyon mutlaka canlı üzerinde bir zarara neden olur. Mevcut bir türün birçok mutasyona maruz kaldığı düşünüldüğünde sonuç evrim teorisyenlerinin iddiaları açısından son derece ümitsizdir. Zararlı mutasyonlar sonucunda birçok garip görünümlü canlı ortaya çıkar hatta var olan canlı türleri de yok olur. Evrimciler açısından en trajik olanı da ellerinde mutasyonlarla ortaya çıktığı varsayılan ara türlere ait hiçbir fosil bulunmamasıdır.