Sıcakkanlı Balinaları Soğuk Sularda Donmaktan Koruyan Damar Sistemi

Sıcakkanlı Balinaları Soğuk Sularda Donmaktan Koruyan Damar Sistemi

Balinalar soğuk sularda yaşayan sıcakkanlı canlılardır. Vücutlarının içindeki sıcaklık insanlarınkine yakın olmasına rağmen, zamanlarının çoğunu okyanusta, kimi zaman donma derecesine yakın ısılarda geçirirler. Balinaların donmadan soğuk sularda yaşayabilmelerini mümkün kılan ise, kan damarlarının özel şeklidir.

Balinaların damarları "U" şekilli düzenlenmiştir. Sıcak kan cilde yakın yerlerde soğuk sudan ötürü soğumuş durumdadır. Ancak soğuk kan taşıyan damarın dönüş yolu, sıcak kan bulunan damarların çok yakınından geçtiği için, kan yeniden ısınır. Bu özel yapıdan ötürü, balinanın cildinden içeri doğru bir metreye kadarlık bölümde kanı soğuktur; ama iç taraflara doğru tüm damarlar sıcaklığını korumaktadır.117 Bu sistemde ısıya bağlı enerji kaybı olmaz. Balinanın sadece yüzeye yakın damarları soğuk, iç ısısı ise 35-370C olarak korunur. İster Antarktika'nın buzlu sularında olsun, ister Bermuda'nın sıcak sularında, balinaların vücut ısısı bu derecede sabittir. 118Damarların özel şekli, soğuk bir ortam için en akılcı, en iktisatlı ve en güvenli modeldir. Mühendisler de ısı transferini en aza indiren bu modeli çok iyi bilirler. Örneğin buhar kazanlarının içinde yüksek ısı elde etmek için kullanılan bu sistem sayesinde, kazanın dışı çok ısınmaz ve etrafındaki havaya fazla ısı kaybı olmaz. Bu yapı, iç kısmı yüksek ısıda olan nükleer reaktörler için de son derece ideal bir modeldir.Diğer taraftan bir balinanın dolaşım sistemi vücut ısısını korumak, yaymak ya da artırmak için ayarlanabilen özelliklere sahiptir. Göğüs, kuyruk ve sırt yüzgeçlerindeki atardamarlar başka damarlarla çevrilidir. Bu yüzden atardamarlarda dolaşan kanın ısısı, çevreye dağılmak yerine toplardamara aktarılır. Bu karşılıklı ısı alışverişi balinanın vücut ısısını muhafaza etmesine yardımcı olur. Balina daldığı zaman ise, kan, vücut yüzeyinden dışarı doğru yön değiştirir. Kan dolaşımındaki azalma da vücut ısısının korunmasını sağlar. Uzun süren hareketlerde veya sıcak suda, balina vücut ısısını dağıtmaya ihtiyaç duyabilir. Bu durumda göğüs, kuyruk ve sırt yüzgeçlerinin yüzeyine yakın damarlarda dolaşımı artırır. 119Kuşkusuz ki, bir balinanın kan damarlarını bu şekilde düzenlemesi, bir fizikçi gibi ısı transfer şekillerini hesap edip, soğuk bir ortam için tedbir alması mümkün değildir. Hepsinden de ötesi bu damar yapısını genetik sisteminde kodlayabilmesi imkansızdır. Elbette ki hayvanın ne böyle bir muhakeme gücü ne karar alıp uygulama imkanı ne de genleri üzerinde bir hakimiyeti vardır.Darwinistler ise tüm bu mucizevi yapıları tamamen zararlı olan tesadüfi mutasyonların gerçekleştirdiğini iddia ederler. Darwinistlerin hayallerindeki sözde kurtarıcı mutasyonlar, başı bozuk müdahalelerdir. Mevcut düzene mutlaka zarar getiren mutasyonlar, belli bir amaca yönelik düzenlemeler yapamazlar. Ayrıca mutasyonlar mevcut gen dizilimlerini bozarlar, onlarda yeni düzenlemeler yapmaları, canlıların genetik yapısına yeni bilgiler eklemeleri ise imkansızdır. Bu bakımdan mutasyonun etkisi, bir kitabın harflerini gelişigüzel karıştırmaya benzer. Ortaya çıkan yeni harf düzenlemeleri, kitabın anlatım üslubunu, cümlelerin anlamlarını mutlaka bozar; bunları olduğundan daha mükemmel hale getirmez ve yeni bilgiler eklemez. Dolayısıyla Darwinistlerin hayallerindeki tesadüfi etkilerin, canlılar üzerinde yapıcı değil yıkıcı etkileri olacaktır. Başıboş şuursuz müdahalelerle, onları soğuktan koruyacak akıl ve ilim içeren bir yapı ortaya çıkması imkansızdır. Bunun için ne kadar beklenirse beklensin, bu iddia sadece Darwinistlerin boş bir hayali olarak kalmaya devam edecektir.117 http://www-personal.umich.edu/~copyrght/image/solstice/whales.html
118 Werner Gitt, If Animals Could Talk, Master Books, 2006, ABD, s. 24.
119 http://www.seaworld.org/infobooks/KillerWhale/adapaqkw.html