Müslüman Karşıtlığını Körükleyen Deccaliyet ve Radikalizm Bağlantısı

Müslüman Karşıtlığını Körükleyen Deccaliyet ve Radikalizm Bağlantısı

Müslüman karşıtlığını yaygınlaştırmak, deccal için önemli bir hedeftir. Çünkü İslam son hak dindir ve Kuran 1400 yıldır hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Allah'ın koruması altında olan Kuran ayetleri, hak dinin kamil anlamda yaşanması için yeterlidir. Kuran'a tam uyularak yaşanan gerçek İslam ile sağlam ve güçlü iman oluşur.İşe bu güçlü iman, insanların gitgide daha fazla dindarlaşması ve üç dinin inananları arasında her geçen gün gelişen tesanüt, deccal için büyük bir tehlike ve tehdittir. İslam ahlakında önemli bir yeri olan birlikten-beraberlikten kaynaklanan maddi ve manevi güç, deccalin yıllar içinde geliştirdiği bütün şeytani sistemleri ve ideolojileri ortadan kaldırabilecek büyüklüktedir. Deccal; Müslümanların tamamı birlik olduğunda ve bu birlik, Musevi ve Hristiyanlarla da ittifak kurduğunda bunun dünyada nasıl dev bir güç oluşturacağını, felsefesinin ilmi ve fikri yönden nasıl bir bozguna uğrayacağını çok iyi bilmektedir.Deccal sisteminin önde gelenleri, oluşturdukları şeytani sistemin karşısında yer alan bu manevi gücün varlığından uzun süredir haberdardırlar. Nitekim yıllardır, ince politika ve stratejilerle oluşturdukları kanlı Armageddon planının sebebi de bunun farkında olmalarıdır. Bu plan dahilinde, gerçekte Darwinist ve ateist olan birtakım kişileri "Müslüman" adı altında terörist olarak yetiştirmiş, sözde İslam'a hizmet adı altında katliamlara göndermişlerdir. Yine söz konusu odaklar, masum insanlara yönelik cinayet, suikast, katliam, intihar saldırısı gibi İslam'ın ruhuna tamamen aykırı olan kavramları İslam'da varmış gibi sunmuşlardır. Hatta İslam'a aykırı olan fikirleri öylesine yaygınlaştırmışlardır ki, kendilerini İslam alimi gibi gösteren bir takım kişiler bile, tüm dinler arasında yaşanacak ve milyonların ölümüyle sonuçlanacak bu kanlı savaş planını açıkça savunur hale gelmişlerdir. Yüz binlerce kişiyi etkilemiş, yüz binlerce kişiye adam öldürmeyi, katliam yapmayı makul gösterebilmişlerdir. Üstelik bunu Allah adına yaptıklarına, kendilerini ve çevrelerindeki kişileri inandırmışlardır.Bu kitapta ele aldığımız Armageddon savaşı beklentisi gibi İslam'a maledilmeye çalışılan katliam ve savaş senaryoları da aynı deccali zihniyetin ürünüdür. Deccal bu yöntemi kullanarak iman edenler arasında ayrılık çıkarmayı, onları birbirine düşürmeyi, iman edenlerin gücünü kırmayı ve böylelikle de kendi sapkın planlarını uygulamak için imkan ve ortam sağlamayı hedeflemektedir ve bunu büyük oranda başarmıştır.Şunu daima hatırlamak gerekir. Deccal, iman edenlere karşı her zaman Allah'ın ismini kullanarak ortaya çıkmıştır. O, hiçbir zaman kendi yüzünü açıkça belli etmez. İman edenleri doğru yoldan uzaklaştırmak için mutlaka dini ve dindar görünümlü birtakım insanları kullanır. İşte bu nedenle deccal dindar kesim üzerinde etkili olabilmiş, kendi şeytani sistemini destekleyecek ve güçlendirecek her türlü batıl ve sapkın fikri kolaylıkla yaygınlaştırabilmiştir.İslam'la bağdaştırılmaya çalışılan sapkın iddiaların –bunlar arasında Müslümanların Hristiyanları ve Musevileri katletmek istedikleri, Müslüman olmayanlara yaşam hakkı tanımayacakları, sevgi ve şefkatten uzak oldukları gibi gerçekdışı iddialar sayılabilir– tümü uydurmadır.Gerçek bir barış ve sevgi dini olan İslam'ın aslını bilmeyenler, Kuran ayetlerindeki kardeşlik, adalet, barış, merhamet ve şefkat ile ilgili ayetlerden habersiz olan kimseler, bu gerçek dışı iddiaların sapkın yönlerini göremeyebilirler. Deccali odakların İslam'a yüklemeye çalıştıkları söz konusu İslam görüntüsünün sapkın ve yalan olduğunu anlayabilmek için;Kuran ile hükmeden, Kuran'ın ruhunu bilen, Kuran'ı Peygamberimiz (sav) gibi anlayan ve uygulayan insanlar olmak gerekmektedir. Eğer bir insan "bağnaz" ise, yani İslam dinini sapkın hurafelerle yorumluyor, kendince akıl ve mantık ile bağdaşmayan –aynı zamanda Kuran ile de bağdaşmayan– hükümler üretiyor, bir kolaylık dini olan İslam'ı (haşa) zor, anlaşılmaz, çatışmacı, kavgacı, sevgisiz vs. gibi gösteriyorsa, bu gerçeği anlaması –Allah'ın dilemesi dışında– mümkün değildir. Asıl önemlisi bağnazlık, yalnızca İslam için değil, Hristiyanlık ve Musevilik için de büyük bir tehlikedir. Dolayısıyla İslam'a maledilmeye çalışılan sapkın anlayışların temelini anlayabilmek için bağnazlığın Kuran'dan ve genel olarak tüm hak dinlerden ne kadar uzak olduğunu iyi kavramak gerekmektedir.

Bağnazlar Kuran'ı uygulamazlar ve uygulatmazlar

Bağnazlık yani radikalizm İslam'a karşı deccalin en büyük taraftarlarıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bunu bir hadis-i şerif ile şöyle haber vermiştir:

"Ümmetimden başı sarıklı yetmiş bin alim kişi, deccale tabi olacaklar."  (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)Peygamberimiz (sav) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle Müslüman ümmetinin içinden çıkacak ve kendini "alim" gibi gösterecek kişilerden bahsetmektedir. Hadiste, deccal taraftarı olarak tüm Allah dostlarına karşı faaliyet yapan ve dine en çok zarar veren başlıca grubun, kendini Müslüman olarak gösteren bağnazlar olduğuna dikkat çekilmektedir.Yine Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

"Ahir zamanda türemeler çıkacak: beyinleri çalışmayacak. Konuşurken çok güzel konuşacaklar. Kuran okuyacaklar, fakat imanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek..." (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, Ebu Davud 4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.)Hadis-i şerifte belirtildiği gibi, bu kişiler çok güzel hitabeti olan ve Kuran'ı okuyan kişiler olacak; fakat "imanları boğazlarından geçmeyecek", yani Kuran'ı esas olarak kabul etmeyeceklerdir. Kuran'dan bahsedecek ancak Kuran'a bağlı olmayacak ve Kuran'a hurafe karıştırarak hükmedeceklerdir. Kuran'ın açıklamalarını yeterli görmeyecek, İslam adına kendi türettikleri dini uygulayacaklardır.Bağnazların amacı, Kuran'ı uygulatmamaktır. Onlar, Kuran'da olmayan şeyleri İslam dinine dahil etmeye çalışırken, Kuran ayetlerinde yer alan ve kendi batıl hurafelerine uymayan hükümleri ve tavsiyeleri de reddederler.Onlar için Kuran'ın sevgiyi, şefkati, kardeşliği, birliği, barışı öğütlemesi, Kuran'da tüm güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi büyük bir öfke sebebidir. Kuran ahlakını yaşamanın getirdiği ruh kalitesi ve derinliği, akılcı, estetik, modern, sevgi dolu Müslüman modeli, onların hurafeci dinlerine hiçbir şekilde uymamaktadır. İşte bu yüzden deccal, kendince Kuran'a dayalı İslam dinini içten vurmak ve sözde ortadan kaldırmak için bağnazlığı kullanmaktadır. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, deccalin ordusunun önemli bir kısmını her dinden çıkacak olan ve kendi dinlerine de tüm dünyaya da zarar verme amacındaki bağnazlar oluşturmaktadır. Hristiyan bağnazlar da, Musevi bağnazlar da, Müslüman bağnazlar da aynı kanlı senaryo için birleşmekte, bu savaşın oluşması ve dünyadaki deccali sistemin yaygınlaşması için ellerinden ne gelirse yapmaktadırlar.Burada şunu da belirtmek gerekir: Gerçekten samimi olan, Cenab-ı Allah'ı kalpten ve içten seven, yalnızca bilgisizliğinden veya aldığı yanlış eğitimden dolayı İslam dininde gerçekte yer almayan fikirleri savunan kişiler olabilir. Şu anda dünyadaki radikal kesimin büyük bir bölümünü bu kişiler oluşturmaktadır ve bu kişilere yönelik mutlaka şefkatli bir eğitim çalışması gerekmektedir. Onlar, Kuran'ın ışığı ile aydınlandıklarında mutlaka doğruyu ve hakkı kabul edecek olan kişilerdir. Yüce Allah mutlaka samimi kullarına doğru yolu gösterendir.

Bağnazlık Hristiyanlık için de bir tehlikedir

Daha önce belirttiğimiz gibi bağnaz her dinden çıkabilmektedir. Nitekim Hz. İsa (as)'a kendilerince zarar vermeye çalışanlar da din adına ortaya çıkan dönemin bağnazlarıydı.İncil'de Hz. İsa (as), ikiyüzlüler, körler ve yılanlar şeklinde seslendiği bağnazları şu açık ifadelerle tarif etmiştir:

"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız."Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını –adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar."Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz."Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız? İşte bunun için size peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, ... Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız. Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız. (Matta 23: 13-35)