Üçleme konusundaki çelişkiler, mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar nedeniyle oluşan yeni mezhepler

Üçleme konusundaki çelişkiler, mantıksızlıklar ve tutarsızlıklar nedeniyle oluşan yeni mezhepler

*Kutsal Ruh'un sonradan üçlü birliğin bir parçası olduğuna karar verilmesinin ardından, üçleme konusundaki tartışmalar ve anlaşmazlıklar çok daha fazla artmıştır.*Bu tartışmalar sonucunda, Kutsal Ruh'un hem babadan hem de oğuldan zuhur etmesi gerektiğine dair bir anlayış geliştirilmiştir. Bunun için "oğuldan" anlamına gelen meşhur Filioque kavramı teslis dogmasına eklenmiştir.*Bu yüzden ve daha sonra ortaya çıkan çeşitli meselelerden dolayı 1054 yılında Roma kilisesi, Katolik ve Ortodoks olmak üzere iki mezhebe ayrılmşıtır.*Filioque'u kabul eden Katolik kilisesi (ve sonra buradan ayrılacak olan Protestan kilisesi) Kutsal Ruh'un hem babadan hem de oğuldan çıktığını kabul ederek zaten karışık olan teslisi iyice karmakarışık hale çevirmiştir.*Filioque'u kabul etmeyen Ortodoks kilisesi Kutsal Ruh'un sadece babadan geldiğini savunur. Bu iki kilise arasında bugüne kadar devam eden teslis konusundaki en büyük ayrılık Filioque konusundadır.*Dolayısıyla, Kutsal Ruh'un teslisçiler tarafından tanrı kabul edilişi, oğul tanrı kabul edilişinden zaman bakımından 56 yıl sonradır.Üçleme karmaşasına çözüm getirme çalışmaları özetle şöyledir: (Allah'ı tenzih ederiz) Açık ve resmi olarak Hz. İsa (as)'ın tanrılığı 325 İznik Konsilinde ve Kutsal Ruh'un tanrılığı 381 İstanbul Konsilinde karara bağlanmıştır. 431 Efes ve 451 Kadıköy Konsillerinde Hz. İsa (as)'ın biri beşeri biri tanrı olan iki tabiatlı oluşu, 447 yılında ve 589 yıllarında Toledo'da düzenlenen konsillerde ise Kutsal Ruh'un Hz. İsa (as)'dan oluşu yani Filioque meselesi gündeme getirilmiş ve İstanbul Konsili kararına eklenmiştir. Buradaki kısa özetlerde görüldüğü gibi her konsilde Hristiyanlığa karmaşa üzerine karmaşa eklenmiştir.Tekrar belirtmek gerekir ki, yukarıda verdiğimiz tüm bilgiler, -Müslümanların değil- özellikle Hristiyan tarihçi ve teologların elde ettiği, genel kabul gören ve delillere dayanan bilgi ve belgelerdir. Bu bilgiler, Hristiyanlık tarihinin nasıl geliştiği ve bugünkü İncil'in nasıl şekillendiği konusunda bize son derece temel bilgiler vermektedir. Teslis inancının gerçekte İncil'de var olmadığını ispat amacıyla önemli tarihi detaylar sunmaktadırlar.Bütün bu delilleri gördükten sonra bir insanın yapması gereken, İncil'i, söz konusu tarihi detaylarla birlikte değerlendirerek, "akıl yürüterek", "düşünerek" doğruları anlamaya çalışmaktır. Bu akıl yürütmeyi yapabilmek için aşağıdaki soruları mantık ve vicdan dahilinde değerlendirmek yerinde olacaktır:
*4 kitabın her biri sahih ise,
 aralarındaki çelişkiler, ciddi anlam boşlukları ve tarihi bilgilerde oldukça ciddi farklılıklar nasıl meydana gelebilir?*Her hak dine indirilen her hak kitap tektir. Hristiyanlık'ta 4 ayrı İncil'in olması ve bunların her birinin ayrı ayrı sahih kabul edilmesi nasıl mümkün olabilir?*Hak dine gönderilen hak kitap, nasıl birbirinden temel iman itikatinde farklı olan kitaplar arasından "oyçokluğuyla" tespit edilebilir?*Oy çoğunluğunu almayan tevhid inancını savunan İnciller ve ilk elyazmaları neden yakılıp yok edilmiştir?*Tevhid inancını savunanlar neden idam cezasına mahkum edilmişlerdir? Bu karşıtlığın ve vahşetin sebebi nedir?*4 İncil ve bu İncillerle birlikte Hristiyanlığa dahil edilen teslis inancı 4. yüzyılda kabul edilmiştir. O vakte kadar söz konusu İncillerin ve teslisin varlığından haberdar olmayan Hristiyanların durumu nedir?*Kutsal Ruh'un tanrı olarak kabulü ise çok daha sonralara dayanır. Bu döneme kadar Kutsal Ruh'u tanrı olarak görmemiş olan Kilise dahil diğer tüm Hristiyanlar günahkar mıdırlar?*Kilise'nin sahih kabul ettiği metinlerin yazarları Matta, Markos, Luka ve Yuhanna Kilise tarafından "vahiy almış kişiler" olarak kabul edilmişlerdir. Bu kişiler, peygamber midirler? Peygamberler dışında insanların –havari dahi olsa- vahiy alması nasıl mümkün olabilir? O zaman söz konusu havari peygamber vasfına kavuşmuş olmaz mı?*Bir kişinin vahiy alıp almadığı Kilise tarafından oyçokluğuyla nasıl belirlenebilir?*Bir kişinin vahiy aldığını oylama ile kabul edip ardından onun yazdığı metinlere –pek çok değişiklik yapıldıktan sonra- "değiştirilemez ve değişmemiştir" hükmü nasıl konulabilir?*Eğer söz konusu 4 İncil değiştirilemez hükmüne sahipse, yıllar boyunca Kilise nasıl bu kitaplara eklemeler yapmakta, bazı yerlerini düzenlemekte, bazı yerlerini iptal edebilmektedir?*Kilise tarafından 4 İncil'e sonradan eklenmiş olan bölümlere de o döneme kadar hiçbir Hristiyan uymamış konumdadır. Bu durumda o döneme kadarki söz konusu Hristiyanların durumu nedir?*Bir Hristiyan nasıl olup da yaşamını ve inancını sahih İncil ayetlerine, vicdanına ve aklına göre değil de, sadece Kilise'nin belirlediği ve üstelik zaman zaman değiştirdiği bir inanç şekline göre tertip edebilir?*Tüm hak dinlerin temeli olan ve tüm diğer hak dinlerde kesin ve net olarak belirtilmiş olan Allah'ın varlığı ve Birliği konusunda, neden yalnızca Hristiyanlık'ta birbirinden farklı bu kadar çok görüş vardır?*Birbirinden farklı sayıda kitap kabul eden birbirinden farklı Hristiyan mezheplerinden hangisi doğru yoldadır? Hangisinin kitapları değişmez ve reddedilemez şekilde sahihtir?*Tek bir mezhepte nasıl olup da zaman içinde kitap sayısı 23'ten 27'ye çıkarılabilir? Hangisine inanmak ve hangisini doğru kabul etmek gerekir?Söz konusu sorulara üçleme yanlısı hiçbir Hristiyan gerçek anlamda mantıklı, akılcı, anlaşılabilir, ikna edici, net ve somut bir cevap verememektedir. Üçleme adı altında gerçekleşen bu olağanüstü karmaşa açıklanabilecek gibi değildir.Yukarıdaki sorularla, sadece tarihi bilgilere dayanarak 4 İncil konusundaki çelişkilerden bazılarına değinilmiştir. Teslis inancının beraberinde getirdiği derin mantık çöküntüsü ise asıl konudur. Samimi Hristiyanları, teslis inancından asıl şüpheye düşürmesi gereken şey bu derin ve köklü mantık çöküntüsü olmalıdır. Bu konuya ilerleyen satırlarda değinilecektir.