Önsöz
Bilindiği gibi Peygamberimiz (sav) hadislerinde, ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as)'ın hem fiziksel özellikleri hem de dünya üzerinde İslam ahlakının yayılmasında üstleneceği görevle ilgili çok kapsamlı bilgiler vermiş, Hz. Mehdi (as)'ın zuhur edeceği ortamı detaylı anlatmıştır. Peygamberimiz (sav)'in söz konusu hadislerini kaynak alan büyük İslam alimleri de hazırladıkları eserlerde konuyla ilgili geniş açıklamalarda bulunmuşlardır.
Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinde ve onun bu hadislerini yorumlayan büyük İslam alimlerinin ifadelerinde kullandıkları hemen her detay, her açıklama bizim Hz. Mehdi (as)'ı doğru tanımamız ve onun zuhur vaktini iyi tespit etmemiz açısından son derece önemlidir. Peygamberimiz (sav) eğer Hz. Mehdi (as) için bir tanımlama yapıyorsa o tanım, vakti geldiğinde Allah'ın izniyle tam anlamıyla Mehdi (as)'ın şahsı üzerinde görülecek ve onun döneminde yaşanacak demektir. Çünkü Peygamberimiz (sav), bu hadisleri Allah'ın ilhamıyla İslam ümmetine duyurmuştur. Dolayısıyla söyledikleri, Allah'ın ona olan vahyinin sonucu olan hak sözlerdir. Bu nedenledir ki hadislerin iyi anlaşılması ve iyi açıklanması şarttır. Ancak bu hadislerin iyi açıklanması için Kuran ahlakına uygun dürüst bir bakışla, büyük bir samimiyetle ve yönlendirmeden uzak bir yaklaşımla değerlendirilmeleri gerekir. Dürüstlükten uzaklaşıldığı takdirde hem Kuran'dan, hem Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden hem de İslam alimlerinin açıklamalarından ciddi şekilde uzaklaşılır.
İşte biz de bu kitapta Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin Hz. Mehdi (as) hakkındaki izahlarını gerçek anlamlarından saptıran bazı Nur talebesi kardeşlerimizin hatalarına yer vereceğiz. Söz konusu kişilerin Bediüzzaman Hazretleri'nin Hz. Mehdi (as) ile ilgili açıklamalarına yaptıkları akıl almaz tevillere, Peygamberimiz (sav)'in hadisleri, Bediüzzaman Hazretleri'nin kendi izahları ve büyük İslam alimlerinin konuyla ilgili açıklamalarıyla tek tek cevap vereceğiz.
Ancak şu da önemlidir ki kitaba konu olan Nur talebesi kardeşlerimiz Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'ne olan sevgilerinin ve bağlılıklarının bir gereği olduğunu düşünerek böyle bir hataya düşmüşlerdir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin Hz. Mehdi (as) olduğu iddiasıyla ortaya çıkmaktadırlar. Bu iddialarını ispatlamak için de Üstadımız'ın çok açık ve net olan ifadelerini tamamen kendilerince tevil ederek, doğrulardan uzak mantıklar kullanmaktadırlar.
Söz konusu Nur talebesi kardeşlerimizin, öncelikle Bediüzzaman Hazretleri'ni çok iyi anlamaları ve değerlendirmeleri gerekir. Üstadımız Allah'tan çok korkan, dürüst bir insandır. Risale-i Nur'da tüm düşüncelerini hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde açıkça anlatmıştır ve muhteşem bir anlatım tekniğine sahip çok büyük bir alimdir. Kullandığı tek bir kelime ile başkalarının onlarca kelimeyle anlatabileceği bir konuyu anlatma kabiliyetine sahip çok değerli bir zat-ı muhteremdir. Üstadımız'ın yüzlerce sayfa ile açık ve net olarak anlattığı bir konuyu, "Bediüzzaman Hazretleri böyle diyor, ama aslında şunu kast ediyor" diyerek yorumlamaya kalkışmak ise çok tehlikeli bir yoldur. Bunu yapan kardeşlerimiz -belki de farkında olmayarak- Risale-i Nur'ların üstüne bir örtü kapatmaya çalışılmaktadır. Zira böyle bir bakış açısı kabul edildiği takdirde, tüm Risale-i Nur –haşa- çok şaibeli hale gelir. İnsanlar, Bediüzzaman Hazretleri'nin açıklamalarını açık ve net ifadeleri ile anlamaktan uzaklaşırlar ve Risale-i Nur'a büyük bir tereddütle bakarlar. Bediüzzaman Hazretleri'nin anlatımlarını tenzih ederiz, ancak bu yol izlenirse, "Bediüzzaman dağ dedi, ama aslında ova demek istedi. Kapı dedi, ama aslında kuş demek istedi. Hakim dedi, ama aslında filozof demek istedi. Zat dedi, ama aslında tek bir kişi değil de 3 kişiden bahsetti. Siz de okuduğunuzda böyle anlayın..." gibi çok çok tehlikeli bir tevil dünyasına kapı açılır ve Risale-i Nur'un eşsiz anlatımı tamamen deformasyona uğrar.
Oysa Bediüzzaman Hazretleri'nin anlatım üslubu çok açıktır ve bir çocuk, yüksek eğitim almamış, halktan bir insan bile bu anlatımları kolaylıkla anlayabilir:
…Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. FAKAT RİSALE-İ NUR'DAN HERKES DERECESİNE GÖRE İSTİFADE ETMEKTEDİR. (Şualar, sf.549)
Risale-i Nur; bütün tabakat-ı beşere (insan gruplarına) hem medrese, hem mektep, hem kışla, hem hekim, hem hakim olarak, en ami (cahil) avamdan (halktan) en ehass-ı havassa (en halis ilim sahiplerine) kadar ders verip, talim ve terbiye etmesi bizce muşhuddur (aşikardır, açıkça görülmektedir). (Kastamonu Lahikası, sf.70)
Bu nedenledir ki Nur talebesi kardeşlerimizin Üstad Hazretleri'ni sevme ve onun Hz. Mehdi (as) olduğuna insanları ikna etme adına Risale-i Nur'un güvenilirliğini sarsacak böyle tehlikeli bir mantık ve yöntem kullanması hiç akılcı ve doğru değildir.
Ayrıca bu kardeşlerimiz yaptıkları doğru olmayan bu açıklamalarla, hem İslam'a hem de yüzyıllardır Hz. İsa (as)'ın ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhur etmesini bekleyen, onların nice acıların, sıkıntıların zorlukların kaynağı olan deccaliyete son verecekleri umuduyla sabreden milyonlarca Müslümana nasıl ciddi bir zarar verdiklerini görmeleri gerekir.
Söz konusu kişilerin neden oldukları bu büyük tahribat sonucunda insanlar, Risale-i Nur okuduklarında -Bediüzzaman Hazretleri'ni tenzih ederiz- hiçbir şeyi düz anlamıyla anlayamayacakları düşüncesine kapılacaklardır. Söz konusu kişilerin yaptıkları yanlış izahlar sebebiyle birçok Müslüman gerçek manasını hiçbir zaman anlayamayacakları düşüncesiyle bu muhteşem eserlerden uzaklaşacaktır.
Bazı Nur talebeleri dürüstlükten uzaklaştıklarından doğal olarak Risale-i Nur külliyatının vesile olduğu büyük birliktelik de Allah esirgesin bozulmaya uğrayacaktır. Dolayısıyla Risale-i Nur külliyatının vesile olduğu bereket yitirilecek ve İslam dünyasında yüz binlerce insan tarafından okunan Risale-i Nur külliyatı böyle büyük bir fitneden çok ciddi şekilde zarar görecektir.
İşte bu kitap, söz konusu Nur talebesi kardeşlerimizin ortaya attıkları yanlış izahlara karşı net cevaplar vererek oluşabilecek böylesine büyük bir tahribatı önlemeye vesile olmak için hazırlanmıştır.