Hz. Mehdi Gibi Eşhasın (Şahısların)

Hz. Mehdi Gibi Eşhasın (Şahısların)

Peygamberimiz (sav) hadislerinde, kendisinden sonra gelecek birçok şahıs olacağını bildirmiştir. Bu kişilerin bazıları gelmiş, vazifelerini yapıp vefat etmişlerdir. Her yüzyıl başında gönderilen müceddidler bunlardan bazılarıdır. Peygamberimiz (sav)’in geleceğini haber verdiği şahısların bazıları da halen beklenmektedir. Bediüzzaman da eserlerinde halen beklenmekte olan bu ahir zaman şahısları hakkında hadisler doğrultusunda detaylı bilgiler vermiştir. Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin yanı sıra, Deccal ve Süfyan (hadislerde ahir zamanda İslam dünyası içerisinde ortaya çıkacağı ve Hz. Mehdi'ye karşı mücadele edeceği bildirilen ve Süfyan-ı Deccal olarak anılan şahıs) gibi inkara dayalı bir mücadele verecek ahir zaman şahısları da Bediüzzaman'ın bilgi verdiği bu kişiler arasındadır.Bediüzzaman buradaki “HZ. MEHDİ GİBİ EŞHASIN (ŞAHISLARIN)” sözleriyle öncelikle çok açık bir şekilde Hz. Mehdi'nin manevi bir varlık olmadığını, “BİR ŞAHIS OLDUĞUNU” belirtmiştir. Bediüzzaman bu ifadesiyle ayrıca Hz. Mehdi gibi, diğer ahir zaman şahıslarının da manevi kişilikler olmadıklarını, aynı şekilde “BİRER ŞAHIS” olduklarını açıklamıştır. Kuşkusuz ki Bediüzzaman'ın bu sözleri, ahir zaman şahıslarından bir kısmının birer “şahıs”, bir kısmının ise birer “şahsı manevi” olarak gelecekleri iddialarını geçersiz kılmaktadır. Çünkü Bediüzzaman “Hz. Mehdi gibi şahıslar” sözleriyle bunların tümünü kapsayan ve hepsi için “TEK BİR KİŞİ” tanımlamasını yapan bir ifade kullanmaktadır. Nitekim Bediüzzaman eserlerinde Deccal ve Süfyan’ın birer şahıs olduklarını ne kadar net bir şekilde açıklamışsa, Hz. İsa ve Hz. Mehdi konusunda da bu gerçeği o kadar açık ve anlaşılır ifadelerle dile getirmiştir. Deccal'in de fiziksel özelliklerini anlatmış, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin de fiziksel özelliklerini tarif etmiştir. Dolayısıyla Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin birer şahsı manevi olacakları düşüncesi, Bediüzzaman'ın bu açıklamalarına tamamıyla ters düşmektedir. Bediüzzaman bu sözünde Hz. Mehdi'den açıkça bir şahıs kelimesini kullanarak bahsetmekte ve aksi yöndeki düşüncelerin geçersizliğini ortaya koymaktadır.

Hem şu sırdandır ki; MEHDİ, SÜFYAN GİBİ AHİR ZAMANDA GELECEK EŞHASLARI çok zaman evvel hatta tabiin (Peygamberimiz (sav)'i sağ iken görmüş olan müminlerle, yani Ashab’la görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih Müslümanlar) zamanında onları beklemişler yetişmek emelinde bulunmuşlar.” (Sözler, s. 358)

Mehdi, Süfyan Gibi Ahir Zamanda Gelecek Eşhasları:

Bediüzzaman buradaki ifadesinde de “MEHDİ, SÜFYAN GİBİ AHİR ZAMANDA GELECEK EŞHASLARI (ŞAHISLAR)” diyerek, ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi'nin ve ona karşı mücadele vereceği bildirilen Süfyan’ın “BİRER ŞAHIS OLDUKLARINI” Sözler adlı eserinde “2. BİR KEZ” daha belirtmiştir. Bediüzzaman Risale-i Nur’da yer alan, Hz. Mehdi ve ahir zaman şahıslarından bahsettiği tüm sözlerinde hep aynı ifadeleri kullanmış, bu kişilerden “şahıs”, “TEK BİR KİŞİ” gibi kelimelerle bahsetmiştir. Bediüzzaman bu sözünde de bu gerçeği bir kez daha ifade etmektedir.Ayrıca Bediüzzaman, bu kitabında Hz. Mehdi için kullandığı “GELECEK” kelimesiyle, Hz. Mehdi'nin “ilerideki bir tarihte gelecek bir şahıs olduğunu” ikinci bir kez daha vurgulamıştır. Bediüzzaman bu yolla, yaşadığı dönemde Hz. Mehdi'nin henüz gelmemiş olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir.

Bazı ayat-ı kerime (ayetler) ve ehadis-i şerife (hadisler) AHİR ZAMANDA GELECEK BİR MÜCEDDİD-İ EKBERİ (en büyük müceddidi) mana-yı işari ile (işari anlamda) haber veriyorlar. Fakat O GELECEK ZATIN VE CEMİYETİNİN ÜÇ VAZİFESİNDEN en ehemmiyetlisi (önemlisi) olan ve zahiren (görünüşte) en küçüğü görünen imanı kurtarmak ve hakaik-i imaniyeyi (iman hakikatlerini) güneş gibi göstermek vazifesini Risale-i Nur ve şakirdlerinin (talebelerinin) şahs-ı manevisi tam yaptıklarından; O GELECEK ZATA dair HABERLERİ VE İŞARETLERİ, RİSALE-İ NUR’UN ŞAHS-I MANEVİSİNE HATTA BAZEN TERCÜMANINA DA TATBİKE (uydurmaya) ÇALIŞMIŞLAR ve Şeriatı ihya (Kuran ahlakının esaslarını hatırlatarak yeniden hayata geçirme) ve hilafeti tatbik olan ÇOK GENİŞ DAİREDE HÜKMEDEN BU MÜHİM VAZİFESİNİ NAZARA ALMAMIŞLAR (göz önünde bulundurmamışlar). (Tılsımlar Mecmuası, s. 168)

O:

Bediüzzaman Hz. Mehdi'den “8. KEZ” “O” zamirini kullanarak bahsetmiştir. “O” zamiri “TEKİL BİR ŞAHIS” ifade eden bir kelimedir. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'den bahsederken bir topluluğu ya da bir şahsı maneviyi kastetmediği çok açıktır. Eğer böyle bir durum söz konusu olsaydı Bediüzzaman burada “O” yerine “onlar” zamirini ya da buna benzer bir başka ifade kullanırdı. Ancak böyle bir ifade şekli burada kullanılmadığı gibi, Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'den bahsettiği sözlerinin hiçbirinde kullanılmş değildir. Aksine sadece broşürün bu bölümüne kadar yer alan sözlerinde bile bu kelimeyi tam “8 KEZ” tekrarlamıştır. Bediüzzaman bu kelimeyi çok bilinçli bir şekilde defalarca vurgulamaktadır. Dolayısıyla çok açıktır ki Bediüzzaman burada, tüm Müslümanlara önderlik edecek ve insanların hidayetine vesile olacak bir kişinin varlığından söz etmektedir.

Gelecek:

Bediüzzaman, kullandığı “o GELECEK zat” ifadesiyle, Hz. Mehdi'nin “ileriki bir tarihte gelmesi beklenen bir şahıs” olduğunu bir kez daha belirtmiştir. Bediüzzaman’ın Müslümanları yanlış bilgilendirmesi söz konusu olamayacağına göre, Hz. Mehdi Bediüzzaman'ın zamanında ya da ondan önceki dönemlerde henüz gelmemiştir. Zira eğer böyle bir durum söz konusu olsaydı o zaman Bediüzzaman, “O GELECEK ZATIN” ifadesi yerine, “o gelmiş olan zat” deyimini kullanırdı. Buna rağmen Bediüzzaman'ın böyle kesin bir ifadeyi bu kadar çok tekrarlamış olması, Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'nin ileriki bir tarihte geleceğine olan kanaatinin de o denli kesin olduğunu ortaya koymaktadır.

Zatın:

Bediüzzaman bu açıklamasında Hz. Mehdi için “O gelecek zatlar” değil, “o gelecek ZAT” ifadesini kullanmıştır. Bediüzzaman bu sözleriyle Hz. Mehdi'nin bir şahsı manevi, ruh ya da mana gibi bir varlık veya bir topluluk olmadığını açıkça ifade etmiştir. “TEK BİR KİŞİ” kelimesi “tekil” bir kelimedir ve bir insanı ifade etmek için kullanılır. Dolayısıyla Bediüzzaman burada “TEK BİR ŞAHISTAN” bahsetmektedir.Ayrıca bu, Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi için “7. DEFA” kullandığı “TEK BİR KİŞİ” ifadesidir. Bediüzzaman gibi büyük bir mütefekkirin, böyle açık bir anlam taşıyan bir ifadeyi bu kadar çok tekrarlaması kuşkusuz ki belirlibir hikmet üzerinedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin bir şahsı manevi olmadığı konusunda tüm Müslümanları bilgilendirmekte ve bu kutlu zatın gelişiyle müjdelemektedir.

Ve:

Bediüzzaman burada “O gelecek zatın VE cemiyetinin” ifadesini kullanmıştır. “O GELECEK ZAT” ve “BU ZATIN CEMİYETİ” iki ayrı kavramdır. Bediüzzaman “VE” kelimesini kullanarak bu ikisinin ayrı şeyleri ifade ettiğini açıkça belirtmiştir. Eğer Hz. Mehdi bir şahsı manevi olsaydı ya da bu cemiyet Mehdilik görevini üstlenmiş olsaydı, Bediüzzaman burada “O gelecek cemiyet” ya da “Mehdilik görevini üstlenecek cemiyet” gibi bu konuyu netleştiren açık ifadeler kullanırdı. Ancak Bediüzzaman hiçbir itiraza yer bırakmayacak şekilde açıkça “O gelecek zat ve cemiyeti” sözlerini kullanmış ve Hz. Mehdi'nin, kendisini izleyenlerden oluşan bir topluluğun başında bulunan bir şahıs olduğunu belirtmiştir. Bediüzzaman'ın vurguladığı bu gerçek birkaç soru sorulduğunda da açıkça görülebilmektedir:1- Bediüzzaman ahir zamanda gelecek bu şahsın tek başına mı olduğunu belirmiştir?Hayır, Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin beraberinde bir cemiyetinin de olacağını açıklamıştır.2- Bediüzzaman, bahsettiği bu cemiyetin başında herhangi bir şahsın olacağını belirtmiş midir?Evet, Bediüzzaman bu cemiyetin başında Hz. Mehdi'nin bizzat bulunacağını bildirmiştir.

Cemiyetinin:

Bediüzzaman burada bir cemiyetin varlığından bahsetmiştir. Bu cemiyet, Bediüzzaman'ın “o gelecek zat” sözleriyle müjdelediği Hz. Mehdi'nin yardımcılarının ve destekçilerinin oluşturduğu bir cemiyettir. Bediüzzaman eserlerinin pek çok yerinde Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda Hz. Mehdi'nin bir cemaati olacağını ve cemaatin Hz. Mehdi'nin yapacağı faaliyetlerde onun yardımcıları olacağını belirtmiştir. Ancak Hz. Mehdi'nin bu hareketin önderi ve lideri olarak, bizzat bu topluluğun başında bulunacağını da ifade etmiştir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'ye tabi olan ve onun tebliğini izleyen bu kitle ve hareketi “Hz. Mehdi'nin şahsı manevisi” olarak adlandırmıştır. Ancak Bediüzzaman'ın da ifade ettiği gibi şu çok açık bir gerçektir ki, başında bulunan bir şahıs, bir liderleri olmadan bir şahsı maneviden bahsetmek mümkün değildir. Hz. Mehdi de bu cemiyetinin başında, onlara önderlik etmek üzere bizzat yer alacaktır. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın bu açıklamalarına göre “HZ. MEHDİ KENDİSİNİ İZLEYEN BİR CEMAATİ OLAN VE ONLARA LİDERLİK EDEN TEK BİR ŞAHISTIR”.

O:

Bediüzzaman, burada da “9. KEZ” Hz. Mehdi için “O” kelimesini kullanmıştır. “O” kelimesinin tek bir kişiyi ifade ettiği çok açıktır. Bediüzzaman burada manevi bir kişiden, bir gruptan ya da bir hareketten bahsetmemekte, Hz. Mehdi'nin bizzat gelişini müjdelemektedir. Bu sözü “9 DEFA” tekrarlamış olması ise, Bediüzzaman'ın bu konudaki açıklamalarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar kesin olduğunu ortaya koymaktadır.

Gelecek:

Bediüzzaman burada kullandığı “GELECEK” sözüyle ayrıca Hz. Mehdi'nin gelişinin kesin bir gerçek olduğunu da vurgulamıştır. Eğer Hz. Mehdi manevi bir şahıstan ibaret olsaydı kuşkusuz ki Bediüzzaman sözlerinde pek çok kez onun “geleceğini” ifade etmezdi. Dolayısıyla Bediüzzaman bu sözüyle aynı zamanda Hz. Mehdi'nin bir şahıs olduğunu da açıklamıştır.

Zata:

Bediüzzaman, Hz. Mehdi için Risale-i Nur’un birçok yerinde olduğu gibi bu bölümünde de “TEK BİR KİŞİ” deyimini kullanmıştır. Demek ki Hz. Mehdi, bir cemaat veya manevi bir kişi değil, bir “TEK BİR KİŞİ”tır. Buradaki “TEK BİR KİŞİ” kelimesi, Bediüzzaman'ın broşürün başından bu yana Hz. Mehdi için “8. KEZ” kullandığı bir ifadedir. Bediüzzaman’ın Müslümanları yanlış yönlendirmesi veya bilgisini gizlemesi düşünülemeyeceğine göre; eğer Hz. Mehdi bir cemaat veya şahs-ı manevi olsaydı, kuşkusuz ki Bediüzzaman da “O ZAT” deyimini bu kadar çok tekrarlamazdı.

O İLERİDE GELECEK ACİB (şaşılan, hayret uyandıran, benzeri görülmeyen) ŞAHSIN bir HİZMETKARI ve ONA YER HAZIR EDECEK BİR DÜMDARI (yardımcı kuvveti) ve O BÜYÜK KUMANDANIN PİŞDAR BİR NEFERİ (önden giden bir askeri) olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, s. 162)Bediüzzaman bu sözünde, kendisini Hz. Mehdi'nin bir tür “öncüsü” olarak nitelendirmiş ve Hz. Mehdi'nin “kendisinden sonra geleceğini” açıklamıştır:

O:

Bediüzzaman cümlenin başında "O" zamirini kullanarak “BİR ŞAHSI” kastettiğini özellikle vurgulamaktadır. "O" zamirinin “TEK BİR KİŞİ”ye işaret ettiği açıktır. Bediüzzaman bir şahsı maneviden, gruptan ya da topluluktan bahsetmemekte, Hz. Mehdi'nin mübarek şahsının gelişini müjdelemektedir.Bediüzzaman bu söz ile birlikte, broşürün başından beri Hz. Mehdi ile ilgili yer verilen sözlerinde “10. KEZ” “O” ifadesini kullanmıştır. Bediüzzaman'ın bu sözlerinin “10 unun birden tevafuk etmiş olması” söz konusu değildir. Bediüzzaman Hz. Mehdi için bu ifadeyi son derece bilinçli bir şekilde kullanmakta ve bu yolla bu mübarek zatın bir şahsı manevi ya da bir topluluk olabileceği yönündeki tüm iddiaları geçersiz kılmaktadır.

Acib Şahsın:

Bediüzzaman "ŞAHIS" kelimesini kullanmakta, belli bir kişiden bahsetmektedir. Bediüzzaman bu sözüyle bir topluluktan veya şahsı maneviden söz etmemektedir. Eğer Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin şahsı manevi olarak geleceğini düşünüyor olsaydı, -hayatı boyunca gerçekleri ifade etmekten asla kaçınmamış büyük bir alim olarak- bunu da açıkça ifade ederdi. Ancak Bediüzzaman, burada ve daha birçok ifadesinde olduğu gibi, Hz. Mehdi'nin kutlu zatından bahsetmektedir. Hz. Mehdi'nin ahir zamanda “BİR ŞAHIS” olarak geleceğini açıkça söylemekte ve bunu, aksi bir yönde tevil edilemeyecek kadar çok sayıda sözüyle defalarca teyit etmektedir.Bediüzzaman burada ayrıca şahıs kelimesini nitelendirmek için tekil bir ifade kullanmıştır. Demek ki Bediüzzaman "ŞAHIS"tan bahsetmektedir, “iki veya üç şahıstan” değil. Bediüzzaman'ın bu sözleri, Hz. Mehdi'nin bir grup ya da bir topluluk olabileceği düşüncesini tümüyle geçersiz kılmaktadır.Bunun yanı sıra Bediüzzaman “bir şahıs” olduğunu ifade ettiği Hz. Mehdi'nin önemli bir özelliğini de vurgulamıştır. Hz. Mehdi'nin “ACİB BİR ŞAHIS” olduğunu ifade etmiştir. “Acib” kelimesi, “hayret veren, şaşırtıcı, benzeri görülmeyen” anlamındadır. Hadislerde Hz. Mehdi'nin çok büyük bir fikri mücadelesi olacağı, yaptığı işlerin dünya çapında etki göstereceği bildirilmektedir. Bediüzzaman da, Hz. Mehdi'den "ACİB" ifadesiyle bahsetmekte, bu mübarek zatın daha önce “BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR KİŞİ” olacağına dikkat çekmektedir.Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi'nin kullandığı yöntemlerin ve mücadele şeklinin alışılmışın dışında olacağı bildirilmiştir. Bu bilgilere göre Hz. Mehdi çok etkili yöntemler kullanacak, her konuda başarılı sonuçlar elde edecektir. Bu başarısına karşılık, kendisine çok yoğun saldırılar olmasına rağmen bunlardan hiç etkilenmeyecektir. Bediüzzaman da bu sözüyle Hz. Mehdi'nin herkesin anlayamayacağı vehbi (çalışmakla kazanılmayıp Allah'ın lütfuyla olan) ilimlere de vakıf bir şahıs olacağını ifade etmiştir. Bediüzzaman'ın bu sözünden anlaşıldığı üzere, Hz. Mehdi döneminde hayret verici olaylar da yaşanacaktır. Hadislerde bildirildiğine ve İslam alimlerinin ifadelerine göre, olağanüstü doğa olayları, beklenmedik siyasi değişimler, teknolojinin hızla gelişmesi, dünya çapında tebliğ yapılması benzeri görülmemiş bir dönem olacağını anlatmaktadır. Hz. Mehdi her an Allah’ın yakın takibine ve yardımına mazhar olacaktır. Bu nedenle, Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, iman gözüyle bakmayanların şaşıracağı, kolay kolay açıklayamayacağı harikalıkta başarılara vesile olacaktır.

Ona:

Bediüzzaman burada da Hz. Mehdi için “11. KEZ” “O” kelimesini kullanmaktadır. Bu, hem tekil bir ifadedir hem de bir kişilik zamiridir. Dolayısıyla Bediüzzaman böylece bir kez daha Hz. Mehdi'nin şahsı manevi olarak değil, “BİR ŞAHIS” olarak geleceğini ve bunun “TEK BİR KİŞİ” olacağını vurgulamaktadır. Bediüzzaman kendisinin çalışmalarıyla bir şahsı maneviye değil, kutlu bir zata ortam hazırladığını "ONA" ifadesiyle açıkça söylemektedir.

Yer Hazır Edecek:

Bediüzzaman burada “ONA YER HAZIR EDECEK” ifadesini kullanarak, Hz. Mehdi'nin kendisinden sonra gelecek bir kimse olduğunu bir kez daha açıklamıştır. Bilindiği gibi “hazırlık” bir şeyin öncesinde yapılan bir eylemdir. Halihazırda mevcut olan, hazır bulunan bir şey için hazırlık yapılması söz konusu değildir. Bediüzzaman da burada kendisinin “Hz. Mehdi'nin gelişinden önce böyle bir hazırlık içerisinde olduğunu” ifade etmektedir. Bu da Hz. Mehdi'nin, Bediüzzaman’ın yaşadığı dönemde henüz ortaya çıkmamış olduğunu, bu dönemin bir “hazırlık devresi” olduğunu göstermektedir.Hadislerde yer alan tariflere ve Bediüzzaman'ın açıklamalarına göre, ahir zaman mücadelesi çok kapsamlı bir fikri mücadele olacaktır. Bu fikri mücadelede Hz. Mehdi döneminde yaşayan salih müminler görev aldığı gibi, kendisinden önce gelip ona yer hazırlayacak yardımcıları, dostları da olacaktır. Bediüzzaman da bu sözleriyle bu gerçeğe işaret etmektedir. Büyük İslam alimi, kıymetli hizmetleri ile ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi’ye ortam hazırladığını dile getirmektedir. Fikri mücadelesinin, hizmetlerinin, eserlerinin Hz. Mehdi’nin çalışmalarına fayda sağlayacağını ve bunların Hz. Mehdi tarafından kaynak olarak kullanılacağını ifade etmektedir.

Bir Dümdarı (Yardımcı Kuvveti):

“DÜMDAR” kelimesi “yardımcı kuvvet” anlamına gelmektedir. Bediüzzaman, bu sözüyle kendisini, asıl mücadeleyi yürüten zata imkan hazırlayan yardımcı kuvvetlere benzetmiştir. Bu şekilde kendisinden sonra gelecek olan ve yapacağı büyük fikri mücadele ile İslam ahlakının getirdiği tüm güzellikleri yeryüzüne hakim edecek olan Hz. Mehdi’nin bir yardımcısı olduğunu ifade etmektedir.

O:

Bediüzzaman burada Hz. Mehdi'den “12. DEFA” “O” zamirini kullanarak bahsetmekte ve onun "ŞAHIS" olduğunu vurgulamaktadır. Bediüzzaman'ın aynı ifadeyi defalarca ve ısrarla tekrarlamış olması, kuşkusuz ki bunun bir tevafuk olmadığını göstermektedir. Bediüzzaman son derece bilinçli ve kasıtlı bir şekilde “Hz. Mehdi'nin ahir zamanda gelecek TEK BİR KİŞİ” olduğunu belirtmekte ve bunun dışında bir düşünceyi öne sürenler için konuya açıklık kazandırmaktadır.

Büyük Kumandanın:

Bediüzzaman Hz. Mehdi'den bahsederken “O BÜYÜK KUMANDAN” sözlerini kullanarak Hz. Mehdi’nin “kumandanlık vasfına” da dikkat çekmektedir. Bir şahsı manevinin kumandanlık sıfatı taşımasının söz konusu olamayacağı çok açıktır. Bediüzzaman burada çok açık bir şekilde Hz. Mehdi’nin bu görevi yerine getirecek “BİR ŞAHIS” olduğunu ifade etmektedir.

Pişdar Bir Neferi (Önden Giden Bir Askeri):

Bediüzzaman'ın burada kullandığı “PİŞDAR BİR NEFER” ifadesi, “ÖNDEN GİDEN ASKER” anlamını taşımaktadır. Bediüzzaman bu sözüyle kendisini önden giden öncü kuvvetlere benzetirken, Hz. Mehdi’nin kendisinden sonra geleceğini bir kez daha vurgulamıştır. Bediüzzaman “kendisini ÖNDEN GİDEN” bir kişi olarak nitelendirmekle; "Hz. Mehdi'nin ise kendisinden SONRA GELEN” bir kimse olduğunu netleştirmektedir.Bediüzzaman burada ayrıca “BİR NEFER” yani asker kelimesini kullanarak, kendisinin Hz. Mehdi değil, onun bir yardımcısı ve ona hizmet eden bir görevli olduğunu bir kez daha ifade etmektedir. Bediüzzamanın kendisini bir "HİZMETKARI, ÖNCÜSÜ" olarak vasıflandırdığı ve bu kadar övgüyle, saygıyla bahsettiği Hz. Mehdi, tüm İslam alemi tarafından asırlardır beklenmektedir. Bediüzzaman da bu açıklamalarıyla, Hz. Mehdi'nin ahir zamanda, Allah'ın izniyle, muhakkak ortaya çıkacağını müminlere müjdelemektedir.

HAKİKİ BEKLENİLEN ve BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, s. 57)Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi'nin henüz gelmediğini, Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir:

Bir Asır Sonra Gelecek:

Bediüzzaman burada Hz. Mehdi için bir kez daha “GELECEK” kelimesini kullanmış ve onun kendi yaşadığı dönemde henüz gelmediğini ve “İLERİDE GELECEĞİNİ” tekrar belirtmiştir. Bu sözüyle aynı zamanda Hz. Mehdi'nin “manevi bir kişilik” değil, “GELMESİ BEKLENEN BİR İNSAN” olduğunu da bir kez daha vurgulamıştır.Bunun yanı sıra Bediüzzaman bu sözünde, gelmesi beklenilen bu mübarek zatın geliş zamanını da müjdelemektedir. Hz. Mehdi'nin “KENDİSİNDEN BİR ASIR SONRA, YANİ HİCRİ 1400'LÜ YILLARDA” ortaya çıkacağını haber vermektedir. Kuşkusuz ki eğer Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin kendi döneminde yaşadığını düşünseydi, böyle uzak bir tarih vermez, aksini açıkça ifade ederdi. Demek ki Bediüzzaman’ın bu konudaki kanaati hiçbir itiraza yer bırakmayacak kadar kesindir.

Zat:

Bediüzzaman, burada Hz. Mehdi'den “O ZAT” diyerek bahsetmekte ve Hz. Mehdi'nin mübarek şahsının geleceğini haber vermektedir. Bediüzzaman bir şahsı maneviden ya da topluluktan söz etmemektedir. Üçüncü tekil şahsı ifade eden “O” zamirini ve “TEK BİR KİŞİ”yi ifade eden “TEK BİR KİŞİ” sözcüğünü kullanmaktadır. Bediüzzaman böylece Hz. Mehdi'nin yalnızca “TEK BİR KİŞİ” olacağını da açıklamaktadır.

Bir vechi (sebebi) şudur ki: SİHİR VE MANYETİZMA VE İSPİRTİZMA GİBİ İSTİDRACI HARİKALARIYLA (hipnoz ve ruhlarla bağlantı tarzındaki sahte mucizeleriyle) KENDİNİ MUHAFAZA EDEN VE HERKESİ TESHİR EDEN (büyüleyen, aldatan) O DEHŞETLİ DECCAL’İ yok edebilecek, mesleğini değiştirecek; ANCAK HARİKA VE MU'CİZATLI VE UMUMUN MAKBULÜ (mucizeleri olan ve herkesin kabul ettiği) BİR ZAT OLABİLİR Kİ O ZAT en ziyade alakadar ve ekser insanların (insanların çoğunluğunun) Peygamberi olan HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM'DIR. (Şualar, s. 493)Bediüzzaman, Mesih Deccal'in birtakım olağanüstü güçlerle insanları aldatmaya çalışacağını ancak onun bu fitnesinin, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelmesiyle tamamen ortadan kalkacağını anlatmaktadır: