Sonuç: Hz. İsa (as)'ın Kutlu Dönemi

Sonuç: Hz. İsa (as)'ın Kutlu Dönemi

Kitap boyunca Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez geleceğini ve bu gelişin yakın olduğunun alametlerini, Kuran ayetleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadis-i şerifleri, İslam alimlerinin açıklamaları, ayrıca İncil'den çeşitli izahlarla detaylı olarak açıkladık.Kuran ayetlerinde Hz. İsa (as)'ın Allah Katına alınışı haber verilmekte ve yeryüzüne ikinci kez gelişi çeşitli alametlerle bizlere bildirilmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)'in de "... Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek..." (Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi, cilt 2, s.192) gibi birçok hadisinde Hz. İsa (as)'ın geldiğinde yapacakları ve o dönemin özellikleri çeşitli örneklerle anlatılmaktadır. Bu açıklamalar hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık, detaylı ve içinde bulunduğumuz dönemde yaşanan gelişmelerle uyumludur. Nitekim asırlar boyunca İslam alimleri de eserlerinde Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişi ile ilgili çok önemli yorumlarda bulunmuş, ahir zamanda nasıl bir ortam oluşacağını insanlara aktarmışlardır. İncil'de de Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne gelişine dair çok açık izahlar bulunmaktadır.İşte kitap boyunca detaylı olarak incelediğimiz tüm bu deliller ve dünya üzerinde yaşanan gelişmeler dikkatle biraraya getirildiğinde Hz. İsa (as)'ın gelişine en fazla 15-20 sene kaldığı, belki de Hz. İsa (as)'ın gelmiş bile olabileceği ortaya çıkmaktadır. Bu, yeryüzündeki tüm insanlar için çok büyük bir müjdedir, sevinç ve şevk kaynağıdır.Unutulmamalıdır ki, Hz. İsa (as), Allah'ın, doğumundan itibaren mucizevi bir yaşamla nimette bulunduğu ve peygamberlik makamıyla şereflendirdiği kutlu bir elçisidir. Allah bu mübarek peygamberin, "dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardan" (Al-i İmran Suresi, 45) olduğunu bildirerek onu cennetle müjdelemiştir. İşte bu nedenle yeryüzüne ikinci kez gelecek olan bu mübarek peygamberi, tüm insanlığın olabilecek en güzel şekilde karşılaması gerekmektedir. İmkanları kısıtlı olan bir kişi dahi, evine sıradan bir misafir geleceği zaman, günler öncesinden hazırlık yapar, bu misafiri en temiz ve en güzel şekilde ağırlamaya, ikramda kusur yapmamaya özen gösterir. Oysa Hz. İsa (as) tüm dünya insanları için, hiçbir misafirle karşılaştırılmayacak kadar üstün özelliklere sahip, çok kıymetli bir misafirdir. O nedenle de tüm insanlığın yakın zamanda yeryüzünü şereflendirecek olan bu Ulu'l Azm peygamberi en güzel şekilde karşılaması gerekmektedir.Hz. İsa (as)'ın gelişi tüm insanlık için çok büyük bir nimet, Allah'tan çok büyük bir lütuftur. Bu kıymetli peygamberle karşılaşmak Rabbimiz'den çok büyük bir nimettir. Hz. İsa (as) geldiğinde masum, tertemiz ve nurlu yüzüyle, hikmetli, akıllı ve isabetli konuşmalarıyla hemen dikkati çekecek, dünya üzerindeki tüm insanlar hayatlarında ilk kez en yüksek insani vasıflara sahip mübarek bir peygamber göreceklerdir. Onun doğumu, hayatı, Allah Katına alınışı ve yeryüzüne ikinci kez gelişi gibi, bu gelişten sonraki hayatı da Allah'ın izniyle mucizelerle dolu olacaktır. Tüm insanlar onun üstün ahlakına ve benzersiz aklına hayran olacaklardır. Onun söylediği her söz, her hareket hikmetli, aldığı her karar isabetli ve Allah'ın ilhamı ile olacaktır.Tüm insanların, özellikle de İncil'e iman eden İseviler'in ve Kuran ayetlerine iman eden Müslümanların Hz. İsa (as)'ın gelişi için heyecanla, şevkle ve çok büyük bir coşkuyla hazırlık yapmaları gerekmektedir. Bu kişilerin içinde, Allah'ın cennetle müjdelediği bu kıymetli peygamberin gelişi için hazırlık yapmayanlar ise çok büyük bir hata içindedirler.Çünkü gelişi İlahi kitaplarla ve elçilerin sözleriyle haber verilmiş böylesine önemli bir misafiri karşılama konusunda yapılacak gevşeklik ve tembellik çok büyük bir vicdansızlıktır. Allah'ın ayetlerine iman eden, dünya üzerindeki gelişmeleri ve ahir zamanın işaretlerini aklı ve vicdanıyla değerlendiren hiçbir insan bu mübarek misafire hazırlık yapmadan bekleyemez. Ya da "Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez geleceğine iman ediyorum" dedikten sonra, "ama şimdi hazırlık yapmayayım, daha sonra telafi ederim" şeklinde bir düşünce içine de giremez. Hangi vicdan sahibi, samimi bir insan o müjdeli dönem geldiğinde "Biz Hz. İsa (as)'ı bekliyorduk, ama bunun için hazırlık yapmayı gerekli görmedik" şeklinde bir açıklamada bulunabilecektir? Eğer bu kişiler hala bir hazırlık içinde olmamalarını, 15-20 yılı uzun bir zaman gibi görmeleriyle açıklıyorlarsa bu çok yanlış bir düşüncedir. Çünkü onlar da 15-20 yılın, 15-20 gün gibi hızla geçip gideceğini görecek, Hz. İsa (as)'ın gelişine kayıtsız kaldıkları için çok büyük bir pişmanlık yaşayacaklardır. Hiç kimse unutmamalıdır ki, 1970'li yıllarda yaşayan insanlar da 1980'leri 90'ları çok uzak görmekteydiler. Ama zaman hızla akıp geçti ve 2000'li yıllar bir anda geldi. Aynı bu şekilde, Hz. İsa (as) ile karşılaşacağımız gün de Allah'ın izniyle çok hızla gelecektir.Hz. İsa (as) gelmeden önce yapılması gereken hazırlığın nasıl olması gerektiğini hem Kuran ayetlerinden, hem Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden, hem de Bediüzzaman Said Nursi gibi büyük İslam alimlerinin hikmetli yorumlarından anlamaktayız. Bu hazırlığın en önemli aşaması ise yeryüzündeki din karşıtı sistemlerle yapılacak olan fikri mücadeledir.Bediüzzaman'ın da dikkat çektiği gibi tüm iman sahipleri Darwinizm ve materyalizm gibi insanları din ahlakından uzaklaştıran ateist ideolojilerle fikri mücadelede ittifak etmeli; bu gibi akımların dünya üzerinden silinmelerinde birlik olmalıdırlar. Bunun için tüm imkanlarıyla Hz. İsa (as)'ın dinsizlikle yapacağı mücadele öncesinde dünya çapında büyük bir hazırlık yapmalıdırlar. Nitekim hadislerde bildirildiği gibi Hz. İsa (as) geldiğinde söz konusu dinsiz akımlarla mücadele edecektir. Bediüzzaman Said Nursi'nin de bir sözünde belirttiği gibi elinde "semavi kılıç" ile yani Allah'ın vahyi ile hareket edecek, bu sayede her kararı isabetli olacak ve tüm dinsiz sistemleri ortadan kaldıracaktır. (Mektubat, s. 6)Hiç unutmamak gerekir ki, Hz. İsa (as)'ın gelişi dünyanın sadece belli bölgelerini etkileyecek bir olay değildir. Onun gelişi tüm dünyayı etkileyecek güçte, mucizevi ve metafizik bir olaydır. Bu kutlu peygamberin gelişiyle dünya çapında sosyal ve siyasi alanlarda köklü değişikler olacak, tüm dünya Hz. İsa (as)'ın etrafında toplanıp birleşecektir. İşte bu nedenle tüm Hıristiyanların ve Müslümanların bir an önce harekete geçmeleri ve birlik içinde Hz. İsa (as)'ı en güzel şekilde karşılamak için ellerindeki tüm imkanları seferber etmeleri gerekmektedir. Tek bir Allah'a iman eden, O'nun beğenisini kazanmaya çalışan, O'na tam bir teslimiyetle teslim olmuş, O'na yürekten bağlı, O'nu yücelten, temelde aynı değerleri savunan Hıristiyan ve Müslümanların ortak hareket etmeleri en doğrusudur. Hem Hıristiyanların hem de Müslümanların birbirlerine hoşgörüyle, sevgiyle, anlayışla, barışla yaklaşmaları gerektiği açıktır. Asırlardır süren çekişmelere, önyargılara, yanlış anlamalara artık bir son verilmelidir. Çünkü kaybedilecek zaman yoktur.